• 6626
    canımdan çok sevdiğim kulübüm. bu sabah da yine çok şükür sağlıklı uyandım. sevdiklerimden kötü bir haber almadım. iş yerime geldim, sigaramı yaktım. youtube'da hafta sonu avrupa liglerinde oynanan maçların özetlerini izledim. çayımdan bir yudum aldım. sözlüğü açtım. başkan adayı sayın burak elmas ve futbolcumuz gedson fernandes üzerinden yaratılan ufak çaplı kaosları okudum. murat elsaleh'in anıldığını gördüm, duygulandım. sonra fikstüre baktım. kendimce, beşiktaşın alanyaspor'a, fenerbahçe'nin de malatyaspor'a puan kaybedeceğini düşündüm. puan durumunu açtım, hesap yapmaya başladım.

    sonra bir anda kapattım maçkolik uygulamasını. "ne olacak lan?" dedim kendi kendime. "şampiyon olmasak ne olacak?"

    bazen unutuyorum, o yüzden buraya yazmak istedim. sarısına ayrı kırmızısına ayrı kurban olduğum kulübüm benim, en mutlu olduğum anlarda hep yanımda, yöremde, gözümün önünde seninle olan güzel anılar var. varsın bu sefer mutsuz etsin. cefasını biz çekeriz, sefasını biz süreriz.
  • 6627
    kurulduğu günden bu yana ülkenin en büyük spor kulübüdür. galatasaray lisesinde ali sami yen' in öncülüğünde talebeler tarafından 1905 yılında kurulmuştur. o zamanlar ülkenin ilk sportif faaliyetlerinin başladığı beden eğitimi dersi jimnastikçi 'monsieur curel' tarafından eğitim programına konur. kuruluş mottosundan aldığı güçle yüzünü her anlamda daima batıya dönen bu güzide kulübümüz 116 yaşındadır.

    ilk entrymi burada bulunmamızın yegane sebebi olan galatasaray için girmek istedim. hemen hemen herkesin bir takım tutma hikayesi vardır. kimileri de doğuştan yani kendini bileli galatasaraylıdır. ben de bu 2. gruba dahilim. babamın ve yakın çevremizin de iyi bir galatasaraylı olmasından mütevellit kendimi bildim bileli galatasaraylıyım. hayatımın tüm akışında; çocukluk, ergenlik, gençlik çağlarında hep aynı tutkuyla bu kulübü sevdim ve sevmeye devam edeceğim.

    bizim nesil galatasaray tarihinin başarı açısından en şanslı nesli olabilir. çok güzel, başarı dolu yıllar yaşadık, yaşıyoruz. ama galatasaray hiçbir zaman sadece başarılarıyla var olan bir kulüp olmamıştır. galatasaray aynı zamanda bir kültürdür. hatta bir yaşayış biçimidir. efsaneleriyle, tarihteki yeriyle, yüzyıllardır içinden çıktığı bilim yuvasıyla bu topraklara ışık olmuştur. tabii ki nihayetinde bir spor kulübü olarak da yine bu toprakları dünyanın her yerinde en iyi temsil eden spor kulübü olmuştur. ömrümüzün yettiği kadar, dolu dolu, galatasaray' ı tüm değerleriyle yaşamaya devam edebilme arzumuz hiç eksilmesin.
  • 6628
    cezayirlikaleci dostum mesaj atti rakamları gördün mu diye, sonrası 9 aylık tablo açıklandığını gördüm. yatmadan iki saniye bakayım dedim, maşallah gece kabus görmeye gerek yok zaten bu rakamlar yeter. bütün borçlar artmış, hem de 5-10 milyon değil 200-300 milyon. zaten 320 milyon lira zarar yazmışız da tek sıkıntı o değil yani.
    https://www.kap.org.tr/en/Bildirim/926453

    bence olmaz, bir 10 tane daha transfer yapalım. nasıl olsa yaz tahtaya, sonraki yönetim öder, eninde sonunda birinde patlar. sonra televizyona çıkıp futbolculara göbek attırıp para dilendiririz.
  • 6629
    çocukluğumdan beri armasına ve kendisine deli gibi aşık olduğum yüzyıllık çınardır galatasaray.
    bu aralar eski zamanları gibi olmasa da çok yakında tekrar eski gücüne kavuşacaktır. beni yegane mutlu eden şeysin galatasaray.

