• 1051
    --- alıntı ---
    büyüklügü tartısılmaz taraftarı farklı bir klüptür..bazı dönemlerde taraftarını çok çok üzse bile diğer büyük takımların taraftarına yaptığı eziyetlerin hiç birini yapmamıştır..taraftarın duruşu daha bir farklıdır...oyuncusunu dövmez anında küsmez en kötü zamanında destek en iyi zamanında sevincine ortak olur...galatasaray karakter demektir, avrupa demektir, marka demektir, dünya'da tanınmak demektir..galatasaray anka kuşu gibidir..küllerinden tekrar tekrar doğar...14 yıl şampiyon olamaz sonrasında dünya devlerini dize getirir avrupa'da yüzümüzü güldürür devlere kafa tutar..3 yıl berbat bir şekilde geçer bazı malum stadlara bayrak diker, bununlada kalmaz danimarka'ya gider tüm türkiye'nin yüzünü güldürür,başını öne eğmez gelir..galatasaray türk halkının avrupa'daki sesidir,isyanıdır,başkaldırısıdır..1 gün 1 zafer için bile olsa bize tiksinerek bakan hakir gören dalga geçen insanların sesini keser yerine oturtur..galatasaray köln'de, dortmund'da,mallorca'da,monaco'da sevinç çığlığıdır, leeds'te sevinç çığlıkları atamaz sevincini doya doya yaşamayaz sesini çıkaramaz ama 40000 kişininde sesinin çıkmamasını sağlar..

    yine bir kötü dönemden geçiyoruz yine dibe vurduk ama galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır..
    yürüyedur
    --- alıntı ---

    eksiden bir entry...
  • 1055
    ilktir.
    daha beş yaşında; abinin, babanın ismi lazım değil başka bir takımın adını söyletmek istemelerine karşın, ilk başkaldırıştır onlara, galatasaray demektir ilk kez, göğsünü gere gere.
    ilk defa maç izlemek, sarının yanına kırmızının ne kadar yakıştığını ilk kez farketmektir galatasaray, heyecanla, bağrışan amcaları gördükçe yürek titremesiyle ilk bağırışların ortaya çıkışıdır.
    ilk kez yaşamaktır başarıyı, görmektir, ne gurur veren, ne önemli hissettiren bir duygu olduğunu manchester deplasmanlarında. hoş, sonra ardı arkası kesilmeyecektir başarı kaynaklı bu gururun ama, bu gurur da ilktir işte, galatasaray gibidir, unutulmazdır.
    ilk defa anlamaktır, bazen daha önce yaşasaymışım diyebileceğini, metin oktay'ı görebilmek için daha önce yaşaman gerektiğini düşündüğünde.
    ilk defa görmektir yetenekle hırsın birleşip vücut bulmuş halini, istanbul'dan çok uzaklarda olduğun için gidemiyorsundur o yaşlarda maçlara, spikerin hagi deyişi doldurmaktadır yüreğini gene de.
    yine ilk kez anlamaktır, bir insan evladı nasıl efsaneleşir, nasıl yavaş yavaş gösterir dosta düşmana büyüdüğünü, dünyayı milyonlara verebileceğini.
    ilk kez görmektir yine, cesareti. kaptanda görmektir galatasaray, omzu çıkmış kaptanda, omzu çıkmış haliyle dünyanın en fantastik oyuncularına meydan okunabileceğini.
    sonra, hiç başarılamamışları ilk kez başarabilmektir, başkasının erişemeyeceği yerlere ulaşabilmek.
    bazen ihanete uğramaktır galatasaray, çocuğum, evladım diye baktıklarının, kendisine katil diye bağıran uğursuz grupların kollarına atlayıverişi, sonra da utanmadan, yüzü kızarmadan ben hep onlardandım deyişidir. ama gene de umursamaz bu sevdaya erişmiş olanlar ihanet edenleri, çünkü baki olan onların değil, galatasaray'ın adıdır.
    aşktır galatasaray, beş yaşında bir çocuğun, yüreğini dolduran duyguyu anlayamayışıdır.
    ve bu beş yaşındaki çocuğun, yüreğini dolduran duyguyu ilk kez anlayamayışıdır.
    galatasaray, ilk aşktır.
  • 1058
    hayatım boyunca beni hem üzüntüden hem de sevinçten hüngür hüngür ağlatan yegane unsur.ailemden biri tıpkı annem babam kardeşim gibi her hayattan sıkıldığımda bunaldığımda, depresyona yaklaşırken adım adım sığınağım olmuş temel yaşam ihtiyaçlarımdan biri.ne kadar üzüntülü bir halde olursam olayım 2000'lerden ya da 1988'den izlediğim tek bir maç görüntüsüyle ya da tek bir sevinç çığlığı ile bir anda tüm vücudum da ki endorfin miktarını katlayan kutsal.
  • 1060
    hakkında söylenecek çok şey vardır. aynı zamanda da kelimelerin kifayetsiz kaldığı tek şeydir.
    bazen ruh olur benliğin içinde bulursun, bazen aşk olur nasıl tutkuyla bağlandığını anlarsın. göz yaşlarını tutamama sebebidir bazen. metin oktay'ın söylediği "din gibi mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır." en kötüsünü yaşatıyor olsa da yine terkedilemeyendir. ne bu hayatta ne de diğerinde asla vazgeçilmeyecek olandır.
    * * * *
  • 1062
    vazgeçemediğim, vazgeçmek de istemediğim tutkumdur galatasaray. sevdamdır sarı kırmızı. yattığım, kalktığımdır her daim aklımda olan. internete erişince ilk baktığımdır mesela. sohbet konularımın vazgeçilmezi, baş tacıdır. kendimi bilmeye başladığım yıllarda sefasını sürdüğüm, gururlandığımdır. sürekli heyecanlandırmayı başaran, mutlu eden bir sevgilidir. zor günlerinde cefasını çekmeyi borç bildiğimdir. ölene kadar da hep yanında olacağımdır. çok kısaca budur benim için galatasaray. çok seviyorum be.
  • 1063
    küçüktüm ama içimdeki cimbom aşkı kocamandı. alanya'da tatildeydik. benden bir yaş büyük fbli arkadaşımla heves ettik birkaç turist bulup çat pat ingilizce konuşalım istedik. hollandalı fanatik psv taraftarı bir bey bulmayı başardık.

