• 6651
    galatasarayı mı seviyorum, futbolu mu? galatasarayı seviyorum. avrupa ligi futbolu öldürür mü? buna kafa yormadım şimdilik. şu çok açık ki bu ülkede futbol öldü zaten. maçlardan zevk almıyoruz, protesto ettiğimiz için yayıncı kuruluşa üye olmuyoruz ya da üyelik iptali ediyoruz. hakemlerden, tff, basın yayın organlarından memnun değiliz. buna truva atı misali kulüp yöneticileri ve oyuncular da bu sistemi çirkeflestiriyor. biraz nefes almaya ihtiyacımız var gibi. varsın o ligin erzurumsporu olalım.
  • 6652
    gündemdeki 'avrupa süper ligi' iddialarıyla birlikte bizim de o yapının içinde olmamızın tartışılıyor olmasını hayret verici karşılıyorum. büyük balıkların, bu tip bir organizasyona entegre olmak istemelerindeki amaç, kendi liglerinde ve avrupa kupalarında 'külfet' olarak gördükleri, bir prestij ve gbolal de izlenebilirlik vaadetmeyen maçlardan sıyrılmak, her daim elit takımların olduğu bir ortamda kaliteyi en üst düzeyde yaşamak. örneğin real madrid, hafta sonu la liga'da almeria ile oynanıp hafta içi de şampiyonlar ligi'nde bate borisov ile oynamak için belarus'a uçmak istemiyor. onun yerine, bayern münih, sonrasında da liverpool maçına çıkmak maddi ve manevi yönlerden büyük bir avantaj. ha, ben bu avrupa süper ligi'nin bir ütopya olduğunu ve sürdürülebilir bir şey olmadığını düşünüyorum. ancak bunun yanında, son beş yılında, avrupa'da şampiyonlar ligi'nde averaj takımı olmuş bir galatasaray'ın hem futbol olarak vaadettikleri hem de ekonomik refaha erişmemiş olması ve bunun yanında avrupa'dan iyice soyutlanan bir iklimde olmamız, olası bir avrupa süper ligi'n de orada olmalıyız düşüncesini havada bırakıyor. kabul etmek zor gelebilir ancak avrupa devlerinin 'külfet' olarak gördüğü maçlar kategorisi içerisindeyiz ve çok uzun bir süre de öyle olacağa benziyor. ne altyapımız, ne kadro kalitemiz ne de marka değerimiz, avrupa devlerinin hayalini kurduğu oluşumu karşılamaya yetmiyor, kıyısından bile geçmiyor. her şey bir kenara, bir ay boyunca barcelona, manchester city, liverpool, psg gibi maçlardan sonra san marino gibi hissetmek istemem. üzgünüm ama gerçekler böyle.
  • 6654
    her şampiyonluk yarışına girdiğimizde kazanacağımızı , avrupa'da güçlü takımlarla eşleşsek bile sahaya ruhumuzu koyacağımızı bildiğimiz winner'lıktan çıkıp, beşiktaş ve fenerbahçe gibi vasata ve şampiyonluk kaybetmeye alışmış bir yapıya bürüneceğinden çok ama çok korktuğum güzide spor kulübümüz.

    futbol takımı özelinde, türkiye kupası'ndan lige odaklanırız diye elenince sevinmeler, avrupa ligi'nden elenince yorgunluk olmayacak diye sevinmeler, ligde puan kaybettikçe normalleştirmeler bu yola bizim de yönetim, teknik ekip ve taraftarlar olarak çoktan girdiğimizi gösteriyor. ama daha çok yolun başındayız burdan geri dönüp eski kültürümüzü kazanabiliriz.
  • 6656
    kişilerden, kurumlardan, başarıdan veya başarısızlıktan bağımsız olarak kendisi hakkındaki her konuda en büyük olması gerekendir.

    galatasaray > x

    bakın galatasaray = x falan değil. galatasaray > x. bu x ne olursa, kim olursa fark etmez. matematiksel gerçek gibi, fizik kanunu gibi anlamamız lazım bunu. anlamamız, öğrenmemiz ve tüm bakış açımızı buna göre konumlandırmamız lazım.

    mussolini de dahil bu x'in içerisine, mustafa cengiz de, fatih terim de. hatta sen ve ben de. bütün başkan adayları da. ultraslan'ın kendisi ve onu oluşturan her bir taraftar da. hepimiz, her şey söz konusu galatasaray olduğunda "abi galatasaray'dan küçüktür bu" diyebilmeyi öğrenmeliyiz öncelikle.

    bunu demiyoruz biz, diyenler var ama azınlıktayız. biz "o giderse şu biter, şu gelirse bu olur, bu böyle olursa şu kesin şöyleymiş olm" kafasındayız farkında mısınız?

    şunu herkesin kafasına sokması lazım:

    galatasaray > x

    bunu algılayın, sonra savunun her savunduğunuzu.
  • 6657
    yeni, siyasetten uzak, futbolla alakalı tek derdi galatasaray olan bir taraftar grubuna ihtiyacı olan kulübümüz. bu taraftar grubu gerekirse bu sözlükten çıkmalı. ancak sadece bu sözlüğe bağlı kalmadan, halkın ve elitist kesimin içerisinden mutlaka destek görebilecek, ultraslanla uğraşmamayı bilerek oradan insan çekebilecek potansiyelde olmalı bu taraftar grubu. şiyarı, ali sami yen'in söylediği gibi türk olmayan takımları yenmek amacında olan galatasaray kulübünü kayıstsız şartsız desteklemek olmalı. gerekirse birkaç yıl gibi uzun bir zamana yayılacak bir girişime ihtiyaç var.
  • 6658
    ah be canım kulübüm! önde basan, ileriye doğru pas yapan, geri düştüğünde daha da hırslanan, hakem kararlarına oyunda rakibine baskı kurarak tepki gösteren, avrupa'da kolay yenilmeyen, silik futbol oynamayan, birinci torba takımlarıyla bile çataçat oynayan hatta birinci torba takımı olan galatasarayım, seni çok özledim. böyle bir takımı 2012-2013 sezonunda gördük en son, ondan sonra ara ara maçlık performanslar gelse de uzun vadeli, istikrarlı sağlam oyun gelmedi. avrupa başarısı desen neydi unuttuk. lütfen bir an önce bize alıştırdığın oyuna ve futbol anlayışına geri dön. inan ki yeniden başarılar gelecek!
  • 6659
    canımızdan çok seviyoruz, aşığız bu renklere. iyi gününde de kötü gününde de hep yanındayız. modumuz alınan sonuçlara göre değişebiliyor ancak sevgimiz baki. biz ölüyoruz ama galatasaray sevgisi asla ölmüyor. her taraftarının isteği daha iyi bir galatasaray, herkes sene sonunda cemiyette rerererarara çekmek istiyor.

    güzel günler elbette gelecek. her fikir iğneleyici ve saygısız olmadığı sürece değerli.
  • 6660
    bir spor kulübünün absorbe edebileceğinden çok daha fazla klik barındıran kulübümüz.

    ultraslan, liseciler(kendi içlerinde de ayrı gruplar vardır. birlik olduklarını sanmıyorum.), birbirinden bağımsız devrik başkanlar(süren, polat, aysal, daö), tribünden uzaklaştırılmış çeşit çeşit tribün grupları, etkisiz & yetkisiz olmasına rağmen iyi niyetle kulübe sahip çıkma, koruma ve kollama maksadıyla asıl suçluyu bulmaya çalışırken faklı farklı kliklerin rüzgarına kapılan taraftarlar & sosyal medya platformları ve şu an için çok etkin olmasalar da eski kuşak lisecilerden farklı bir anlayışa sahip y kuşağı liseliler...

    birlik olalım demiyorum ama kulüp olarak kendi menfaatini, partisinin menfaatini, eşinin menfaatini, kendi grubunun menfaatini vs. galatasaray'ın menfaatine tercih edenleri tespit ve tard etmeliyiz. yoksa işimiz çok zor.
  • 6661
    yedi düvel ile savaşmakta olan spor kulübüdür. hem içeride hem de dışarıda. an itibariyle de malesef yanında olan tek kişi günahıyla sevabıyla fatih terim'dir. fatih hoca efsane olduğu için değil bu herhangi bir x kişisi de olsa aynı şey geçerli.

