ilk defa bir serisinde ilk denediğim taktikte başarıyı yakaladığım oyun.
başlarken gerçekçilik uğruna, takımlar için ilk transfer dönemini kapattım. oyunda sakatlık olayı inanılmaz abartılmış, ya da ben bi yerlerde yanlış yapıyorum bilmiyorum ama şu ana kadar neredeyse sakat vermediğim hafta yok diyebilirim.
hazırlık maçlarında biraz bocalamama rağmen taktiğimde ısrar edince bir kaç maç sonra acayip efektif bir taktiğe (kanatların merkeze oynayıp ceza alanına girdiği, bu açılan boşluklara beklerin katettiği, merkez orta saha oyuncularının da bekleri beslediği, beklerin topla buluştuktan sonra ceza alanında orta açmak üzere en az 3-4 adamı bulabildiği) dönüştü. öyle ki...
daha sezona başlarken zaten emre akbaba, falcao, şener sakatlıklarıyla başlıyoruz. bunun üzerine andone ve belhanda da eklenince baya bi düşüncelere daldık...
sistemimiz 4 1 2 2 1 şeklinde. 4lü savunmada tek pasör stoper
* ve önlerinde bir regista
* ile onun önünde box-to-box
mario lemina ve oyun kurucu
jean michael seri bulunuyor. kanatlarda ise solda
henry onyekuru sağda
jimmy durmaz ile oynarken ileride çalışkan forvet rolünde
adem büyük bulunuyor.
sezona
akhisar'ı süper kupa'da 3-0 la geçerek winner kimliğimize yakışır bir başlangıç yaptık... ardından süper lig'in açılış maçında sami yen'de 27. dakikada adem'in direk kırmızısı sonrası yaklaşık 60dk 10 kişi oynamamıza rağmen
beşiktaş'ı 5-2 ile sahadan sildik. 2.hafta deplasmanda forvette mecburiyetten onyekuru ile çıktığımız maçta
gençlerbirliği'ne 2-1 mağlup olduk. bu maçtan sonra andone'nin de dönüşüyle birlikte evimizde
yeni malatyaspor'u 4-0'la rahat geçerken adem büyük'ü 4 aylığına sakatlığa kurban verdik. sevindirici haber falcao'nun sakatlıktan çıkmasıydı. 3. haftada
göztepe deplasmanında ikinci yarıda oyuna aldığım falcao, kaçırdığı penaltıda dönen topu tamamlayarak 3 puanı 0-1 ile hanemize yazdırdı. 4. hafta
gaziantep deplasmanında iki kere geri düşmemize rağmen falcao ve lemina'nın golleriyle 2-3 galip geldik. 5. haftada lider
trabzonspor deplasmanında orta saha üçlümüz selçuk-lemina-seri'nin golleriyle 1-3 galip gelerek 3 hafta ardarda deplasmanda oynadığımız bu garip fikstürden kayıpsız çıktık. 6. haftada eskiden ezeli rakibimiz olan
fenerbahçe'yi sami yen'de konuk ettik. berbat oynadığımız maçta selçuk inan'ın en az 35 metreden attığı inanılmaz gol ile öne geçtik. kontra atakta falcao ile 2'yi bulunca iyice yatış moduna geçtik. 83. dakikada fenerbahçeli bir futbolcunun
* golüyle önce farkı bire indirdiler ardından 85. dakikada penaltı kazandılar, bütün momentum fenerbahçe'ye dönmüşken, o an futbolun dinamiklerini altüst eden biri sahneye çıktı "
fernando muslera". ardından 90+2'de andone ile skoru 3-1 yapıp 5 maçlık bir seriyle liderlik koltuğuna oturduk...
bu maçtan sonra
belhanda,
feghouli ve
ahmet çalık'ın başı çektiği bir grup futbolcu işler kötü gidiyor gibi saçma sapan bir sebeple ayaklanıp takımı sabote etmeye çalıştı ve bir galatasaray teknik direktörüyle nasıl konuşmaları gerektiğini öğrenene kadar süresiz kadro dışının tadına vardılar.
transfer dönemi kapandıktan sonra sözleşmelerinin son senesindeki yuto ve mariano'yu toplamda 5m euro'ya rus kulüplerine postaladım. daha önce gitselerdi jesse'nin lisansını çıkartırdım :(.
şampiyonlar ligi'nde
manchester city,
leverkusen ve
porto ile eşleştik. ilk maçta deplasmanda city'ye 2-0 yenildik. 2. maçta leverkusen'den 90.dkda yediğimiz golle sami yen'de 1-1 berabere kaldık.
çok hızlı ve keyifli başlayan bu kariyerde bakalım nasıl bir hikaye çizeceğiz...