• 826
    son bursaspor maçıyla bazı şeyleri sorgulamama neden olan takımım. sorgulama sebebim ise bursapor maçında, 57. dakika içindeki bir ''10 salise''den ibarettir. 5 numaralı oyuncumuzun gelen toptan kafasını kaçırdığı o ''10 salise''...

    galatasaray futbol takımında eksik olan bir şeyler ve ''kayıp olan bir şey'' var.

    eksik olanlar nedir peki takımda?

    1)sistem: takımda bir sistemin olmayışı aşikar. bu sistemin olmayışından sorumlu olan tabi ki teknik heyettir. bir performans düşüklüğünden ya da bir maçlık hatalardan bahsetmiyoruz. sezon başından beri kişisel becerilerlele kazanan bir takım görünümünde galatasaray. gol ortalamasını önemsiz kılan bir performans, bu ortalamayı yansıtmayan bir futbol ortaya koyuyor. bu teknik heyetin, eksik olan yönleri tamamlayacağından, takıma istediği sistemi oturtacağından, yani gerekeni yapacağından zerre kadar şüphem yok. bir yandan da teknik heyetin bu durumla ilgili hiçbir çalışma yapmadığını da düşünmüyorum. o zaman eksik olan bir diğer şey ne?

    2)özveri: yalnızca teknik heyetin yaratacağı mucizeleri bekleyen bir taraftar düşünemiyorum. bir sistem, üstün bir performans bekleniyorsa eğer, bilinsin ki bu tek bir bölümün yapacağı bir iş değildir. bir bütün olmaktan bahsediyorsak eğer, bir bütünün parçaları olarak herkes üzerine düşeni yerine getirmeli. hep aynı hatalardan konuşuyorsak, hep aynı futbolcuların sorumsuzluklarından dem vuruyorsak, demek ki özveri adına bir şeyler eksik. çoğu kez eleştirsek de bir sabri, mustafa sarp, takdirimizi kazanan servet, arda, baros, kewell özverisini bütün oyuncularımızda görüyor muyuz bir sistem oluşturmak adına? tabi ki hayır! en önemli eksiklerimizden biri şuan özveri.

    3)bağlılık: yanlış anlaşılmasın! kimsenin taraftar olarak bu takıma bağlılığında bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum. benim eksik olduğunu düşündüğüm bağlılık, takım-taraftar arasındaki bağlılık değil, taraftar-taraftar arasındaki bağlılık. hiçbirimiz bu takımı yalnız bırakma gibi bir düşünce içine girmedik şimdiye kadar, gireceğimizi de düşünmüyorum. yalnız, mağlubiyetlerde, yeni stadın yapımı, mali işler gibi takımımızla ilgili medyaya yansıyan olumsuz hallerde, aramızda bir tartışma, bir elektiriklenme oluyor nedense. ara ara tribünlerde bir ayrılık içten içe... bütün olma gününde bir kaos yaratma hatasına düşüyoruz nedense.

    4)eksik olan bir diğer şey ise ''kayıp'' olan tek şey aynı zamanda.

    (bkz: galatasaray ruhu)
  • 827
    2009-2010 sezonunun ilk yarısında oynayacağı son üç maç şu şekildedir; içeride ibb ve gençler, dışarıda antalya. rakiplerin maçlarına da bakınca ilk yarıyı önde bitirmesi çok büyük ihtimal. fakat buna bakılarak lige verilecek ara boş geçilmemeli. şampiyon olunmak isteniyorsa servet'in yanına paraya kıyılarak topla çıkabilen, tartışılmayacak bir stoper alınmalı. yoksa yazık olacak bu kadro ve teknik heyete.
  • 828
    hiçbir oyuncusu, hiçbir yöneticisi veya hiçbir hocası galatasaray isminden büyük değildir, vazgeçilmez değildir. takımı için koşmayan, sırtındaki formanın değerini idrak edemeyen, milyonlarca taraftarın sevincini, hüznünü kendi sevinci ve hüznü olarak bellemeyen bir oyuncu bu takıma lazım değildir. bu taraftar kimleri görmüştür ve ne başarılar yaşamıştır. hala o başarıyı yaşatanların adı anılıyor ve yaşatılıyorsa siz yarın birgün kimsenin umrunda olmazsınız demektir bu.
    sonuç itibariyle galatasaray futbol takımı kavramı gelip geçicidir, değişkendir. bize baki kalan galatasaray'dır. bilmem anlatabildim mi?..
  • 829
    captano'nun *hakkında çok iyi tespitler yaptığı takımım. özellikle yazının son kısmına dikkat çekmek istiyorum.

    --- alinti ---

    son maçlarda savunma kendi arasında hazırlık pası yaparken kaptırdığımız toplardan goller yedik. rijkaard olmasaydı kesinlikle böyle goller yemezdik. neden? dan diye vururdu savunmacılar ileriye topu. ama şimdi vurmuyorlar, alışık olmadıkları için çok bocalıyorlar. maçın uzatma dakikalarında takım topu ileri vurmuyor, vurmamaya çalışıyor. top sende kaldıkça avantaj sende çünkü. bu sıkıntılar aşılacaktır. futbolcular bu oyun şeklini çalıştıkça alışacaklar, beceremeyenler gidecek, yerine yenileri gelecektir.

    --- alinti ---

    http://captano.blogspot.com/...-frank-rijkaard.html
  • 832
    2009-2010 sezonunda doğru bir formasyonla mükemmel bir takım haline gelebilir. öncelikle takımın oynamak istediği oyuna bakalım. bu oyunun olmazsa olmazları:

    - orta sahada ayağa isabetli paslar,
    - etkili kanat bindirmeleri ve kanat oyuncularının forvete destek vermesi,
    - orta sahada etkili bir alan savunması,
    - savunmada top kesmek, pozisyon hatası yapmamak ve oyunu geriden başlatmak.

    geride kalan haftalara baktığımız zaman bu 4 maddeden sadece "etkili kanat bindirmeleri ve kanat oyuncularının forvete destek vermesi" maddesini tam layıkıyla yerine getirdik. bunun sebebi de kanatlardaki oyuncuların çok kaliteli olmasıydı. arda,keita,kewell,aydın rotasyonu oldukça iyi çalıştı açıkçası. bu 4lüye ileri vadede caner erkin de katılabilir ancak teknik kadro onu sol bek olarak düşünüyor. yukarıda yazılan maddeleri kısaca açalım.

    - orta sahada ayağa isabetli paslar: bu aslında işin en zor kısmı ve takımın uzun süre birlikte oynaması gerekiyor. hani şu çok meşhur sabır yeminleri var ya. işte o yeminler tam olarak bu olayın oturmasını beklemek için edildi. şimdi bu oyunu oynayabilmek için gerekli bir kaç şart var. öncelikle orta saha oyuncularının yapıları buna uygun olmalı. iyi pas yapan bir ön libero ve onun önünde 2 pas yapabilen orta ortasaha oyuncusu. beğenilmeyen mehmet topal aslında bu oyunun ön liberosu için ideal bence. çünkü mehmet isabetli paslar atabilen 2 ayağını da iyi kullanabilen ve dolayısıyla oyunu 2 tarafa da yönlendirebilecek bir oyuncu. birazdan bahsedeceğimiz önündeki 2 oyuncu mehmet'ten pas alıp olumlu kullanabilen 2 oyuncu olursa mehmet'in performansının ne derece artacağını tahmin etmek zor değil. mehmet'in yedeği önce barış sonra m.sarp olur. bu oyuncular asla ama asla öndeki 2 oyuncudan birisi olmamalıdır. pas akışının devamlılığı için bizim en önemli durum bu. sıra geldi takımımızın en sıkıntılı bölgesine. bu bölge ön liberonun önündeki 2 orta saha oyuncusu. sıkıntı şu ki burada oynayabilecek oyuncu sayımız az. buradaki oyuncu hem yukarıda 3. sırada yazdığımız alan savunmasına yardımcı olacak hem de ön liberodan aldığı topları olumlu değerlendirebilecek özellikte olmalı. işte bu yüzden de barış ve mehmet topal'dan bırakın 2'sini 1'ini bile burada kullanamazsınız. buranın ilk oyuncusu tartışmasız elano blumer. onun brezilya milli takımındaki tercih olma sebebi de bu değil mi zaten? takımın orta sahadaki alan savunmasına katkı sağlıyor diye dunga onu ronaldinho ve ribas gibi oyuncuların önünde tercih ediyor. aldığı topları da iyi kullanabildiğine göre elano sistemin en kilit oyuncusu ve ilk 11'in en değişilmez adamı olur. elano'nun yanına koyacağımız oyuncu bize sıkıntı veren husus. orada oynayabilecek sadece 2 oyuncumuz var. birisi ayhan diğeri linderoth. ayhan'ın formsuzluğu, linderoth'un sakatlığı oradaki rotasyonu iyice çıkmaza sokuyor. benim takımımda önce linderoth sonra ise ayhan. bu pozisyon için arda da kullanılabilir ancak o 3. madde* arda'yı burada eksik kılıyor. devre arası transfer yapılacaksa birisi kesinlikle bu bölgeye ve anlattığım karakterde bir oyuncu olmalıdır. bu oyuncu karakterine örnek olarak en yakın örnek emre belözoğlu*.

    - etkili kanat bindirmeleri ve kanat oyuncularının forvete destek vermesi: bu kısım oldukça keyifli. hatta sezon başında sadece bunu yapıyorduk ve bunu da mükemmel yapıyorduk açıkçası ve sadece bu bile takımımızın görsel anlamda keyif vermesini sağlıyordu. bir de yukarıdaki 4 maddeyi tamamladığımızı düşünsenize.* bu maddenin başarıyla uygulanmasının sırrı yine oyuncu karakterleriyle ilgili. bu bölgedeki oyuncularımız oynamaya çalışılan sistemle mükemmel uyum gösteriyor. kewell, keita, arda, aydın bu oyuncuların hepsi de hem çok etkili kanat bindirmeleri yapıyor hem de forvete destek sağlayarak gol yollarına sızıyorlar. uzatmadan yazayım burada oynatmamız gereken oyuncu sadece çizgi boyunca koşan, orta yapan* değil forvetin arasına sızan ve gol yollarında da etkili bir oyuncu olmalıdır ve bizimkiler de tam anlamıyla böyle.

    3. maddeyi 1. madde içinde anlattık onun için direkt 4. maddeye geçiyorum.

    - savunmada top kesmek, pozisyon hatası yapmamak ve oyunu geriden başlatmak: işte takımımızda olmayan olgu. hiç yok bu hem de. oyuncu karakterleri hiç uygun değil. 4 yerli oyuncudan oluşan savunmanın pozisyon hatası yapmaması mümkün değildir bir kere. çünkü hepimiz biliriz ki türk oyuncuların pozisyon bilgisi sıfıra yakındır. savunmada top kesmek işini sadece o da bazen fiziğiyle servet çetin yapıyor. diğerlerinde o da yok. oyunu geriden başlatmak zaten hiç birinde yok. yani diyeceğim odur ki bu bölgeye 1 değil en az 2 oyuncu gerekli. mevcut kadro içinde bu özelliklere en yakın oyuncu emre güngör ve kesinlikle savunmaya yazacağımız ilk isim olmalı. pozisyon bilgisi olarak savunma oyuncularımızın en iyisi olarak gördüğüm uğur uçar sağ bekte oynamalıdır. hakan balta da her ne kadar formsuz da olsa sol bekin değişilmez ismidir ancak yedeği caner değil alparslan olmalıdır. alparslan bu takımda şans da bulmalıdır ayrıca. dediğimiz gibi en iyi şekilde bile yarım yamalak oluyor işler. burada kesinlikle pozisyon bilgisi iyi, top kesebilen ve oyunu geriden başlatabilen 2 yabancı stoper transfer edilmelidir. hatta bu 2 yabancıdan sadece birisinin ayak tekniği olsa yeter. bu 2'sinin yedekleri önce emre güngör ve sonra emre aşık olmalı. servet ve gökhan da bu takımdan gönderilmeli.

    özetleyecek olursak oynamak istediğimiz sistemin olmazsa olmaz 4 şartı yukarıdakiler. bir kaç detay daha eklenebilir tabii ki ama yukarıdaki 4'lü temel. bu yapı içinde en uygun formasyon*:

    leo

    uğur-emre güngör-servet-h.balta

    mehmet topal

    elano-linderoth

    keita-arda

    baros

    gerekli görülen transfer bölgeleri:

    - 2 stoper(özellikleri yukarıda belirtilmiş olan)

    - 1 orta, ortasaha oyuncusu(yukarıdaki özellikleri belirtilmiş olan)
  • 834
    3 aralik 2009 galatasaray panathinaikos maci'nda takım hakkında dikkat çekenler:

    1- skor yorumcusu olmayalım. lütfen. son iki maçtan hiçbir farkı yoktu takımımızın. galatasaray'ın tek farkı bu maçta galip gelmesi ve panathinaikos'un bursaspor kadar bile performans gösterememesi. galatasaray kötü oynuyor. hatta çok kötü oynuyor. maçta girilen pozisyon sayısı yine çok az.

    2- fatih terim zamanından başlayan eric gerets ile devam eden bir geleneği vardı galatasaray'ın. ilk 15-20 dakika rakibi boğmak. sene başında birkaç maç ve arada trabzon maçında görmüştüm en son. fakat nedendir bilinmez bundan vazgeçildi. sebebini bilmiyorum ama ilk 15 dakika servet ve gökhan'nın birbirlerine top vermesi beni sıkıyor. tamam rakibi tartmak falan iyidir hoştur da yeter artık. vurun şu topu ileriye diyesim geliyor . her maç galatasaray'da topun kalma oranı çok yüksek ama bunun büyük çoğunluğu defans bölgesinde. yani çok anlamsız bir bölgede gereksiz paslar. nasıl vazgeçilcek bundan bilemiyorum.

    aslında takım aynı olunca geçen hafta söylediklerimden farklı bir şey söylemek mantıksız. ama birkaç detay var maçta üzerinden geçmem gereken:

    3- bu maç ile birkez daha anladım. beni ve tahmin ediyorum ki taraftarımızı en çok heyecanlandıran futbolcu keita. o'na ne zaman top gelse bir şeyler olacak diyorum. tamam diyorum şimdi süper bir çalım atacak ya da nonda'ya nefis bir pas atacak. o'nun olmadığı galatasaray'ı seyretmek gerçekten çok keyifsiz. mutlaka her maç ilk 11 oynamalı.

    4- elano'ya yürekten inanmış kötü oynarken bile maçın en iyisi diyen yazar kardeşlerimiz var. peki tamam sabredelim de adam orta ya da vasat oynarken n'olur takımın en iyisi demeyin. ha bir de yeni bir şey çıktı bu hafta. o'na pas verilmiyormuş. yok artık. bir an elano'yu türk sandım hani olur ya türk futbolcusu avrupa'ya transfer olur pas vermezler. burası galatasaray lütfen bunu gibi şeyler söylerken 3 kez düşünüp 1 kez yazalım. burda o tarz şeyler olmaz. burda bir futbolcuya bilerek pas atılmaması gibi birşey olamaz. zaten eğer oluyorsa galatasaray bitmiş demektir. bir kez olsun sağduyuyla düşünürsek, elano düşmanlarına ne kadar kızarsak kendimizinde elano fanatikliği yapmış olduğumuzu fark ederiz. o yüzden bu adamı gereksiz yere savunmaktan vazgeçelim. iyi oynarsa alkışlanır, kötü oynarsa eleştirilir. bu kadar.

    5- yüreğiyle oynuyor, çok koşuyor. maçta yaptığı bilek hareketlerine hayran kaldım. helal sana mustafa sarp maçın adamı sendin.

    6- son olarak nevizade gecelerini maç 1-0 iken söylemek nerden çıktı ? hani maç garanti olunca söylenirdi? hani galatasaray taraftarı nevizade gecelerini söylüyorsa maç bitmiş demekti? zaten adam gibi tezahüratlarımız bir elin parmaklarının sayısını geçmezken, slow tezahüratlardan gına gelmişken, bu tezahüratın manasını da bu şekilde karalamak neden?
  • 842
    6 aralık 2009 galatasaray istanbul bb maçı'nı kazanması muhtemeldir, ancak hem ibb'nin bu sezon oynadığı futbol ve aldığı puanlar, hem de galatasaray'ın ligde oynadığı futbol ve isteksiz futbolcular bu işin kolay olmayacağını gösteriyor. tıpkı her maç gibi bu maçta alınacak bir galibiyet ve liderlik sezonu şampiyon kapama anlamına gelmiyor, mağlubiyet rijkaard'ın kötü antrenör olduğunu göstermiyor. bu maçtan sonra böyle düşünecek olan varsa fena tokatlarım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın