• 2676
    rotasyonu dardır, maç seçmek zorundadır, performans dalgalıdır ama ne olursa olsun takımdır. ayrıca çoğu sakin ve tecrübeli oyuncularıyla maç sonu topu eline teslim edeceğimiz net bir oyuncu olmasa da olumsuz tribün atmosferinden kolay kolay etkilenmeyecek soğukkanlılıkta oyunculara sahiptir. futbol takımımızdaki gibi tripcan ağlaklarla da dolu değildir. sahada salak salak ruh hallerine bürünen as oyuncu göremezsiniz. kötü de oynasalar susup işlerine bakmaya devam ederler. örneğin bugün schilb en kötü performanslarından birini sergiledi ama mücadele etmeye devam etti çok kritik ribaundlar aldı ki en zayıf noktalarımızdan biri. mccollum en kısa oyuncu olmasına rağmen karşıyaka serisinden beri sürekli ekstra ribaundlar alıyor, göksenin zaten hep öyle. ve şimdiden söylüyorum schilb deplasmana müthiş bilenecektir. 16-20 sayı civarı atmasını bekliyorum hem de yüksek yüzdeyle. bugün de gördük herkes savaşıyor, yardımlaşıyor, mücadele ediyor. takımın 1 tane bile 5 numarası yok, 1 tane bile... ona rağmen tek 4.5 numaramız lasme ilk çeyrekten 3 faul alıyor hatta sonradan oyun dışı kalıyor ama yine de herkes birlik olup mücadele ediyor. üçlüğe dayalı bir takım olup %29 üçlükte kalmamıza ve bu kadar olumsuzluğa rağmen 14 sayı fark atabiliyoruz. hatta daha fazla bile olabilirdi bu sayı.

    micov, schilb, lasme gibi eli titremeyecek adamlara sahibiz. hele micov ve schilb robot gibiler. sinan da gününde olduğunda isterse 50bin kişi ıslıklasın işini yapar. chuck davis de toparlanma sürecinde. o da korkusuzdur. o yüzden deplasmandan çok korkmamıza gerek yok.

    kadromuz dar olsa da eurocup'a fazla. 8 ana rotasyon oyuncumuzun en az 4-5 tanesi euroleague için bile iyi oyuncular. biz bu sene euroleague'de olsaydık ilk grupları geçerdik. darüşşafaka doğuş'tan sezon boyu daha iyiydik, onlar bile geçti grupları. avrupa basketbolu mali krizde, tüm takımlar küçülmeye gitti. gran canaria mesela en çok sayı atan takım olabilir ama kadroları bizden daha kötü.

    son sözüm de yönetime; bu kadar kangren futbolcular vs varken bütçe kesintisini basketbol takımlarımızdan(kızlarımız da dahil) yaparsanız rakiplerin abdi ipekçi'de yaşadıklarını siz yaşamaya başlarsınız.
  • 2678
    "fan"ların sahip çıktığı, "galatasarayın gerçek sahipleri"nin ise hocasının maaşını düşürüp bütçesini elinden almaya çalıştığı, aslan parçalarından oluşan takım.

    yarın eurocup'tan elenme ihtimali var mı? var.
    ligi kazanır mıyız? zor.
    peki kaç kişi bu takıma mücadele etmedi diyebilir?

    dönüp bir de futbol takımına falan bakıyorum.
    aklıma hamit altıntop'un aldığı efsanevi maaş geliyor mesela. işte bir ara o paraya basketbol takımı kurulsun deniyordu.

    helal be aslan parçası liseliler. biz fanız sizsiniz galatasarayın sahibi.
    silkerler!
  • 2679
    para kaynağı yaratmak zorunda olan takım. başkana güven 0 zaten. başkan değişmeli. değişim bile herkese yenilenme sağlayacak. devamında ergin hoca kalmalı ve sponsor bulunmalı.

    türkiye'nin en çok taraftara sahip takımıyız ama sponsor yok şaka gibi. bizim yalancı başgana kalsa yazın bulmuştuk tarihin en pahalı sponsorunu ama yalanlar işte. fener'e ferit şahenk, murat ülker abi nolur sponsorun oluyım derken biz bulamıyoruz bile. dünya takımı kurmamıza gerek yok. ergin hocaya uygun, dengeli ve parası zamanında ödenen bir takım yaratılmalı. 6 milyon euro ile kurulan takım ortada. eksikler neyse ergin hocama göre o mevkilere adamlar alınmalı, hocanın kafası rahat ettirilmeli.
  • 2680
    kaderi yönetimdeki iş bilmez gereksizlere bırakılmaya devam edilirse bu gidişle bizzat taraftarın ortak bi hesap açarak sponsor olacağı takımdır. gidişat bu yönde.

    büyük galatasaraylı iş adamlarının bize şahenk ve ülker gibi sponsor olamamasının bence galatasaray'ın tüzüğüyle ya da sonradan getirilmiş bi takım lise usulü kafatasçı kurallarla alakası var. o kısmı bilmiyorum doğal olarak ama fenerbahçe'nin sponsor bulup bizim onlardan daha büyük halimizle bulamıyor oluşumuzun başka açıklamasını bulamıyorum ben.
  • 2681
    cok zaman gecti uzerinden, onder cicekoglu son idmanina goturmustu kadin takiminin final maci oncesinde, ingiltere'de yasiyordum o zaman. kadin basketbolu yabanciydi bana, ancak avrupa'da kupaya giden bir galatasaray basketbol takimini kaciramazdim. egitim sonrasi turkiye'ye temelli donus kararimda o kupanin payi buyuktur. ayhan sahenk o gece oylesine doluydu ki, ne zaman donse yurek o ana, yavasliyor alabildigine zaman, istanbul'un herhangi bir yerinde kirmizi cehennem. o takim daha sonra hedef kucultmedi, 2 numarali kupayla yetinmedi, akabinde yarisabilecekleri en yuksek kulvar olan 1. kupayi da getirdiler muzemize, hem de ezeli rakibin elinden.

    nedense benzer bir senaryonun erkek takiminin da basindan gececegi hissiyati var ben de. aynen kadin basketbolunda oldugu gibi uzunca yillardir muazzam butcelerle eurolig oynayan fakat o zirveye bir turlu ulasamayan fenerbahce erkek takimi da bizden once gormeyecek kupayi, kita basketbolunun o sihirli tepesini. once eurocup, sene 2016, sonra gozumuzu dikecegimiz yer belli, zaten kirmizinin ihtisami doymak bilmeyen kupa acliginda sakli.

    kapansin sana gelen yollar, istikrarsizlassin hem sehir hem vatan, surlarin delikleri bize kaybedilen savaslari hatirlatsin, fakat biz sana inat, kadere inat, o yola inat yuruyeduralim. en son ipekci'de kupa kaldirdigimizda zor gunlerden geciyordu ulke, 2013 haziran, 20 kusur yil bekledikten sonra gelen sampiyonlugun hakki verilememisti. simdi bir benzeri eurocup icin de gecerli, umutsuzlugun da besledigi bir mutsuzluk hali sinmisken sehri istanbul'un ustune, avrupa'dan gelecek bir kupa, fakat daha da onemlisi, o kupaya dogru kosar adim yurunecek yol, topkapi minubuslerini geride birakacak kaplumbaga tadinda, sinmemis bir kalabalikla, arada gozleri dolduran anilarla, ah ulan galatasaray!

    eurocup bizi yazmis kanarya zaferi ustu, avrupa'nin buyuk markasi donuyor demis, ancak bilmiyorlar ki, bir kez fethe basladi mi aslan, niyetlendi mi silmeye supurmeye, gozunu kupa burumuscesine, hirsli, kararli, ac, ''keske uyandirmasaydik'' demek icin gec kalmis olacaklar belki de. cok bekledik cok, koca camianin kurulus kodlarinin disinda, varolusuna hizmet edememis olmanin utanciyla, kupasiz gecirdigi senelerin eksikligiyle, buruk, kizgin hatirlanmali o gunler. fakat ayni vesileyle, kurumsal tarihiyle de barisacak galatasaray basketbolu, kendini gerceklestirmenin vakur avuntusuyla.

    daha zirve yapacagiz istiklal'de, nevizade'de, avrupa sampiyonlugu kutlayacagiz galatasaray'la, biraz sari bir kirmiziyla, yuregimizin en derinlerinde, bazen hep birlikte bazen yalniz sarkilar soyleyecegiz o gece, galatasaray diye bagiracagiz, bu sene sensin sampiyon!

    teker teker geciyoruz turlari,
    kaldi uc,
    yuruyedurun;
    galatasaray ulan!
  • 2682
    sezonu bitirmesine 7 maç kalan takım. 4 maçı içeride, 3 maçı dışarıda oynayacağız. içeride oynayacağımız maçlar çok daha zor. banvit, karşıyaka ve doğuş gibi önemli takımlarla oynayacağız, beleş maçımız sonuncu telekom'la ki o telekom'a ankara'da yenildik. deplasman maçlarından en zoru taraftar olacağından hibritspor deplasmanı. kalan deplasman maçlarımız ise büyükçekmece ve istanbul bbsk deplasmanı.

    şuan 17-6'yız. tahminim eğer ki içeride maç vermezsek sezonu 24-6 ile bitiririz.
  • 2684
    bu sezonun ilk başlarında takımı izlerken kendi açımdan pek umut yok gözüyle bakmıştım. bir türlü beklenen seviyeye çıkamamıştık sezonun ilk yarısı. devre arası filan oldu. sezonun ikinci yarısı bi kıpırdanma oldu takımda ilk haftaları, ondan sonrası takım oyunu olarak ciddi aşama kaydettiğimizi düşünüyorum. iyi koç olmak böyle bir şey işte. kazıya kazıya iyi bir noktaya getirdi basketbol takımımızı.

    şu an ne kadar iyiyiz diye baktığımızda, evet belli bir seviyede oynuyoruz ama yine de eksik kalıyoruz bi taraftan. takım oyununu gerektiği zaman tüm maça yayamıyoruz, akıl tutulması yaşadığımız dönemler oluyor oyun içinde, oyuncu istikrarında da pek başarı sağlayamadık 2-3 örnek dışında. takımın mücadelesi bunu bi nebze unutturuyor.

    bu sezon erkek basketbol takımımızdanistediğim ve beklediğim iki şey var. birincisi eurocup şampiyonluğu, ikincisi de ligte playoff'larda saha avantajını elde etmek. umarım bu iki hedefe de ulaşırız.
  • 2691
    (bkz: #19347)

    yukarıdaki entry'de de yakın geçmişin bir özeti var ama ek olarak şunları söylemek istiyorum.2010 yılından bu yana seyretmekten, takip etmekten gurur duyduğum bir takım var. cemal nalga'lardan nerelere geldik. bu devrimde emeği geçen onlarca isim var belki ama ben ünal aysal, oktay mahmuti, ergin ataman ve sinan güler'e ayrıyetten teşekkür ediyorum. analarının ak sütü gibi helal başarılara imza attılar. son topa kadar, son ana kadar mücadeleye devam ettiler. ve daha da önemlisi bunu alışkanlık haline getirdiler.

    bu takıma sözde galatasaraylı özde efes'li kaptanlardansa sinan gibi kaptanlar yakışır, yakışacaktır.

    dağ başını duman almış
    gümüş dere durmaz akar
    güneş ufuktan şimdi doğar
    yürüyelim arkadaşlar

    sesimizi yer, gök, su dinlesin
    sert adımlarla her yer inlesin

    bu gök, deniz nerede var
    nerede bu dağlar, taşlar
    bu ağaçlar, güzel kuşlar
    yürüyelim arkadaşlar

    sesimizi yer, gök, su dinlesin
    sert adımlarla her yer inlesin

    her geceyi güneş boğar
    ülkemizin günü doğar
    yol uzun da olsa ne var
    yürüyelim arkadaşlar

    sesimizi yer, gök, su dinlesin
    sert adımlarla her yer inlesin
  • 2692
    reklam mod on

    madem herkes bu takımı bu kadar seviyor, o zaman bu şubenin 2010'da kurulmadığını da kimse unutmamalı
    ali granit'in yazdığı ve babasını yani yaşçın granit'i anlattığı adanmak kitabını okumanızı öneririm. türk basketbol ve galatasaray basketbol tarihini anlatıyormuşçasın bir yapı.

    reklam mod off

    (bkz: tarihimizi bilelim)
  • 2694
    dün oynadığımız mücadeleyi kısaca değerlendireyim kendi gözlemlerimle. ilk çeyrekte, ikinci çeyreğin bir kısmını dahil edersek sezonun en verimli basketbolundan birini oynadık özellikle hücumda, bireysel zorlamalarda olsa boş dönmemeye özen gösterdi takım, zaten gran canaria'da dış atışlardan buldukları muazzam yüzde ile ilk yarıda oyunda kaldı(sanırım %66'ile üç sayı başarısı sağlamışlardı.).

    üçüncü çeyrekler ise bu sene galatasaray maçlarının en sevmediğim anlarını barırdırır genelde dün de öyle bir üçüncü çeyrek oynadık. takım olarak çok verimsiz haldeydik. özellikle birde dış atış çizgisinde günümüzde değilsek* süründürüyor takım bizi. dış atışlarda çok sıkıntı çektik dün %21 başarı ile atmışız, %30'lara yaklaşsaydık bile rahatça bitirebileceğimiz maçlardan biri olurdu.

    uzatmalara giderse maç nerdeyse şansa kalıyor işleriniz. çünkü 5 faul'le oyun dışı kalan oyuncular oluyor, fiziksel açıdan yıpranmış haldeler, üzerine maç stresini de ekleyince bayağı korkuttular keratalar bizi. ama neyse ki finaldeyiz. bugünleri görmeyi takım, taraftar olarak çok istedik, alacağız da inşallah. gösterdiğiniz güzel performans için ayağınıza, ellerinize sağlık aslanlar.
  • 2696
    son iki sezonki maaş tablosu şuradan görülebilir; https://twitter.com/...s/718457349346865155

    geçen sezonki maaş bütçesi 9.4 milyon euro. hepimizin malumu takımın yarısı sezon içinde kaçtı ya da gönderildi. sezonu 7-8 oyuncuyla tamamladık ve son yılların en başarısız performansı ortaya çıktı.

    bu sezonki efsane takımın maaş toplamı ise 5.5 milyon euro. izzet ve dorsey dışında başarısız, tutmayan oyuncu yok. onlar da gönderildi ve yerlerine curtis jerrells ile bernard james katıldı ki takımın bütçesinde ciddi değişim yaratmadı bu durum. nihayetinde nispeten dar ama derli toplu, herkesin rolünün belli olduğu ve koçla çok uyumlu bir takım var elde.

    bütçe bu sezonkinden daha fazla düşerse seneye büyük ihtimalle katılacağımız euroleague'de bir iddia sahibi olamayız ancak "idare eden" oyuncular yerlerine bir tık daha iyileri alınırsa en azından çeyrek finali zorlayabilir takım. zaten bu kadar başarıdan ve taraftar baskısından sonra bütçeyi düşürmek gibi bir şey yapmayacaklarını düşünüyorum. dolayısıyla başarılı olması için çok büyük bütçeler şart değil. parayı doğru harcadıktan sonra görüldüğü gibi başarı gelebiliyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın