resim
Franklin Edmundo Rijkaard
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:62
Uyruk:Hollanda
  • 1145
    ilginç bir "taraftar" kitlesi var bu adamın. "sıçsa sıçsa altın sıçar bu adam" diye düşünerek tüm önermelerini bu düşünce üstüne inşa etmekteler. rijkaard'ı eleştirmeye kalkanları da, "teknik direktörmüsünüz, yöneticimisiniz olm siz, küçük insanlarsınız, aklınız ermez bu işlere" gibi bir blokajla susuturmaya çalışıyorlar.

    işin tuhafı; şimdi bizleri susturmaya çalışan bu "taraftar" kitlesi, #301561 no.lu entry de anlatmaya çalıştığımız gibi binbir zorluklar içerisinde, meira'nın satılmış ve hemen hemen herkes sakat ve cezalı olduğu zaman, bülent korkmaz'a teknik direktörlük ve yöneticilik dersleri vererek, lincoln ve takım için akıllar fikirler satıyorlardı.

    frank rijkaard geldiği günden beri dilimizin döndüğünce bu sözlükte bir şeyler anlatmaya çalışıyorum ve bir iddiam var.
    -bunlara da;
    (bkz: frank rijkaard/@zizonkovac)
    (bkz: frank rijkaard a mektuplar/@zizonkovac)
    veya rijkaard'ın teknik direktör olarak çıktığı maçların başlıkları altında;
    /bkz: falan filan tarihli falan filan galatasaray maçı/@zizonkovac/-

    yazılarak ulaşılabilir ve bu yazdığım entryler dikatlice okunduğunda taaa ilk günden beri bu gün gassaray da olacak sakat adedini bile verdiğim görülür.

    bu güne kadar hiç bir konuda yanılmadım;
    sabri sarıoğlu "rörörö" dediler. (bkz: sabri sarıoğlu/@zizonkovac) dedim. haklı çıktım.
    cassio de souza soares lincoln "laylaylay" dediler, (bkz: cassio de souza soares lincoln/@zizonkovac) dedim. haklı çıktım.
    şimdi detayına girmek istemediğim bir kaç konuda da hep haklı çıktım.

    hele bir lincoln'ü savunmaları vardı ki. insanın ömrüne ömür katar. kendimizce bir şeyler anlatmaya çalıştığımız için, yapmadıkları edepsizlik kalmadı. benim yazdığım entrylerin altları okunduğunda küfürden ve terbiyesizlikten geçilmediği görülür. bu terbiyesilik fırtınası karşısında, iddiamızın haklı çıkması sonucu yaptığımız şaka yollu bir takılmayı bile göğüsleyemediler. sonunda moderasyon entry'i, silmek zorunda kaldı.

    gelelim şimdiki duruma;
    öngörülerimin birincisi gerçekleşmiş olup, rijkaard sayesinde, galatasaray avrupa da fiili olarak havlu atmış durumdadır. nedenini kendine ve sözlüğe itiraf edemese de herkes biliyor.

    öngörülerimin ikincisine gelince; takımın "tırtlamaya" başladığını gördüklerinden içlerini iyice "acaba mı" korkusu sardı. benimse ilk günkü iddiam hala devam ediyor.

    "rijkaard altın sıçabilir ama altın sıçması için altın tozu (bkz: kaliteli futbolcu) ile beslenmesi lazım. ne yazık ki bugünkü gassaray yönetimi ona bu altın tozu servisini yapabilecek bütçeye sahip değil. iş bu nedenle ulusal lig de bile başarılı olması imkansız."

    umarım ben yanılır ve bu sözlükten köpek gibi özür dilerim...
  • 1171
    bu sezona ait ümitler kırılmaya yüz tutunca, sözlüğümüzde, çocuklara masallar tadında entryler girilmesine neden olmaya başlamış teknik direktörümüz. sorunlu veya sakatlıktan çıkmış, uzun zamandır takımında yer bulup top oynayamamış, bi sürü adamı toplayıp üç aylığına getireceksin, bunların avrupa da oynayamayacak olması bir dertken, bu topçularla da gelecek sezonlara yönelik düzenlemelere neden olacaksın da, ileride bizi başarıdan başarıya koşturacaksın. peeehhh.. ölme eşşeğim ölme..

    edit: kamplar kaldırılmış, idmanlar tırışka, topçular 70 ten sonra maçtan düşüyor falan filan..
  • 1187
    çocukken kuş olup uçmak istemiş, bu kanat işine fazla kafayı takınca kanatların önemine istinaden teknik direktörü olduğu takımı kanat oyuncuları ile doldurmuş insan.
    hatta bu işi öyle abartmıştır ki, takımın hiç forveti yokken bile ara transfer döneminde yine forvet yerine kanat oyuncusu almış insan.

    şuna hazerfen'i anlatsa birisi. maçan sıkıyorsa tak kanatları uç kardeşim. oynayıp durma takımla.

    tekniğe dayalı oyuna inanır. ona göre futbol teknik kapasitesi yüksek futbolcularla oynanır. iki kişiyi defansta bırakırısın. sekiz kişiyi de ileriye yollarsın. oynayın yavrularım dersin. onlar da becerebilirlerse maçı alır. ilk günden beri yazıyoruz. araya uzun toplar atabilen birilerine denk gelirsen üflerler diye ama nerdeeee.. bu takım sezon başından beri attığı gollerin onda dokuzunu, kombine ataklardan değil duran toplardan kazanıyor. takım oyunu adına bir şey yok ortada ama geldiği günden beri 4-3-3 oynatıyorum diye ilüzyon yaratmasına da ayrıca hastayım.
    helal olsun adama.
  • 1324
    hakkında elinde adam yok, bi sürü sakat var, takımda forvet yok ne yapsın adamcağız bik bik bik diye ağlayanlara, bir ara transfer dönemi geçirdiğimizi, o ara transfer döneminde ala ala avrupa da oynamayacak jo ile ali sami yen'e çaycı olamayacak manevi evladı dos santos'u aldığını bu sayede takımı forvetsiz ve adamsız bıraktığını hatırlatmak istediğim adamdır.

    -bir "neill" çıktı aradan. o da ehhh.. bugünkü gollerde gene hataları var. maç entryimde yazıcam. gerçi hatalarına rağmen memnunum kendisinden. iyi transfer.-

    biz ne diyoruz sezon başından beri. eldeki mevcut kadro ile bu adam başarılı olamaz. geçmişinde de böyle bir başarısı yok. bu adamın başarılı olması için hemen hemen takımın hepsinin kaliteli oyuncularla değiştirilmesi gerekir ama galatasaray da böyle bir ekonomik imkan yok.

    ortaya bir iddia koyup ne demişiz bu entryimizde;
    ----------alıntı-----------
    "gelelim şimdiki duruma;
    öngörülerimin birincisi gerçekleşmiş olup, rijkaard sayesinde, galatasaray avrupa da fiili olarak havlu atmış durumdadır. nedenini kendine ve sözlüğe itiraf edemese de herkes biliyor." tarih: 4-2-2010
    ----------alıntı-----------

    daha detaylı okumak için;
    (bkz: #302176)

    hafıza olayını geçtim, ağzından küfür ve hakaret düşürmeyen terbiyesiz sürüsünün zekası hakkındaki yorumlara girmiyorum bile.
  • 1369
    cevat hoca'nın yılda aldığı 36.000 euro karşılığında türkiye liginde en az 8 puan farkla şampiyon yapacağı takımı, aldığı 4 milyon euro karşılığında 18 takımlı ligin 12.cisi kasımpaşa karşısında "motive" ederek zar zor lider yapabilmiştir.

    iki gün evvel oynanan avrupa kupası maçında 90+2 de dos santos'u oyuna sokarak vizyonunu bizlere göstermiş teknik direktörümüzdür. sağolsun sinirden hala atletico madrid maçının entryisini giremedik sayesinde.

    ilk maçını 1-1 berabere bitirdiğimiz avrupa kupası maçının rövanşı olan iki gün evvelki atletico maçında dos santos'u oynatmayarak, galatasaray ın avrupa vizyonuna ihanet eden adamdır ayrıca kendisi. bu adam yüzünden cevat hoca'yı kovdular ya. yanarım yanarım ona yanarım.
  • 1689
    mahçubiyetlerini edepsizlikle gizlemeye çalışanların kahramanı. (bkz: frank rijkaard taraftarları)

    büyük ekonomik zorluklarla boğuşmasına rağmen tarihinin en pahalı takımı olarak eline teslim edilen galatasaray'ın başına geldiği ilk sezonu'nu ve üç yüz milyon dolarını çöpe atmış garip insan. ikinci sezonu'nda başarılı olabilmesinin tek bir yöntemi vardı, ilk sezonunda şampiyon olup bu şampiyonluktan elde edilecek gelirler ile futbol mantalitesine uygun transferlerini yaparak kendi sistemini oturtmak. bu fırsatı kaçırdığı için, eğer kalırsa önümüzdeki sezonda yine play station futbolcuları transfer edip yarışmacı bir takım kurmak zorunda kalacak, böyle bir takımla başarılı olabilme şansı sıfır olduğu için galatasaray'ın gelecek sezonunu da çöpe atacak adamdır.

    en önemli zararı ise şirket birleşmesine olmuştur. bankadan alınan 75 milyon dolar kredi şirket birleşmesinin yarısını bile karşılamaz. bu günkü galatasaray yönetimi omuzlarındaki yıldızlara aldanıp eline teslim ettiği fenerbahçe taklidi play station takımı ile kısa yoldan başarıya ulaşma hesapları yapmış, ne yazık ki bu hesapların bozulmasına neden olarak şirket birleşmesinin bir başka bahara ötelenmesinin müsebbibi olmuştur.

    son bir joker hakkı kalmıştır. doğru kullanamazsa bu sezonu tamamlayamaz.
  • 1711
    11 nisan 2010 galatasaray diyarbakirspor macinda yapılan protestoyu olumlayarak kişiliği ve zekası hakkında beni yanıltmamış teknik direktörümüz. başkanımız adnan polat ile birlikte açıklamaları yan yana getirilince bu konunun daha önceden aralarında konuşulduğu ve fikir birliğine varıldığı görülmekte. tebrik ediyorum kendisini, adamlık budur. merak ettiğim şey şu, daha önce böyle bir şeye tanık olmuşluğu vakimidir acaba? hani avrupa, mantalite filan diye savunuluyor kendisi de. avrupası mantalitesi bu olan adam başımızın tacıdır tabi ki. ne demek!!!!!
  • 1718
    süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam. süper bi teknik adam.

    40 kere yazdım. malum bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş. işimiz hurafelere kaldı. bu büyü de kendisine kıyağım olsun.
  • 1756
    şu adamı ilah yaptılar ya başımıza, yanarım yanarım ona yanarım. galatasarayı kanatçı dükkanına çevirdi. kanatlardan top şişirden başka bir şey yok. sistem mistem hepsi yalan dolan. toplayalım yetenekli futbolcuları, akalım sağdan soldan faydalanalım kovandaki baldan. sistem hak getire. 4-3-3 yalanı adı altında çıkar milleti sahaya, sol ve sağ beki yolla ileri, kalsın geride 2 kişi, 8 kişi ile saldırın aslanlarım. yollayın onsekize topu, nokta santrafor yazar. olmazsa saldırırken bir duran top alırız nasıl olsa, hop onsekizin içinde bi kargaşa bi kaos yazdıkmı golü tamam. yaslanırız geriye yatarız üstüne maç biter.

    (bkz: zizonkovac/#373600)

    -ileride soyunma odasında bunları dediği ortaya çıkacak ama ne fayda.
  • 1779
    ben böyle bir adam görmedim. dünyanın her tarafındaki maçları seyrederim, kulübesinden çıkmayan teknik adam olarak bu arkadaşı gördüm. yardımcısı 90 dakka kulübenin önünde maçı yaşıyor, adam kulübesinde kardeşim. bir kere dışarı çıktı o da neeskens le konuşmak için.

    ya kardeşim dünyada başka örneği varmı bunun. hangi teknik direktörün yardımcısı 90 dakika kulübenin dışında durup maça müdahale etmeye çalışırken kendisi kulübede oturuyor. alla alla.

    sokakta işte sözlükte bir takım insanlar bu adamın başarısı için uzun vadeler koyuyorlar önümüze. benim adım zizonkovac ben beklerim beş sene daha. (size inat ölmüycem ulan) yalnız bu vade sonunda yana yattı çamura battı gibi mazeretlerle gelmeyin. başkasına yorgan tavsiye edeceğinize kendinize peçe ölçüsü aldırmaya bakın yüzünüzün kızarıklığını başka türlü gizleyemezsiniz demek istiyorum.

    haaa.. bir de;
    sezon başında çok büyük konuşanlar tek tük çaktırmadan sıvıştılar sözlükten. ben beş yıl sonra da buradayım. sıvışmak yerine buralarda dolaşmanızı beklerim.
  • 1790
    kendi takımındaki sporculara etmedik hakaret bırakmayan taraftarların kıçını öptüğü teknik direktör. basından önce sen takımında ki sporculara değer ver ki o armanın formanın şerefi olsun. o armayı formayı taşıyanlara etmedik hakaret bırakmazsan, o armayı formayı bir kez bile sırtında taşımamış ve taşımaya da niyeti olmayan adamı takdir edilecek bir şey yapmadan şişirerek, kendi yanar dönerliğine kılıf aramak zorunda kalırsın.
  • 1839
    hakkında entry girerken psikologların 10'a kadar saymamı ve ondan sonra başlamamı tavsiye ettikleri adamdır. ben 1000'e kadar sayıp giriyorum entry'i.

    maçtan sonra mağlubiyetin nedenini takımın kalitesine bağlamış teknik direktördür. maçtan dönerken radyodan kendi kulaklarımla duydum. aslında bu takımla bu kadar diyerek futbolcuların yeterli kaliteye sahip olmadığını anlatmak istedi. kalitesi düşük dedi kısacası. allah için şu takımın futbolcularını türkiye ligindeki diğer takımların futbolcuları ile teker teker kıyaslasa nasıl bir sonuca varır merak etmekteyim. hakkındaki kanaatimi kendi ağzı ile açık bir şekilde beyan etmiştir. futbolculardan takım yaratmayı beceremez. sadece yıldızları yönetebilir ve sadece yıldızlarla başarılı olabileceğini düşünür. gerçi barcelona'yı komple getirip üzerine galatasaray forması geçirsen türkiye liglerinde ancak orta sıralara oynatabilecek kadar yeteneksiz ve kabiliyetsiz ve yaşamsal gerçeklikten uzak olmasının yanı sıra gözlem ve mantık yetenekleri sıfır bir adamdır kendisi.

    evet ortada bir kalite sorunu olduğu gerçek ama o kalitesizlik ne yazık ki takımda değil sir.
  • 1872
    yukarıda linki verilmiş ama yazar arkadaşımızın affına sığınarak o yazıyı buraya taşımak farz olmuştur.

    --alıntı--

    güle güle rijkaard

    antalya karşısında yaşanan durum ve sonrasında yaptığı açıklama, rijkaard'ın g.saray'la yollarının ayrılmasını zorunlu kılıyor. hollandalı teknik adam, tarihin en pahalı kadrosuyla ortaya çıkan rezaletin ardından hala kadro yetersizliğinden sözediyor. kewell ve baros'un sakatlıklarına çözüm ararken bile, 'transfere gerek yok.' dese takımda kenetlenmeyi sağlayabilirdi.

    hangi takımın başına kimin geleceği ya da gideceği hiç derdim olmadı. buna benzer konularda ne yapılması gerektiğini yönetimler bizden çok daha iyi bilirler. bilmezlerse de yaşanan gelişmeler onlara bunu ödetir ve öğretir.

    rijkaard'ın sarı kırmızılı kulübe gelmesinin ne kadar önemli bir olay olduğunu defalarca yazmak zorunda kaldık. çünkü yapabildikleri o kadar yetersizdi ki sürekli geçmişini ve kariyeri hatırlatma zorunluğu ortaya çıkıyordu. bu sezon yaşanan fiyaskoya karşın görevinde kalması gerektiği kanısındaydık. gelgelelim, antalyaspor karşısında yaşanan durum ve sonrasında yaptığı açıklama galatasaray'ın onunla vedalaşmasını zorunlu kılar gibi.

    nitekim 2. başkan mehmet hel-vacı'nın açıklamalarını böyle okumak gerekir. olmayan paralarla tarihin en büyük yatırımını yaptıktan sonra kimsenin masal dinleyecek hali yok. bundan çok daha sınırlı kadrolar ve teknik adamlarla sarı kırmızılı takımın neler yapabilmiş olduğu da biliniyor.

    rijkaard ilk günden bu yana neyi nasıl yapması gerektiğine bir türlü karar veremedi. daha ilk resmi maçında tobol deplasmanında berabere kalmış olmak bile büyük bir skandaldı. çünkü rakibin toplam değeri 3 milyon euro idi. sizdeyse tek başına bundan çok daha fazla eden bir yığın oyuncu vardı. g.saray'ın bütün hedeflerinden bir bir kopmasında rijkaard dışındaki tek önemli neden kewell ve baros'un sakatlıkları oldu. onlarla ilgili çözüm bulmak da hollandalı hocanın göreviydi. "transfere gerek yok" diyebilmesi bile takımda farklı bir kenetlenme oluşturabilirdi. özellikle jo ve giovanni'nin transferinin yol açabileceği sorunları rijkaard hepimizden önce görebilmeliydi.

    rijkaard ile galatasaray herhangi bir yönde ileriye doğru tek adım atamadı. sezonbaşında çok önem veriliyormuş gibi görünen gençlerden sadece emre çolak kaldı elde. serdar eylik bile orduspor'a gönderildi. oysa bunlarla ilgileniliyormuş gibi yapılarak çok zaman yitirildi.

    hesapça oynatmak istediği sistem yolunda sarı kırmızılı takım tek adım bile atamadı. tam tersine, rijkaard'dan önce takımın temel direği durumundaki bazı oyuncular düpedüz yok edildi. o zaman bonservis bedeli 8 milyon euro denilen servet'e şu anda 2 milyon verecek bir kulüp çıkar mı dersiniz? galatasaray'ın göreli başarı yaşadığı tek alan avrupa olabilirdi. ne yazık ki oradaki başarı, sadece zayıf rakiplerle çok maç oynamış olmaktan ve iki panathinaikos maçını kazanmaktan doğan bilanço şişkinliğinden ibaret kaldı. sturm graz karşısında yaşananlar da zaten bu bilançoyu sıfırlamış oldu.

    rijkaard, galatasaray'ı ve tür-kiye'yi anlama konusunda başlangıçta çok umut verici sözler etmiş, biz de buna hayranlık duyduğumuzu söylemiştik. "burada herşey var ama yarım yarım" sözleri önemliydi. bunu bir bütünlüğe götürmesi gereken adam kendisiydi. ancak bu yolda hiçbirşey yapamadı. eskişehirspor maçı öncesinde galatasaray liderdi. orada yönetimin genel kurul telaşına daldığı dönemde işe sahip çıkması gereken adam rijkaard'dı. peşpeşe gelen yenilgi ve beraberliklerle puan kayıpları karşısında hollandalı hoca hiçbir çözüm üretemedi. cim bom, kimi zaman kendisinin 10'da 1'i kadro değerine sahip takımlara şaşılacak bir kolaylıkla yenildi.

    bu sezonun bütün emeklerinin yok olup gitmesine ve taraftarın da çıldırmasına yol açan fenerbahçe maçının önemini kavrayabildiği bile kuşkuluydu. çünkü sahada herhangi bir maçtaki gibi bir galatasaray vardı. arda'nın oynayamayacak durumda olduğunu bile göremedi ve bir yığın faciaya yol açtı. rijkaard zaman zaman derwall ile kıyaslanıyor ve 'ilk sezonda alman hoca da çok sıkıntı çekti' deniliyor. ikisinin çalıştığı koşullar arasında ortaçağ ile bugün kadar büyük fark var. üstelik derwall'in ilk yılında cim bom destansı bir türkiye kupası kazanmış ve geleceğe doğru da sağlam adımlarla yürüdüğünü göstermişti. rijkaard ise tarihin en pahalı kadrosuyla ortaya çıkan rezaletlerin ardından hala kadro yetersizliğinden sözediyor. şurası artık kesin olarak ortaya çıktı ki sarı kırmızılı takımın onunla varabileceği hiçbir yer yok! tam tersine önümüzdeki sezon da benzer birtakım rezaletlerin yaşanabileceği çok açık biçimde ortada. bütün bunlar da "güle güle rijkaard" demekten başka bir çıkış yolu bırakmıyor...

    yazar: ahmet çakır

    --alıntı--

    http://www.zaman.com.tr/...e=gule-gule-rijkaard
  • 1924
    dünya üzerinde evlenme vaadi ile kandırma gibi bir suçun olduğu tek ülkede yaşamamıza neden olan ruh halinin orta çıkardığı delüzyonları göstermesi açısından iyiki ülkemize gelmiş dediğim teknik direktör.

    evlenme vaadi ile kandırma denen suç bir tek bu ülkede var. (bunu biliyormuydunuz). yani sonuç olarak birisi sizi şaapıyo aslında ve sen mahkemeye çıkıp, hakim "yavrum kendini niye şaaptırdın" diye sorduğunda, "seninle evlenicem dedi hakim bey" diye cevaplıyorsun. hakimde içinden "e be güzel kızım, evlenmek için sadece vaat yeterlimidir, kendini şaaptırmadan önce düşünmen gereken başka yönleride var böyle bir ilişkinin, sen salakmışsın demek ki" diyip 18 yaşından büyüksen hukuki bir dille sana siktiri çekiyor.

    uzun yıllardır siyaset te yapmaktayım. siyasette de var böyle bir şey. bu ruh haline siyasette de defalarca şahit oldum. bu ülkenin insanı vaat ile satın alınabilen dünyadaki tek insan profiline sahiptir. para ile demiyorum bak, vaat ile diyorum. siyaset denilen gayya'nın içine nice namuslu ve değerli insanlar girdiğini gördüm ama ne yazık ki hiç bu tür adamların peşinden gidildiğine şahit olamadım. kim ilizyon gösterisi yapar ve vaatte bulunursa ona hayranlık duyan bir insan tipidir yurdum insanı.

    evet kandır. kandır kandırabildiğin kadar..
  • 1959
    bende ayna etkisi yaratan teknik direktörümüz. akşamları şu sözlüğe girip iki stres atalım diyoruz, fırt sol farmeden fırlıyor ismi. ayna alkollü adamı çarpar, o yüzden hiç bir meyhaneye ayna konmaz. ulan adam gitti memleketine, karısı ve çocuğu ile kafasını dinliyor, ben de bu başlığı gördükçe adamcağızın kulağını çınlatmak zorunda kalıyorum. yazıktır günahtır ya.
App Store'dan indirin Google Play'den alın