2058
32 sene önce başladı bu hayat. zeynep kamil de. hastanede ki ünümüz ''kırmızı battaniyeli çocuk'' diye olmuştu. e başka renkte battaniyeyle işim olmazdı pek tabi ki.
yıllar geçti ilk kez ali sami yenle tanışma zamanı gelmişti babanın omzunda. tanju çakmıştı kocaeli'ye rövaşatayla o zamanlar skor tabelasında rakamlar elle değiştirilirken. çocuk aklı işte bu nasıl vuruş demiştim kendi kendime . sonra yerde ki konfetileri toplayıp tekrar sahaya atma hastalığı. çok ağlardım üstelik arkada kalmışsam.babam kucaktan kucağa yollardı kapalının tam da en ön sırasına maçı daha iyi izleyeyim diye. sonra maç pidesi bir de yanında ayran. olmazsa olmazdı. ve tabi kağıt külahlarda satılan ay çekirdeği.
dedem anlatırdı ben dinlerdim metin oktay'ı. şimdi alzheimer hastası beni bile hatırlamıyor. sadece o'nu sadece. metin oktay deyince gülüyor. sonra tekrar sessizliğe ve tepkisizliğe.
başladı arkasından ilk yalnız gidilen maçlar. okuldan kaçıp bilet almalar. arkasından sınıfı galatasaray diye birbirine katmalar. geçenlerde baktım lise yıllığıma istisnasız kim ne yazmışsa içinde mutlaka geçiyor galatasaray. ilk kadıköy deplasmanı. yaş 15-16. baba yollamaz kavga gürültü olur diye yalnız başıma. ağlamalar, isyanlar. sen beni büyütmedin mi eskişehirde, boluda ellerinde inşaat kürekleriyle beklerlerdi otobüsten inmemizi şerefsizler hikayelerinle bende başlıyorum deplasman hayatıma. atkinson atmıştı 3 tane. ama ben mutluydum ilk kadıköy maçımdı. o zamanlar bırakırlardı iki takımı da aynı anda. korka korka tek başıma boğaya yürümüş eve vardığımda tüm aile derin bir oh çekmişti. bir de nalan vardı of aman nalan. hadi yarim bana he de yarim şarkısı çalıyordu her yerde. biz de kadıköyde hadi fener ananı da gönder diye bağırmıştık. ilk sevdiğim agresif
kontra bestemdi.
sonra salonların zehri girdi içimize. burhan felek,abdi ipekçi. amigo ismet vardı voleybol maçlarının yeni amigosu sen olacaksın derdi hep. o zamanlar böyle kalabalık değildik. netaş-galatasaray maçına giderdik toplasan ancak 20 kişi. sonra ipekçi. zaza vardı zaza. ah o zaza. gençliğim kendisine ettiğim küfürleri duyurmak için sesimi kısmakla geçti. orhun eneydi idolüm. soğukkanlı kendinden emin.
bir insanın en güzel zamanları 20-30 arasıysa tribün hayatı için ; ben onların en güzelini yaşadım hakan şükür ile hagi ile taffarel ile. ne günlerdi. hangi birinden bahsetmeli ki. kombine zamanları öncesi bilet koleksiyonum. yüzlerce. hepsi birbirinden önemli zaferler.
bugün benim doğumgünüm. hayatımın anlamına iki kelam bir şey yazmasam olmazdı. imla kuralları ve cümlelerin kalitesi düşük olabilir. sadece içimden geçenleri yazmak istedim.
seviyorum ulan benimle aynı renklere gönül vermiş herkesi bir başka. ve seviyorum beni ben yapan bu büyük camiayı.
son nefesimi verene kadar...
yıllar geçti ilk kez ali sami yenle tanışma zamanı gelmişti babanın omzunda. tanju çakmıştı kocaeli'ye rövaşatayla o zamanlar skor tabelasında rakamlar elle değiştirilirken. çocuk aklı işte bu nasıl vuruş demiştim kendi kendime . sonra yerde ki konfetileri toplayıp tekrar sahaya atma hastalığı. çok ağlardım üstelik arkada kalmışsam.babam kucaktan kucağa yollardı kapalının tam da en ön sırasına maçı daha iyi izleyeyim diye. sonra maç pidesi bir de yanında ayran. olmazsa olmazdı. ve tabi kağıt külahlarda satılan ay çekirdeği.
dedem anlatırdı ben dinlerdim metin oktay'ı. şimdi alzheimer hastası beni bile hatırlamıyor. sadece o'nu sadece. metin oktay deyince gülüyor. sonra tekrar sessizliğe ve tepkisizliğe.
başladı arkasından ilk yalnız gidilen maçlar. okuldan kaçıp bilet almalar. arkasından sınıfı galatasaray diye birbirine katmalar. geçenlerde baktım lise yıllığıma istisnasız kim ne yazmışsa içinde mutlaka geçiyor galatasaray. ilk kadıköy deplasmanı. yaş 15-16. baba yollamaz kavga gürültü olur diye yalnız başıma. ağlamalar, isyanlar. sen beni büyütmedin mi eskişehirde, boluda ellerinde inşaat kürekleriyle beklerlerdi otobüsten inmemizi şerefsizler hikayelerinle bende başlıyorum deplasman hayatıma. atkinson atmıştı 3 tane. ama ben mutluydum ilk kadıköy maçımdı. o zamanlar bırakırlardı iki takımı da aynı anda. korka korka tek başıma boğaya yürümüş eve vardığımda tüm aile derin bir oh çekmişti. bir de nalan vardı of aman nalan. hadi yarim bana he de yarim şarkısı çalıyordu her yerde. biz de kadıköyde hadi fener ananı da gönder diye bağırmıştık. ilk sevdiğim agresif
kontra bestemdi.
sonra salonların zehri girdi içimize. burhan felek,abdi ipekçi. amigo ismet vardı voleybol maçlarının yeni amigosu sen olacaksın derdi hep. o zamanlar böyle kalabalık değildik. netaş-galatasaray maçına giderdik toplasan ancak 20 kişi. sonra ipekçi. zaza vardı zaza. ah o zaza. gençliğim kendisine ettiğim küfürleri duyurmak için sesimi kısmakla geçti. orhun eneydi idolüm. soğukkanlı kendinden emin.
bir insanın en güzel zamanları 20-30 arasıysa tribün hayatı için ; ben onların en güzelini yaşadım hakan şükür ile hagi ile taffarel ile. ne günlerdi. hangi birinden bahsetmeli ki. kombine zamanları öncesi bilet koleksiyonum. yüzlerce. hepsi birbirinden önemli zaferler.
bugün benim doğumgünüm. hayatımın anlamına iki kelam bir şey yazmasam olmazdı. imla kuralları ve cümlelerin kalitesi düşük olabilir. sadece içimden geçenleri yazmak istedim.
seviyorum ulan benimle aynı renklere gönül vermiş herkesi bir başka. ve seviyorum beni ben yapan bu büyük camiayı.
son nefesimi verene kadar...