• 2054
    her gitmeyi planladığım maç zamanı bi durup düşünürüm hangi tribünde yer vardır, bileti kaçadır ve cebimde ne kadar para kalmıştır ya da kombine alacaksam da nerden alır nasıl öderim diye. kendisine en güvendiğim zamanlarda da ya yüzümü güldürmüş ya da hüzün ve sinir küpüne döndürmüştür beni galatasaray. ama herkes gibi bende pes etmiyor maçları son dakikasına kadar bağıra çağıra takip ediyorum. bazen bir tokat yesek de diğer tarafımızı dönüp izlemeye devam ediyoruz maçları. sanki bazen bizi düşürdüğü maddi manevi zor durumları hiç düşünmüyor bu galatasaray.

    diğer yandan bakıyorum, futbolcu olmasa belki yuvarlanan şu amk gezegeninde s.ke sürülecek hiçbir işe yaramayacak gençleri alıyor, büyütüyor, eğitiyor, yontuyor, yıldız yapıyor, milyonlarca hayran sahibi yapıyor, cebine milyonlarca para koyuyor yine de o adamlara yaranamıyor.

    biz hala altmış liranın üstünü nasıl tamamlayıp maça gideriz, yok ebesinin amında tanımadığım adamla bileti nasıl değiştiririz, metroylamı gitsem otobüslemi, üst katlar ucuz ama soğuk derdinde. yani değişiklik yok. yav bırak bir öğlen yemeğini bir kaşık çorbasını içmedi çoğu taraftar bu kulübün. sürekli ver allah ver. ver allah yine ver. ver allah hep ver. bu sene diyelimki şampiyon olmadık, seneye ne değişecek. tabiki hiçbirşey. ver allah ver, yine ver, hep ver. söyleyecek son sözüm, vay amk yaa. *
  • 2058
    32 sene önce başladı bu hayat. zeynep kamil de. hastanede ki ünümüz ''kırmızı battaniyeli çocuk'' diye olmuştu. e başka renkte battaniyeyle işim olmazdı pek tabi ki.
    yıllar geçti ilk kez ali sami yenle tanışma zamanı gelmişti babanın omzunda. tanju çakmıştı kocaeli'ye rövaşatayla o zamanlar skor tabelasında rakamlar elle değiştirilirken. çocuk aklı işte bu nasıl vuruş demiştim kendi kendime . sonra yerde ki konfetileri toplayıp tekrar sahaya atma hastalığı. çok ağlardım üstelik arkada kalmışsam.babam kucaktan kucağa yollardı kapalının tam da en ön sırasına maçı daha iyi izleyeyim diye. sonra maç pidesi bir de yanında ayran. olmazsa olmazdı. ve tabi kağıt külahlarda satılan ay çekirdeği.
    dedem anlatırdı ben dinlerdim metin oktay'ı. şimdi alzheimer hastası beni bile hatırlamıyor. sadece o'nu sadece. metin oktay deyince gülüyor. sonra tekrar sessizliğe ve tepkisizliğe.
    başladı arkasından ilk yalnız gidilen maçlar. okuldan kaçıp bilet almalar. arkasından sınıfı galatasaray diye birbirine katmalar. geçenlerde baktım lise yıllığıma istisnasız kim ne yazmışsa içinde mutlaka geçiyor galatasaray. ilk kadıköy deplasmanı. yaş 15-16. baba yollamaz kavga gürültü olur diye yalnız başıma. ağlamalar, isyanlar. sen beni büyütmedin mi eskişehirde, boluda ellerinde inşaat kürekleriyle beklerlerdi otobüsten inmemizi şerefsizler hikayelerinle bende başlıyorum deplasman hayatıma. atkinson atmıştı 3 tane. ama ben mutluydum ilk kadıköy maçımdı. o zamanlar bırakırlardı iki takımı da aynı anda. korka korka tek başıma boğaya yürümüş eve vardığımda tüm aile derin bir oh çekmişti. bir de nalan vardı of aman nalan. hadi yarim bana he de yarim şarkısı çalıyordu her yerde. biz de kadıköyde hadi fener ananı da gönder diye bağırmıştık. ilk sevdiğim agresif
    kontra bestemdi.
    sonra salonların zehri girdi içimize. burhan felek,abdi ipekçi. amigo ismet vardı voleybol maçlarının yeni amigosu sen olacaksın derdi hep. o zamanlar böyle kalabalık değildik. netaş-galatasaray maçına giderdik toplasan ancak 20 kişi. sonra ipekçi. zaza vardı zaza. ah o zaza. gençliğim kendisine ettiğim küfürleri duyurmak için sesimi kısmakla geçti. orhun eneydi idolüm. soğukkanlı kendinden emin.
    bir insanın en güzel zamanları 20-30 arasıysa tribün hayatı için ; ben onların en güzelini yaşadım hakan şükür ile hagi ile taffarel ile. ne günlerdi. hangi birinden bahsetmeli ki. kombine zamanları öncesi bilet koleksiyonum. yüzlerce. hepsi birbirinden önemli zaferler.
    bugün benim doğumgünüm. hayatımın anlamına iki kelam bir şey yazmasam olmazdı. imla kuralları ve cümlelerin kalitesi düşük olabilir. sadece içimden geçenleri yazmak istedim.
    seviyorum ulan benimle aynı renklere gönül vermiş herkesi bir başka. ve seviyorum beni ben yapan bu büyük camiayı.

