ilkokuldayken, maçı olduğu günlerde okuldan çıkıp eve gider gitmez uyurdum ki, zaman daha çabuk geçsin ve maç saati gelsin..
ilkokul dönemlerinde öğretmenlerin verdikleri ödevler çok değerlidir küçük öğrenciler için; bilen bilir. ben
* * *; o ödevleri yapamazdım, uyurdum zaman geçsin diye.
akşam maça yakın saatlerde kalkıp ödevlerimi yapmaya çalışırdım ama ellerim titrerdi maç var diye heyecanlanmaktan; yapamazdım.
bazen erkenden uykum gelirdi de maçın tamamını izleyemezdim. sabah erkenden uyanıp, benim gibi galatasaraylı olan hüseyin abi'nin apartmandan çıkıp işe gidişini beklerdim camda. hüseyin abi çıkar çıkmaz, günaydın bile demeden "hüseyin abi! ne oldu akşam maç?" diye bağırırdrım cılız sesimle..
o kadar küçükken, o kadar büyük bir sevgi vardı galatasaray'a karşı. şimdi ise tarifi imkansız bir aşk!
sonra biraz daha büyüdüm tabi; yine maç günleri gelirdi.. hele bir de şampiyonlar ligi maçlarının olduğu günler vardı ki sormayın gitsin.
hayatla tüm bağlantım kopardı o günlerde.
kendimi eve nasıl atardım, dayımla stada nasıl giderdim anlatamam.
maçtan önce kalp atışlarım hızlanır, titremelerim başlardı. nefessiz kalırdım maçı izlerken. oturamazdım yerimde...
artık biraz daha büyüdük. 22 yaş ne kadar büyükse işte. (sözlükte benim 2-2.5 kat yaşımda olan abilerim de var çünkü, saygılar)
şimdi ise üzüyor beni galatasaray. olsun, sevindirdiklerinin yanında ne ki bunlar?
14 yıl bekleyenler var..
ama neden bu hale geldik ki şimdi?
hüseyin abi de evlendi zaten, gitti.. artık sabahları işe gitmiyor benim apartmanımdan. gitse bu sefer başka bir soru soracağım, cevap veremeyecek ama biliyorum.. düzelecek diyecek ama, biliyorum ve inanıyorum. ama olsun..
hüseyin abi! ne oldu benim galatasaray'ıma?