• 4353
    https://twitter.com/GalatasaraySK resmi twitter hesabında resim tam bir komedi. fernando muslera yok, aurélien chedjou yok. kim mi var? burak var, semih var.

    ayrıca neden 5 tane futbolcu resmi var. o da tam bir saçmalık. 110 yıllık kulüp ne zamandan beri 5 futbolcu oldu. hele o beşiktaşlı burak yılmaz elini kalbine götürüyor ki, tam bir komedi, tam bir rezalet. ne biliyim galatasaray amblemi koyun, tribün resmi koyun, ali sami yen'i koyun, ali sami yen stadını koyun, tt arena resmi de olur. hakikaten koskoca spor kulübü selçuk inan burak yılmaz ikilisi'nin oyuncağı olmuş. kimsenin de sesi çıkmıyor. bu kadar sempatik bir kulüp ne zaman bu kadar itici olmaya başladı. aklım almıyor.

    edit: ekleme
  • 4354
    koskoca kulübün twitteradresinin arka kapak fotoğrafında sadece futbolcuların değil diğer spor branşlarında yer alan sporcuları da olmalıdır. fakat kulüp rezalet bir şekilde yönetilirken sosyal medyasının, televizyon kurumunun, yazılı basınının, mağaza zincirinin düzgün yönetilmesi şahsım adına büyük bir sürpriz olurdu.

    yoksa gönül ister ki o kapak fotoğrafında sinan güler'den ışıl alben'e, engelsiz aslanlardan, amatör branş olarak görünen diğer sporcularımıza kadar tüm ekiplerimizin yer aldığı bir fotoğraf kompozisyonuna bakalım. düzgün bir şekilde yönetilebilse her hafta ya da on-on beş günde bir kulübümüzden bir fotoğrafın konmasına da razıyım ama ah nerede vah nerede sözlük ?
  • 4356
    sonunda futbolda doğru işler yapmaya başlamış kulüp. umarım sezon başında yapılan hatalardan alınan ders kalıcıdır.

    transfer tek başına teknik adamın keyfine bırakılamaz. bir kulüp aklı ve kulüp süzgeci olmak zorundadır. bu işi yapacak kişiler de futbol şubesinden sorumlu profesyonel veya yönetici ile scout ekibidir. teknik adamın isteklerini değerlendirip doğru adamları doğru maliyetlerle kadroya katmakla yükümlü kişiler bunlardır.

    teknik adam sabri ve umut'la kontrat uzatılmasını, bilal ve jem karacan'ın takıma katılmasını ve melo'nun takımdan gönderilmesini mi istiyor. birlikte oturup düşünerek koskoca bir nah çekmeye karar vermelidirler.

    bonservissiz bir konoplianka mı var? teknik direktörün istemiyor mu? yatırım amk bu. 30 milyon eu'luk adam. işte onu teknik adamına sormayacaksın.

    scout ekibin emirmija, linnes, milik, braithwaite, benitez gibi uygun maliyetli fakat gelecekte değeri çok yükseklere çıkacak adamlar mı tespit etti? alacaksın, en azından almaya çalışacaksın onları. teknik adamına ise içlerinden hangisini tercih edeceğini sorarsın. çünkü bir futbolcuyla 5 sene kontrat yapıyorsun, teknik adamın daha ilk devre bitmeden ceketini alıp gidebiliyor. sonra onca yıl oyuncunun maaşı kulübün sırtında.

    teknik adamın kulüp vizyonu ile çok mu uyumsuz? futbol şube sorumlunla bu konuda ciddi çekişmeler mi yaşıyor? şampiyonlar ligi'ne seni silahsız mı sokmaya doğru gidiyor. sezon ortasında kovmaktansa oranın dingonun ahırı olmadığını hissettireceksin, gerekirse daha kontratının 1. ayında kovacaksın.

    bu gün görüyoruz ki transferde yöneldiğimiz isimler ucuz, akılane ve kulübü ileriye taşıyacak futbolculardan oluşuyor. avrupa'da bir çok kulüp bu yolla ihya oldu. dordmund, arsenal, porto ve niceleri. işte buna devam etmemiz gerek. umarım finansal fairplay çerçevesinde bir transfer yasağıyla karşılaşmayız da kadro maliyetini azaltan, takımın yaş ortalamasını ve değerini arttıran bu tarz işler kesintiye uğramaz.
  • 4358
    normal bir kafayla düşündüğümde soğuduğum, umudumun hiç olmadığı takım. allah seni kahretsin nerden girdin hayatıma diyorum. ama deli gibi sevmek ruhumuzda var.

    6 yaşımdan beri yani 2000 den beri maçları izliyorum. hayatım olmuş galatasaray. bilmediğim oyuncu yok.

    diyorum artık kocaman adam oldun. bırak şu sana zaman kaybından başka hiçbir şeye yaramayan takımı. sırf zarar sinir stres.

    yok arkadaş olmuyor. o maç başlayınca ben iptal oluyorum. umut bile gol atsa deli gibi seviniyorum. bir de sevdiğim adam atınca aşık oluyorum. ne lan bu. ruhumuza işlemiş ruhumuza.

    çık artık hayatımdan hayallerimden. defol lütfen galatasaray.
  • 4359
    nisan ayında 2 yaşına girecek bir oğlum var. yemin ederim doğduğu günden beri ninniler ile değil galatasaray tezahüratları ile uyuttum her zaman. daha 10 dakika önce yatırdım. omuzuma yattı nevizade ile başladık, selçuk inan-sneijderiyle dedik, çocukluk aşkımsın sen ilk göz ağrımsın ve kapanışı güneş doğmasın güller açmasın ile yaptık. oğlum 21 aydır bu şekilde uyuyor. sürekli olarak galatasaray videoları izletirim. çocuk işte 5 dakika izler sonra sıkılır çeker gider ama hagi'nin rapid wien'e attığı golde ercan taner'in defalarca hagi demesinden sonra kollarını havaya kaldırır "haddi" diyip kahkaha atar daha tam konuşmayı sökemedik.

    her neyse anlatmak istediğim çocuğuma daha bebekken ben bu sevgiyi aşılamaya çalışırken bu takımı yöneten vasıfsızlar siz benim galatasaray sevdamdan ne istiyorsunuz? ben her gün bir kötü haber almak zorunda mıyım? tribüne gel dersiniz geliriz, ürün al dersiniz alırız, gs mobile kullan dersiniz kullanırız ee biz daha ne yapalım biraz da siz bir şeyler yapın da şu taraftarın yüzü gülsün. biriniz de sömürmeyin şu kulübü. ama maşallah ne kulüpmüşüz sömüre sömüre bitiremediler.

    "kravatlılar gider atkılılar kalır" bu söze bayılıyorum. doğuştan bir atkılı yetiştiriyorum. menfaatsiz çıkarsız sevecek galatasaray'ı. ona bırakacağım galatasaray sevgisi benim en büyük mirasım olacak.
  • 4360
    kaos zamanlarında inanılmaz tepkiler veren kulüp. kaosta derler uefa'yı alır gelir. bitti battı derler ligi domine eder. artık toparlaması imkansız derler avrupa'yı titretir. bildiğin kaostan beslenen bir kulüptür. herkes onun düştüğünü düşündüğü anda öyle bir hızla kalkar ki ayağa bütün düşmanları afallar. dünya tekrar adını duyar. kaos demek zorluk demek sıkıntı demek ama fırsat demektir. önce kaosu göreceksin sonra ufak ufak çıkarmış gibi yapıp bir anda çıkacaksın. rakibini kudurtacaksın ki afallasın, saçmalasın kendini yaksın.