    son nefesimi verene kadar...
  • 2062
    2010-2011 sezonunda ki galatasaray takımı'mızın , ilk 11 oyuncularımızdan bu sene sadece hakan balta'nın olduğu, fatih terim önderliğinde ve sayesinde ciddi bir kabuk değiştiren, kazanma hırsının,takımdaşlığın,o 2000 yılında olduğu gibi önden savunmanın başlatıldığı,kenetlenmenin olduğu , başkan,yönetim kurulu,teknik ekip ve çalışanları ile 2011-2012 sezonu şampiyonluğunu sonuna kadar a'sından z'sine hakeden, bu sene bizi gururlandıran ,derbilerde ki üstünlüğü ile zevk veren futbolla 2000 ruhunu hatırlatan tek aşk'ım ...
  • 2063
    amacım doğrucu davutluk yapma uğruna tepki çekmek değil, hele hele şu güzel günlerin üzerine tuz biber ekmek hiç değil, sadece hissiyatımı ve düşüncelerimi tarafsız bir biçimde aktaracağım... ayrıca yine en baştan belirtmek isterim ki sözlerim veya düşüncelerim hüküm niteliği taşımamakla birlikte medeni münazaralar dahilinde değişmeye her zaman açıktır.

    şimdi; özellikle adnan polat ve adnan sezgin gibi iki karanlık karakterin uzun yıllar kulüpte yüksek kademelerde hizmet etmiş olmasından dolayı futbol etiğine aykırı konularda %100 temiz olduğumuzdan emin olamıyorum. ortada dönen bir sürü iddia ve ibra edilmemiş olma durumu var, gizlenen bir şeyler mi var merak ediyorum.

    her ne kadar güvenilmez, başarısız ve karanlık olsalar da bu şahısların görev süreleri boyunca futbol etiğine aykırı hiçbir kusurlu hareket yapmamış olmalarından tümüyle emin olmak için daha fazla bilgiye veya açıklamaya ihtiyaç duyduğumu düşünüyorum.

    bu gibi iddiaları okumak beni gerçekten üzüyor ve geriyor;

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25325873/

    işin acı tarafı, ben bu adamlara "yok öyle bir şey, kesinlikle yapmamıştır!" diyebilecek kadar kefil değilim, emin olamıyorum. en tepede idiler çünkü yönetim tamamen onların elindeydi. camiaya ve kültürümüze her zaman güvenim, bağlılığım ve sevgim sonsuzdur ama işin içine şahıslar girince münferit olmak kaydıyla bazı ihtimaller ortaya çıkıyor, haliyle şahısların yaptığı da kulübe mal oluyor.

    *
  • 2064
    adnan polat tarafından, mağdur edilen kulüptür.

    adnan polat ne ile suçlanıyor? görevini kötüye kullanma, kulüpten makbuzsuz harcama yapma. yani bahsi geçen 1 milyon doları kulübün haberi olmadan, makbuzu kesilmeden keyfi harcanmış. bunu kim yapmış? adnan polat. kimin parasını harcamış? galatasaray spor kulübünün.

    adnan polat bu para ile teşvik primi yaptıysa, evet galatasaray spor kulübü bundan menfaat sağlamıştır. sonuçlarına da adnan polat ile birlikte katlanır.

    adnan polat bu para ile teşvik primi yapmadıysa, ki zaten bahsi geçen suçlama teşvik yer almıyor, burda galatasaray spor kulübü mağdurdur. zira o parayla kendine belki de lüks bir spor araba aldı. nerden bileceğiz?

    galatasaray kimsenin babasının çiftliği değil. canı isteyince kimse para harcayamaz. hele de hesabını veremeyeceği paraları.

    bu olaydan şike, teşvik gibi bir şey çıkmayacak ama ben yine de takipçisi olunmasını istiyorum. zira dediğim gibi bu çıkan para teşvik primi için gitmediyse nereye gitti? kimlerin elinden geçti? kulübün bundan neden haberi yok?

    artık adnan polat'a ne gibi bir ceza verilir kulüp içinde bilmiyorum ama bu olayın çıkmasın iyi oldu. adnan bey, makbuzunu kestirmediği 1 milyon doların hesabını öncelikle kulübe versin.

    he tabi şöyle bir şey de var. adnan polat çıkar, bu 1 milyon doların nereye gittiğini belgelerle ispatlar. makbuzunu gösterir, kulüp için, kulüp içine harcandı der. o zaman bir şey diyemem. o vermezse, kulüp zorla bunun hesabını sorsun. sorsun ki kimse galatasaray'ı babasının çiftliği sanamasın sonraki dönemlerde.

    he bir de fenerliler yine timsaha yatmış. kendilerine allah'tan akıl fikir diliyorum. hazır beyin de bedavayken. bu fırsatı kaçırmasınlar.
  • 2065
    denizlispor'a teşvik gönderdiği suçlamasına maruz kalan kulüp.

    o halde açıklamak da bize düşer...

    öncelikle; muhasebe sisteminde kasada açık olması diye bir şey yok.

    hele ki böyle bir şirkette imkanı yok olmaz. gs'nin bağımsız denetimini yapan şirket dünyanın en iyi firması olan pwc'dir. bilen bilir... hatta gs'nin mali işlerden sorumlu yönetim kurulu üyesi adnan nas'tır. yani pwc gibi bir şirketin ortağı... türkiye'de tek... aynı zamanda dediğim gibi spk'ya tabi bir şirket, aynı zamanda vergi denetimi yapılıyor yeminli mali müşavir sorumluluğunda... böyle bir işletmede kayıp 1 milyon dolar diye bir şey olabilir mi? ben söyleyeyim; o-la-maz!

    para, kulüpten değil de adnan polat'ın cebinden ya da gayri resmi olarak çıksaydı o zaman sorun teşkil ederdi, kafa kurcalardı, ama paranın kulüp kasasından çıkmış olması şahsen içimi rahatlatan bir unsurdur. ve yine dediğim gibi; karşılığı olmayan bir para diye bir şey yok.

    aynı zamanda bülent tulun'un ifadesinde; “muhasebe elemanları bu parayı adnan polat’ın şoförünün iki adet makbuz karşılığında aldığını söyledi. çevreden duyduğuma göre bu para futbolcuların tamamına dengesiz ve eşit olmayan bir şekilde dağıtıldı. paranın galatasaraylı futbolculara dağıtıldığından eminim. bu dönem galatasaray büyük sıkıntı içindeydi. iddia edildiği gibi teşvik ya da şike amacıyla para kullanılabileceğine inanmıyorum.”

    yani burada konu paranın olmaması değil, paranın harcanma şeklidir. yani galatasaraylı futbolculara dağıtılan paranın eşit bir şekilde dağıtılmamasıdır. bu da güveni kötüye kullanmak anlamındadır ve dernekler kanununa göre suçtur. kaldı ki, yapılan bu ödemelerin belgesi mevcuttur.

    suç : galatasaray kulübü parasını düzensiz olarak ve gelişigüzel bir şekilde futbolculara dağıtmaktır.
    suçu işleyen kişi : adnan polat
    mağdur : galatasaray kulübü

    gelelim 5237 sayılı dernekler kanununa :

    --spoiler--
    (2) suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    --spoiler--

    yani adnan polat aleyhine açılan davanın işaret ettiği kanunun ilgili maddesine... görüldüğü gibi konu ilgili kanunda da açıkça gösterilmiştir.

    şimdi bu yazdığımı okuyupta anlamayan olacaktır, okumayan da olacaktır, anlayıpta salağa yatanlarda olacaktır. biz onların kim olduğunu biliyoruz. *

    aklıma geldi... bakın size ne diyeceğim; cemal nalga konusunda "kim sorumluysa çıksın temizlesin, kimse çıkmazsa basketbol şubesini kökünden kapatırım" diyen kişi de adnan polat'tı.

    bir ikinci şey de; bu konuyu gündeme getiren galatasaray yöneticisi bülent tulun'dur ki o'nun da ifadesi ortadadır.

    bir üçüncüsü de; varsayalım harbiden teşvik gönderdi, galatasaray'ın adını kirletti; değil adnan polat, ünal aysal bile olsa, rahmetli ali sami yen bile olsa bu işi yapan galatasaray taraftarı gözünün yaşına bakmazdı.

    dün milliyet'in kolpa haberinde "gs demirören'i destekleyecek" cümlesini okuyan galatasaray taraftarı olarak bizler isyan ettik! tepki verdik! sonradan gerçekler günyüzüne çıkınca eyvallah dedik.

    aramızdaki fark tam bu noktada işte. bizim için galatasaray arması kişilerin, kurumların üzerindedir, öyle de kalacaktır.

    (u: uludağ sözlük'te arshil arkadaşımızın yazdığı yazıdır, sözlükte bulamayınca ben ekledim. teşekkürler!)
  • 2066
    an itibariyle aşağıda sözleri bulunan şarkının, yan odada ki genel müdür asistanı tarafından açılmasıyla aklıma düşen sevdam.

    sensiz olmaz ki sensiz
    sana çok ihtiyacım var canım
    her solukta
    nolur anla nolursun

    sensiz olmam ki sensiz
    sensiz sevinçlerim solar sonra
    naparım ben
    nolur anla nolursun

    sen bilirsin ben halimi anlatamam
    beni bilirsin ben hiç seni aldatamam
    gözbebeğim sen benim herşeyimsin
    sen benim sevgilimsin

    inan inan
    sevemem kendimi
    zaman zaman
    senin kadar
  • 2067
    hep babama sarılmak istemişimdir doya doya hatta babam da istemiştir biliyorum...
    ama sarılamadım işte 5-6 yaşından sonra..
    sarılamadım çünkü utandım ulan..
    kazık kadar adam babaya sarılır mıymış hiç?
    heh işte galatasaray benim babama doya doya sarılmamı hatta sarılıp saatlerce ağlamamı sağlayan beni babama bağlayan biricik varlıktır.
    uefa kupasında..
    süper kupada...
    5-1' lik maçta
    16 dakikalık şampiyonlukta beni babamla sarmaş dolaş yapan, babamdan aldığım en büyük mirastır galatasaray.

    seni sevmeyen ölsün.

    edit: imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın