şimdi fran rijkaard'ın hayatımdaki yeri suyu sıkılmış bir portakalın posası kadar. yesem mi yemesem mi diye düşünüp boşver dediğim. peki frank rijkaard'ın kendisi ve kariyeri umrumda mı? hayır.
benim takıldığım sizin kafa yapınız. yaptığınız mantıksız futbol eleştirilerine zerre ilgi duymasam da tavrınıza, tarzınıza hastayım. negatif olarak. hani bir çocuğu eğitirsin ya aman küfretme, kimseye vurma, tükürme falan diye... işte bunlar temel ahlak prensibini oluşturur. ve maalesef ki sözlükte birkaç başlık altında bu eksikliği yaşayan insanları bulmak mümkün.
ilk önce frank rijkaard başlığı. sonra milan baros, harry kewell, sabri sarıoğlu, fatih terim başlıkları. bir dikkat edin, ayırın vaktinizi hepsini okuyun en az 10 isim çıkarırsınız. adam kötü lan. yetişmemiş, yetiştirilememiş. temel ahlak prensiplerinden nasibini alamamış. niyeti küfür, niyeti hakaret, hor görme.
adamın hayatına baksan, gerçekten başına kötü şeyler gelmesini istediği insanları bir şekilde kendi hayatına sokmuş, onlara açıktan bir şeyler demeye gücü yetmiyor, götü yemiyor, içinden küfrediyor, hakaret ediyor, aşağılıyor, biriktiriyor hislerini ve kötü sözlerini sonra buraya gelip kusuyor. tüm biriktirdiği kinini nefretini senin benim sevdiğim adamdan alıyor lan.
siktir git oğlum manyak mısın?
hani, trafikte birisiyle tartışırsın da büyütecek mesele yoktur tam yoluna giderken adam geri dönüp küfreder bitmiş mevzu için, işte aynı kafa. yukarıda. en başta. sonra altında sonra bir altında ve küfür olmasa da küfür yerine geçen kelimeler, hakaretler... hırsın kime aslanım? git kime kızdıysan ondan al hıncını. bir de en vasat hoca demezler mi arkadaş,
reinhard saftig ne o zaman? ona ne diyeceğiz? orospu evladı mı diyeceğiz? ben demem, sen dersin. benim ona en fazla diyeceğim ''galatasaray'dan sözleşmesi feshedilerek kovulan ilk hoca'' seninki ne? kazık, vasat, kıvırcık bıdı bıdı...
çıkıp gitmiş ve başarısız olmuş bir adamın ardından elbette ki başarısızlığını yad edersin. ama temel ahlak prensipleri? nerede?
sorsan desen ki, ''kardeş! hayatın bir yerinde illa ki başarısız bir hamlen olmuştur ve insanlar 3-5 yıl sonra yine de seni sadece bununla hatırlasa? gittiğin bir yerde karşılaştığın o güruh - vay bi boku beceremeyen x gelmiş- dese ne hissedersin'' diye cevabı demogoji olur.
bu millete düşünmekten çok konuşmayı önemli kılan algı mekanizmalarının tümünün amına koyarken pazar gününüzü sakinlikle geçirmenizi tavsiye ederim.
tanım : galatasaray'ın başında olduğu sezon, takım tüm maçlarda toplam 104 sarı 3 kırmızı kart görmüştür.
edit: yazıyı kendi üstüne alıp da ''siktir git olum manyak mısın'' kısmına takılanlar o kısmı ''ya bırak allahaşkına'' olarak değiştirebilirler. daha da incelemem, kırılırım...