    şu an yine kaos geliyor. aynı 1999,2001,2006,2008,2011,2014 gibi. yakındır güneşli günler...
  • 4365
    önce dernekler yasasından, sonra galatasaray lisesinden çekmektedir. teknik direktörler, sözleşmeler falan hep bunlardan dolayı olan şeyler.

    takım ibra mekanizması gerçekten çalışan şekilde yönetiliyor olsa, kimse gidip avrupa piyasasının bu kadar üstünde sözleşmeler yapamaz. daha çok o pazarın bir parçası olmaya yönelik genç veya tecrübeli-genç oyuncuları takıma katıp parlatmaya, avrupada tutunmaya çalışır kişiler. mesela linnes, denayer, rodriguez, sneijder bizim yapmamız gereken transferler.

    takım bir kişinin şirketi olsa, prandelli de gelmezdi bana kalırsa. takımın sahibi olan adam farklı liglerde kendini kanıtlamış, başarısı olan ve genç oyuncuları seven, tecrübeli-gençlerle çalışmak isteyen bir hoca seçerdi. işte o zaman lucien favrefalan gelirdi. o zaman altyapımız üretirdi, pilot takımlarımız olurdu.

    şu yönetim mekanizmasında, galatasarayın borcu asla azalmayacaktır. ara ara daha az borçlanırız, ama sürekli borçlanırız. riva'yı, adayı satarız. 10 sene sonra yine aynı sisteme sahip olabileceğimiz için yönetim katında yine aynı sıkıntıları çekeriz. önemli olan riva'dan yıllık 10-15, ada'dan 3-5 milyon euro kazanacak şekilde kiralamak. oteli açıp senede 2-3 milyon euro kazanmak. buradan gelen parayla tesislerini güzelleştirirsin, gözlem ağını büyütürsün, pilot takımlarını çoğaltırsın, daha iyi profesyonellerle çalışırsın, takımdaki profesyonel sayısını artırırsın.

    ama şu yönetim mekanizmasında bunları beklemek hayalcilik. olacak şey, borçların sürekli artışı olacaktır.
  • 4366
    her şeyden önce unutulmamalıdır ki galatasaray'a sırt çevirmek olmaz. ben 1988 doğumluyum. özellikle ben ve benim akranım galatasaraylılar için galatasaray'a gönül koymak, yaşlı anne babayı sokağa atmak, yalnız bırakmak kadar nankörce olur.üstelik bu galatasaray'a zarar vermez ..o hep var olacak ve dün olduğu gibi yarın da bu ülkenin bayrağı olacak.ama ona sırtını dönmek bize çok şey kaybettirir.

    bunları söyleme ihtiyacı duymamın sebebi; son yıllarda bizim ergen zamanlarımıza göre iyice zevksizleşen, heyecansızlaşan türk ve dünya futbolunun benim kendi içimde çok büyük bir boşluk oluşturduğunu hissetmemdir.futbolun endüstriyelleşmesinden midir, y kuşağı topçuların ruhsuzluğundan mıdır, ülke ve dünya gündeminin haddinden fazla karışıklığından mıdır, yoksa sadece benim kendi ruhsal bezginliğimden midir bilmem ama galatasaray'a karşı bir heyecansızlaşma sezdim. sözlükte de bazı arkadaşların aynı benim gibi, şu son ''uefa'dan gelecek ceza'' üzerine çıkan haberlere ''aman bana ne'' dediklerini görünce, futbolu bu kadar seven adamların bu cümleleri aynı benim gibi içleri kanayarak, aynı benim gibi kendine şaşırarak ve aynı benim gibi çaresiz hissederek yazdıklarını düşündüm.üzüldüm ve galatasaray'a sırt çevirmenin tutunulan son dalın da bırakılmasını andırdığını düşünerek ve hissederek bize acıdım.

    arkadaşlar, şimdi boşverin cezayı, dursun başkanı, ünal aysal'ı, umut'u, burak'ı, muslera'yı falan.hatta zaferleri bile boş verin, sadece galatasaray'ı düşünün (burada gerçekten düşünün).galatasaray bizim çocukluğumuz, galatasaray bizim gençliğimiz, kimimizin annesi galatasaray, kimimizin babası, kimimizin de çocuğu.. galatasaray biziz. monşerler görmek istemese de bu lezzeti bilmese de galatasaray biziz.ve bu hiç maça gidememişimizden kopenhag, madrid gezmişimize kadar böyle.çocuğuna ne kadar kızabilirsen o kadar kızabilirsin galatasaray'a, anne babana ne kadar sitem edebilirsen o kadar sitem edebilirsin galatasaray'a.ve kendini ne kadar terk edebilirsen o kadar terk edebilirsin galatasaray'ı.

    çok büyük bir gemi galatasaray. kimimiz bu geminin limanda bekleyeniyiz, kimimiz güvertedeki tayfası..çoğu zaman iş bilmez başkanlar, yöneticiler de olsa dümende, biz sevdalısıyız bu geminin ve kaptanlar bile terketse en son biz terkederiz. çünkü görmek istemeseler de biz bu geminin kendisiyiz.

    bugün fırtına var..uefa cezası, futbolcu ruhsuzluğu, yönetici kabiliyetsizliği, ihtiyarların at koşturması falan anlayacağınız kırk yerden delik var üstelik gemide. ama dünya üzerinde batmayacak bir gemi varsa o da bizim gemimiz arkadaşlar. buna inanın. inanın ki güneş açtığında bu gemide manzaranın tadını çıkarmaya yüzünüz olsun. onu da geçtim emin olun zamanında sayesinde keyif yaptığınız bu gemide fırtınalarla boğuşmak size de kendinizi en keyif zamanlarındaki gibi iyi hissettirecek.

    varsın umut gol kaçırsın, varsın yönetim transfer yapamasın, varsın uefa ceza yağdırsın..bu gemi bizim sahadaki formasından, mezardaki efsanelerine, müzedeki kupasından, odamdaki tablosuna kadar galatasaray bizim.kötü de oynasa, onuncu da olsa galatasaray bizim ve biz galatasarayız.

    keşke düşündüklerimi ve hissetiklerimi yazıya aktarma konusunda daha kabiliyetli olsaydım da hissettiklerimi ve hissetmenizi istediklerimi size daha akıcı ve anlaşılır şekilde aktarabilseydim.
  • 4371
    15 yaşındaki çocuklardan sadece en zeki olanlarının kazanabildiği bir lise.

    bu lisenin mezunları tarafından yönetilen bir galatasaray.

    ekonomi danışmanlık şirketi deloitte, "futbol para ligi" isimli raporununa göre dünyanın en çok gelir elde eden 21. futbol kulübü galatasaray.

    borcu her geçen yıl artan ffp nedeniyle avrupadan men edilmesi gündemde olan galatasaray.

    türkiye'nin en önemli liselilerinden biri olan galatasaray lisesi'inden mezun olmuş kişilerin bu kulübü gerçekten bu kadar kötü yönetebileceğine inanıyor musunuz? ben inanmıyorum.

    birileri 20 milyon taraftarın galatasaray'a olan sevgisini kullanarak servetine servet katıyor. galatasaray fakirleşirken birileri zenginleşiyor.

    soyuluyoruz!

    #galatasaraydahırsızvar
  • 4374
    galatasaray türkiye'dir.

    açıkçası hiç sevmediğim ve katılmadığım bir kalıptı. sevmiyordum çünkü herhangi bir olumlu yönü olmayan türkiye'de ben nadir güzelliklerden biri olarak görüyordum galatasaray'ı. belki sevmenin vermiş olduğu körlük hissinden, belki aklımın düzgün çalışmamasından kaynaklıydı, fakat bu durum beni hep sinirlendirmişti.

    artık böyle düşünmüyorum. artık bu sözün doğruluğuna o kadar çok inanıyorum ki. aslında artık diyeli çok oldu da bunu ilk defa burada dillendirdiğim için yeni bir şey aktarıyor gibi gözükebilirim. bu ne yeni bir şey ne de bu son zamanlarda yaşadığımız olaylar ile ilgili bir durum. hizipçiliğin, memleketçiliğin, ırkçılığın, milliyetçiliğin, adam kayırmanın, hırsızlığın, ahlaksızlığın, pişkinliğin, iş bilmezliğin, kalitesizliğin, kepazeliğin ve daha sayamadığım bir çok kötü özelliği sıfat edinmiş bir ülkenin sıfat edinmiş bir kulübü galatasaray. ha bu ülkede bu sıfatlardan yoksun bir kulüp, bir kurum vs. de yok baştan söyleyeyim. carlos arroyo, bahar öztürk, sabri sarıoğlu üçgeninde ben bıraktım artık eski galatasaray'ı. arroyo'ya verilecek paranın sabri'nin sözleşmesine gittikten sonra, oynatılamayacağı bariz olan bahar öztürk transfer edildikten sonra bıraktım ben bu kulübe 5 kuruş daha kazandırmayı. ne kadar rezil ve iğrenç bir zihniyet ile yönetildiğini gördüm. isteyenler bu üçünün başlıklarını incelesinler, nasıl gitmişler, nasıl para almışlar vs. bu hırsızlıkların, kepazeliklerin hesabını da kimse vermiyor vermeyecek.

    şimdi bu iğrenç ülkenin en büyük temsilcisi galatasaray'ın yöneticileri, sporcuları, teknik ekipleri bu haldeler*. fakat biz ne yapalım, evladı dolandırıcı, tecavüzcü bir anne-baba bile onu sevmeye devam ediyor, evlat bu diye. biz de bu takımı sevmişiz değil mi ? evet. bırakmayacağım asla takımımı, fakat ne kadar rezil durumda olduğunu elimden geldiğince herkese anlatacağım, belki bu şekilde düzelir, hiç umudum yok ama elimde kalan tek çare bu. zira yukarıdaki 3 güruhun dışında taraftarından da bir bok olmayacağı bariz. aynı zihniyetlerin buluşması çünkü, ülke aynı ülke çünkü.

    passolig, arroyo, tbf, tff, şike, aysal-terim, sabri, murat özyer, bülent tulun, adnan kardeşler, erdoğan bayraktar, harun, yıldırım ve daha bir sürü şey, hangisinde ıslıklamaktan başka bir şey yaptı bu taraftar, hangisinde somut bir eylem yaptı. passolig almama kararı aldı mı ? store'lara 5 kuruş para vermeme kararı aldı mı ? maça gitmeme kararı aldı mı ? ulan digitürk kutularını bile protesto edemedik aq. kendi çapında bu dediklerimi yapana sözüm yok. ama dön bak etrafına gerçek bir eylem yapan topluluk görebilecek misin ? change.org'da imza toplayalım desek bak nasıl imza atar herkes, fakat bundan sonra maça gitmeyelim dediğinde 5 kişiden fazla bulamazsın. hala bütün bu olayların hırsızlıkların, iş bilmezliklerin yükümlülüğünü, hükümet yaptı-muhalefet yaptı-cemaat yaptı-paralel yapı yaptı-yarak yaptı-kürek yaptı- diye başkalarına atabilen bir taraftar kitlesi var*. siyaseten sevmediğiniz insanların yönelttiğiniz suçlamalara yaptıkları savunmaları aklınıza getirin, işte aynısını yapıyorsunuz veya yapıyorlar. baştan aşağı rezaletin içindeyiz.

    kısacası kulüp katarlı-rus iş adamlarına satılıp, fransa ligi'ne taşınıp, takımda türkiye ile bağlantılı* bir tane adam bırakmayana dek herkes* kovulup, taraftarlardan da temizlendikten sonra eski galatasaray'a benim galatasarayım'a geri döneceğim. bir metin oktay heykelini alsınlar yanına giderken, o büyük kupaları bile bırakmaya razıyım.

    edit: arada edit geliyor.
  • 4375
    tüm borcunu kapatacak kadar mal varlığı olan spor kulübü.

    aynı zamanda 3 büyükler arasında en az borcu olan takım.

    aynı zamanda en yüksek geliri olan spor takımı.

    umarım ceza yeriz ve bir şekilde yılda 60 milyon tl faiz ödemeyen bir galatasaray'a kavuşuruz.

    fakat galatasaray'ın ceza yemesi, galatasaray'dan daha fazla borcu ve daha az mal varlığı olan şikeci kardeşler için iyi haber olmayacaktır.

    cimbom başı dik yürür!
App Store'dan indirin Google Play'den alın