    üstelik bu savaş sinsi bir savaş, en zor düşman insanların iradelerini kontrol altına alabilen düşmandır, en zor savaş ise iradeleri kontrol altına alınıp bunun aslında hür iradeleri olduğuna ikna edilmiş insanların yanında olmak zorunda olduğun savaştır. hem içeriden vuruluyoruz hem dışarıdan.

    bir taraftan arsızlık seviyesini inanılmaz bir boyuta taşımış ve artık tam anlamıyla deli olarak nitelendirebileceğimiz tescilli şikeci kulüpler, bir tarafta abilerinin yönettiği tff, onun altında zamanında hakemliği beş para etmeyip rıdvam dilmen'in atadığı serdar tatlı'nın mhk'si, medyada serdar alisi, güntekin'i, demirkol'u, emenike tahir'i ve daha niceleri...

    içeride kontrolünü yitirmiş yönetimleri, ultraslan denilen kamburu, şahsi korkuları ve sorunları yüzünden şampiyonluğu satmaktan çekinmeyen yöneticileri ve de en önemlisi bütün bunları derleyip toparlayayım, dışarıya sızmasın, daha fazla rezil olmayalım diye uğraşmaktan gerçek manada psikolojisi çökmüş teknik direktör fatih terim.

    florya peyzajına bak, çalışanların maaşını hallet, futbolcuların maaşını hallet, tüm orta sahaya toplama kampı gibi adam devşir, saha zeminiyle ilgilen, florya zeminiyle ilgilen, rakip takım başkanıyla uğraş, tff ile uğraş, mhk ile uğraş, hakemleriyle uğraş, skandal cezalarla uğraş, dalga malzemesi yapmaktan kabullendiğimizi farketmediğimiz komik rezilliklerle uğraş, kendi başkanının patavatsızlıklarıyla uğraş, kendilerini galatasaray'ın sahibi sanan menfaatçi bir grupla uğraş, kiralık futbolcularla uğraş, ffp ile uğraş vs. vs. vs.

    e taş olsa çatlar be artık. çatladı da, bir daha geri dönülmesi çok zor bir yola girdi fatih hoca bu psikolojiyle, üstüne ultraslan denilen menfaatçi grubun liderinin açık ihaneti ile tüy dikildi. kendisi çok inatçı yapıda biri olduğundan çaktırmamaya çalıştı ancak son iki maçtır ruh halinden de okunuyor tükenmişliği. sırf bu yüzden de daha önce bıraksın dedim, yemişim futbolunu kim ne hali varsa görsün dedim ama o diyemiyor işte, galatasaray kültürüyle yetişmiş insanları anlamak çok zor, çok farklı kafadalar, terim de onlardan biri.

    demem o ki gözünüzü iyi açın terim çeker gider olan galatasaray'a olur. şu ülkede daha büyük elementler düzelmeden, galatasaray'ın düzeleceğini sanıyorsanız çok beklersiniz. keşke düşündüğünüz gibi bir gelecek beklese bizi ama yok öyle bir dünya, diğerleri gerilerken yerinde saymak da bir başarıdır. onlar gerilerken ilerlediğimiz anlarda çekilen yabancı sınırı operasyonunu unutmayın! juventus'a madrid'e ecel terleri döktüren takımdan grupta 1 puan toplayan takıma döndürüldük.

