1
sn.frank rijkaard;
zurnanın zırt dediği yere geldik. balayımız 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçı ile bitmiştir. sen galatasarayımızın başında çıktığın 18 maçta galatasaray'a teknik direktör olduğunu mu sandın. hayır efendim. maalesef türkiye böyle bir yer işte.
istersen barcelona nın başından gelip yüz tane maça çık, seni teknik direktör saymazlar. kamuoyunun kafasındaki sanal gerçekliğe uygun maça çıkana kadar deneme safhasındasındır. bu sanal gerçeklik maçı da bu sezon için maalesef 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçıdır.
sayın rijkaard;
seni, içinde bulunduğun durum hakkında biraz aydınlatayım.
galatasaray takımında, mektepli-alaylı çekişmesinin yanı sıra iktidarda olan başkan ve ekibinin muhalifi olan çeşitli guruplar olup iktidar sıralarını beklemekte, bu da iktidarda olan başkan ve ekibi için büyük baskı unsuru oluşturan temel iç dinamiği oluşturmaktadır. bu dinamik nedeni ile en ufak bir başarısızlıkta yönetimlerimiz suçu teknik direktöre yıkarak aradan sıyrılmaya çalışır.
tribün ise bambaşka bir alemdir. galatasarayımız başarısız olursa tribüne gelen seyirci azalmakta, bu durumda maç biletleri (özellikle bedava ele geçiriliyorsa) karaborsa da beş kuruş etmediğinden tribünden rant elde eden insanları kahreden dış dinamiği oluşturmaktadır.
dolayısı ile bu iç ve dış dinamik nedeni ile takımın en ufak başarısızlığı halinde bile, yönetimler teknik direktörü harcamaktan, zaten hazır bekleyen tribünler ise aldıkları ufacık bir işaret ile hagi gibi bir efsanesinin bile anasına bacısına söverek zemin hazırlamaktan imtina etmez.
sikibe gibi bir adamcağıza, takım gayet iyi giderken ufacık bir iki takılma oldu diye, yardımcısını kovarak adeta siktir çektiler bu ülkede. adam neye uğradığını şaşırıp o kafa ile yardımcısız ne kadar performans sergileyebilirse o kadar sergiledi. sonuçta galatasaray kocaelinden 5 tane yiyince de yolladılar. biraz direnseydi küfür kafir girişirlerdi.
sayın rijkaard;
ülkemizde iki defa futbol devrimi gerçekleşmiş ve bizlere ne mutlu ki ikisi de galatasarayımıza gelen teknik direktörler sayesinde olmuştur.
bunlar sırası ile;
1 - brian birch
2 - jupp derwall'dir
eğer galatasarayımız, bugün uefa ve süper kupaya uzanıp, çeşitli dümenlerin takımı fenerbahçe ile şampiyonluk sayısını eşitleyebildi ve türk milli takımı dünya kupasında üçüncü olabildi ise bu iki insanın gerçekleştirdiği zihniyet devrimi sayesindedir.
senden de beklediğimiz 3.büyük yabancımız olarak yeni bir zihniyet devrimi gerçekleştirmen ve galatasarayımızın şampiyonlar ligi şampiyonluğuna uzanmasının yanı sıra bu sayede türk milli takımının yeni başarılara imza atmasıdır.
yalnız;
sıkı bir barcelona sempatizanı olduğum için seni barcelona'nın başındayken büyük bir ilgi ile takip etmiştim. ismini duyunca önce çok sevindim ama sonra birden "eyvah" dedim. çünkü senin 4-3-3/total futbol inadını biliyor ve bu tarzını barcelona da severek izliyordum. ama geldiğin takım barcelona değildi ve maalesef başında bulunduğun barcelona da galatasarayımıza hiç benzememekte idi. onuda geçtim burası ismail güldüren gibi adamların futbol oynadığı lig. tek taktiğe bağlı kalarak 90 dakika aynı futbolu oynatabilmen için aynı ispanya liginde olduğu gibi hakemlerin adil maç yönetmesinden tutta, bir sürü yetenekli yıldıza sahip olman ve bu yıldızların ismail güldüren gibi adamlar tarafından sakatlanmasına hakemler tarafından göz yumulmamasına kadar bir sürü argümanın bir araya gelmesi lazım.
barcelona da seni başarıya taşıyan kadroya bir bakalım.
-----------------------------------------------------------------
1 valdés | 2 belletti | 3 motta | 4 márquez | 5 puyol | 6 xavi | 7 gudjohnsen | 8 giuly | 9 eto'o | 10 ronaldinho | 11 zambrotta | 12 van bronckhorst | 15 edmílson | 16 sylvinho | 18 ezquerro | 19 messi | 20 deco | 21 thuram | 22 saviola | 23 oleguer | 24 iniesta | 25 jorquera | 28 ruben | 29 valiente | 31 dos santos | 32 crosas | 33 jeffrén
--------------------------------------------------------------------
valla kusura bakma ama bu kadroya ne oynatsan oynar be kardeşim. halay da çeker aydın havası da.
şimdi;
senin bu 4-3-3, ileri üçlünün sol ve sağ ucundaki iki adamın karambol ve duran toplar hariç onsekiz içine girmesinin yasaklanması ile birlikte 4-3-2-1 oluyor. eh bu avrupa liglerinde böyle bir kadro ile sökerde, burada olmaz. zaten farkında isen son senelerinde barcelonada da olmadı. arkandan davul çalıp yolladılar seni. hele galatasarayın rakipleri çoğu maçta 8 kişi ile defans yaptıklarında o tek santroforun götünün düşmesinin yanısıra, dışarıdan vurulacak toplardan medet beklemekte "kumar" oluyor. işte senin bu kumarbaz yanını sevmiyorum. bu lig de sökmez bu oyun tarzı. sabri ve keita ile olmaz işler bunlar. hele ikinci yarının ortalarında elinde 8-10 tane sakat varken ne yapacaksın. hele bu defansla 4-3-3 resmen cinayet ve ihanet.
sonuç;
4-3-3/total futbol inadından vazgeç demiyorum. aksine, futbolcu ve teknik direktör olarak senelerdir edindiğin tecrübeni ve total futbol anlayışını uygula, öğret ve ülkemizde zihniyet devrimi gerçekleştirmiş üçüncü kişi olarak tarihimizde yer al. hatta uzun seneler seninle birlikte olalım. ama lütfen bunu inat ve ısrarla yapma. bizi, ülkemizi ve içinde bulunduğumuz şartları anla ve bazı durumlarda maçı almak için teknik ve taktik değişiklikler yapmayı en azından "dene".
bu, senin zorla saçlarının kestirilmesinden ve ekibinin zorla lise talebesi kılığına sokulmasından daha az onur kırıcıdır sanıyorum. yoksa kulüpte ve tribünde tenekeleri hazırlıyorlar. sonunda adamın kuyruğuna bağlarlar haberin olsun.
en derin saygı ve sevgilerimle.
zurnanın zırt dediği yere geldik. balayımız 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçı ile bitmiştir. sen galatasarayımızın başında çıktığın 18 maçta galatasaray'a teknik direktör olduğunu mu sandın. hayır efendim. maalesef türkiye böyle bir yer işte.
istersen barcelona nın başından gelip yüz tane maça çık, seni teknik direktör saymazlar. kamuoyunun kafasındaki sanal gerçekliğe uygun maça çıkana kadar deneme safhasındasındır. bu sanal gerçeklik maçı da bu sezon için maalesef 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçıdır.
sayın rijkaard;
seni, içinde bulunduğun durum hakkında biraz aydınlatayım.
galatasaray takımında, mektepli-alaylı çekişmesinin yanı sıra iktidarda olan başkan ve ekibinin muhalifi olan çeşitli guruplar olup iktidar sıralarını beklemekte, bu da iktidarda olan başkan ve ekibi için büyük baskı unsuru oluşturan temel iç dinamiği oluşturmaktadır. bu dinamik nedeni ile en ufak bir başarısızlıkta yönetimlerimiz suçu teknik direktöre yıkarak aradan sıyrılmaya çalışır.
tribün ise bambaşka bir alemdir. galatasarayımız başarısız olursa tribüne gelen seyirci azalmakta, bu durumda maç biletleri (özellikle bedava ele geçiriliyorsa) karaborsa da beş kuruş etmediğinden tribünden rant elde eden insanları kahreden dış dinamiği oluşturmaktadır.
dolayısı ile bu iç ve dış dinamik nedeni ile takımın en ufak başarısızlığı halinde bile, yönetimler teknik direktörü harcamaktan, zaten hazır bekleyen tribünler ise aldıkları ufacık bir işaret ile hagi gibi bir efsanesinin bile anasına bacısına söverek zemin hazırlamaktan imtina etmez.
sikibe gibi bir adamcağıza, takım gayet iyi giderken ufacık bir iki takılma oldu diye, yardımcısını kovarak adeta siktir çektiler bu ülkede. adam neye uğradığını şaşırıp o kafa ile yardımcısız ne kadar performans sergileyebilirse o kadar sergiledi. sonuçta galatasaray kocaelinden 5 tane yiyince de yolladılar. biraz direnseydi küfür kafir girişirlerdi.
sayın rijkaard;
ülkemizde iki defa futbol devrimi gerçekleşmiş ve bizlere ne mutlu ki ikisi de galatasarayımıza gelen teknik direktörler sayesinde olmuştur.
bunlar sırası ile;
1 - brian birch
2 - jupp derwall'dir
eğer galatasarayımız, bugün uefa ve süper kupaya uzanıp, çeşitli dümenlerin takımı fenerbahçe ile şampiyonluk sayısını eşitleyebildi ve türk milli takımı dünya kupasında üçüncü olabildi ise bu iki insanın gerçekleştirdiği zihniyet devrimi sayesindedir.
senden de beklediğimiz 3.büyük yabancımız olarak yeni bir zihniyet devrimi gerçekleştirmen ve galatasarayımızın şampiyonlar ligi şampiyonluğuna uzanmasının yanı sıra bu sayede türk milli takımının yeni başarılara imza atmasıdır.
yalnız;
sıkı bir barcelona sempatizanı olduğum için seni barcelona'nın başındayken büyük bir ilgi ile takip etmiştim. ismini duyunca önce çok sevindim ama sonra birden "eyvah" dedim. çünkü senin 4-3-3/total futbol inadını biliyor ve bu tarzını barcelona da severek izliyordum. ama geldiğin takım barcelona değildi ve maalesef başında bulunduğun barcelona da galatasarayımıza hiç benzememekte idi. onuda geçtim burası ismail güldüren gibi adamların futbol oynadığı lig. tek taktiğe bağlı kalarak 90 dakika aynı futbolu oynatabilmen için aynı ispanya liginde olduğu gibi hakemlerin adil maç yönetmesinden tutta, bir sürü yetenekli yıldıza sahip olman ve bu yıldızların ismail güldüren gibi adamlar tarafından sakatlanmasına hakemler tarafından göz yumulmamasına kadar bir sürü argümanın bir araya gelmesi lazım.
barcelona da seni başarıya taşıyan kadroya bir bakalım.
-----------------------------------------------------------------
1 valdés | 2 belletti | 3 motta | 4 márquez | 5 puyol | 6 xavi | 7 gudjohnsen | 8 giuly | 9 eto'o | 10 ronaldinho | 11 zambrotta | 12 van bronckhorst | 15 edmílson | 16 sylvinho | 18 ezquerro | 19 messi | 20 deco | 21 thuram | 22 saviola | 23 oleguer | 24 iniesta | 25 jorquera | 28 ruben | 29 valiente | 31 dos santos | 32 crosas | 33 jeffrén
--------------------------------------------------------------------
valla kusura bakma ama bu kadroya ne oynatsan oynar be kardeşim. halay da çeker aydın havası da.
şimdi;
senin bu 4-3-3, ileri üçlünün sol ve sağ ucundaki iki adamın karambol ve duran toplar hariç onsekiz içine girmesinin yasaklanması ile birlikte 4-3-2-1 oluyor. eh bu avrupa liglerinde böyle bir kadro ile sökerde, burada olmaz. zaten farkında isen son senelerinde barcelonada da olmadı. arkandan davul çalıp yolladılar seni. hele galatasarayın rakipleri çoğu maçta 8 kişi ile defans yaptıklarında o tek santroforun götünün düşmesinin yanısıra, dışarıdan vurulacak toplardan medet beklemekte "kumar" oluyor. işte senin bu kumarbaz yanını sevmiyorum. bu lig de sökmez bu oyun tarzı. sabri ve keita ile olmaz işler bunlar. hele ikinci yarının ortalarında elinde 8-10 tane sakat varken ne yapacaksın. hele bu defansla 4-3-3 resmen cinayet ve ihanet.
sonuç;
4-3-3/total futbol inadından vazgeç demiyorum. aksine, futbolcu ve teknik direktör olarak senelerdir edindiğin tecrübeni ve total futbol anlayışını uygula, öğret ve ülkemizde zihniyet devrimi gerçekleştirmiş üçüncü kişi olarak tarihimizde yer al. hatta uzun seneler seninle birlikte olalım. ama lütfen bunu inat ve ısrarla yapma. bizi, ülkemizi ve içinde bulunduğumuz şartları anla ve bazı durumlarda maçı almak için teknik ve taktik değişiklikler yapmayı en azından "dene".
bu, senin zorla saçlarının kestirilmesinden ve ekibinin zorla lise talebesi kılığına sokulmasından daha az onur kırıcıdır sanıyorum. yoksa kulüpte ve tribünde tenekeleri hazırlıyorlar. sonunda adamın kuyruğuna bağlarlar haberin olsun.
en derin saygı ve sevgilerimle.