    bu kokuşmuş düzende ayakta kalabilen, başarı elde eden, sürekli karalanmaya çalışan bir kulüptür galatasaray. lakin galatasaraylılar bilir ki galatasaray bu iğrenç oyunları her zaman bozmuştur ve bozacaktır.

    pandemi bittiği zaman futbolundan basketbol ve voleyboluna kadar her maçına gitmeye söz verdim kendime çünkü bu süreçte sanki sevgilimden uzun yıllar ayrı kalmışım da deli gibi bi hasret çekiyormuş gibi hissettim, sadece o kavuşacağımız günü bekliyorum çocukluk aşkım.
  • 6633
    eğer galatasaraylı olmasaydım herhalde içten içe yine galatasaraylı olmak isterdim.
    şu sezonu, şu taraftarları, takımları gördükten sonra tekrar dedim ki, iyi ki galatasaraylıyım.

    https://twitter.com/...303085268660225?s=20

    yani başımıza bu da gelebilirdi. ibretlik.
    (bkz: 11 nisan 2021 bb erzurumspor beşiktaş maçı)

    edit: türkiye'nin en büyük kulübüdür.
  • 6635
    candır, ciğerdir, nefestir, aşktır, tutkudur..

    bir sezon için, birkaç yıl için biz bu takımı sevmedik, sevmemezlik etmedik. bazı arkadaşlar gördüm, lakırdıları şöyle oluyordu:

    'ben takımı şu yüzden takip etmeyi bıraktım. '
    'bu hoca olduğu sürece maç izlenmez.'
    'ulan ihanet ediyor topçuların hepsi, sevmiyorum takımı.'
    'şusu busu şuraya gitti, siyasete girildi. ben takımdan soğudum.'

    bir sürü boş söz uğruna arma sevdasından vazgeçenler oldu ama gerçek şu ki bu takımı önceden de çok sevmedikleri için, anlayamadıkları için kolay vazgeçtiler.

    arkadaş, hakkımız yenir, hocalara direkt ceza verilir. takım yenilir. şöyle olur böyle olur. her hafta rakiplerin aşağılıkça kollanışları varken biz hep kendi üzerimizde sigara söndürüp duruyoruz. fatih hoca eskisi gibi değil, başkan şöyle anlamsız konuştu, yusuf bir başka, abdurrahim böyle. eleştiri kültürü bizim mayamız. belhanda'nın yetersiz olduğuna ben de hemfikir idim ancak eleştiri kültürü olan bir camianın kendi adamını eleştiri yüzünden (!) yeme parodisi bu takıma yaradı mı? geçin şunun bunun lanetini; biz hakaret etmeden kendi insanını en fena şekilde eleştirmeyi seviyoruz. hakeza fatih terim'i bile silkelercesine eleştirip duruyoruz. fakat bu iş birbirimize düşme noktasına geldiği an orada bir 'dur' demek gerekli.

    ülkenin iç dinamikleri malum. bir yandan pandemi var, bir yandan ekonomi konusunda darboğaz. ama bir sevdamız, rengimiz var. üç günlük dünyada iki günlük galatasaray'a aşık olmadık. biz maziden gelen değerlere, bu rengin anlamına, işin felsefesine tutkun olduk. şu an her şey kötü gibi de gelebilir ama mesele galatasaray'ın şahsı üzerine kötülemek ise, galatasaray'ı kendi taraftarı olduğunu söyleyenler küçük düşürüyorsa orada onlara da dur demek gerekiyor.

    bu sene evet mayıslar bizim olmayacak büyük olasılıkla ama bu sevgimizi, saygımızı galatasaray'dan alamaz, almamalı!
  • 6636
    2020-2021 sezonunda hatalarımız çok saha dışına çekildikçe bataklık gibi çıkamıyoruz , sınırlı enerjimizi sosyal medya savaşlarına suyun karşı yakasının çirkef gündemine bıraktık
    imparatorumuz da ordusuz zorlanıyor o da yalnız kaldı enerjimiz yok, olanı da havaya dağ tepeye sıktık. kaos bazen motivasyon sağlar ama çoğu zaman tüketir olan oldu sevmeyelim de taşa mı dönelim.

    milyonlarca kalbi en kötü günde bile attıran gece gece uyutmayan hayatımız...

    ellerimiz kan revan avuçlarımız patlak bir daha halatı bıraktırma bize ...
  • 6637
    sindiremiyorum.

    bu kadar sinik, bu kadar etkisiz olmasını sindiremiyorum.

    iki sezondur, ki daha önceleri de aynı senaryoyu izliyorduk fakat taraftarın, oynanan oyuna doğrudan etkisi mümkün olduğundan oyunun sonunu biz tayin edebilmiştik, ekmeğimize kan doğranmasını bu kadar sessiz, sedasız izlemeyi sindiremiyorum.

    ortada hiçbir şey yokken, kurala, nizama aykırı hiçbir durum yaşanmamışken rakip takımın hocası, "bu hakemi istemiyorum!" deyip ortalığı velveleye verebiliyor. ardından o hakem tekrar aynı takımın maçına verilince kendi oluşturdukları kaostan mağduriyet devşirip istediğini elde edebiliyor. olayı ters çevirin, bizim hocamız, fatih terim'in "şu hakemi istemiyorum." demesi kaç maçtan başlardı? ardından o hakem maçımıza tekrar verilse medya, sosyal medya, futbolun tüm aktörleri nasıl aleyhimize feryat figan ederdi? ve o hakem gelip nasıl doğrardı bizi tüm ülkenin gozüne soka soka. bu, çok çok basit bir örnek.

    en basitinden yukarıdaki örnek gibi nasıl da normalleştirdiler fatih terim'e üçer beşer ceza vermeyi? adamcağız hakeme itiraz etse hemen gelip buraya damlıyoruz, "yapma hoca işte ceza alacaksın, kendine hakim ol, yeter takımı yalnız bıraktığın!" diye kükreyiveriyoruz. yahu iyi de sen böyle yaparsan adamı inim inim inletirler işte, anla artık. daha bugün, 12 nisan 2021 fener antep maçında sırf oyuncu değiştirmeyi bir pozisyon sonra yaptırdığı için fener'in stajyer hocası emre, hakeme demediğini bırakmadı. geçtim hakemi, gözlemciyi hepimiz duyduk. maçın sunucusu bile bundan rahatsız olacak ki, emre'yi aklama gayretine düşüverdi. sen hiç bir tane fenerli gördün mü ey galatasaraylı, "yapma emre hocam ceza yiyeceksin!" diyen? göremezsin. çünkü seni sindirdiler. sana kurdukları düzenin aktörü değil, figüranı; sistemin sıradan bir çarkı olmayı öğrettiler. camiayı yönetme erkini elinde tutanlar, camianın önde gelenleri, kanaat önderleri bilmem neleri de buna bir güzel çanak tuttu.

    sindiremiyorum.

    o kadar alıştırdılar ki seni kendi sistemlerinin suçlu çocuğu olmaya, gole giden son adamını, arkadan hem ayak uzatarak, hem omuza temas ederek indirdiler, sen gönül rahatlığıyla, şeksiz şüphesiz, penaltı, kırmızı kart diyemedin bile. yahu buz gibi penaltımızı ve 3 puanımızı yediler be. hızlı hızlı, dostlar alışverişte görsün diye izledi hakem bozuntusu ve anında iptal etti. ağır çekim izlemedi bile! daha bir kaç hafta önce %100 haksız oldukları pozisyondan sonra nasıl da isyan etmişti türk fubolunun kanserli hücresinin borazanları, "nasıl bu kadar kısa sürede karar veriyor var?" diye. işte bizim aklımıza bile gelmedi bu. çünkü hak aramayı unuttuk. aynı maçta senin oyuncun başka bir yöne bakarken ve düşerken rakip takım oyuncusunun ayağına vurdu diye kırmızı kart gördü. sen ne dedin? arkadan müdahele. e basıyor da. kırmızı haklı gibi. unuttun kat kat fazlalarının rakiplere verilmediğini. onu da geçelim, gol attın, öncesinde el var diye iptal ettiler, eyvallah doğru ama bir gün sonra bunu rakibin yapıp gol atınca, ki üstelik aynı örneği sezonun ilk yarısında yine senin golün iptal edilmişken ne yaptık? hiçbir şey. kocaman bir hiçbir şey!
    (bkz: 11 nisan 2021 galatasaray fatih karagümrük maçı)

    o kadar tepkisiz, o kadar silik, o kadar etkisiz bir camia olduk ki anamızın ak sütü gibi kazandığımız şampiyonluklara kara çalarken elin adamı, biz bunca şaibeyi, bunca hile hurdayı yüzlerine vuramıyoruz bile.

    yahu yukarıda bahsettiğim karagümrük maçının üzerinden 55 saat geçti, kulüpten çıkan tek ses, bir tane fotoğrafın altına "yorumsuz" yazmak. işte asıl ben bunu sindiremiyorum.

    "yorumsuz" ha? vasıfsızlar sürüsü...
  • 6638
    şampiyonluk yarışının dış etkenler tarafından sistematik olarak dışında tutulmaya çalışılıyor.
    türkiye’nin en büyük taraftar kitlesine sahip bir takımın bu kadar etkisiz ve sözünü geçiremediği bir sezon daha hatırlamıyorum. yanlış anlaşılmasın kollanmak gibi bir isteğim kesinlikle yok. galatasaray türkiye’dir ve hiç kimsenin kıyağına ihtiyacı yok. ama görünen köy kılavuz istemez. ceza sistemi kesinlikle adaletli bir şekilde işlememekte. kusurlu olduğu veya olmadığı bir olayda bile en büyük cezayı hiç çekinmeden verebiliyorlar. bu tabiki ilk başta galatasaray camiasına sonra da şuandaki yönetime yazar.
    alışkın olduğumuz o galatasaray’la özleşmiş başkaldırıyı hem yönetimden hemde oyunculardan bekliyorum. belki bilemediniz arka planda çok olaylar dönüyordur.
    bu sezon kendi adıma belki fazla optimist bir düşünce olacak ama şampiyon olabileceğimize inanıyorum. olmasa bile gelcek sezon fatih terimle devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. her çıkışın bir düşüşü vardır. her düşüşün de bir çıkışı.
  • 6639
    yeni sezona yeni bir başkanla, yeni bir yönetimle, yeni bir futbol takımı teknik direktörüyle, yeni bir basketbol takımı koçuyla ve daha birçok yeniyle başlaması hayrına olacak olan kudretli dev.

    en tepeden en amatöre kadar mevcut hiyerarşi ciddi şekilde yıpranmış ve yara almış vaziyette. her bir tarafın haklı ve haksız olduğu yönler var. sadece o haklı ya da yalnızca bu haksız yok. berrak olan tek bir şey var, o da bu büyük çınarın yorgun olduğu realitesi. topyekûn bir tazelenme aşikâr.
  • 6640
    https://m.webaslan.com/...ftari-SXHBQ126366SXQ

    mustafa cengiz başkan bugün futbolculara haysiyet, şeref üzerinden laf soktuktan sonra kredisini iyice tüketti.
    sanmıyorum ki o koltukta kalıcı olsun artık, seçim olsa dahi seçilemez.

    benim fikrime göre başkan haklı, eşek yüküyle para kazanan adamlar şurada biz taraftarlar kadar dertlenmiyor ancak yine de medya önünde böyle konuşulması hoş olmadı.
    suçlu gördüğünüz oyunculara para cezası verin madem.

    fatih terim ve teknik ekip ayrı bir alemde zaten, başarısızlığı üstlendikleri de yok; transfer, ocak ayını bekleyin, hakemler vs diye taraftarı uyutmakla meşguller.

    futbolcu grubu da lay lay lom takılıyor sahada, risk alıp mücadele eden yok, varsa yoksa geri pas, yan pas.

    özetle galatasaray'da ciddi bir değişim şart.

    ne yönetim, ne teknik heyet, ne futbolcular...
    hiçbiriniz galatasaray'ı koşulsuz, gönülden destekleyen biz galatasaray taraftarından daha kıymetli değilsiniz, hiçbiriniz!!!

    galatasaray sözlük'te bile aynı renklere gönül verdiğimiz, samimi şekilde aynı hisleri beslediğimiz adamlar yönetim, teknik heyet, futbolcular yüzünden yeri geliyor birbirimizi kırıyoruz.

    ya adam gibi işinizi yapın, ya da hepiniz düşün kulübün yakasından.
    bıktırdınız bizi.
  • 6641
    her ne kadar bu sezon şampiyonluğu kaçırmış gibi görünse de eğer gedson bir sezon daha kiralanacaksa yanına iyi bir sekiz numara, (bkz: taylan antalyalı)'ya alternatif bir altı numara, bir sol bek, (bkz: muhammed kerem aktürkoğlu)'nun forma için yarışacağı genç bir sağ açık ve ayağı iyi bir sağ stoperle (bkz: süper lig 2021-2022 sezonu)'nun tozunu attıracak, geleceği parlak olan takımımdır.

    takımımız için beni en çok sevindiren ve umutlandıran şey ise yüksek maliyetli oyuncuların kontratlarından çıkılmış olacak olmasıdır, babel, falcao, belhanda gibi. belki soso da alacakları karşılığında serbest bırakılabilir.

    umarım yeni gelecek olan yönetim yüksek maliyetli oyuncular yerine emre kılınç, taylan, mohammed, onyekuru gibi düşük maaşlı fakat kendini ispatlamak isteyen, başarıya aç, potansiyeli yüksek oyunculara yönelir ve sahada kendi sınırlarını, ne yaptığını bilen bir takım kurabiliriz.
  • 6642
    “maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir.“

    elbette bu ifadeyi duyarak galatasaraylıolmadım. ali sami yen yalnızca stadımızın ismiydi sadece o zamanlar. kültürü, köklü tarihi ya da ne bileyim geçmiş zaferleri ile ilgili en ufak bir fikrim yoktu. o akşama* dair hatırladıklarım, o akşam yaşadıklarım, içinde bulunduğum duygu yoğunluğu... evet, inglizler gibi toplu bir halde oynuyorduk ve türk olmayan bir takımı yenemesek de old trafford'u onlar için zindana çeviriyorduk. o gece olanlara şahit olan bir nasıl başka renklere gönül verebilirdi ki? o geceye dair her galatasaraylının ama ince ama kalın yazabileceği bir kitabı muhakkak vardır.

    son yıllarda ne toplu halde oynadığımızı pek hatırlayabiliyorum ne de türk olmayan takımları yenebildiğimize tanık olabiliyorum. peşinden koşmayı bırakamadığımız renkler dışında ne kaldı ki bugüne senden?
  • 6644
    güzide kulübümüz. son dönemde yönetim kademesinde geçen her detayın rahatlıkla basına ve sosyal medyaya iletildiği süreçten geçiyor. madem ortalıkta konuşacaklarsa toplantısını, stratejisini her yerden canlı yayınlasınlar, dolaylı anlatımla yormasınlar. vallahi sporculardan bu kadar haber alamıyoruz, biraz bilgi gizliliğine riayet edilmesi gerekmez mi? aynı zamanda halka arz bir şirketiz. en ufak bir sansasyonda dahi değer kaybı oluşuyor.
  • 6646
    özellikle seçim zamanı game of thrones izler gibi takip ettiğimiz kulübümüz. hiç değişmiyor.

    herkes bir yerlere gelme peşinde, herkes birbirinin arkasından işler çeviriyor, herkes birilerinin kuyusunu kazmaya çalışıyor... en güvenilir dediğin kişi bile bir gün sonra seni yanıltabiliyor, kim kimin adamı belli değil. biz de bu insanlardan kulübü belli bir seviyeye getirmesini bekliyoruz. halbuki hiçbiri bizim yarımız kadar düşünmüyor.

    galatasaray'da yönetici olmanın kendilerine getirisinin ne seviyede olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğim. fakat düşününce ne kadar önemli olduğunu yaptıkları tüm saçmalıklardan biraz da olsa anlayabiliyoruz. fakat artık ben bu tür saçmalıkları kaldıramıyorum. ne diyeyim, umarım eskisi kadar zevkle takip edebileceğim dönemlere tekrar kavuşuruz.
  • 6647
    acaba bilinçli olarak bir kaos yaratıp bu sezondan bir şampiyonluk mu çıkartmak istiyoruz diye soruyorum kendime.

    terim ve cengiz bir toplantı yapıp “kaos yaratalım” kararı almış gibiler. belhanda’yı gönderdiler olmadı mesela. dozu arttırmak gerekliydi. bu sefer başkan çıkıp oyuncularda şeref haysiyet bırakmadı. tam etkili olsun diye de terim’e de giydirdi.

    kesin böyle beyler. bundan ötesi milyonların döndüğü bir kulüpte böyle amatörlüklerin olmasını benim ne aklım ne de kalbim kaldırmaz. bırakın ben böyle inanayım.
  • 6648
    mahmut recevik'in başkanı ile olan toplantısı ardından şu ifadeleri söylediği kulüp.

    --- alıntı ---

    bugünkü toplantıda 7 yönetici, başkan mustafa cengiz’e istifa etmesini önerdik. mustafa cengiz ise istifa etmeyeceğini, aday olacağını ve seçimi kazanacağını söyledi. ben de kendisine seçim kazanmasının mümkün olmadığını söyledim. diğer yönetici arkadaşlarımın da görüşleri benimle aynı.

    --- alıntı ---

    şimdi benim asıl merak ettiğim konu 7 yönetici ve mustafa cengiz'in katıldığı bir toplantıda konuşulanları kim nevzat dindar'a sızdırdı ? mustafa cengiz'den hiç hazzetmiyorum ama seçim öncesi kendi çıkarları için ortalığı karıştıran kişiler varmış havası seziyorum. çünkü kulübün içindeki olayların bu şekilde gazetelerde manşet olması hiç hoşuma gitmedi. umarım bir an önce başkan ve yönetim kurulundaki üyelerden bir daha bir araya gelmemek üzere ayrılır ve yeni bir sayfa açarız.
  • 6650
    her şeyden önce bir başkaldırıdır. tabii ki bu başkaldırı kuruluş amacında belirtildiği gibi türk olmayan takımlara yani avrupa'yadır. galatasaray demek en karanlık gecenin en güzel sabahı olmak demektir. pes etmemektir. tam umutlar bitmişken yeniden filizlenmektir. uefa finalinde takım 10 kişi kalmışken taffarel'in son dakikada çıkardığı goldür. hagi'nin atletic bilbao'ya, 17 yaşındaki aydın yılmaz'ın konyaspor'a attığı goldür. 8 puan geriye düşmüşken şampiyonluk hayalleri kurabilmektir. bu yüzden galatasaray'ın olduğu yerde her zaman bir ihtimal daha vardır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın