resim
Néstor Fernando Muslera Micol
Takım:Galatasaray
Mevki:Kaleci
Yaş:38
Boy:1.90
Uyruk:Uruguay
  • 14451
    eli küçük olabilir ama yüreği büyük kalecimiz.

    elinin küçük olduğu muhabbeti ilk nereden çıktı diye merak edip araştırdım.
    önce mustafa denizli demiş, daha sonra turgay şeren tarafından onaylanmış.

    --- alıntı ---
    lig tv yorumcusu mustafa denizli, fernando muslera'nın çok iyi, cin gibi bir kaleci olduğunu belirtirken; uruguaylı kalecinin zaman zaman italya ve milli takım'da da bu tarz goller yediğini belirtti. denizli, muslera'nın cepheden ve kenardan gelen topları sektirmesinin ana nedeni olarak ise uruguaylı kalecinin ellerinin küçük olmasına bağladı.

    mustafa denizli'nin 'muslera'nın elleri küçük' yorumuna bir destek de galatasaray'ın efsane kalecisi turgay şeren'den geldi. muslera'nın ibb karşısında gösterdiği performansla kalitesini kanıtladığını ve galatasaray'a büyük bir faydası olacağını belirten şeren, "muslera gerçek konsantrasyonu yüksek bir kaleci. kalecilikte zaman zaman bu tarz hatalar olabilir ancak bir kaleci gelen topları sürekli sektiriyorsa ya elleri küçüktür ya da pozisyon almakta sıkıntı yaşıyordur" dedi.
    --- alıntı ---

    ...

    çok garip yahu.
    kalecinin elinin küçüklüğü muhabbeti dünyanın başka ülkesinde var mıdır acaba :)
  • 14454
    siz aksayan kaleci görmemişsiniz. biz neler gördük neler yaşadık. muslera poposunu yerden kaldırabildiği müddetçe elit bir kaleci olacaktır. fiziken kendisine çok iyi bakan bir oyuncu. ben kalede fiziken yıpranmış veteran bir oyuncu falan görmüyorum. aslan gibi çevik, cesur ve konsantre bir muslera görüyorum. kendisi tarihimizin en önemli kalecisidir. net.
  • 14458
    tek eli alçıda dahi olsa bu ligin en iyi kalecisidir ve tarihimizin en iyisidir. hani hep deriz ya heykeli dikilmeli diye. hah işte muslera bunu sonuna kadar hakediyor.

    bu sezon da şampiyonluğumuzda en büyük pay sahiplerinden birisiydi. gören gözler zaten görüyor. kendisinin bu ligde muadili yok. avrupa'da ise courtois, neuer, ederson, alisson vs. belki yerini doldurur.
  • 14459
    henüz çevikliğinde bir azalma görmediğim kaleci. bence hala yaşını göstermiyor. elbette 30 yaşındaki gibi değil ama özellikle reflekslerinde bir gerileme yok. topa uzanırken ağır çekimde atlıyormuş gibi bir hissiyat oluşmuyor. oluşunca bence zaten bırakmalı kaleciliği.

    bizle beraber 12 sene boyu formsuz dönemleri de oldu ama hep güven verdi. son 4 sezonda 3 ağır sakatlık yaşadı, bir tanesi ayağında kırık olan çok ağırdı. 22-23 sezonu hariç diğer üç sezonda bu sakatlıklardan dolayı ortalama 12-13 maç kaçırdı. ben sadece sakatlık problemi olabileceğini bu yüzden yedeğinin de önem kazandığını düşünüyorum. kendisine bu maaşı veriyorken de as kaleci diye biri alınmaz. muslera'ya en az 1 sezon daha güvenmeye devam edelim. hak ediyor mu bence hak ediyor. ama olası sakatlıktan dolayı yedek kaleciye de işimiz düşebilir, aman dikkat.
  • 14461
    genelde en cok sevdiklerime sayarım. muslera da bu sezon çok kez geride paslarla bizi delirtti. çünkü o en iyisi ufacık hata üzüyor, hayal kırıklığı oluyor. en cok sevdiklerinize kızarsınız çünkü onlar hayal kırıklığı yaşatabilir, hayatta da böyledir.

    ama baba geçelim her şeyi. bu adam ayagı kırıkken kaleci antrenmanı yapan adam. ayakta olduğu sürece kalecimiz odur.
  • 14464
    bizde geçirdiği 12 seneye 6 şampiyonluk sığdıran, jübilesinden sonra ismi hagi'nin yanına yazılacak yaşayan efsane. inanılmaz bir sayı. 37 yaşına rağmen taş gibi kalecilik de yapmakta hala.
    bu sene 2011'den beri ilk kez stada gittim. kimler gelmiş kimler geçmiş; fatih terim iki kere gelip gitti, mancini geldi, sneijderler, çilekler, darbesi, pandemisi... 12 senedir değişmeyen tek şey muslera. hepsini bizle beraber yaşadı ve yaşıyor. kulübün hafızası oldu. okan buruk oyuncuyken avrupa'da kupa kazandı, hocayken de ligi kazandı. kazandı da o bile muslera'nın ağırlığında değil. bıraktığında futbol eski tadında olmayacak.
  • 14465
    bambaşka bir hikaye. bu hikayeyi birazcık kendi gözümden anlatmak istiyorum. kimi galatasaraylıları, çocukluğundan başlayıp çocuk sahibi olana kadar, yani yıllar boyu sevindirmiş, kimi galatasaraylıları, ''ben simovic'i, taffarel'i izledim ne muslera'sı'' dediğine süreç içerisinde pişman etmiş, koskoca bir cumhuriyetin futbol tarihini değiştirmiş, bizim rakiplerimizin karşısında yıllardır göğsümüzü gere gere gezmemize en büyük sebeplerden biri, kaleciler kalecisi, efsaneler efsanesi.

    hepimizin bildiği üzere 2011 temmuzunda 6.75 milyon euro + loric cana'nın bonservisinin lazio'ya verilmesi karşılığında takıma katıldı. 25 numaralı forma giydi sırtına.
    muslera artık galatasaray'ın kalecisiydi.

    ilk maçında başakşehir karşısında hatalı gol yiyerek başladı galatasaray kariyerine. 3. hafta ise karabük deplasmanında daha 14. dakika'da çok gerekli olmayan bir kaleyi terk sonrası kırmızı kart yedi ve atıldı. her 2 maçta da puan kaybına sebep oldu. türk basını hemen başladı doğramaya elbet. başta mehmet demirkol olmak üzere ''elleri küçük'' , ''galatasaray yetersiz bir kaleci almış'' tarzı yorumlar başlamıştı. eboue, riera, urfaluji, melo, elmander, selçuk, engin gibi transferler göz önüne alındığında taraftar da aslında muslera'yı transferlerin zayıf halkalarından biri olarak görmüştü ilk başta. 1-2 hafta standart bir performans sergileyen muslera 8. hafta içeride gaziantep 4 gol yemişti. ancak maçta hakem katliamı yaşandığından muslera çok fazla eleştiri almamıştı. sonra mı ne oldu? fernando muslera hikayesi başladı. ilerleyen 9 haftada sadece 2 gol yiyen fernando muslera özellikle 11.hafta beşiktaş deplasmanındaki performansıyla ''hmm'' dedirtmeye başlamıştı. tıpkı takım gibi kendisi de 14.haftada oynanan meşhur fenerbahçe maçıyla tamamen kabul görmüştü.
    muslera artık iyi bir kaleciydi.

    sezona takım gibi muhteşem devam eden muslera normal sezonda gol yememe rekorunu(15 maç) kırıp 16 maçta gol yememişti. süper finali de dahil ettiğimizde 19 maçta kalesini gole kapayan fernando muslera 12 mayıs 2012 tarihinde gelen kadıköy şampiyonluğunda yaptığı kritik kurtarışlar ve tüm maç performansıyla artık taraftarın sevgilisi haline gelmişti. yaz geldiğinde televizyon programlarına katılan fatih hoca herkesi satarım ama muslera'yı satmam diyordu.
    muslera artık iyi ve vazgeçilmesi zor bir kaleciydi.

    2012-2013 sezonunda artık şampiyonlar ligi vardı. lige yine standart bir performans ile başlayan muslera şampiyonlar liginin ilk haftası old trafford'da penaltı kurtarıyordu. ligde de performansını haftalar ilerledikçe arttıran muslera neredeyse her maç kritik kurtarışlar yapıyor, artık rakip takım taraftarlarını yavaş yavaş ''üff'' dedirtmeye başlıyordu. takım kalitesi ligin çok üzerinde olsa da rakipler galatasaray kalesine öyle çok seyrek gelmiyorlardı, ancak her gelişlerinde muslera gerçeği karşılarına çıkıyordu. rakip futbolcular artık hücum ederken, gol vuruşu yaparken sadece kaleyi hayal etmiyorlar, kalenin ortasında duran muslera'yı da gözlerinin önüne getiriyorlardı. hem galatasaray taraftarı hem de rakip takımların taraftarları artık muslera'nın çok çok iyi bir kaleci olduğunu kabul etme safhasındayken, 2013 yılında 2-3 kazandığımız schalke deplasmanında gösterdiği performansla fernando muslera artık herkesin gözünde büsbüyük olmuştu. daha 2. senesinde galatasaray'la şampiyonlar liginde çeyrek final oynamış ve ikinci şampiyonluğunu yaşamıştı. bu şampiyonluğun geldiği gün, yani yine bir mayıs ayında, yine bir şampiyonluk maçında(5 mayıs 2013 4-2 biten sivas maçı) 81. dakikada oyundan çıkarken yerine giren eray işçan'a sımsıkı sarılıyor, galatasaray'ın arkadan gelebilecek potansiyel kalecilerine ne kadar önem verdiğini gösteriyordu. bu şüphesiz her taraftarın dikkatini çekmişti.
    muslera artık bizim hafızamızdan kolay kolay silinmeyecek bir kaleciydi.

    2013-2014 sezonunda takım ligde şampiyon olmasa da muslera yine çok iyi bir sezon geçiriyor, bunun yanında türkiye kupası finali, süper kupa finali ve juventus'la adeta şampiyonlar ligi finali olan maçlarda kalesini gole kapatıyordu. ligde şampiyon olamamıştık ama muslera cebine 2 kupa bir de şampiyonlar ligi son 16 başarısını koymuştu bile.
    muslera artık galatasaray kariyeri çok başarılı geçti denebilecek bir kaleciydi.

    2014-2015 sezonu. belki de fernando muslera'nın en iyi sezonuydu. en azından lig bazında kesin öyle. şampiyonlar liginde takımla birlikte kendisi de çok iyi sezon geçirmemişti ve çok gol yemişti. ancak ligde bambaşka bir performans sergilemişti. galatasaray son 6 maçta kalesini gole kapatmıştı. bunların 5inde muslera kaledeydi. ancak bu gole kapatma takım savunmasıyla falan alakalı değildi. tamamen muslera'nın olayıydı. gol yemiyordu. evet kesinlikle gol yemiyordu. içeride dışarıda yaklaşık 1.5 ay gol yemeyi reddetti. ve galatasaray o 6 maçla birlikte şampiyon oldu. özellikle o haftalardan biri olan mersin idman yurdu deplasmanında yaptığı meşhur kurtartış sanıyorum galatasaray taraftarının aklından hiç çıkmayacak. hem galatasaraylılar hem spor medyası hem rakip taraftarlar hep bir ağızdan ''muslera galatasaray'ı şampiyon yaptı'' diyorlardı. üzerinden yıllar geçse de ''muslera şampiyonluğu'' dendiğinde o sezon akıllara gelecekti. rakip takımlar artık muslera'nın varlığından çok rahatsızlardı. üstelik bu diğer rahatsızlıklar gibi bir futbolcu çirkefliği de içermiyordu. aksine muslera'yı herkes sempatik buluyordu. bu tamamen bir yeteneğe öfkeydi. haklı bir öfke. rakiplerimiz muslera'yı geçemiyorlardı.
    muslera artık bir galatasaray efsanesiydi.

    15-16 ve 16-17 sezonları ne galatasaray ne muslera için çok iyi geçmedi. hatta muslera takıma katıldığı ilk 1-2 hafta hariç ilk kez bu sezonlarda basit gol yiyordu. rakiplerin muslera kalede olduğu için korkudan saçma sapan vurduğu, hatta vurmaktan çekindiği pozisyonlara izlemeye alışık bizler, şimdi de muslera'nın biraz sallanmasına şahitlik ediyorduk. ancak muslera yine de her şeye rağmen 15-16 sezonunda her iki finalde de kalesini gole kapatarak 1 türkiye 1 süper kupayı cebine koymuş, 16-17 sezonunun başındaki süper finalde de penaltılara giden beşiktaş maçında 3 penaltıyı birden kurtarmış ve kupayı müzemize getirmişti.
    muslera artık övülmek ya konuşulmak için absürt derecede iyi performans göstermesi gereken bir kaleciydi.

    muslera 17-18 ve 18-19 sezonlarında yine gösterdiği muhteşem performanslarla iki lig şampiyonluğunda başrollerden biri olmuş, kalesini gole kapatma rekorunu tekrar egale etmiş, şampiyonlar liginde ise başta içeride schalke maçı olmak üzere çok iyi maçlar çıkarmıştı.(deplasmanda da bir o kadar kötüydü). kaptanlık pazubandını da ilk kez 2017 sezonunda koluna geçiriyordu. artık galatasaray kaptanı fernando muslera'ydı. herkes artık ona alışmıştı. kimse onun iyi performansından bahsetmiyordu, sadece kötü gol yediğinde muslera söz konusu oluyordu. muslera uçak gibiydi, uçak uçarsa kimse konuşmaz ama düşerse konuşulur ya hani, muslera da öyleydi artık. kendi işini yapması, maç kazanması, kazandırması dikkat bile çekmiyordu artık.
    muslera artık muhteşem performans izlemeyi bizde alışkanlık haline getirmiş bir kaleciydi.

    ancak 2019-2020 sezonunda işler değişecekti. önce her şey normal gidiyordu. muslera çok iyiydi ancak pek konuşulmuyordu. kendisi 14.hafta 1-0 kazanılan alanyaspor maçında insan üstü bir performans sergileyip artık nadir ve kısa şekilde gerçekleşen övgülere tekrar maruz kalmıştı. 20 yıl sonra galibivetin geldiği 23 şubat 2020 tarihli kadıköy deplasmanında maç henüz 1-2 iken mehmet ekici'nin olağanüstü frikiğini kurtarmış ve adeta galibiyeti söküp almıştı. muslera'ya çok alışan bizler galibiyeti perçinleyen bu harika kurtarışı maçtan 2-3 saat sonra konuşmaya başlamıştık. belki de kurtarış anında fark edemedik, kurtarış olağanüstüydü. bu kurtarışın hakkı üzerinden zaman geçtikçe daha çok verilecekti. muslera gayet iyi bir sezon geçiriyordu. covid arasına kadar bile 12 maçta kalesini gole kapatmış ve muhtemelen yine rekor kıracaktı. ancak sonra bir şey oldu. covid arası dönüşü ilk maçta, rize deplasmanında muslera'nın ayağı kırıldı ve galatasaray ilk kez bu kadar uzun süre muslera'sız kalacaktı. sezonunun kalan 8 maçında muslera'sız galatasaray sadece 1 galibiyet almıştı. elbette pandemi sebebiyle seyircisiz oynamanın da bunda etkisi vardı ancak galatasaray 10 yıldır ilk kez muslera'sız bir dönem geçiriyordu. sudan çıkmış balığa dönmüştük.
    muslera artık yokluğunda değeri anlaşılan bir kaleciydi.

    19-20 sezonunda birçok sebepten şampiyonluk kaçmıştı. muslera 20-21 sezonunun ocak ayında dönmüştü. ligin yarısında oynayabilmişti. sakatlıktan döndüğü ve eski performansında olmadığı hissediliyordu. o sezon da şampiyonluk 1 golle kaçmıştı. 21-22 sezonunda ise muslera avrupa ligi gruplarında zor bir grup olmasına rağmen 6 maçın 4 ünde gole kapatmış ve lider çıkmamızda büyük rol oynamıştı. zaten bu sezon gelen tek başarı da buydu. ligde inanılmaz kötü bir sezon geçiren galatasaray'da muslera sivas deplasmanında yine ciddi bir sakatlık yaşamış, takım yine bu sakatlığı seyreden ve muslera'sız geçen 10 maçta 1 galibiyet alabilmiş ve türkiye kupasında 1.ligin sonuncu takımına elenmişti. kaleci problemi çok bariz şekilde göze çarpıyordu. hem takım çok tecrübesiz ve zayıftı hem muslera kalede yoktu. bu ikisi birleşince koskoca fatih terim bile görevden ayrılmak zorunda kaldı. galatasaray muslera'sız ligi 13. tamamlıyordu.

    ancak 2022-2023 sezonunda muslera kalesine geri döndü. cumhuriyetin 100. yılında net hedef şampiyonluktu. yaklaşık 20 senedir en fazla 3 yıl üst üste şampiyon olamayan galatasaray bu 3 yılı doldurmuştu. artık şampiyon olmalıydı. bu olacaksa muslera da kalede olmalıydı. volkan demirel'in daha ilk sezonunda ''benden daha iyi kaleci'' cihat arslan'ın ''haksız rekabet muslera'' fatih terim'in ''herkes satılır muslera satılmaz'' emre belözoğlu'nun ''ligin kaderini değiştiren adam'' dediği ve daha aklıma gelmeyen nicelerinin çeşitli şekillerde övdüğü fernando muslera tekrar şampiyonluk parolasıyla eldivenleri takmıştı. daha ilk haftadan penaltı kurtarıp kalesini gole kapatmasıyla sinyali de vermiş oldu. sezonun sonunda hedef gerçekleşti, şampiyonluk kupası kalktı. ancak diğer sezonların aksine bu sezon pek etliye sütlüye karışmayan muslera ilk kez şampiyonlukta başrollerden biri değildi. yine iyi maçları vardı elbet ama en az etki ettiği şampiyonluk buydu belki de. yine de 15. kupasını ve 6. şampiyonluğunu kazanmıştı muslera.
    şampiyonluk kutlamalarında sahneye çıkarken eliyle 6 işareti yapıyordu. 12 yıldır bulunduğu ülkede sadece 1 kez şampiyonluğuna şahit olduğu en büyük rakibine mesaj veriyordu sanırım. ara ara yapılan, sadece 1 maçta atılmış, aslında çok da önemi olmayan 6 gol işaretine karşılıktı belki de, bilmiyorum. sizin 1 şampiyonluğunuza karşılık, 12 sezona sığdırılmış 6 şampiyonluk diyordu parmaklarıyla. o şampiyonlukların hepsinde çok büyük emeği olan elleri ve parmaklarıyla...
    muslera artık musleraydı.
  • 14470
    kalesinde gördüğü gol sayısı, kurtarış yüzdesi, clean sheet sayısı... istatistikler muslera için 22-23 sezonunu son derece başarılı gösteriyor.
    ama bu sezon 'ulan muslera bu şutu nasıl kurtaramadı?' diyebileceğim 5-6 gol var. hemen sayayım birkaç tane; konya deplasmanında yediği 2 gol, kupada figereido'dan yediği gol, karagümrük maçında diagne'den yediği gol, bjk maçında abubakar'dan yediği gol... bu goller üst düzey kalecinin yiyeceği goller değildi.
    asıl endiselendigim konu ise şampiyonlar ligine katilmamiz hâlinde kalemize süper ligdeki maçlara göre daha nitelikli ve daha kaliteli şutlar gelecek. umarım 23-24 sezonu, nando'nun kariyerinde tekrar pik yaptığı sezon olur.
  • 14475
    2022-23 sezonunun başındaki bir çok maçta yine çok önemli kurtarışlar yaparak bizim 23. kendisinin 6. şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan efsanemiz. iddia ediyorum en az icardi kadar önemli puan katkısı yaptı. o dönem yeterince övülmediğini görünce iyi oyununun ne kadar standart haline geldiğini bir kez daha anlamıştım. başka kaleci o kurtarışları yapsa maç günü isminin yanında daha fazla entry olurdu.

    sakatlandıktan sonra ise belki sakatlığının etkisiyle belki de dolandırılma mevzusuna şampiyonluk yolunda kariyerinin en ortalama performanslarından birini geçirdi. üst üste çok sık hata yaptı. hatta bir dönem okan kocuk'un bile oynamasının daha iyi olacağını düşünmüştüm.

    nando kedi gibi kaleci. ben açıkçası buffon gibi 40-41 yaşına kadar üst düzey performans bekliyorum. en az 3-4 yıl daha kalemizi koruyabilir ancak kulübeyi de güçlü tutmak şart.

    performansı dışında fark ettiğim bir husus daha var. sanırım biraz inatçı bir karakter. önceki yıllarda topu eline aldığında takımı kontra atağa çıkarmak yerine topu kucağında kapatarak bekliyor bekliyor bekliyor rakip defans yerleştikten sonra elinden çıkarıyordu. nando'ya dair tek eleştirim buydu. şimdilerde ise topu oyuna daha hızlı sokarken bu sefer de ön liberolara tehlikeli pas atma huyu türedi. enteresan bir ısrarı var bazı konularda.

    netice itibariyle efsanemiz, canımız, ciğerimiz. iyi ki doğdun iyi ki kalecimiz oldun nando. seni çok seviyoruz. galatasaray forması ile daha fazla şampiyonluklar ve kupalar kazanman dileğiyle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın