3751
mali açıdan radikal kararlar almak zorundadır. nacizane kendime gore sacma sapan da olsa fikirlerim var.
hepimizin malumu albayrak'ın arasının iyi olmadığı yerli futbolcu yok gibi birsey. konuşup hemen hemen hepsinin maasinda ciddi bir indirime ikna etmesi gerekiyor. yabancilardan melo sino ve cecu hariç muslara dahil para eden kim varsa elden çıkarmali hem bonservis kazanir hem de yüklü bir maasdan kurtulmuş oluruz. niye muslera yazdım da crcu yazmadım onu da belirteyim de yanlis olmasın. cecunun mevkisinde muadili tecrübeli ne bir isim var ne de rotasyon da oyuncu sayımız ama asla kiyaslamasam da musleranin yoklugunda sinan orada idare eder diye düşünüyorum.
bir de riva var ki başa bela. satilmasina bu kadar karşı olunmasina anlam veremiyorim. hayvani bir borç var ortada bunun büyük bir kismini buradan telafi edebiliriz. cekmece'de meshur bi arazi var mesela tasi florya'yi oraya, degerlendir oranin arazisini. bunlar ayıp seyler değil real madrid bile iflastan tesislerini satarak kurtulmstu hatirlarsaniz. ayrica buralardan tek kalem gelir elde edemiyoruz şu an yani ekstra bir gelirimiz olacak demek istiyorum.
kişisel düşüncem iyi bir mali yapilanma uzmanı bizi çok rahat bir şekilde bir kaç yıl icerisinde düzlüğe çıkartır. tabi bunun için branşlarda bulunan teknik adamlar da çok önemli. baaketbol için ekrem hoca ve ergin hoca zaten sahip olunabilecek en doğru isimler. lucescu mu olur kim olur bilmiyorim ama takima uygun ekol oturtacak bir isim belirlemek zorundayız ta alt yapıdan yukarı cikana kadar oyuncuları kazanmasını bbilen birisi.
son bir dileğim var, bilen bilir hakan şükür'e olan elestiirilerimi ama doğruya doğru siyaseti bıraktıktan sonra hocası da izin verirse sportif direktör olarak bu takimda görev almali. yerli ve yabancı bir çok oyuncu karşısında ciddi bir karizmasi var, kişisel bağlantıları var vs.
not: bunlari telefondan yazıyorum sino ve cecuyu o yüzden bu sekilde yazdim zira biraz maldonado olsugumdan doğrusunu yazamıyorum.
3752
bu aralar yeni yönetimin eski yönetime, eski yönetimin yeni yönetime, yeni yönetimin teknik direktöre, teknik direktörün eski yönetime salladığı kulüp. diğer kombinasyonlar da olmuş veya olacak olabilir, takip etmek zor zira.
3753
2013-2014 devre arasi transferlerini yapan hirsizlari cezalandirmadikca sahsimin bir daha asla maddi destek olmayacagi kulup.
artik hayallerimizle oynayanlarin yaptiklarinin yanina kalmasindan usandim. avrupada yukselmeyi hedeflerken 1 sene icerisinde geldigimiz noktaya bak. boyle disiplinsiz bir yapi olarak devam ettigi surece bizden bir cacik olmaz. kararlari alanlarin sonuclarindan sorumlu oldugu bir kulup istiyorum.
3754
şu aralar içinde bulunduğu durumu düşündükçe çok üzüldüğüm klübüm.
voleyboldan bir halt olmayacağını anlayınca erkek ve kadın takımlarında küçülmeye gitti. bu küçülmede doğru bir strateji izlendiğini düşünüyorum. kadın voleybolda genç oyuncuları fena olmayan 3 yabancıyla destekledik. böylece 4 veya 5. sırada ligi bitirip salaktan takılacağız. erkek takımında da durum aynı. gerçi bu sene 2-3 maçını izledim filenin aslanlarının, çok keyif veriyorlar. fakat halkbank, arkas ve fb varken ligde şampiyonluk tabii ki hayal.
gelelim basketbola. 3 kupayla geçen seneyi taçlandıran dişi aslanlar için durum gayet iyi gözüküyordu ilk başlarda. ışıl ve torrens gitmiş yerine casas, dubljevic, ayşegül, deniz, bahar öztürk gibi isimler gelmişti. geçen seneden peri masalını yazan sancho, bone, zellous gibi isimler devam ediyordu yola. fakat şu günlerde canımızı çok sıkan ödemelerle ilgili problemler zellousu da koparınca bizden herşey tepetaklak oldu. casas maalesef yeterli değil, bu nedenle ligde kayıpsız gitsek te euroligde daha galibiyetle tanışamadık. gruptan çıkmamızın şu saatten sonra çok çok zor olduğunu düşünüyorum. türkiye kupası ve lig için yine ekrem hocaya güvenimiz tam fakat basketbol şubesinde büyük başkan ünal aysal! ve ekibinin açtığı yaraları kapatmanın zor olduğunu düşünüyorum. bu nedenle kızlarımız için de ileride üzüleceğiz sanki :(
erkek takımımız da bana göre sezona iyi bir kadroyla girmişti. nolan smith olayı talihsizdi fakat ben gitmesine çok sevinmiştim. çünkü ben basketbolda dar rotasyonu daha çok severim. şöyle sağlam 6 yabancı, 4 tane de türk olacak, geri kalan 2-3 kişide kadroyu tamamlayan ve yavaş yavaş pişecek genç oyunculardan oluşacak. böyle kadroları çok seviyorum. çünkü sporcular daha fazla süre alıyor, takımı daha çok sahipleniyor ve formda kalıyor. geniş rotasyonda herkese eşit süre vereyim diye kendini kasmaktan maçı kaybediyorsun. smith olayından sonra aradori için çok sevindim ve daha iyi olacağını düşündüm. ilk başlarda tek kumar jawai olarak görünüyordu, fakat telafisi kolaydı. gönder jawai'yi al bir 5 numara bitir işi. fakat furkan'ın gidişi, şubenin içinde bulunduğu durum beni çok üzüyor. gelişmeleri izledikçe, yorumları okudukça bildiğin kalbim acıyor be sözlük. :(
futbol takımını sona bıraktım. içler acısı halimizin son halkası. neresinden tutarsan tut, kolay toparlanabilir bir durumun içinde değiliz. 41 lisanslı futbolcu var deniyor. resmi sitede futbol takımımız kısmında yanılmıyorsam 32 futbolcu var. bu çok yüksek bir rakam maalesef. hangi biriyle ilgileneceksin, hangi birini çift kalede oynatacaksın. ya herşeyi anlarımda neden 4 kaleci var arkadaş ya a takımda. 4 kaleci nedir ya. 3 kaleci neyine yetmiyor. hatta a takıma 2 kaleci alırsın, bu ikisinden birine bir şey olursa paftan çekersin yedek kalecini. bizde 4 kaleci var a takımda şaka gibi.
bu enkazdan kısa vadede kurtulacağımızı düşünmüyorum. mide ağrılarına devam, kötü maçların sonunda başlayan başarılar gelir geçer denen o marşı söylemeye devam renktaşlar, kardeşlerim. :(
zor günler bizi bekliyor ama ne yapalım, başka galatasaray yok !!!
3755
bir takim kulupler gibi kayirilmadigi icin amator branslarinin basarisi futbol takiminin iyi idare edilmesine ve basarili olmasina bagli olan kulup. su durumda futbol takimi dokulurken, diger branslarda basari beklemek fazla iyimser olur.
3756
allahını seven şu takıma bir santrafor alsın!
3757
prandelli, burak ve selçuk'la yolları ayıranana kadar tek bir maçını izlemeyeceğim, tek kuruş paramı harcamayacağım spor kulübü. kimse kusura bakmasın ama bu taraftarla bu kadar taşşak geçilmez.
3758
sana söz yine baharlar gelecek.
3759
taraftarının dimdik arkasında durması gereken kulüp. sana, bana, futbolculara küseceksin de galatasaray'a nasıl küseceksin?
3760
yine yeniden romantik destek yazıları girilen takımımız. tabii ki ayağa kalkacak, tabii ki yeniden güzel günler görecek. ama hala galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır; galatasaray'a da mı küseceksin demagojilerine girmeyelim lütfen.
kulübün asıl sahibi olan taraftar akıllıca davranmazsa, tepkilerine dikkat etmezse aynı kısır döngüyü önümüzdeki yıllarda aynen yaşayacağız. bu yüzden futbolcuyu yuhalamak yani protesto hakkını kullanmak tepkiyle karşılanmamalı, isteyen kombine almamalı, tribüne gitmemeli, store'dan alışveriş etmemeli. bütün bunlar düşüncelerin, memnuniyetsizliğin, protestonun, ruh halinin eyleme dökülme şeklidir. gerekli yerlere mesaj vermedir. onları işleri nasıl düzelteceğiz diye düşünmeye sevk etmektir. yoksa aynen devam edecekler, böyle gelmiş böyle gider; goygoy yapar getirirz bunları stada, satarız formaları derler.
kimsenin de galatasaray'dan vazgeçtiği yok, kötü gününde arkasını döndüğü yok. sen hep destek, ölümüne destek dersen; yönetim de ölümüne bilet forma satışı, teknik direktör futbolcular da ölümüne profesyonellik der.
3761
her ne kadar futbol takımı başarısız olsa da 2014-2015 sezonu şampiyonlar ligi serüveninden 8.6 katılım + 0.5 anderlecht beraberliği + aşağı yukarı 6 market pool geliri olmak üzere yaklaşık olarak toplam 15 milyon euro para kasasına girmiş olan kulübümüzdür.
3762
her platformda galatasaray'ı yalnız bırakmayan beyefendi insan, iyi galatasaraylı roberto mancini'nin doğum gününü kutlasınlar isterdim. neyi yaptılar ki.. bunu yapabilsinler.
3763
galatasaray iyiyken iyiyiz, kötüyken kötü. hayatımızın içine işlemiş şu 11 harf. bağlanmışız bir kere...
3767
hayatın anlamıdır. gün ortasında, gece yatarken, sabah uyandığında hiç farketmez, yüzümü güldürme sebebidir. kolumda ismini taşıdığımdır. çocukluk aşkımdır, ilk göz ağrımdır.
3768
futbol takımı teknik direktörü'nü milli takımı çalıştıracak diye gönderip, milli takım yardımcı antrenörü ile anlaşan kulübümüz. şaka gibi amk.
3769
2014-15 sezonunu tüm branşlarda şampiyon olarak tamamlasa dahi maddi sorunları çözmek öncelikli hedefi olması gereken kulüp.
3772
aşk, sevgilim yerine tercih sebebi gibi klişe kavramlar kullanılamayacak türkiye futbol tarihinin en büyük kulübü.
tanımımızı geçtikten sonra gelelim neden klişe kavramlar kullanılamayacağına; benim galatasaray ile tanışmam bir hayli öncesine dayanır. ne zamandan beri galatasaraylıyım, neden tutmaya başladım inanın bilmiyorum ve hatırlamıyorum. nasıl ki kayseri'de doğdum, nasıl ki bana bir isim verildi, nasıl ki doğduğum yılı üzerinde bir etkim yoktu aynısı galatasaray içinde geçerli. burada metin oktay'ın sözlerini hatırlatmak gerekir sanırım 'bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım.'. böyle bir anlayıştan yetiştim ve bunun için hiç bir zaman klişe kavramlarla değerlendiremedim galatasaraylılığı.
kayseri'de doğdum ve yaşadım, bu takıma gönül verip istanbul'da yaşayacak kadar şanslı değildim belki de bilemiyorum, işte tam bu yüzden bir galatasaray maçına gitmek en büyük çocukluk hayalimdi. yıllarca en ufak haberi takıp ettim, galatasarayla yatıp kalktım tabii şimdiki kadar şanslı değilim evimde maçları yayınlayan dönemin malum kanalı yok, babam zaten çok sert ekonomik durumumuz iyi değil, derken kayserispor 1.lig'e çıkıyor, 95-96 sezonu, 3. hafta galatasaray kayseri'ye gelecek babam götürmediği için göremiyorum takımımı, yaşım 6 o esnada babama diyebilecek bir şeyim yok sadece ağlıyorum. o dönemin asansör takımı kayserispor düşüyor ve sonraki sene tekrar yükseliyor 1.lig'e. sezon başlıyor, babamlar stad içi tabelalarını yapıyorlar ben de her maça gidiyorum bu sayede. inanılmaz mutluyum. 2500tl'ler var metal her maç sahaya onlar yağıyor, maç sonu babamlar tabelaları ben 2500tl'leri topluyorum. günler haftalar böyle ilerliyor. kayserispor- altay maçı var sonraki maç ise galatasaray gelecek nasıl bir heyecan anlatamam. altay maçında stadta yerimizi alıyoruz. bir yanda sucuk ekmek pişiyor, bir yanda mavi leğenli çemen ekmek satan amca bağırıyor, öbür tarafta çekirdekçiler leğenleri ile dolanıyorlar. daha yerimize oturamadan kayserispor atıyor, bundan sonrası festival havasında. yanımızdaki mükemmel küfürler eden amca bile hakemin eniştesini bırakmış, avradına ve baldızına sövüyor. herkes makul yani. 2. yarı başlıyor bu arada altay'ın siyahileri var herkes takımda arap olması gerektiğini düşünüyor, araplar çok seviliyor, çok iyi oynuyorlar tüm stad hemfikir. son dakikalarda gerginlik artıyor altay'ın siyahilerinden bir tanesi sağdan içe kat ediyor, yerde kalıyor ve karar penaltı. bahattin diyorum haydi yavrum tüm iş sende dua ediyorum ama olmuyor golü yiyoruz. skor 1-1, santra yapılacakken bir taraftar sahaya atlıyor, hakeme doğru koşuyor tüm stad 'koş amk', 'yakala amk' diye bağırıyor. tabi hakeme bir şey yapamadan yakalanıyor. sonra haftaiçi karar açıklanıyor ve bilin bakalım ne oluyor? maç adana'ya alınıyor. komşumuz bu çocuk daha görmedi mi galatasaray'ı gel lan adana'ya götüreyim seni diyor. umutlanıyorum ama babam noktayı koyuyor. köye gidiyoruz maçın 2-1 bittiğini öğreniyorum kayserispor'un golüne yetişebiliyorum özetten, penaltıdan uğur atıyor. içim buruk bekliyorum. ne zaman buluşacağım acaba diye...
3774
3. köprüyü de ilgilendiren kulübün en değerli varlığı olan riva arazisinin satılması/kiralanması için her türlü zorlama yapılmakta. adnan polat ve özhan canaydın zamanında da riva söylentileri dolaşıyordu, kaldı ki bunu takiben borçlandırmalar devam etmiş. insanın aklına "operasyon" veya "bu işte bir kasıt var mıdır?" gibi sorular geliyor.