resmen taraftar itelemesiyle oynayan, deplasmanlarda az biraz ilgi eksikliği çekince üç dört seviye birden düşen, sahada ujfalusi'nin, melo'nun, riera'nın, elmander'in hatta eboue'nin gösterdiği hırsın çeyreğini göstermeyen enteresan bir topluluk. kendilerini kalite olarak belki de 2000'den sonrasının en iyi ekibi
* olarak görsem dahi psikolojik açıdan da daha kötüsünü görmedim. bu denli yumuşak, bu denli pasif karakterli bir kadronun türkiye gibi ''cadı kazanı'' ülkelerde uzun süreli başarılı olmasına imkan yok. her şey çok basitmiş gibi görünüyor ama
21 nisan 2018 alanyaspor galatasaray maçını kaybetseydik muhtemelen sezonu 4. kapatacaktık ki bu da bir çöküşe sürüklenmek demekti.
edinilen onlarca deplasman tecrübesine rağmen her puan kaybında ''bu bize ders oldu, bundan sonra gerçek galatasaray'ı izleteceğiz'' diye beyanat vermeleri de hepten insanı çıldırtır hale geldi. konuşma iş yap. filozof hamit de biliyordu nasıl oynanması gerektiğini ama oynayamadığı için tenekeler eşliğinde uğurlandı buralardan. kime mikrofon uzatılsa ''haftaya gerçek galatasaray izletecek'' peh! sezon sonu bir çekilin de yüksek müsaadenizle
gerçek galatasaray'ı görelim ahali.
şampiyon da olabiliriz hiç fark etmez bu saatten sonra. ekonomimiz elverdiği müddetçe takım ruhunu sahaya yansıtmayan, silik karakterleri değiştirmeliyiz. yerlerine gerekirse engin baytar gibi kalitesiz ama karakterli yamalar yapalım ama bir şeyler yapalım mutlaka. ayıptır ya, skor olmuş 2-2 hala sallana sallana kendi kalelerinde pas yapıyorlar. insan taraftarından utanır biraz. eskiden takımda lider futbolcular olurdu ve bu lider futbolcular takımı bir yerlere getirirdi. şimdi sahaya 10-15 tane bebek koymuşlar, sorumluluğunu da taraftara vermişler. taraftar takımı mı desteklesin bebeklere mi sahip çıksın?
bu kadroya değil dört sene beş sene sabretmek, eşek emanet edilmez eşek!