• 202
    sezon başında büyük umutlarla, çok sağlam bir kadroyla başlamıştı aslanlar yola. lig, kupa ve avrupa'da başarı gibi ütopik hedefler koyduk kimine göre... şampiyonlar ligi'nden elendi türkiye'nin yıldızlar karması. neden mi yıldızlar karması diyorum? öyle bir kadro düşünün ki, yerli gençlerinin ardından tüm avrupa koşuyor... servet çetin'iyle, mehmet topal'ıyla, hatta ve hatta sabri sarıoğlu'suyla milli takımın belkemiğini oluşturan bir kadro. eklemeler yapın üstüne, başarıya aç olmasa da, artık kariyerinde patlamak isteyen bir milan baros, bir harry kewell. geçen sezon tüm taraftarın gözünde kredisini kaybeden bir lincoln, adeta bir top cambazı(ki skibbe'nin pohpohlamalarıyla harika bir ilk yarı geçirmişti)... adı sanı duyulmamış, ancak gelmesiyle ve çıkardığı başarılı maçlarla birlikte taraftarın gönlünde taht kurmuş bir morgan de sanctis, üstelik yedeği de geçen sezonu çok başarılı geçirmiş olan aykut erçetin... belki kan uyuşmazlığı sebebiyle çok eleştirilen ve -bence- turkcell super lig'deki bir çok orta saha oyuncusundan daha teknik bir defans, değeri bilinmese ve bir iki yaptığı hata sebebiyle yerin dibine sokulsa da fernando meira. daha saymama gerek var mı? müzmin sakat linderoth'u silelim hadi bu kağıt üstünden.
    gelgelelim neden bu kadro başarılı olamadı, saçmaladı, skibbe kovuldu?
    harika bir futbol gözlemcisi veya yorumcu değilim, ancak skibbe, takımın yıllar yılı dayanmış olduğu mücadeleci futbol anlayışını yıkıp, mental futbol anlayışını aşılamaya çalıştı aslanlara. bu sistemi oturtmaya çalışırken tabii ki de maçlar kaybetti, ama biraz sabırdı kendisine gösterilmesi gereken. gösterilmedi, oturtmaya çalıştığı sistem benimsenmedi. hatta ben de kendisine bir iki kez giydirmiştim de akabinde bir avrupa galibiyeti sonrası söylediklerimi yalayıp yutmuştum. belliydi ama, sen yılların doldur boşalt galatasaray'ına, akılcı bir futbol oynatmaya çalışırsan, meyveli ağacı taşlarlar hesabı seni de taşlarlar, takım buzdolabının kapağını açmayı öğrenir gibi sistemi anında öğrenemeyeceği için... "sakatları bahane ediyor, takıma top oynatamıyor", "korkak, rotasyon yapmasını bilmiyor"[kendisiyle ilgili katıldığım nadir eleştirilerden biri budur, korkak değildi ama rotasyon konusunda gerçekten beceriksizdi], "takımı motive etmesini bilmiyor" gibi bir dolu eleştiriye maruz kaldı. ligde harika bir başarı elde edememişti, amma ve lakin avrupa'da dolu dizgin yoluna devam ediyordu galatasaray. nasıl mı oluyordu bu? oyuncular bariz bir biçimde maç seçiyordu. bunun benim gözümde başka açıklaması da yok. (isteyenle saatlerce tartışmam bu konuyu. sadece bir tez benim ortaya attığım.) peki neden motive edemiyordu skibbe oyuncularını? saygı mı duymuyordu oyuncular skibbe'ye?
    evet, saygı duymuyorlardı, onu çok seviyorlardı belki, ancak gereken saygıyı ve hocasıyı dinleme, verdiği talimatları uygulama gibi konularda sıkıntılar yaşanıyordu. bir allahın kulu da(yönetim kurulundan) -yapmak zorunda olmasa bile- oyuncularla görüşüp "hocanız ne diyorsa onu yapacaksınız" şeklinde bir ayar vermedi. sadece basın toplantılarında, karizmasına hayran olduğumuz adnan polat "skibbe'nin sonuna kadar arkasındayız" açıklamalarını yaptı... skibbe yalnızdı... asistanları kovuldu, dert etmedi. üstüne kuma getirir gibi bir de karl heinz feldkamp getirdiler, yine sesini çıkarmadı. ve ne olduysa o maç oldu... galatasaray kocaelispor gibi bir takıma 5-2 yenilince, ipler koptu... gönderdiler adamı.
    ama benim gözümde skibbe'nin gönderilmesiyle hiç bir şey bitmiş değildi, hiç bir şey yeni başlamış da değildi. bülent korkmaz'la anlaşıldı... umutlandık tabii, en azından oyuncuların futbolculuk kariyeri sebebiyle saygı duyacağı bir isimdi bülent korkmaz. oyuncuları motive etmek konusunda hiç bir sıkıntı yaşamayacak, tek eksiği motivasyon olan bu takımda isa mesih olacaktı adeta. fakat bir şeyi gözden kaçırdık camia... bülent korkmaz'ın oynattığı futbol, galatasaray'ın yıllar yılı oynadığı futboldu. bol pres yap, doldur boşalt, mücadele, hırs vs... yani o akılcı futboldan, yeni yeni oturmaya başlayan sistemden bir kez daha ayrıldı galatasaray. aslanlar ambale oldu bence, "ulan neydik ne olduk" diye düşünmüştür sabri sarıoğlu mesela. akabinde avrupa'ya veda etmek, ligde yaşanan puan kayıpları vs. derken, şimdi de bülent korkmaz eleştiri oklarının hedefi... ama bence ne skibbe, ne de bülent korkmaz bu eleştirileri hak etmedi.
    şimdi burada yöneticiler neden eleştirilir? bülent korkmaz'ı böyle bir durumda galatasaray'a getirdikleri için mi? skibbe'yi sezon başında teknik direktör yaptıkları için mi? skibbe'ye sabırlı yaklaşmadıkları için mi? getirilen kumalar, görevine "sadece tercümanlık yapıyordu, oyuna ve takıma bir etkisi yoktu" bahanesiyle kovulan skibbe'nin yardımcıları için mi?
    "bir takım nasıl yanlış yönetilir" örneğini gösterdiler bize bu sene de yönetim kurulumuz. artık seneye bakıyoruz...
  • 204
    sanılandan daha da büyük tehlike çanları çalmakta olan takımım.

    oynanacak daha 5 maç olmasına rağmen bu sezon şampiyonluk umutlarını tüketti fakat şu an bu başlıkta bir şeyler yazıyor olma nedenim tamamen gelecek sezon ile ilgili. bu sezondan çoktan vazgeçtim ben ama eğer ki bülent korkmaz büyük kaptanımızdır zaten yapacak çok fazla şeyi yoktu diyerek önümüzdeki sezon kendisiyle devam edilirse kocaman bir yıla daha yazık olur.

    bunları oynattığı futol ve alınan sonuçları değerlendirerek söylemiyorum. acı ama gerçek, bülent korkmaz'da şampiyon takım teknik direktörü zekası, duruşu, imajı vs yok. sınıf takımlarının ön plana çıkan agresif öğrencisi imajı var daha çok. bunu benim gibi milyonlarca galatasaray taraftarı da çok iyi biliyor ama söyleyip ayıp etmek istenilmiyor büyük kaptana!

    fakat ben gelecek sezonun bir inat uğruna çöpe atılmasını istemiyorum. eğer devam edilirse tökezleyerek en iyi ihtimal devre arasına kadar götürür bu takımı. devre arasında artık dayanılamayıp yol verilir. yerine de aceleyle uygun olmayan bir isim daha getirilir. böylece bir kayıp sezon daha. fenerbahçe'yi hatırlıyorum 2-3 sene böyle bir kısır döngü yaşamıştı. ki gerçekten içinden çıkmak kolay olmuyor taraftar da mağlubiyetlere alıştıktan sonra.

    ben bunu galatasaray'ım için çooook büyük bir tehlike olarak görüyor ve aha burada söylüyorum. ve söylendikçe, konuşuldukça bu tehlikeye karşı bir önlem alınabileceğini inanıyorum. iş işten geçmeden sevgili arkadaşlarım.
  • 205
    forveti gol krallığında zirvede, 10 numarası asist krallığında zirvede ama kendi zirvede olmayandır. 2 ayda çehresi değişendir. özlediğim ama ortalarda göremediğimdir. oysa ne güzel başlamıştı her şey sözlük. ne hayaller vardı ve kaldırılmayı bekleyen kupalar...bütün hayallerden geriye kalan, payıma düşen çalan bu şarkı şimdi;
    ''anılar düştü peşime uyumaz oldum
    düşlerim vardı yamacına varamaz oldum
    rüzgarla yarışırken koşamaz oldum
    düze çıkmaz yollarım inemez oldum
    geçmiş günler düğüm düğüm çözemez oldum''
  • 215
    2008-2009 sezonunu kötü bir yerde bitirmesinden kelli yönetimin elindeki iyi oyunculara yazık etmemesini diliyorum. ne kadar kötü tamamlasa da sezonun hücum adına en iyi örneklerini gene bu takımın ofansif oyuncuları vermiştir. sözü fazla döndürüp dolaştırdım, açıkçası lincoln'ü medyanın gazına gelerek göndermesinler diyorum. hatta bir liste yaptım asla gönderilmemesi gereken oyuncular şeklinde. liste şöyle;

    1-arda turan (o zaten bizim)
    2-cassio lincoln (bütün kıskananlara inat iyi topçu. ünsallara dilmenlere yem edilmeyecek kadar)
    3-harry kewell (her hareketi kalite, dokular fazlasıyla uyuştu. gençlere öğretecekleri var)
    4-milan baroş (hiç uyum sorunu çekmeden golleri sıraladı. aynısından bir daha bulmak çok zor)
    5-mehmet topal (şu an ligimizin en kaliteli ön liberosu ve önünde uzun yıllar var)
    6-hakan balta (ilk alındığında bu kadarını beklememiştim, sanılandan çok daha yararlı)
    7-servet çetin (serveeeeeeeet serveeeeeeeet................)
    8-aydın yılmaz (inanıyorum..)
    9-alpaslan erdem (inanıyorum...)
    10-linderoth (şaka lan şaka:)

    sözün özü, bu sene öyle bir kadro vardı ki, ancak bu kadar içine edilebilirdi.
  • 216
    bu sezon taa sezon öncesindeki kuruluş aşamasından bu yana yaşadıkları tek tek incelenip gerekli derslerin çıkarılması gereken takım. böylesine bir kadro kurulup da nasıl öyle bir hocaya* teslim edilir, nasıl bu kadar kötü yönetilerek önce zirveye çıkarılıp sonra dibe sokulur; hepsinin örnekleri o kadar iyi verildi ki deyim yerindeyse bu işin içindeki insanlara "ders diye okutulması" lazım bütün bu yaşananların...
  • 218
    her sene sanki şampiyon olmaktan başka şansı yokmuş gibi hissedilen türkiye nin en büyük başarılarına imza atmış futbol takımı (bkz: #105483)... ama taraftarın da haklı öyle durumları öyle bir lehine çevirdin ki beklentilerimizi yükselttin ki umutsuzlanmayı unuttuk... umutsuzlanmak gerektiğindeyse ne diyeceğimizi. artık bu sezon için ki tek amacının avrupa vizesini almak olduğunu biliyoruz... yapacağını da...***
  • 219
    son 9 sezonda 7 teknik direktörle çalışan takım.
    --- alinti ---
    mircea lucescu ile 2 yıllık sözleşme yapıldı. romen hoca yönetiminde şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynandı ve süper kupa kazanıldı. ikinci sezonunda sözleşmesi 2 yıl uzatılmasına rağmen 710 gün görevde kaldı. geldiğinde kulüp başkanı faruk süren'di. özhan canaydın'ın başkanlığa seçilmesinin ardından gönderildi.

    - canaydın, verdiği seçim sözünü tuttu ve efsane teknik direktör fatih terim'le 4 yıllık sözleşme imzaladı. ikinci terim dönemi kabus oldu. kötü gidiş nedeniyle 'imparator', 638 gün sonra istifa ettiğini açıkladı. ligin bitimine 6 hafta, terim'in sözleşme süresinin dolmasına ise 2 yıldan fazla bir süre vardı.

    - teknik direktörlük görevi diğer bir efsane gheorghe hagi'ye verildi. 'kurtarıcı' olarak görülen rumen teknik adam, ezeli rakip fenerbahçe'ye 5-1 gibi ağır bir yenilgi tattırarak türkiye kupası'nı kazandırdı ama lig şampiyonluğu gelmedi. 2,5 yıllık mukavelesine rağmen 433 gün sonra hagi de istifayla veda etti.

    - özhan canaydın'ın yeni tercihi eric gerets oldu. 1 yılı opsiyonlu 2 yıllık sözleşme imzalanan belçikalı hoca, elindeki kısıtlı kadroya rağmen camiaya mucize bir şampiyonluk yaşattı. sözleşmesindeki opsiyon kullanıldı ancak kısa süre sonra hüzünlü bir vedanın başrolünü oynadı. gerets'in g.saray macerası 728 gün sürdü.

    - gerets'le yolların ayrılmasından 5 gün sonra karl heinz feldkamp göreve getirildi. takım şampiyonluk yolunda ilerlerken alman hoca, sürpriz bir şekilde görevinden istifa etti. ligin bitimine 6 hafta kala bu kararı alan kalli, 305 gün takımın başında kaldı. feldkamp ayrıldığında başkanlık koltuğunda adnan polat oturuyordu.

    - baros, kewell, sanctis ve meira gibi dünyaca ünlü yıldızları transfer eden galatasaray yönetimi, ilginçtir teknik direktörlük için fazla tanınmayan bir ismi seçti. eleştiriler michael skibbe türkiye'ye gelmeden başladı. takım avrupa mücadelesini sürdürürken, ligde işlerin kötü gitmesi sonucu beklenen oldu. alman hoca, 1 yıllık mukavelesi dolmadan 251 gün sonra gönderildi.

    - skibbe'nin yerine sadece bir gün sonra bülent korkmaz takımın başına getirildi. taraftarın tepkisi dinmişti belki ama kuşkular sürüyordu. 1 yılı opsiyonlu 2,5 yıllık mukavele yapılan 'cengaver', 66 gündür görevde ancak şimdiden eleştiri oklarından fazlaca nasibini aldı. "sezon sonunda gönderilecek" haberleri, sadece 2 ayda manşetlere çıktı.

    tablo çok açık bir şekilde 'tekerrür'ü gösterirken, adnan polat, perşembe akşamı ilginç bir açıklamada bulundu. "takımın başına uluslararacı tecrübesi olan bir hoca getirmeliydik" sözleriyle özeleştiri yaptı, 'hata' olarak yorumladığı skibbe'yi göndermekte geç kaldıklarını da itiraf etti. korkmaz'la ilgili olarak ise 'arkasındayım' diye başladığı cümlesini 'sezon sonunda değerlendireceğiz' diyerek bitirdi.
    --- alinti ---

    http://www.htspor.com/..._Bulent_hocaya_.aspx
  • 220
    türk spor kulüpleri' nin ve sporcuları' nın dünya basınındaki yansımaları değerlendirmesinde dünya gazetelerinin yüzde 35 ile en çok ilgi gösterdiği kulüptür. 49 ülkenin toplam 642 gazetesinde yapılan medya takibi sonuçlarına göre, türk futbol kulüpleri, 25 günlük süreçte dış basında 824 haber ve yazıya konu olurken, galatasaray bu gazetelerde 286 habere konu olmuştur.
  • 225
    böylesine bir kadroyu bir araya getirip başına bu kadroyu hem tam kapasite kullanıp hem de doğru düzgün idare edecek yeterlilikte bir teknik direktör getiremeyen, açık konuşmak gerekirse acemi bir pilotun altına son model performans arabasını çeken; hatalarını daha da büyük hatalarla kapatmaya çalışan yöneticiler sayesinde şu dakikalarda saç baş yolarak ligi takip etmemize sebep olan takımımız. elimizde böylesine bir potansiyel, etrafa puan saçıp duran rakiplerimiz olduktan sonra böyle bir sezonda kolayca ligi şampiyon olarak tamamlayabilirdik diye düşünmeden edemiyorum. kaybedilen puanlar, kaçan şampiyonluktan ziyade bu puanların kaybediliş şekli ne yazık ki çok iç acıtıcı oldu. galatasaray futbol takımı ile ilgili amatörce kararlar alınması; yapılan hataları örtmek adına galatasaray değerlerinin, hatta efsanelerinin "bir kalemde" harcanması, hiçe sayılması kimliğini 500 yıllık mektebi sultaniden ve onun kültürel birikiminden almakla övünen galatasaray'a ne yazık ki hiç mi hiç yakışmamıştır.
    umarım bundan sonra galatasaray futbol takımı üç beş yöneticinin iktidar kavgalarının, "koltuk sevda"sının oyuncağı olmaz. "galatasaray"a yakışır şekilde yönetilir; kurduğu kadrodan maksimum verim alarak, her puan kaybından sonra başkasında bahane aramadan ligin sonu getirilmeye çalışılır...
App Store'dan indirin Google Play'den alın