    velhasıl kelam, galatasaray'a sahip çıkın! galatasaray en güçsüz düştüğü 2000'li yıllarda bile ne bu kadar yanlız olmuştur, ne de bu kadar ahlaksız ve güçlü düşman görmüştür. iş işten geçmeden uyanmazsanız, işin işten geçtiği bazı konulardaki gibi çok üzüleceğiz.

    biz tüm bunlardan şampiyonluk çıkarır mıyız? çıkarırız ve göreceksiniz ki çıkaracağız da, ama sonrası aynı tas aynı hamam.
  • 6662
    ılk girdimin bu başlığa ait olmasını istediğim için buraya giriyorum. benim açımdan tanımı kısaca, hayat. günümü, haftami galatasaray'a göre planlıyorum. cuma maçlarını sevmiyorum zira kötü bir sonuç alınca hafta sonum zehir oluyor. bunun sağlıksız olduğunu bilmeme rağmen vaz geçemiyorum. babama en çok kızdığım konu hep bu olmuştur. nasıl bir galatasaray sevgisi aşıladıysa çıkmıyor. şimdi bir oğlum var ve evet o da galatasaray'lı oldu lakin kesinlikle zorlama, kıyafetlere boğma vs yapmıyorum ki benim gibi hayatının merkezine koymasın.
  • 6664
    2005lerden beri çok yakından takip ettiğim, dergisine abone olduğum, çok zor günlerine tanık olduğum galatasarayımızın sürekli kaos ortamında olması çok büyük bir sorun. ilerlemeye mani bir durum olan bu daimi gerginlik, başarılarımızın sürekliliğine de engel oluyor. birkaç yıllık başarının ardından büyük bir kavga hatta "çatışma" ortamı yaratılıyor. mesela kim başkan olacak, fatih terim ne yapacak, futbolcularla yönetim arasında sorun mu var vb. dahası kendimi bildim bileli 3-4 yılda bir hoca-yönetim-genel kurul birbiriyle ağır kavgalı hale geliyor. avrupa'da takımlar gelecek yıl kadro planlaması, alt yapı seçmeleri, gelir-gider dengesi, kısa ve uzun süreli planlar, scout işleri, antrenman tesislerinin modernleştirilmesi, dünyadaki ekonomik gelişmelere adapte olmak gibi pek çok konuyla ilgilenip, geleceği şekillendiren kararlarını çoktan vermişken biz hala kavga etmekle meşgulüz. artık bunlara harcanacak zamanımız yok fakat fatih hocanın böyle bir ortamı yine yaratacağından eminim. ne yazık artık fatih hocayla yürümüyor, geçmişte yaşamanın anlamk yok evet başarılarımızın çoğunda imzası var ama galatasaray demek fatih terim demek değil. gerekirse adını bilmediğimiz genç hocalarla çalışalım, artık dünya değişiyor, fatih hocanın en büyük meziyeti sayılan takımı ateşlemek için bile motivasyon koçları çalıştırılıyor pek çok kulüpte. artık sen ben bizim oğlan faslına son verip yeniliğe ayak uydurmak zorundayız diye düşünüyorum.
  • 6667
    mayıs ayına girmemize rağmen başarılardan uzak olan camia. futbol ve amatör branşların hiç birinde tepeye adaylık koyabilecek seviyede değiliz. çok uzun süredir futbol dışında farklı bir branşta tepeye oynayamıyoruz. yeni gelen yönetimin bu konuya kesinlikle önem vermesi gerekiyor. erkek basketbolda küme düşmeyi son anda kurtardığımız da unutulmamalı. olası bir senaryoda fenerbahçe erkek basketbol takımı, galatasaray erkek basketbol takımını küme düşürebilirdi. beşiktaş futbol takımının da büyük bir ihtimalle galatasaray futbol takımının sahasında şampiyon olma ihtimali var. korkunç bir 2020-21 sezonu yaşıyoruz. koskoca camianın yüzünü futbolda alınan kadıköy galibiyetleri güldürmemeli, güldürmüyor da ki zaten içimde büyük bir huzursuzluk var.

    bu kaosun sorumlusu yönetim umuyorum ki görevlerinin son ayı içerisindeler. her branşta başarıdan bu kadar uzaklaşmak farkı bir başarı, tebrik ediyorum kendilerini. branşlar özelinde de gerekli aksiyonlar bir an evvel alınmalı, yeni kanla yola devam etmeliyiz. tabi ki spor kulüplerinin özellikle bir numaralı alanı futbol. 2 senedir de büyük başarısızlık yaşıyoruz. başarılar nasıl bahanelerle gelmiyorsa başarısızlıklarda bahanelerle gelmiyor. hatayı tespit edip bir an evvel yukarıda da belirttiğim gibi aksiyon alınmalı. yeni bir yönetime ve başarıya aç, pragmatist bir hocaya ve yapıya ihtiyacımız var. bunu yaparken de galatasaray'ın yaşayan efsanesi fatih terim'in küstürülmemesi gerekiyor. yeni gelecek yönetimin hocayla sağlıklı iletişim kurması gerekiyor. hocayla kırgın olarak değil, onore ederek yollarımızı ayırmalıyız. kulübeden çıkan efsanemizde kendi de belirttiği üzere üçgeni içerisinde galatasaray'a desteğini vermelidir, o kadar hırslı ve taraftar olan birisinin emekli olmaması gerekiyor. hocanın galatasaray'a katacak şeyleri elbet olacaktır.

    yine baharlar gelecek, yine mayıs aylarında başarıdan başarıya koşacağız ancak bireyler kendi şirketlerinde nasıl kararlar alıyorlarsa aynı ciddiyeti ve hassasiyeti galatasaray'a da göstermeli ve önceliği galatasaray'ın başarısına vermelidir.
  • 6668
    hayatın anlamıdır, mantığımdır, mirastır, ekoldür, okuldur, herşeydir galatasaray. mecidiyeköydür, caddedir, boğazdır, anadoludur, gecekondu da yaşayan çocuğun hayalidir, yüz akıdır, gururdur. üzüldüğümüzde daha da bağlandığımız sevdamızdır. gece stadyum ışığında daha bir parlayan sarıdır kırmızıdır. herşeyimizdir, ona göre yaşar ona göre yürürüz. yağmurdur, kardır, güneştir, nevizadedir, beyoğludur, aşktır galatasaray, tam anlamıyla bir aşk, tarifi olmayan... bir kulüpten ötedir, bayrak yarışıdır, öyle alelade bir kale de değildir, gerçekten kaledir, fikrin, vicdanın, doğrunun, eğitimin, aydınlanmanın, kültürün beşiğidir.
  • 6671
    bu toprakların aydınlık yüzüdür ama küçük bir zümrenin elinde oldugu müddetce hep kısır tartışmalara ve koltuk çekişmelerine maruz kalacak olan spor kulübü. bu kısır döngüden kurtulmasının tek yolu kulübü taraftara açmak ve akıl ve bilim ile yönetmektir. bizdensin bizden değilsin anlayışından kurtulmasının tek çözümu bu sanırım.
  • 6673
    camiam, takımım. ancak, kimler tarafından yönetilmeye çalışıldığını görünce üzülmemek ne mümkün.

    yazının yazılma gününde olanlar malum. galatasaray'ın halen koltuğunu bırakmayan başkanı sn. mustafa cengiz ve yönetiminin almış oldukları (!) karar neticesinde seçime en gidilmesi gereken zamanda seçime gidilmeyeceği (en azından şu anki statü) açıklandı.

    kararın hukuki uygulaması, dernekler kanunu, tüzük vs. bu konuya girecek değilim, çok da bilgim yok açıkası. ama fikrine değer verdiğim renktaşlarım ve hukuk fakültesi mezunu arkadaşlarım da, bu iptalin hukuki açıdan geçersiz olduğunu, bu kararın iptalinin sadece içişleri bakanlığına ait olduğunu belirtiyorlar. ki böyle bir karar olsa, zaten belhanda'ya yaptıkları mobbingin alenen belgesini koyan bir camia için bu hiç de zor olmaz.
    şimdiden kusura bakmayın, uzatacağım, zira bu kadar canımı acıtan bir durumla uzun zamandır karşılaşmamıştım
    yönetimimizin yazısında dikkatimi çeken bir kaç ifade var, tabii ki özetleyeceğim.

    * pandemi nedeniyle, imza toplanamaması vs olabilir, bu nedenle bu durum ertelemeye neden olmalıdır.
    (nickimin kypbnlk olduğu kadar eminim ki, koltukta oturan başkan 100 imzayı bulamadı)
    *mayıs ayında son iki haftasonu yapılacaktır vs, mayıs ayında işin ne olacağını bilmiyoruz
    (burada şöyle bir durum var, siz madem tüzüğü delmek istemiyorsunuz, şimdi ister istemez tüzük deliniyor. mayıs'ın son iki haftası yerine nisanın ilk iki haftasında da bu iş yapılabilirmiş, ama koltukta oturan başkan ve yönetim kurulu (kurul dediğime bakmayın, üç bilemediniz dört kişi (başkan sn. cengiz, başkan yrdm. sn albayrak ve günay ve finans konularında görüşlerini beyan eden sn. kancal var, youtube hesabımıza göre). buna ek olarak, madem bu iş mayısta yapılamıyor, o zaman pandemi kurulundan siz de bu işin tevfik fikrette değil, stadda yapılabilirliğie dair onay alabilirsiniz. özal usülü, anayasayı bir kere delmekten bir şey olmayacak *.
    * bu tarihte yaparsak temsil oranı daha az olur, daha demokratik olsun.
    (yönetimin mayısın ikinci haftasından sonra koltukta durduğu her dakika, demokratik bir sürecin işareti değildir, kimse kusura bakmasın)

    ancak, ben olaya daha farklı bir açıdan bakmak istiyorum. eşim, bulunduğumuz ilçenin hıfzısıhha kurulunun bir yedek üyesi, ana üyenin katılmadığı toplantılara imza yetkisi alarak katılabiliyor. 15 aydır hayatımızı zindan eden ve maalesef bir çok kayıp verdiğimiz bu süreçte, kuruluşu aslında çok eski olan bu kurullar il ve ilçe özellerinde önemli bir yer edindiler. özellikle bu tip toplantılarda, yapılan ve yapılması gereken iş çok basit. özetle, biz şu tarihler arasında tüzüğümüz gereği bu toplantıyı yapmamız gerekiyor. pandemi nedeniyle bu süreç için sizden bu işin bizim de tüzüğümüze uygun biçimde nasıl yapılabileceği konusunda sizden bilgi almak istiyoruz tarzı bir yazı sonucu, kurullar belirli standartlar ile bu işleme izin veriyorlar.

    son olarak, yönetim kurulundaki 4 üyenin dışında halen istifa etmeyen değerli üyeler; güzel bir iş yapın, biz de sizi güzel hatırlayalım.
  • 6675
    clubhouse'da galatasaray odalarını takip ettiğim süreçte anladığım şu ki gönül verdiğimiz bu güzel kulüp egoların kurbanı olmuş. koca koca (!) hukukçular hala seçim yapılır yapılmaz yapılırsa şöyle olur yapılmazsa böyle olur diye tartışıp duruyorlar. herkes benim dediğim doğru ancak benim dediğim şekide olur kavgasındalar. yaralı yerde yatıyor, biri diyor ambulans çağıralım, biri diyor kalp masajı yapalım, biri diyor suni teneffüs yapalım. ulan kulüp elden gidiyor neyin kavgasındasınız????
App Store'dan indirin Google Play'den alın