resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 977
    futboldan anlama kabiliyetinin ortalama futbol seyircilerinin üstünde olduğu bir gerçektir. teknik direktörlük meziyetlerini de daha önce sergileme ve futbol kamuoyuna kendisini antrenör olarak ta kanıtlama fırsatı bulmuştur. fakat 30 kişilik bir sınıfa yeni gelmiş bir öğretmenseniz ve sınıfa daha önce işlenmemiş üniteleri öğretmeniz gerekiyorsa öğrenme süreci kimileri için çok kolay olabilirken kimileri için birkaç aydan fazla alabilmektedir. bence takımın şu tarih itibariyle olan pozisyonu bundan ve bir miktar da hakem etkilerinden ibarettir. kendisinden öğrenecek çok şeyimiz var* onu as, bunu kes ile bence bu işler yürümez.
  • 979
    her zaman yanında olduğumuz canımız, ciğerimizdir. bakın teknik direktörümüz falan demiyorum. komple bir adamdır. elindeki malzemeyle en iyisini yapmaya çalışıyor. kewell'ın golünden sonra yumruklarını sıkıp benim gibi sevinerek yedek kulübesinden fırlaması yeterlidir.5-6 sezondur bu takımın başında değil. baroş'un sakatlığı hesaplarını bozdu. ha bir de bu takıma bir stoper lazım diye haykırıyor. ben galatasaray için bir şans olduğunu düşünüyorum, başkaları ne düşünür bilemem. özellikle hakkında bu saatten sonra saçma sapan yazılar döşenen köşebentleri önemsemiyorum. rijkaard onların hepsini bir araya toplar, hepsine futbol dersi verir.
  • 980
    bence gitmesini isteyerek hiçbir yere varamayız galatasaray taraftarında teknik direktör istifası istemek pek moda oldu nedense gecen sene önce skibbenin gitmesini istedik sonra bülent korkmazın daha önce kalliyi gönderdik ondan önce de geretsi tamam istifa etsinde nereye kadar bu mantıkla hiçbir yere varamayız her puan kaybından sonra istifa iistersek mourinhoyu getirsek puan kaybında yine istifasını isteriz bu sene şampiyon olamasakta istikrar adına ve sistemini oturtması adına rijkaardın kalması lazım emin olun o da bizim kadar maçı kazanmayı şampiyon olmayı istiyordur ama olmayınca olmuyor işte 90+4 te top hiç olmayacak bi şekilde gidiyor ve gol oluyor adam ne yapsın
  • 981
    (bkz: 6 aralik 2009 galatasaray istanbul bb maci) sonrası büyük ihtimalle neden burada olduğunu düşünmeye başlayacak teknik direktördür. çünkü futbolu bu kadar çok bilenin olduğu ülkede kendisine neden ihtiyaç duyulduğunu, neden bu kadar para verildiğini merak edecek, büyük ihtimalle bizim aptal olduğumuzu düşünecektir.
    sezon başında bu adam geldiğinde herkes "evet rijkaard geldi, takıma vizyon getirecek ama biraz uzun sürebilir. barcelona 'da da zaten bu zaman almıştı" diyen insanlar daha ile yarı bitmeden adamı göndermeye çalışmaktadır. pekala durumumuz ne bir göz atalım. uefa avrupa liginde grubumuzda favori olarak gösterilen takımı iki maçta da yenmiş, grubunda lider olarak namağlup bir üsttura çıkmayı başarmıştır. lige göz atarsak eğer liderden bir puan gerideyiz. nedir bu yaygara anlamak mümkün değil.
    ayrıca bu sene yapılan transferlerde haldun üstünel'in başarısı küçümsenemez ama rijkaard'ında etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
    takım fenerbahçe maçına kadar güzel oynamış farklı galibiyetler almıştır. ligde şuan lider olan takım* 10 gol yemiş ve bunun 4'ünü galatasaray atmıştır. beşiktaş 6 gol yemiş şuana kadar, bunun 3'ünü galatasaray atmıştır.
    rijkaard bence başarılıdır. http://www.transfermarkt.co.uk ye göre 25 maçta avrupa ligi dahil puan ortalaması 2.54 tür. daha ne olsundur. kimse merak etmesin şampiyonluk galatasaray'ın. nereden mi biliyorum. son 5 senedir çift rakamlı(2006-2008) senelerde şampiyonluk galatasaray'ın olmuştur. bu sene de düzen bozulmayacaktır.*
  • 984
    rijkaard değil zihniyetimizdir bizi bölen. çünkü bizim ülkemizde her maç 5 sıfır kazanılmalı, takım hiç pozisyon vermemeli, her değiştirdiğin oyuncu ya gol ya da asist yapmalı. bu kafalar değişmediği sürece rijkaard da gelse sir alex ferguson da gelse 2 maç sonra eleştirilmeye başlanır.

    ha bir de tanım yapmak lazım: kafalar değişene kadar değeri bilinmeyecek teknik adam.

    edit: imla.
  • 985
    bu adam ilk geldiğinde sistemi oturtsun varsın şampiyon olmasın dedi herkes, eminim herkes olduğuna çünkü herkes böyle bir adamın gelmesinin gazıyla böyle şeyler söyler elbette. sonuçta kendisi eski barcelona teknik direktörü, ve adamlar onun sayesinde belki "uzay futbolu" oynuyorlar.

    şimdi okuyucu, kafanda bir terazi oluştur.
    bir yere 1 ya da 2 adet lig şampiyonluğu koy, öteki tarafa ise barcelona'nın bugünkü sisteminin galatasarayımızda olma ihtimali, ihtimal diyorum hiçbir şey kesin olamaz zira, fakat bu ihtimal de yüksek bir ihtimal.

    oluşturdun mu? o zaman okumaya devam.

    bu terazi öncelikle herkesin kafasında sisteme doğru kaymış vaziyetteydi.
    lig başladı, her şey iyi, bir anda şampiyonluk aslında gelebilir sistem oturtulurken düşüncesi geldi herkese, ve bir anda şampiyon olabiliriz, olmalıyız düşüncesi geldi aklına. bir anda terazi kalkmaya başladı, ve şampiyonluk istenmeye başladı, yavaş yavaş sistem tarafı yükseldi, şampiyonluk düşmeye başladı.

    daha iyi sonuçlar alınmaya başladı, ve bir anda bu dengeler hala sistem ağırlıkta olsa da baya bir şampiyonluk tarafına doğru kaydı, taa ki ankaragücü maçına kadar. o maça kadar alınan iyi sonuçlar dengelemişti belki de. ne varsa ondan sonra oldu, her şey tepetaklak gitmeye başladı, fenerbahçe maçı, manisa derken...

    bugün bakıyorum sözlüğümüze, güzel platformumuza, 3 maç üst üste puan kaybetmişiz, ve sözlük 2 ye bölünmüş vaziyette, yani ne oldu? kendi kendimizin başarılı sonuçları sayesinde yine sonuç odaklı insanlara dönüştük. erken form tutmanın dezavantajını yaşadığımız an, o terazinin dengelenmeye başladı andı, ve bu 3 maç üst üste çorbanın tuzu oldu.

    bugün sözlükte herkes birbirine laf atıyorsa, rijkaard bilmiyor neeskens hoca değil diye, elano kötü nonda böyle leo kaleci değil diyorsa, çok üzgünüm ama bu lafları diyenler, rijkaard'ın arkasındayız, şampiyonluk gelmese de olur derken kendilerini kandırıyorlardı. o insanlar teraziyi çok çabuk kayırdılar ve bugün bu senenin şampiyonluğu rijkaard'ın sisteminden daha önemli hale geldi. bazı arkadaşlar teraziyi daha geç kayırdılar, sistemi önemsediler, ki ben de bu arkadaşlar arasındayım. ve bu iki kısım birbirine girdi, sözlük içinde huzursuzluk oldu.

    bunların olmaması gerekiyor muydu? hayır.
    bunlar olacak mıydı? tabiki olacaktı, burası türkiye.

    peki bunların olmaması için ne gerekiyor? sabır.
    türklerin en az sahip oldukları erdem nedir? sabır.

    peki bize sabırı kim öğretecek? bu sorunun cevabı da entrymize tanım olsun.
  • 986
    gelir gelmez takima kazandirdigi galibiyet serisi surerken total futbolu ogrendigimizi sananlarin, isler kotuye gitmeye baslayinca saldirdigi sahsiyettir. neyse ki sozlukte yazan bir takim futbol bilmezlerin yazdiklari asla kulagina gitmeyecek de adam mal lan bunlar ben sampiyonlar ligi sampiyonuyum oturdugu yerden beni elestiriyorlar demiyor.

    ayrica 6 aralik 2009 galatasaray istanbul bb macinda neden suclandigini da biri bana aciklasin. takimin 2 topu direkten donmus takim 80 dakika mucadele etmis ve son dakikada sanssiz bir gol yiyerek beraber kalmistir.

    rijkaard kalelerin boyutlarini mi degistirmistir? rijkaard takima savunmaya gomulun son dakikalarda ve ayaginiza gelen topu uzaklastirin mi demistir?

    neyse zaten lucescu'nun onunde ceketini iliklemesi gerekiyormus. vurun o zaman.
  • 988
    kimse yanlış anlamasın tercümanla bir sorunum yok ama bence rijkaard ve ekibine anadillerini bilen bir tercüman getirilmeli. bu ekipte rijkaard var neeskens var roca var jan derks var, tamam da baba bunları anadiliyle fikirlerini daha iyi açıklayabilecekleri bir dili kullanan tercüman getirsene, ne öyle kastırıyorsun adamı ingilizce, çıksın basın toplantısında felemenkçe şov yapsın bizde ağzımız açık dinleyelim.
  • 989
    bu maçta veya bundan önceki son maçlarda başarılı başarısız olduğu hakkında yorum getirmeyeceğim...
    ama galatasaray'ın başında uzun süre kalması durumunda türkiye'ye gerçekten çok çok büyük başarılar getireceğine inandığım büyük hocadır kendileri...

    bırakın ligimizi tanısın, top oynamaktan çok oynatmamaya çalışan rakiplerimizi tanısın, bırakın yandaş medyamızı ve bir lafla çark eden federasyonumuzu tanısın... tanısın ki kendini türk futbolundaki olumsuzluklara karşı da geliştirsin...

    sana güvenim sonsuz, sana sevgim sonsuz... uzun süreler başımızda olman dileğiyle....
  • 990
    f.rijkaard'ı elestirenleri elestirenlerin, kendini elestirmesi gerektigine inanıyorum. objektif olarak bakmak gerekirse galatasaray tarihindeki en hafif muhalafete ve elestiriye maruz kalan teknik adam. kendi adıma konuşmam gerekirse artık teknik yonden dusunmuyorum bile takımı. nasıl bir guvense icimdeki, sadece sahadakileri izleyip kendi icimde seviniyorum, hayıflanıyorum,kızıyırum vs.. ama asla burda da bu yapılırmı diyemiyorum teknik yonden, demiyorum.bu gozlerim harry kewell'ın 92. dakikada vakit gecirmek icin oyuna girdigini gordu gecen sene. bu sene hicbirseye soylenemiyorum,soylenmek de istemiyorum. ancak...soyleyenlere,elestirenlere,kızanlara sus,haaytt,otur yerine kapa ceneni demek bence haksızlık. herkes dusuncelerini soylesin. hic elestirilmezse asıl problem olan bir seyler var demektir. galatasaray taraftarı bilmelidir ki, frank bu takımın son umudu, oynayacak son kozu,atılacak son mermisi degildir.ama onemli bir projenin ve degisimin baslangıcı, kurucusudur. elestirenlere kızmayalım. herkes iyiligini istiyor takımının. emin olalım.
  • 992
    insanları anlamak mümkün değil. diyorum kendi kendime" acaba türkiye'de ki herkes futbolu çok mu iyi biliyor. herkes yıllardır maçlara çıkmış ve t.direktörlük yapmış gibi sanki" diye. çünkü eleştirileri görünce insan bunu düşünüyor. herkes fikrinden o kadar emin, o kadar dik ki, az bildiği birşeyde dahi burnundan kıl aldırmıyor. türk insanı olarak kişisel gelişimimizi tamamlayamamışız. yanlış bildiğimize yanlış biliormuşum diyemiyoruz. mutlaka dediğimiz az bilsek dahi doğruymuş gibi herşeyi bilirim bu konu da gibi atıp tutabiliyoruz. zaten çok bilen insan hiçbirşey bilmediğinin farkında olduğu için konuşurken mütevazi davranır. çünkü bilmediği o kadar çok şey vardır ki. neyse demek istediğim yıllardır bu işi yapan, bu sektöre( sektör çünkü futbol artık endüstriyel, ne yürekle yapılan birşey eskisi gibi ne de duygusallık artık yer almakta bu düzende) ömrünü adayan bir insan benden, senden, yorumcudan, x'ten y'den daha çok teknik analiz sahibidir. futbolcuları benden senden x'ten y'den daha çok tanımaktadır. nasıl mı tanıyor. sen sindirilmiş egon ve hep ezilmiş fikirlerin yüzünden sadece futbolcu niteliği olan sıradan insanları ilah yaparken, o onların ne yediğini akşam nereye gittiğini, bu hafta ki planını, sağlık durumunu, ruhsal durumunu, ve daha sayamadığım öznel birçok şeyini bilirken sen, herşeyi bilen sen adamı alıp uçurumdan aşağı atıyorsun. alıp silahla öldürüyorsun. geceleri yemek yerken izlediğin futbolla, evde televizyon karşısında gördüğün futbolla sektörünün en bilinçlilerinden olanı eleştiriyorsun. nasıl başarıyorsun bilmiyorum, ama az bildiğim bir konuda susmayı konuşmaya yeğlerim ki böylece bu konu hakkında anlamsız yorumlardan kaçınırım.

    velhasılı eleştiri güzel birşeydir fakat bilgin varsa yapıcı ve ilerleticidir. bilmeyi sevelim ve öğrenmekten, bilmemezliğimizi bilmekten kaçınmayalım. üstüne gidelim ki belki o zaman bu ülkede birşeyler değişir. mantık düzelirse, sistem de düzelir. neyse f.rijkaard dedik nerelere girdik. iyi adamdır, iyi teknik direktördür, iyi bir futbol işçisidir(kimse kızmasın herkes burdan para kazanmak için çalışıyor çabalıyor. kimisi duygusal yaklaşıyor yaptığı işe kimisi paramı alıp gideyim diye. bu bir firmada çalışan işçi içinde geçerlidir. ya yüreğini koyar ortaya, ya da parasını alıp gidecek kadar emeğini.) konuşulacak çok şey var ama mantalitemiz buna hazır değil. değişmesi, gelişmesi gerek. okumak gerek.
  • 994
    basın toplantısı yaparken gazetecilerden birisinin telefonunun çalması üzerine verdiği tepki görülmeye değer olan teknik direktörümüz. bir keresinde de ayağı kabloya takılınca basın mensuplarından sarı kart istemiştir o kablo için. büyük hoca olmak yeri geldiği zaman samimi olmayı da gerektirir. seviyoruz seni rijkaard!

    çalan telefona tepkisi için;

    http://pennearabiata.blogspot.com/...elefona-tepkisi.html
  • 995
    1980-1995 yılları arasında üst düzey futbol oynamış, 1998'den de günümüze kadar yine üst düzey teknik direktörlük yapmaktadır. kısacası 30 senedir futbolun içindedir. biz dünyanın kabul ettiği bu adamı ''futbolu bilmemekle'' suçlayabilmekteyiz-bak eleştirmek değil bu dikkat et- ve utanmadan bunu söyleyen adamları manşet yapabilmekteyiz. ne diyim yazık... zihniyetten kaybediyoruz zaten yıllardır. vizyonsuz memleketimin vizyonsuz bir sürü adamıyla anca bu kadar oluyor...
App Store'dan indirin Google Play'den alın