    biz: do you like turkey?
    psvli: yes.. it's a great country.
    biz: did you eat turkish food?
    psvli: yes, i did. i liked it.
    biz: did you go to istanbul?
    psvli: yes. first i went to istanbul and then i came here.
    fbli arkadaş: do you know fenerbahçe?
    psvli: no... what is it?
    fbli arkadaş: turkish football team.
    ben: do you know galatasaray?
    psvli: yes. they had really good matches.

    dedim ya çok küçüktüm 11 yaşında falan... galatasaray daha uefa kupasını almamış. (muhtemelen 4 yıl sonra alacak) o gün çok bozulan arkadaş muhtemelen hala üzülüp bozulmaya devam ediyordur. evet, galatasaray da kötü bir süredir, biliyorum ama olsun galatasaray ın adının olduğu her yerde umut vardır
  • 1064
    biliyorum. galatasaray’a dair bir şeyler karalamanın zor olduğunu biliyorum. hem sizin için zor, hem de benim için. olumlu anlamda bir şeyler karalamak isteyenler bu konuda zorlanacaklardır. gönül bağı ile bağlandığınız bir şeyi sırf güzelliği, başarıları için sevmezsiniz. özellikle söz konusu olan bir futbol takımıysa. ama bir futbol takımına duyulan sevginin içeriğinde o takımın felsefesi, genel duruşu, yaptıkları önemli yer tutar. eğer işler sportif başarı konusunda yolunda gitmiyorsa, bunu bir nebze sineye çekebilirsiniz. bu konuda morali bozulan, öfkelenen, mutsuz olan kitlenin en çok üzerinde durduğu şey ise galatasaraylılık duruşunun sekteye uğramasıdır. yapılan hataların bilindik galatasaray değerlerine tezat olmasıdır bizi hayal kırıklığına uğratan. galatasaray duruşuna uygun olmayan tavırlar, sportif başarısızlığın bile önüne geçer. şu ana kadar yapılan hataların listesini hazırlamaya bile gerek yok. blog dünyasındaki bir çok arkadaşımız bu sorunlara yeterince eğildi. bunları papağan gibi tekrarlamaya gerek yok.

    galatasaray şu an liderin 19 puan gerisinde olabilir. bir çok şey yolunda gitmiyor olabilir. o önemli formayı hak etmeyen oyunculardan dem vurulabilir. sahada yüreğini ortaya koymayan oyunculara büyük bir kızgınlıkla küfredilebilir. ruhumuzu içten içe yiyip bitiren bir isteksizlik vardır. bir çok şey yolunda değildir. galatasaray’a dair bir çok şeyi yapmak bile istemeyebilirsiniz. hakkında yazılanları okumak bile istemeyebilirsiniz. galatasaray dergisi’ne hevesle bakmayabilirsiniz.

    aslında bir takımı sevmek çok farklı bir şey. gizemli bir şey. bu sevginin içerisinde öyle psikolojik süreçler yatar ki! örneğin, işler yolunda gittiğinde, takım şiir gibi futbol oynadığında, takımdaşlık üst seviyede olduğunda ve galatasaray duruşuna uygun hareketler birbirini kovaladığında garip bir moral motivasyon içinde bulursunuz kendinizi. böyle durumlarda galatasaray’a dair her şey çekicidir. ona dair sürekli bir şeyleri takip etmek istersiniz. okumak istersiniz. okuduğunuz her şey sihirlidir. hayata bakış açınızda sihirli bir şeyler vardır. mutluluk pompalar ruhunuza. bu duyguya yabancı olanların size nasıl bakacağı ve neler söyleyeceği bellidir: ne anlıyorsun futboldan? bazılarımızın başına gelmiştir değil mi?

    futbol sadece futbol değil. bu noktalarda kesinlikle değil. hayatın merkezi değildir belki ama hayatın anlamlarından biridir. bazen mutluluk verir, bazen de üzüntü. sizin bir parçanızdır. ne mi anlıyoruz bu futboldan ya da galatasaray’dan? aslında bir çok şeyi anlıyoruz. bir insanın müziği çok sevmesi, sinemayı sevmesi, herhangi bir sanatı sevmesi gibidir futbolu sevmek. futboldan ne anlıyorsun demek, sinemadan ne anlıyorsun, şu sanattan ne anlıyorsun, şu müzikten ne anlıyorsun demekle eşdeğerdir. insanoğlunun sahip olduğu bir hobiyi sorgulamaktan farksızdır. bunu uzun uzadıya anlatamazsınız ki! bana göre bir galatasaray maçını izlemek, sevdiğim bir müzik grubunu canlı izlemekle eşdeğer. ya da seni büyüleyen bir şeyi çıplak gözlerle izlemekle aynı şey. daha ötesine gidecek şekilde nasıl anlatabiliriz ki?

    bu dönemlerde bir galatasaray maçını izlerken, üstüne sarı kırmızılı formayı geçirmiş bazı oyunculara küfür edebilirsiniz. öfkelenebilirsiniz de. nefret ettiğiniz bazı oyuncuların o forma ile top koşturmalarına dayanamayabilirsiniz. ilgili maç sizin için eziyetten farksız bir hal alabilir. neden bilmem, polyanna ruhumdan mıdır, yoksa hayata ve galatasaray’a bakış açımdan mı bilinmez, galatasaray benim için o futbolculardan, yöneticilerden, çalışanlardan o kadar farklı bir yerde ki.. onları bile görmediğim anlar var. kötü gidişata sebep olan kişilere dahi körleştiğim durumlar var. çünkü galatasaray ayrı bir yapı. hepsinin ötesinde bir şey.

    vaziyet bugünlerde kötü giderken bile hala bir galatasaray maçını izlerken heyecanlanıyorum. inanılmaz heyecanlanıyorum. ayaklarım üşüyor. ellerim donuyor. ayaklarım üşürken, ellerim donarken içim ateş gibi yanıyor. hafiften bir ter kaplıyor bedenimi. o çok küfredilen servet’i, sarp’ı, barış’ı görmüyorum bile. onlara küfür dahi etmiyorum. edemiyorum. isimlerin ötesinde bir şey gördüğüm.. bana öyle garip şeyler hissettiriyor ki. kewell’ın yürekten oyununa, cana’nın savaşçı ruhuna, neill’in bir şeyler yapmak isteğine, baros’un takımı için kendisini sakatlayışına şahitlik edince bile garip bir haz alabiliyorum. ama bir yandan da takım geriye düştüğünde ve skoru geri çıkarabilecek bir oyun ortaya koyamadığında sıkıntılı bir ter basıyor. öyle rahatsız edici bir duygu ki bu, içinizde kalan son umut ve mutluluk ışıltısı sizden alınmış gibi hissediyorsunuz. moral denen bir şey kalmıyor. her zaman yaptığınız şeyleri yapmak istemiyorsunuz. sizi bu görüntüden uzaklaştıracak işe dalmak istiyorsunuz bir an önce.

    hep bir umut taşıyorum galatasaray’a dair. en kötü anlarında bile görünmez bir elin her şeyi düzelteceğini umuyorum. garip bir umudum var galatasaray’dan içeri.. garip bir kırgınlığım var galatasaray’dan dışarı..
  • 1066
    hala abi edebiyati yapilan takim.

    son zamanlardaki basarisizliklar sonrasi zamaninda nasil bir cibanin basi olduklari artik iyiden ortaya cikan eskiler yeniden konusmaya basladilar. dem vurduklari tek sey ise abilik kavrami. takimin abileri yokmus, olsaymis bu durum olmazmis vs... fem dersanesi sanilan bir takim varmis megerse ortada. abilerin dizinin dibinden ayrilmayan genc futbolcular ve en kucuk yanlisinda lobilere kurban edilen yabancilar. kurban edilemeyecek kadar buyuk bir karizmaya sahip olanlar ise bu tayfa ne kadar istemese de kahraman oldular bu takimda.

    demokrasi denen kavramdan nasibini almamis bir ulkenin futbolculari sosyal hayatlarina egemen olan el - etek opme olayinin galatasaray icin kurtarici olacagini soyluyorlar. akil yerine bir anlik gazin ligi getirecegine, avrupa'da kupalar kazandiracagina inaniyorlar. onlara gore yabancilar sadece para israfi. akliyla oynuyorsa hele iyiden ziyan. at gibi kosmali futbolcu onlara gore. ter akmali gotunden. varsin 2 metre yanina pas veremesin. taca gidecegi belli olan topa kosup baglari falan koparsa hele. bildigin peygamber iste. onlarin anladiklari, olmasini istedikleri futbol iste bu kadar akildan uzak.

    bu hastalikli zihniyetin cogu kose yazari. takimda kalanlar ise bu sene sonu temizlenecek. cerahat akinca cok guzel olacak bu takim. disaridaki ummetcilerin iceride yandasi kalmayinca avrupa sampiyonu da olunacak, kupalar da gelecek. onlar da bir kenarda kendilerini yiyecek.

    o zaman tadı çıkacak arena'nın. giydikleri formanın kendilerini adam ettiğini unutanlar bu gerçeği hatırlayınca.

    biz buradayız. bekleriz. neleri görmedik ki? bunu da bekleriz.
  • 1074
    bir ankaragücü veya gençlerbirliği mağlubiyetinde ankara'ya düşman olmaktır galatasaray.
    bir fenerbahçe galibiyetiyle sevdiğine hediye alma sebebidir galatasaray.
    bir beşiktaş beraberliğiyle yüzünün buruşmasına sebep olandır galatasaray.
    evde yalnız kalınca, 17 mayıs günü hatırlanıp, popescu'nun penaltı golü sonrası, nokia 3310'un arka fondaki mozart melodisiyle tüylerinin diken diken olmasıdır galatasaray.
    real madrid formasını görünce 'jardeeeeel', 'kupa bizim, kupa bizim' diye haykırma isteğidir galatasaray.
    eski açığın sarı, kapalının 'i love you hagi' demesidir galatasaray.
    kabede formayla namaz kıldırtandır galatasaray.
    11 yıl geçmesine rağmen ümit davala'nın milan'a attığı penaltıyı hala izleyememe sebebidir galatasaray.
    büyük kaptanın çatlak kolu, vedat'ın dişleridir galatasaray.
    prekazi'nin topa dokunuşu, arif'in old trafford'u susturmasıdır galatasaray.
    viyana'yı yüzyıllar sonra hagi, hagi, hagi diye fethetmektir galatasaray.
    kim attı? sorusuna cevap bulandır galatasaray.
    hasan kabze'nin dolmabahçe'de geçmişe saygı duruşudur galatasaray.
    kewell from galatasaraydır.

    taçsız kralın tahtıdır galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın