• 377
    daha hala önce satıp sonra oyuncu almak zorundaymış gibi yorumlar yapilan uygulama. daha nasıl ve neyle anlatılması lazim bilemiyorum. şimdi alip mayista satsan bile oluyor arkadaşım.

    ayrica fatih terim'in de haberi yok demek ki bu ffp denen şeyden ki 4 aydir forvet isteyip duruyor. biriniz gidip söyleyin bari "hocam ffp var alamiyoruz" deyin. transfer olmamasini ffp kilifina uydurmaya calisanlar daha iyi biliyor demek ki.
  • 385
    ffp'ye bağlı olarak her transfer dönemini (sezonu değil) artıda bitirme zorunluluğumuzun yanı sıra, futbol a.ş.'nin bu sezon sonunda en fazla 20 milyon € zarar açıklama hakkı vardır. önümüzdeki sezonu ise zararsız bitirmeli, bir sonraki sezon ise kar açıklamalıdır. bu nedenle ffp' nin neden olduğu cezanın sadece bonservisle transfer yapmak üzerine olmadığının bilinmesi lazım.
  • 386
    futbol a.ş.'nin sezon sonunda en fazla 10 milyon € zarar açıklama hakkının olduğu uygulama;

    demek ki başarılı olmamız ve şampiyonlar ligine tekrar gitmemiz şart oğlu şart. mevcut kadro ile de tarihimizin en kolay cl grubunda ve süper lig de düştüğümüz durumlar ortada. küçülerek veya sadece futbolcu satarak borç ödenemez. cl geliri olmadıktan sonra, kombine-bilet satamadıktan sonra zarar etmememiz imkansız.
  • 387
    uefa tarafından bizim geçmiş dönemlerdeki gibi savruk davranmamamız için çıkarılan, ama her ülkede arka kapısından dolanılan kurallar bütünüdür. bu sene bize verilen kadro kısıtlaması yüzünden devredeki transferlerimizin kayıt işlemlerinde sorun çıkma ihtimali olabilir.

    1-) ülkede yetişmiş oyuncu sayısı serdar’ın kadrodan çıkmasıyla azalmış olacak, yerine kimi koyup tamamlayabileceğiz meçhul
    2-) 3 değişiklik dediğimiz kısmın da ucu açık. burada fm* örnekleri pek sevilmez ama ben bu seneki oyunda devre arası avrupa kadrosu guncelleme geldiğinde 3 replacement(değişiklik) 3 new register(yeni ekleme) olarak gördüm. bu durumda biz yeni 3 transferi eren ve serdar satılırsa 3 yeni kontenjanından düşerek, diğer yeni gelebilecek oyuncumuzu da eldekilerden birini düşerek yapabiliyor olmalıyız diye düşünüyorum. (bilen varsa beri gelsin, meraktayim bu konuda)
  • 388
    satılacak futbolcularımızın durumuna göre, 2018 - 2019 sezonu ara transfer dönemi'nin kalan son iki haftasında, 10-15 milyon euro arası bir tutarı çatır çatır harcamaya bizi "mecbur" eden uygulama.

    benim ciddi bir bilgi eksikliğim varmış, ara transfer döneminde futbolcu satışı sonucu oluşan (+) harcama bütçesi bu dönemde harcanmazsa yaz dönemine devretmiyormuş. belki birçoğunuz zaten biliyorsunuzdur bunu.

    şimdi beni mutlu eden şey temelde futbolcu transferlerinden ziyade güzel satışlar olsa da, bir önemli tespiti yapmak gerekiyor. o para bu 15 günde harcanacak arkadaş, harcanmak zorunda. ve kime harcanacağı da, belki hiçbir zaman olmadığı kadar önemli. o parayla, sonraki dönemlerde para edecek, genç (mümkünse 25-26'larını aşmamış, zira daha yaşlısı gelip 2 sene oynasa yaşı 29'una dayanıyor) adamlar almak mecburiyetindeyiz. kadromuzun ihtiyaçlarından bağımsız söylüyorum bunu, bazı mevkiler kiralık oyuncular ile kapatılabilir tabii ki, fakat mutlaka bonservis ödeyip, nispeten genç oyuncuları takıma kazandırmamız şart.

    bu paranın yatırımda kullanılmaması, ya da kötü yatırımlar yapılması, sonraki transfer dönemlerinde bizi içinden çıkılması zor bir döngüye sokabilir. düşük kadro kalitesini, satacak adam da olmayınca yükseltme imkanı kalmıyor çünkü. ve şu anki durumda, rodriguez ve belhanda'dan sonra ozan kabak haricinde satışından güzel para kazanabileceğimiz bir oyuncumuz aklıma gelmiyor (belki biraz da feghouli).

    bu süreç, yönetilmesi gerçekten zor bir süreç, çünkü kimse gerizekalı değil. bir adamın karşısına, bir oyuncusu için pazarlık yapmak için oturacaksın mesela. adam seni araştırmış olacak:

    - kadronda kapatmak gereken bir sürü gedik var, transfer zaruri
    - taraftar baskısı çılgın
    - ve elinde, transfer döneminin sonuna kadar harcamak zorunda olduğun bir para var. 2 hafta içinde harcanmazsa bir daha transferde kullanamıyorsun.

    bu şartlarda, tüm pazarlık gücü karşı tarafta. ve zaman geçtikçe daha da güçlenecek. düşünsenize, transferin son günündeyiz, bizim görevlilerimiz oturmuş pazarlık yapıyor bir oyuncu için, kalan 5 m bütçe var diyelim. o adamın değeri 2 m olsa bile o 5 m'u senden alırlar, hem de söke söke.

    yakın zamanda yaptığımız marcao ve emre taşdemir transferlerinin detaylarının bildirilmemesini de bu gerekçeye bağlıyorum açıkçası. bu bir poker oyunu, ve kartları mümkün mertebe kapalı tutabilmek gerekiyor. pazarlık yaptığın adam, seninle ilgili ne kadar az şey bilirse o kadar avantajlısın çünkü. bu detayların, transfer döneminin sonlanması ile birlikte paylaşılacağından hiç şüphem yok.

    özetle, çok kritik bir iki haftaya girmiş durumdayız, en kısa zamanda işlerin çözülmesini umuyorum. aksi takdirde fena köşeye sıkışacağız çünkü.
  • 389
    uefa ile 2018-2019 sezonundan geçerli olmak üzere 4 yıllık bir anlaşma yaptık ve özetle her bir sezon için de sattığın kadar al şartımız var.

    18-19 sezonuna başlarken kafa kafaya gibi girmiştik.

    2018 - 2019 sezonu ara transfer döneminde ise şimdilik garry rodrigues(7 m euro) ve ozan kabak'ın satışından gelen(11-12 m euro) var. marcao için ise ödediğimiz 4 m euro var. yani an itibariyle toplamda 14-15 m euroluk bir artıya geçme durumumuz var.

    şimdi bu parayı öyle bir kullanmalıyız ki, bu harcadığımız paralar bize sonraki 3 yıl için bir nevi sermaye olsun.

    marcao bu açıdan önemli. yaşı düşük , yıllık ücreti makul. elinden rahatlıkla çıkarabilirsin.

    eğer bu parayı kullanmaz ve elimizde tutarsak 2019 - 2020 sezonu transfer döneminde elimizde yeni bir kadro kurabilmek için para edebilecek çok fazla oyuncu kalmayacak. (belhanda, feghouli vb) ndiaye, henry gibi oyuncuların da kiralık olduğu düşünülünce transfer yapmamız çok güçleşirken, takım da ciddi oyuncu kaybetmiş olacak.

    bu sebeple her ne kadar ara transferde zor olsa da bu 15 m euroyu doğru kullanıp 1-2 yıl içinde bize performans vereceği gibi ciddi bonservis getirebilecek isimlere yatırmamız gerekiyor.

    yoksa bunun sonu sürekli bonservisi elinde olan oyunculara yüksek maaşlı kontratlar vermek olur ki beşiktaş benzer hatayı yaptı, hali ortada.

    çok akıllı bir kadro mühendisliğine ihtiyacımız var, dilerim fatih terim önderliğinde bunu başarabiliriz.

    zaten şurayı dediğim şekilde atlatırsak önümüzdeki 3-4 yıl önümüz açık...
  • 390
    öncelikle şu bildiriyi okumalıyız.
    https://www.galatasaray.org/...irma-anlasmasi/39821

    13 haziran 2018 yılında uefa ile yapılan anlaşmanın detayları sitemizde belirtilmişti.yapılandırma anlaşması, 2018/19, 2019/20, 2020/21 ve 2021/22 sezonlarını kapsıyor.sitede şu şekilde bir açıklama söz konusu.

    * şirketimiz, bu anlaşma süresince, uefa a listesine dahil edilebilecek yeni oyuncu transferlerinde belirli bir sınırlandırmayı kabul etmektedir. bu sınırlama, sezon bazında net transfer gelirlerinin (transfer gelirleri-transfer harcamaları) pozitif olması şartını içermektedir. bu sınırlama, önümüzdeki sezonlarda bu anlaşmada yer alan operasyonel ve mali kriterlere uyum gösterilmesi durumunda 2021/22 sezonunda kaldırılacaktır. halihazırda uefa 2017/18 a listesinde yer alan oyuncular ile, sözleşmesi bitmiş ve serbest oyuncular ile imzalanacak sözleşmeler bu sınırlama kapsamında değildir.*

    yapılan anlaşma da sezon bazında ibaresi dikkati çekiyor. sezon bazında demek 1 yaz transfer dönemini ve kış transfer dönemini kapsar bildiğim kadarıyla. eğer ki yanlış yorumlamıyorsak sattığın kadar al kuralına göre kış transfer döneminde yaptığımız satışlar yaz dönemine geçmiyor. bu kış döneminde yaptığımız satış rakamlarını bu sezon bitmeden kullanmamız gerekiyor. yani 2019/2020 sezonuna yine sıfır bütçe ile giriyor olabiliriz.

    umarım yanlış yorumluyoruzdur ya da yönetimimizin bundan haberi vardır.
  • 394
    ''fair'' olmayan kuraldır. biz sırf bu kurala uymak için geçen sene ndiaye, yazın gomis, şimdi ise ozan kabak ve rodrigues'i sattık. maicon, belhanda gibi isimleri saymıyorum. buna rağmen her şeyi kuruşu kuruşuna hesaplıyoruz. diğer taraftan araplarca satın alınmış psg sadece forvet üçlüsüne 450 milyon para verebiliyor. ee bunun şimdi neresi fair. eyy uefa sen kimsin.(burası işin esprisi tabii) bu gibi sebeplerden dolayı takımlar arası makas açılıyor ve hep aynı takımlar bu sahnede yer almaya başlıyor. bu da beraberinde futbolda tek düzelik ve sıkıcılık meydana getiriyor. tabiri caiz ise bir takım bir daha asla bileğinin hakkı ile avrupada kupa kazanamayıcak hale getiriliyor. ajax gibi altyapı takımlarının eli giderek güçsüzleniyor.
    her ne kadar ajax gibi takımların eline bu satışlardan iyi para geçiyor ise de yakında bu paralar geçmeyecek. avrupanın zengin kulüpleri (psg, city, real) hazır oyuncu almanın ne kadar pahalı olduğunu gördüler, bu yüzden altyapılarına büyük yatırımlar yapıyorlar. 5-10 sene içinde bu zengin kulüplerin altyapısı ve hollanda/belçika gibi maddi gücü nispeten düşük ülkelerin altyapıları arasında büyük bir uçurum olacağını tahmin ediyorum. bu kulüplere ilk darbeyi vuran bosman kanunları idi ve bu uçurumların artması bu kulüplerin yarışmacılığını büyük ölçüde geriye itecek.
    futbol daha da tekdüze hale gelecek, modern futbol adı altında futbolun defansifleşmesi ile de seyirci sayılarında düşüş olacağını tahmin ediyorum. bu şekilde futbol kendini imha edecektir.
    tabii biraz ütopik olduğunun farkındayım ama benim beklentim bunlar. özellikle arsene wenger gibi futbol adamları bunu engellemeye çalıştı ise de başarılı olamadılar ve pes ettiler.(mesut ve sanchez transferleri ile başladı)
    ben iki jenerasyon içinde futbolun yerini e-sporların almasını bekliyorum. olmaz diyeceğinizi biliyorum ben de bunun karşılığı belli olmaz diyorum.
  • 395
    ülkenin durumuyla birebir ilişkilendirdiğim denetim. üretimden elimizi çekip hazır parayı harcadıkça refah seviyemiz artmış sandık fakat ilerideki yıkımı arttırdık. (sneijder,drogba,misimovic,elano,...vb. transferler) bugün ama öyle bir şey oldu ki takımımızı zorla üretim moduna soktu. kısa-orta vadede geliştirdiğimiz ve avrupa’ya pazarladığımız futbolcular mentalitemizi değiştirirse bize sağladığı yarar çok daha büyük olacaktır. işte öyle olursa kısıtlama değil kazanım olur.
  • 396
    günden gune ismini duyurmaya calismak icin kulup baskanligina soyunan, kuluplerin gelecegini satan insanlara dur diyebilen uygulamadir. adaletle uygulandigi takdirde cok yararli olacaktir.
    uzun vadede seve seve olmasa da sipa sipa uyacagiz bu kurala ve bu kural sayesinde kulup yavas yavas borcsuzlanacak.
    yonetime de para, şan, şöhret pesinde kosmayan gercek takim sevdalilari talip olacaktir.
  • 397
    hala daha kendisine istinaden alınan transfer gelir - gider dengesi cezasının transfer dönemleri arasında paylaştırılabileceğini zannedenlerin bulunduğu uygulama. paylaştırılamıyor arkadaşlar. her transfer dönemi kendi içinde değerlendiriliyor. yani 18/19 transfer dönemindeki dengenizdeki artıyı 19/20 transfer dönemine aktaramazsınız. eğer yönetim bunu bilmiyorsa zaten kalkıp gitsinler o koltuktan. ama bilmiyor değiller.
  • 398
    fair olmayan kurallardır. fakat bizim için bu konu sonraki meseledir. şu anda bizim mevzumuz psg ile, dortmund ile yarışmak değil, hayatta kalmak, sağlıklı bir şekilde varlığımızı sürdürebilmek olduğu için varlığına şükrettiğim, pamuklara sarmak istediğim kurallar bütünüdür. zira bu kurallar olmasa idi tüm türk kulüpleri gibi galatasaray da yirmi yıldır olduğu gibi "kaçınılmaz" sona, yani çöküşe doğru "coşkuyla" koşmaya devam edecekti.

    dinsizin hakkından gelen imansız kurallar sistemi.
  • 399
    fair olan kurallardır. evet uygulayanlar fair değildir. avrupa'nın büyük kulüplerine veya arkasında büyük sermaye olan kulüplere (rus takımları gibi) uygulanmamaktadır. ama sorun kurallarda değil uygulayanlardadır. galatasaray'ın şu anda bu gücü olmadığı için bize takır takır uygulanmaktadır. ama bu, dezavantajımız değil aksine kurtuluş reçetemizdir. ben şişirilmiş sponsorluklar ile büyüyeceğimize akılla büyümeyi tercih ederim. çünkü biri bugün var yarın yoktur. diğeri ise bizi her zaman yarışın içinde tutar.

    ayrıca sanıldığının aksine büyümeyi engellemez. senin ürettiğin değer arttıkça harcayabileceğin miktar da artar. ve bütçen sağlıklı bir yapıya dönüşünce yeni bir anlaşmaya gerek olmadığı için sınırlamalar da kalkar.
  • 400
    galatasaray yönetiminin elini kolunu bağlayan sistemdir. yönetimin bu kadar suçlanmasının da asıl sebebi bu kuraldır.

    uefa'nın tüm kulüplere aynı oranda ffp uygulamadığı da yadsınamaz bir gerçektir. bugün psg'nin parayı basıp alamadığı oyuncu yok. peki gelir/gider tablosu kontrol ediliyor mu? tartışılır.

    şahsi fikrim bu kuralın türk futbolu açısından gayet olumlu olabileceği yönünde. fakat uefa'nin ülkemizin kur farkından kaynaklı yaşadığı mağduriyeti de göz önünde bulundurması gerekiyor. süper lig, kupa gelirleri tl bazında. biletler tl. yayın gelirleri tl. avrupa'ya gidemeyen kulüplerimizin euro bazında geliri yok.

    iş maaş ödemesine geldiği zaman tüm işlemler euro ile yapılıyor. zaten biz maaşı düşürüp tl ile ödemeyi istesek bu sefer de oyuncu gelmiyor. bu noktada uefa'dan önce tff'nin devreye girip, kulüplere tek çıkar yolun altyapı olduğunu hatırlatması gerekiyor.

    galatasaray, ozan kabak gibi bir potansiyeli yetiştirdiği için bu dar boğazda forvet transferi yapabilecek. sonuç olarak, ffp sayesinde hem transferlerde daha tutumlu olunacak hem de daha seçici davranılacak. belki de ince elenip sık dokunulan bu forvet transferi bize şampiyonluk kapısını aralayacak. ileride gelir-gider tablomuza baktığımızda mustafa cengiz sonrasını yeşil görmek dileğiyle...
App Store'dan indirin Google Play'den alın