• 4
    içlerinde büyük bir samimiyet ve mizah anlayışı olan bir takımdır. futbolcular her an birbiri ile şakalaşmayı sever ve olması gereken de budur zaten.

    http://www.youtube.com/watch?v=vz_a_JIGIi4

    röportajın başından beri keita gio ya şakalar yapıp güldürmeye çalışıyor ve sonunda dayanamayıp yanına gidiyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=LoYS3gOEKN4

    kewell ciddi ciddi transfer hakkında konuşurken elano takmış kewell'a güldürmeye çalışıyor.

    böyle de güzel takım be kardeşim. çok güzel.

    http://www.youtube.com/watch?v=hFvfwbBZBf4

    bunu da eklememek olmaz herhalde *
  • 5
    son 10 maçta 3 kere galip gelebilmiştir...
    son 15 deplasman maçında 5 kere galip gelebilmiştir...
    son 5 maçta ise sadece 1 kere galip gelebilmiştir...

    şampiyonuz, şampiyon olacağız, fenerbahçe şöyle hahaha, beşiktaş böyle puhaha demeden önce kendimize bakalım... liderlik şaşırtmasın. aslında onlardan pek bir farkımız yok... böyle devam edersek malesef şampiyon falan da olamayacağız...

    http://www325d.mackolik.com/...p;season=2009%2F2010
  • 10
    --- alıntı ---

    bir futbol devrimi beklenen galatasaray futbol takımı, bu sezon ligin bitmesine 6 hafta kala belirlenen hedeflerin uzağında kaldı.

    galatasaray yönetimi, büyük bir iş yaparak frank rijkaard ve neeskens’i göreve getirdi. kendilerinden istenen takımı şampiyon yapmaları ve bir futbol ekolü kurmalarıydı. yardımcı hocalarıyla birlikte sağlam bir kadro kuruldu.
    daum gibi başkanının izni olmadan kıpırdayamayan biri olmadığı için, futbol takımıyla ilgili her kararda yönetim ile rijkaard’ı birlikte sorumlu tutmak gerekir. transferlerden, kamp yapmama kararına kadar.

    ama yönetimin hocaya başka konularda da yardımcı olması gerekirdi. örneğin teknik kadroda kaleci antrenörü ve tercümanlar dışında türk kimse yok. yönetim tarafından da kimse teknik heyetle çok yakın değil gibi gözüküyor. bir idari menajer atanmalıydı, türk futbolu’nu, türkiye’yi, oyuncuları teknik kadroya iyice anlatabilecek birileri. rakip takımları, hocaları, futbolcuları ve hatta rakip taraftarları anlatacak biri. adnan sezgin değil ama eski futbolculardan biri olabilirdi. hatırlarsanız sezon başında arda’ya soruyordu hoca türk futbolunu.

    sonra, tercüman konusu. hoca memnun olabilir, ama hep arkadaşlığından memnun olduğunu söyledi. sakin sakin yapılan basınla görüşmelerde bile bir çok hata yapan mert çetin, maç oynanırken hocanın anında yaptığı uyarıları nasıl çevirdiğini az çok tahmin ediyorum. kaldı ki, mert futbola yakın biri de değil. mourinho da futbol kariyerine tercüman olarak başladı, bizdeki de şans işte.

    özellikle fenerbahçe maçına kadar hücum gücü yüksek takımdan taviz vermeyen rijkaard, oyun şeklini değiştirdi. rakibin üstüne gitmekte zorlanan bir takım oldu çıktı galatasaray. bu rijkaard’ın kendi felsefesinden ilk taviziydi. elbette baros’un sakatlığı da işi iyice zora soktu. sonrasnda yine artış gösteren sakatlıkların, yoğun maç programına rastlaması da şanssızlık elbette. ancak, yine de ligde puan kaybedilen bir çok saçma maç çevrilebilirdi. yönetimin bu konuda kusuru var kesinlikle, gerekli desteği vermedikleri için.

    ara transferde yönetimle rijkaard birlikte hata yaptı. iş sadece para vermek değil, bunu türkiye’ye öğreten kulüp galatasaraydı halbuki. taraftar baskısına göğüs geremediler, kewell yerine nonda gitti. nonda’nın kulüpten gönderileceği iyice belli olduktan sonra dökülmesi normaldi ama yine de her zaman işe yarayabilecek bir oyuncuydu. şimdi galatasaray ileride top tutamıyor.
    lucas neill bonservisiyle birlikte alınırken, jo ve giovani kiralık olarak takıma katıldı. işte benim en çok şaşırdığım transfer jo transferi. avrupa kupasında oynatılamayacak bir oyuncunun transfer edilmesi galatasaray yönetimine hiç yakışmadı.

    sezon boyunca kıl payı bir çok puan verdi galatasaray. biraz voleybolda bütün setleri 25-23 kaybedip de 3-0 yenilen takımların durumuna benziyor. setlere bakmazsan “vay be ne ezilmişler” dersin. galatasaray da buna benzer şekilde pozisyonlar bulduğu maçları kaybetti son dönemde. eskişehir, trabzon, fenerbahçe maçları.

    yönetim, bir hata da son dönem maçlarında ali sami yen’deki bilet fiyatlarında yaptı. 70 tl en ucuz yer. stad dolmadı mı, doldu. ama niye taraftarın keyfi kaçsın ki, bilet fiyatlarını öğrendiğinde. fener maçına, bütün sezon maçları şezlongdan izleyen ama fener galibiyetini stadda yaşamak isteyen, tribünü bilmeyen bir çok galatasaray taraftarı geldi. tribünlerin dengesi bozuldu. bu kadar yüksek bilet fiyatı sadece karaborsa fiyatların artmasını sağladı. gerek yoktu böyle şeylere. bu hafta oynanacak diyarbakır maç biletleri 30 tl. oldu mu şimdi?

    bahsettiğim sorunlar çözülemeyecek sorunlar değil, basitçe çözülebilir.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...onu-galatasaray.html
  • 15
    kadrodaki oyuncuları tek tek inceleyerek 2009/2010 sezon sonu degerlendirmemi kendi capımda yaptıgım takımım.

    http://artemiofranchi.blogspot.com/...onu-galatasaray.html

    --- alıntı ---

    sezon sonu ortamın iyice soğumasını, kiralıkların alınıp alınmamasını, sözleşmesi bitenlerin kalıp kalmamasını bekledim o yüzden bu değerlendirme yazıları gecikti. sezon biter bitmez son gün yaşananlar ve son 1 ayda galatasaray'ın dibe doğru koşması derken zaten sağlıklı bir yazı çıkamazdı o ruh haliyle. genel yazmaktansa tek tek futbolcuları ve ekibi incelemenin en doğrusu olduğunu düşünüyorum. bir karışıklık olmasın veya "şu niye önde bu niye sonda" diye sorular gelmesin diye forma numaralarıyla gittiğimi belirteyim.

    1) aykut erçetin: leo franco'dan iyi, ufuk'tan kötü bence. ufuk oynadı da mı böyle diyorsun diyenler olabilir, inanıyorum en azından kendisine. leo franco bu sezon 40 civarı maç oynadıysa aykut'a alenen haksızlık edilmiştir. bu takımın bir numarası olamazdı belki ama ufuk ile dönüşümlü olarak sezonu iyi idare ederdi.

    2) emre güngör: çok geç form tutsa da önümüzdeki sezon ana kadronun olmasa da rotasyonun ciddi bir parçası olması gerekiyor bence. trabzon deplasmanı ve sezon sonundaki milli maçlardaki 2 tane hata yüzünden asılmamalı bu adam. bazen tam da emre gibi birine ihtiyaç duyulacak rakiplere/oyunculara denk geliyoruz. bu açıdan kilit bir isimdir emre. neill kadar olmasa da en azından orta mesafeli topları adrese göndermede de başarılı bir isim. neill ile çalışıp benzer şekilde gelişememesi için bir sebep yok.

    3) uğur uçar: eskisi gibi olabildiğini söylemek açık açık yalan söylemektir. ancak bahsedildiği kadar da kötü olmadığını düşünenlerdenim ben. oynadığı zamanlar çok iyi idare etti ki özellikle ocak-şubat aylarında iyi performans sergiledi sabri'nin sakatlığında devamlı oynama şansı bulunca. antep'e gideceği söylentilerinin yalan olmasını umduğum bir isim kendisi.

    5) gökhan zan: sezon başında milli takımın iki ana stoperinden biri bizdeyken diğerini de bedava almak iyidir dedi. hiç iyi olmadı. bedava bile olsa gönderilmeli diye düşünüyorum, fazla bir yorumum yok kendisi için.

    6) tobias linderoth: adını andık diye yeniden sakatlanmamıştır umarım...

    7) aydın yılmaz: çalım atamayan, şut çekemeyen, gelişine vuramayan, pas veremeyen, 10 ortada 1 kere doğru yere atan... böyle bir adam galatasaray'da oynayamazdı.. hayal kırıklığının çok ötesinde bir performansı vardı, keita'ya yaptığı asist dışında bir tane bile icraatı yok. böyle bir oyuncu galatasaray'ın geleceği olmamalı.

    8) barış özbek: sezon boyu yokları oynadığını düşünüyorum ben. kendisini çok sevenler "ısıran futbolcu" diye tapmaya kalkanlar bile oldu ama her zamanki gibi gördük ki 1 metre önüne pas atamayıp üstüne bir de çalım girişiminde bulunup top kaybeden bir adam kendisi. sivas maçına değinmiyorum bile, o zamana kadar kredisi zaten bitmişti.

    9) elano blumer: geldiğinde deli gibi sevindim, yarın giderse üzülmem. benim adıma kadroda olsa da olmasa da sorun değil. olduğu zaman büyük katkısı yok, olmadığı zaman hayati bir eksiklik değil. ancak senin kadronda ayhan-barış-sarp üçlüsü varsa mecburen elano oynayacak.

    10) arda turan: formasının hakkını vererek girdi sezonu ancak ocak-mayıs arası resmen yokları oynadı. günden güne eridi, lider gibi değil de sene sonu transferi kesinleşmiş ve son maçlarını oynayan bir oyuncu gibiydi. sezonun ikinci bölümünde baros yoktu, kewell yoktu, santos yeterli olmadı, jo ruh gibiydi, tüm bunlar birleşince o da mecburen form düşüklüğü yaşayacaktı ancak bu kadar kötü olmaya hakkı yoktu kaptan olarak. sezon bitince ntvspor'a çıkıp "vicdanım rahat" diye açıklama yaptı, elinden geleni yaptığını söyledi bununla birlikte. ancak abd'de oynadığı milli maçlarda elinden geleni yapmış bir arda gibi değildi hiç. 7 aydır göremediğimiz arda turan'ı abd'de görebildik ne hikmetse. kafası rahat dendi, sol açık oldu ondan dendi, bir ton bahane. sol açık oynadı diye iyi oynadı diyene ben gülerim arkadaş bu kadar net. açık ve net. net. bu adam sezon başı sıra dışı performans gösterirken, mükemmele yakınken ortada oynuyordu, sezonun ikinci bölümünü kanatta geçirdi, daha doğrusu geçiremedi. galatasaray'da sol açıkta yokları oyna ligin ikinci yarısında ama git milli takımda coş. kafası rahatmış, 3 gün abd'de kalmayla psikoloji düzelecekse yardım toplayın bana ben de gidip kendimi yenileyip döneyim.

    11) kader keita: bu kadar kısa sürede etkileyici iş yapan her oyuncu takımda tutunur. keita saman alevi gibi parlamayıp tüm sezona yaydı performansını. dengesiz gibi bir kaç hafta yokları oynadığı da oldu ancak takdir edersiniz ki sezon boyu üst düzey oynasa bizde oynaması zor olurdu. oynamayazdı demiyorum ancak 34 maçın 30'unda şov yapıp ön plana çıkabilecek bir keita'yı lyon yem etmezdi kimseye. ben kendisinden memnunum hatta kewell ve baros sakatlandığı için sezonun en iyi oyuncusu seçmek istiyorum buradan.

    12) lucas neill: geldiğinde hayal kırıklığı olmuştu, milito ve marquez'den kapı açılında insan biraz umutsuz konuşuyor. ancak altı ayda bizim "iyi" diye bildiğimiz stoperlerin iki yılda vereceği katkıyı verdi bu adam, daha ne olsun?

    14) mehmet topal: uzun zaman sonra sıçrama yapacağı yaşlarda bonservisle avrupa'ya transfer olan bir oyuncu oldu mehmet. sezon başında da isteniyordu belki ama bu sezonu kötü geçirse gitmezdi bence. çok büyük eleştiriler aldı, çok yerden yere vuruldu bu sezon ama 14 numaralı forma sahada yokken orta sahamız da yoktu. kendisinin bir önceki sezona göre daha geri planda ve daha basit bir oyun oynuyor olması kötü oynadığı anlamına gelmemeliydi. o sadece isteneni yaptı, başarılı da oldu. bana kalırsa ilk yarıdaki arda'dan sonra takımın en başarılı 2. oyuncusu oldu. bükreş'te attığı gol ise son sezonunda mehmet topal'ın bize en güzel hediyesi oldu belki de.
    15) milan baros: bu adam sakatlanmasaydı şampiyonduk. başka bir olasılık yok. şampiyonluğu kadıköy'de 2. dakikada kaybettik biz.

    16) mustafa sarp: hem galatasaraylı olduğu için hem de şampiyonluk için buraya geldi ama kendisi de bilemezdi herhalde ayrıldığı takımın şampiyon olacağını. bence rotasyonda önemli bir yaptı ancak sezonun ilk 3 ayında yeni gelmesinin de etkisiyle gösterdiği o etkili performansı sezonun belirli bölümlerine yayabilmesi lazım galatasaray'da jübile yapan bir isim olmak için. aksi takdirde valizine yeni bir anadolu şehrinin ismini yazdıracak. önümüzdeki sezon başında üst üste 10 maçta "çok iyi" oynayacağına, sezon boyu 7-8 maçta "iyi" oynasın, diğerlerinde ortalamanın üstüne biraz çıksın yeter bence.

    18) ayhan akman: bu formayı hem de kaptan olarak giymeyi hak etmiyor. a2'den herhangi bir oyuncu kendisinden çok çok daha iyi oynayabilirdi bu sezon. ayhan'a verilen her dakika gençlerden çalınan dakikalardır benim gözümde.

    19) harry kewell: gitmemeli.

    20) shabani nonda: 3 atıp 10 kaçırsa da, gittiğinde çok üzülmesem de değerini sene sonu anladım. jo gibi bir felaketi yaşamamıza hiç gerek yoktu bence. bu sezonki en kötü nonda, 5 aylık dönemdeki en iyi jo'dan kat kat daha iyiydi kabul edelim.

    21) emre aşık: sezon başı arda dedi ki kendisinin sözü üzerine söz söylenmeyecek bu takımda. keşke o lafta kalmasaydı, emre aşık gerçekten söz geçiren en büyük abi olarak görülseydi veya olabilseydi... nasıl algılarsanız algılayın, size kalmış...

    22) hakan balta: caner erkin gibi bir kabusu yaşamamıza sebep oldu sakatlığı. sezonun kilit maçlarında hakan'ın olmamasının acısını çok çektik, çok pişman olduk. neill gelince ekürisi oldu ama sol bekte caner ne oynuyorsa iki-üç katını oynadı bence hakan balta. varsın hücuma az çıksın, caner çıktı da ne oldu? üç ortadan ikisi rakibe, biri de auta... hakan en azından iki-üç orta yapıp tam yapıyor, pozisyon yaratıyor. bu sezon kewell ve baros'un sakatlıkları konuşuldu ama onlara yakın bir oranda etkiledi hakan'ın sakatlığı da.

    23) serkan kurtuluş: ben hayatta olduğundan bile şüpheliyim...

    25) leo franco: benim için bir belaydı adeta kendisi. hakkındaki ilk düşüncemi nisan 2009'da bize imza atmadan üç ay evvel yazmıştım ekşisözlük'te. sezon bittiğinde ne yazık ki ben haklı çıktım. o gün bana küfür edenler, erken konuştuğumu iddia edenler haklı bulur oldular beni. bu adamın galatasaray'ın değil basit bir süper lig takımının bile kalecisi olamayacağını çok geç anladı herkes. çizgi kalecisi diye bir saçmalık aldı yürüyor. leo franco çizgi kalecisi olmadığı için tercih edilmiş güya. eh be güzel kardeşim, eh be sevgi pıtırcığım, eh be çiçeğim, bana dünya tarihinde 1 tane sağlam bir efsane gösterin "çizgi kalecisi" değil de "ceza sahası kalecisi" olan... günümüzün en elit kalecilerine bakalım: casillas, buffon, cech, frey, van der sar ve diğerleri, hepsi birer "çizgi kalecisi" işte. victor valdes çizgi kalecisi değil, pepe reina değil... görüyoruz sonuçlarını. çizgi kalecisi saçmalığına acilen son verilmeli ve leo gibi gereksiz isimler bir daha düşünülmemeli kaleye.

    30) giovani dos santos: kiralık olarak geldiği yarım sezonuna çok kötü başladı -ki bunu düşünen az sayıda insandan biri olduğumu biliyorum- devamında ise önemli bir patlama yapıp devamını getiremedi. son 4-5 hafta "iyi" denen bir maç çıkaramamış olması satın alınmasına engel oldu. en azından trabzon veya fenerbahçe maçlarından birinde ön plana çıkıp yerini garantiye almalıyı. seneye burda olsa geleceğinin parlak olduğunu düşünürdüm ancak geldiği zaman yaptığım ağır yorum kısmen de olsa haklı çıktı, üzülsem bir türlü sevinsem başka türlü...

    32) joao "jo" alves: baros ile forma rekabetine girecekti, boyuna göre çok teknik ve hızlı olduğu için bu ligin tozunu atacaktı, sene sonu alamazsak arkasından çok üzülüp parçalayacaktık kendimizi... böyle düşündük geleceği zaman ama ligin tozunu atacağına kendisi toz bağlayıp gitti. tozunu attığı tek yer kendi evi oldu(!)
    37) emre çolak: şöyle özetleyeyim durumu. ilk olarak; arda'dan çok daha büyük bir yıldız olacağına inanıyorum. ikincisi; arda'yı satmış olsaydık ve emre çolak da arda ile aynı sayıda maça çıksaydı yine en kötü yine 3. bitirirdik bu ligi, daha kötüsü olmazdı. ilk sezonunda 11 maçta 4 gol attı, bir orta saha oyuncusu için güzel bir kariyer başlangıcı.

    39) serdar eylik: tobol maçındaki dirsek mi bitirdi kendisini? o sakatlık mı düşürdü formdan? rijkaard'ın çok ümit besleyip 4-5 ayda vazgeçmesinin özel bir sebebi olmalı. aman diyeyim yanlış anlaşılmasın, rijkaard'ı suçlamıyorum, hani bilmediğimiz bir şey olabilir, serdar'ın bir hatası olabilir...

    55) sabri sarıoğlu: bu adamı destekleyeceksin ve kaptan olmasına sevineceksin deseydiniz sezon başı, muhtemelen benden ağır laflar işitecektiniz. hatta yakınımdaysanız bir takım dayak tehditleri de cabası... takımda en sevmediğim bir kaç oyuncudan biri olan sabri özellikle kadıköy'deki maçtan sonra yaptığı açıklamalarla ibreyi bir anda terse çevirdi benim için. futbol olarak rijkaard'ın sihir yapmışcasına geliştirdiği bu adam benim bile takdirimi kazandıysa daha da sırtı yere gelmez. yürü be sabri!

    76) servet çetin: marsilya seni neden almadı ki?.. ya da neden bir zenit daha bulamadık ki?..

    86) ufuk ceylan: aykut için söylediklerim kendisi için de geçerli. leo franco'dan az sayıda maç yapmış olması, hatta yanılmıyorsam sadece iki maç yapmış olması çok büyük haksızlık. bu adam çok daha fazlasını hak etti, hatta aykut yerine kaleyi devralan isim olmasında hiç bir sakınca yoktu. nedense cesaret edemedik, umarım 2010/2011'de ufuk'u en çok oynayan kalecimiz olarak anacağız.

    88) caner erkin: sol açık olarak gelse iyiydi de sol bek oynayınca nefret ettirdi, tiksindirdi adeta. saha içinde bir şekilde katlanırdık, zaman zaman iyi oynadı ama saha dışında galatasaray taraftarı olmasa da "galatasaray'ın futbolcusu" gibi durabilirdi en azından.

    --- alıntı ---
  • 24
    http://www.spox.com/...-frank-rijkaard.html

    almanca bilen ve tercüme yapacak arkadaşların bakması rica olunur!...

    edit: özellikle şu kısmını tercüme etmeleri çok rica olunur...

    "cana ist da, kallström soll folgen

    geld für neue stars bleibt dabei nicht viel übrig. galatasaray muss dennoch handeln und weiter in die mannschaft investieren, da die breite fanmasse und die öffentlichkeit sportlichen erfolg einfordert und der groß angelegten arbeit im hintergrund wenig beachtung schenkt. "es ist schade, dass nicht darüber berichtet wird, was wir hier eigentlich auf die beine stellen", klagt der präsident.

    so verwundert es auch nicht, dass die aussagen zur transferpolitik wieder vordergründig in den schlagzeilen thematisiert wurden. "wir werden fünf ausländische spieler verpflichten", sagt polat. lorik cana vom fc sunderland ist die erste neuverpflichtung. der albaner wechselt für 4,5 millionen euro ablöse von sunderland zu gala. kim kallström von olympique lyon und juan pablo pino von as monaco sollen bald folgen."

    edit 2: bunu yazan tosun çağrıya ilk cevap veren kişi oldu, teşekkürlerimi sunuyorum.

    "bilmediğimiz bir şey söylemiyor, bugünkü konuşmaları çevirmişler. 5 tane yabancı ile ilgileniyoruz dediğini, ve ilk yabancının arnavut lorik cana olduğunu, bundan sonraki hedeflerin kısa süre içerisinde, kim kallström ve pino olduğunu söylemişler." diye ekledi kendisi...
  • 25
    oyuncularımızın mevkileri tam olarak bilinmediğinden, ortalıkta hala gelecek sezon elano'nun sağ kanatta oynayacağını zanneden yazarlar olduğundan hiç üşenmedim ve autocadde diziliş varyasyonları çizimleri yaptığım takımımdır. şimdi hepimizin hatırladığı üzere geçen sezon kewell ve baros sakatlanmıştı ve ileri uçta sıkıntı çekmiştik. stoperlerimizden gökhan zan'ın sakatlığı, emre güngör'ün sakatlık+formsuzluğu ve servet çetin'in teknik olarak uyumsuz oluşundan dolayı defansın ortasını kurgulamakta da zorlanmıştık. buna ek olarak elimizde tek adam olarak oynayabilecek sağlam bir ön libero olmadığı için elano defansif orta saha pozisyonuna daha yakın oynamış, böylece tek başına o mevkiyi tamamlayamayan isme yardımcı olmuş ve ataklar ise başlıca arda tarafından şekillenmişti. şöyle;

    http://i1007.hizliresim.com/2010/7/10/2754.jpg

    frank rijkaard caner erkin'e bayıldığından her maç oynatmıyordu. yukarıda saydığım sebeplerden dolayı lucas neill'in yanında oynayabilecek tek uygun stoperimiz hakan balta olduğu için elimizde başka sol bek kalmıyor ve caner erkin mecburen her maç oynuyordu. elano'nun yanındaki yetersiz ön libero ise dönüşümlü olarak formsuz mehmet topal, yetersiz mustafa sarp, yaşlı ayhan akman ve ancak yedek olabilecek barış özbek oldu. zaten elano birçok maçta oyundan çıkıp yerini ikinci bir yetersiz ön liberoya bıraktı. o mevkinin güçlenmesi için yapılan değişikliklerdi bunlar. keita ile dos santos da kanatları dönüşümlü olarak kullandı. evet isimler çok güzel duruyor ama aslında ne kadar problemli bir takımımız varmış...

    sonra; öncelikle elano sağ kanatta oynamaz, oynamadı, oynamayacaktır. çünkü elano sağ kanat oyuncusu değildir. milli takımda da aynen şu şekilde oynamaktadır;

    http://i1007.hizliresim.com/2010/7/10/2787.jpg

    orta sahanın ortasının sağı. tekrar ediyorum; orta sahanın ortasının sağı... lakin az önce bahsettiğim durumdan dolayı elano geçen sezon takımımızda yine aynı mevkide görev almasına rağmen--yanındaki değil--arkasındaki ismin yetersiz oluşundan dolayı onun açıklarını kapatmak için geriye kaymak durumunda kalmış ve atakları geliştirme işinin oransal olarak fazlasını arda'ya devretmiştir.

    bu sezona gelecek olursak evet tekrar ediyorum elano sağ kanatta oynamayacaktır. tekrar edeyim mi? elano blumer sağ çizgi oyuncusu veya sağ forvet oyuncusu değildir. heh. ben arda turan'ın geçen sezon olduğu gibi orta sahanın ortasının solunda değil de asıl mevkisi olan sol kanatta oynayacağını ön görüyorum. eğer sol kanatta oynayacaksa orta sahanın ortasının soluna, orta sahanın ortasının solunda oynayacaksa da sol kanada transfer yapmamız şart. sağ çigiye de pino ayarında bir sağ çizgi/sağ kanat/sağ forvet oyuncusunun alınacağını düşünüyorum. harry kewell sakatlığından, serdar özkan ise teknik özelliklerinden dolayı ilk onbir oyuncusundan ziyade iki kanadın yedekleri olacaklardır. tek ön libero olarak oldukça yeterli bir isim olan lorik cana sayesinde elano rahatlayacak ve asıl mevkisine geri dönecektir. defans kurgusu nasıl olur bilemiyorum. çizdiğim resimdekinden farklı olarak hakan balta ile lucas neill ortada beraber oynar da sol bekte çağlar birinci görev alabilir. tüm bu durumları bir araya getirirsek karşımıza şöyle bir durum çıkıyor;

    http://i1007.hizliresim.com/2010/7/10/2800.jpg

    bu dizilişi de dalga geçmek için yaptım. iyice bakın... farzedelim ki elano sağ çizgide oynadı, bu sefer orta sahanın ortasına iki oyuncu almamız gerekecek. ha arda mı oynar orada, tamam, o zaman bir orta saha, bir de sol kanat almamız gerekecek. ha solda kewell mi oynar, o zaman da sezonun ikinci devresine doğru yine saçlarımızı yolarız...

    http://i1007.hizliresim.com/2010/7/10/2846.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın