• 360
    --- ekşi'den alıntı ---
    cenap şahabettin'in "başarı en iyi leke sabunudur" sözünü algı yönetimi olarak kullanmak isteyen, aziz yıldırım'ın çuvallar dolusu parayı gömerek, gömdürterek final four'a doğru yol almış takımıdır.

    fenerbahçe'lileri inlerinden çıkarmayı da başarmış, başlık altında eleştiri yazan diğer takım taraftarlarına etmedik laf bırakmayacak şekilde yazma haklarını elde etmiş taraftarların takımıdır.

    fenerbahçe'nin algı yönetiminin yapmak istediği şey, "bu pislik ancak seri başarılarla unutturulabilir" dir.
    böylece masalarına oturacakları devlet efkamına kupayı, başarıyı gösterip "şoko yopmodok boz" demek, yargıya müdahale etmelerini istemek için yapılan bir çalışmadır.
    pisliklerini (başka takımlara tv karşısında küfredecek kadar aşağılık medya yöneticilerini de kullanarak) çarşaf çarşaf yayınlatmak ve kumla örtmek amaçlarıdır. ( fenerbahçe tv ile ortak yayın yapan ntv spor da ayrı bir kepaze örnek, ne kadar deşsen pislik fışkırıyor)

    spanoulis, kirilenko, teodosic, rudy fernandes, mirotic gibi oyuncuları almak para gömmektir lafı da çok boş bir laftır. böylesine kirlenmiş bir takıma para versen de gelmeyecek onurlu ve şiddetten korkan oyunculardır bunlar.
    zaten gelenler de, alması gereken paranın bir buçuk katı ödenerek getirtilmiş ülkenin kaynakları pislik örtme operasyonu için heba edilmiştir. jan vesley 1.8 milyon euro, andrew goudelock 1.8 milyon euro, rick hickman 1.6 milyon euro, bogdan bogdanovic 1 milyon dolar + bonservis, emir preldzic 1.5 milyon euro...
    aynı ligde oynayan bir düzine takımın maliyeti teknik direktöre verilen paradan daha azdır. avrupa piyasasında futbolculardan daha fazla paraya basketbolcular alınmıştır.

    şike'de adı geçen hakemle şampiyonluk maçına çıkan ve rakibinin böyle haksızlık olmaz söylevleri ile şampiyon olmuş bir takımdan bahsediyoruz. bu takım trabzon gibi yıllarca fenerbahçe zulmü görmüş bir şehre'de basketblol oynamaya gidiyor sonuçta ve kimse salak değil... (bu bir tehdit değil gerçek, açın (bkz: nihat genç)'in memleket hikayeleri kitabından fenerbahçe'yi okuyun. elbette adalete güvenmeyenlerin adana adliyesi hezeyanlarını ben de kabul etmiyorum, ama adalet nerede ki bu ülkede... haksızlıkları şikelerle ispatlamış basketbol şampiyonluğuna bile şikeli hakemlerle şaibe sokmuş bir takımdan bahsediyoruz.)

    bu yılların çalışması, emeğin sonucu diyorsanız o zaman bunun bir ülker başarısı olduğunu kabul ediyorsunuz. çünkü başarılı basketbol takımı fenerbahçe değil, ülker arkadaşım. üstelik ülker askeriye'nin bile mal almadığı, kamu tarafından kıskaca girdiği dönemde, bilmemnenin son kalesi feneri parayla satın almıştır.

    final four'a emekle, disiplinle, yılların deneyimiyle çıkan takım efes'tir. kendi yetiştiriği oyuncularla tırmanmış tüm ülkenin desteğini ve sevgisini kazanmıştır. kendinizi böylesine temiz bir spor başarısıyla bir görmeniz akıl hafsala almamaktadır. (şampiyonluğu bile şike dosyasında adı geçen bir hakem ile almış bir basketbol takımı la bu sonuçta... tüh belanızı versin ne diyim. ne kibir varmış denyolarda, sinirlendim şimdi.)

    gezi olayları sonrası beşiktaş'ın ve çarşının emniyet müdürlüğü reklamı ile çıkması ya da galatasaray'ın lisesinin adının fatih kolleji olup, takımın adının fatih kolleji galatasaray olması gibi bir şey bu. fenerbahçe'nin ülkere takımını satması sponsor değil bak takımı satıyorlar direk.

    sonuçta fenerbahçe gerçekten türkiyenin aynası. ben buna bir şey demiyorum. beşiktaş gibi bir duruşu elbette olamaz. galatasaray gibi ülkenin her köşesine homojen bir sevgi veremez, meşhur eksi yazılarından birinde (en beğenilenlere girmişti) olduğu gibi bir kürt'e türkiye bayraklı bir forma giydiremez, bir lazı sevindiremez.

    fenerbahçe sevgisi bir başka sevgidir lafı bir slogandır. birbirlerini goygoylamadan öteye gitmeyen bir motto.
    ama fenerbahçe nefreti bir başka nefrettir... hah işte o doğru bir laf.
    çünkü fenerbahçe bu ülkenin avrupalarda kupalar kazansa da unutulmaz bir yüzkarası olmaya devam edecektir.

    bu ara bu takımı azizden ve şikeden arındırarak da tebrik edebiliriz:
    (sonuçta temiz bir geçmişi olan bir takım da var bunlara gereksiz yapışmış)
    "final four'da ülker'e başarılar"

    --- ekşi'den alıntı ---
  • 485
    obradovic gelmeden önce de çılgın paralar harcayıp, avrupa'da son 8'e bile kalamayan takımdı. jasikevicius'u bile getirmişti herifler. kendileri adına her şeyi değiştiren obradovic oldu. o gelmeseydi final 4 bile göreceklerini sanmıyorum. bu yüzden, aziz yıldırım acil bu işe el atmalı. kimse fenerbahçe başkanından büyük değildir, bu takımı obradovic mi final 4 oynattı denilerek tez zamanda gönderilmeli.
  • 425
    ülker'in isim olarak fenerbahçe'den çekilmesi ama maddi olarak fenerbahçe'ye desteğini devam ettirmesi, sene içerisinde galatasaray'ın ülker grubuna boykot çağrısı yapmasıyla alakalıdır. kamuoyunda fenerbahçe-ülker birlikteliği ülker'e ticari zararlar getirmekteydi. bu sorunu ülker ismini ön plandan çekerek gidermeye çalışmışlar ama alttan alttan fenerbahçe'yi yemlemeye devam edeceklerini söylemişler. bu tam olarak ticari kaygılar sonucunda alınmış bir karardır. tipik şark kurnazlığı. böyle büyük sponsorlar yurt içinde galatasaray'a destek olmuyorlar, olmadılar. fenerbahçe yıllardır bu ayrıcalığa sahip ve sahip olmaya da devam edecek.
  • 494
    başladık yine vatan millet sakarya edebiyatına ve "kabul edelim iyi yedik" tadında "kabul edelim çoğ mökemmeller" güzellemelerine.
    parkeye çıkan bir tane türk yok ama türk takımıymış aman aman... yahu ilk beşinin hepsi alt yapıdan çıksa kafatası standart türk ölçülerinde olduğu devlet bahçeli ve yeni türkiye formalarına uygun olduğu reis onaylı olsa ya da ne bileyim çok devrimci çucuklar ya da mustafa kemal'in askerleri olmaları umurumda değil, spor bu sınıra dayanan yunan yok.

    daha önce belirttim fb'nin karşısında değil yunan takımı, israil ve sırbistan takımları ile karma yapsalar koçları saruman, direktörleri darth vader olsa bile yine fb'yi desteklemem.
    ulan onlar da beni desteklemesin sevinmesin benim başarılarımla.

    yahu neyi anlamamak için mücadele ediyorsunuz iyiler güçlüler "güçlü" bir organizasyonları var ama ulan götü başı bildiğimiz fenerbahçe işte ! bu yavşaklar stdalarına kupa kaldırmayalım diye ışıkları kapatır, bizim sahamızda voleybolcuları şampiyon olur birlikte fotoğraf çektirince yöneticisi çıkar yenildikçe gülen ezeli rakip diye twit atar, bayan basketbol'da şampiyonluk gidince rakip başkanı tokatlar, biz türk oyunculara yatırım yapıyoruz rakip toplama takım diye zırlar...

    ulan işte o öve öve bitiremediğiniz organizasyom bu, çek bakalım parayı oradan görürüm ben o çok profesyonel kadroların amele zihniyetini.

    muhtemelen kupayı kazanacaklar ama buraya 10 senede 180 milyon euro (o da en az) para gömerek geldiler, 180 milyon euro lan ! bu sene ki kadro değerleri 25 milyon euro o çok harika salonları ve gelirlere rağmen geri dönüş yarısı bile değil bu mu harika organizasyon ? taşıma zenginle değirmen dönüyor sanırsın zalgiris ya da kızılyıldız gibi yılalrdır 5-7 milyon euroluk bütçelerle yetiştirdikleri oyuncularla iş yapıyorlar.

    paranın gücüyle oluşturulmuş bir organizasyon fenerbahçe ülker fazlası değil, fotoğrafı biraz aşağı indir altından aziz'ler mahmut uslu'lar çıkıyor, bench'imizin arkasına aşağılamak için "kadın eteği" asan taraftar çıkıyor, manchaster city, psg ya da para ile satın alınmış bir takıma ne kadar saygı duyuluyorsa kendilerine o kadar saygı duyulmasını yadırgamam ama basketbolu yeniden icat ediyorlarmış goygoyu kafa ütülemekten başka bir şey değil.

    diğer taraftan bizim basketbol şubemiz berbat bir şekilde mi yönetiliyor ? hayır, çünkü berbat kelimesi bile yeterli değil.
    #zihniyetistifa !

    ekleme : bir de ülker niye onları tercih etti bizi tercih etmedi demek ki onlar daha çok istedi saçmalığı var bak direk saçmalık diyorum çünkü açık ve net şekilde adam fenerbahçeli başka nedeni yok kendi ağzıyla her yerde bunu söyledi o dönem yaşınız yetmiyorsa sorun söyleyelim, bize cc reklamı için para verirken adamlara oyuncuların yarısını, bütçeyi ve lisans hakkını verdi, sen galatasaraylı olsan gidip fenere verirmisin ki adam bize versin. bize verilen sus payıydı o zamanlar bunu bangır bangır söyledik ama gelen tatlı para yüzünden kimse sesini çıkarmadı.
  • 200
    4 ocak 2013 fenerbahçe siena basketbol maçını kazanamadıkları taktirde gruptan çıkma şansını çok zora sokacak olan takım.

    henüz 2. maçlar oynanıyor ve bu cümle çok saçma gelecek belki ama durum aynen böyle. top16 ilk haftasında barça deplasmanında 20 sayılık fark yediler. laboral de önce kendi sahasında son şampiyon olympiacos'u; ardından da nokia arena'da, gruplarda çok iyi bir performans sergileyen maccabi electra'yı yendi.

    khimki ise önce deplasmanda beşiktaş'ı ardından içerde barcelona'yı devirdi. kağıt üzerinde pianigiani barça galibiyetini hiç hesaplamamıştır heralde khimki açısından. beşiktaş deplasmanlarına da soru işareti koymuştur.

    şimdi fenerbahçe bugün kendi sahasında siena ile oynayacak. daha sonra 0-2 olan maccabi deplasmanına gidecek. blatt bu maçın kesinlikle kazanılması gerektiğinin farkındadır zaten. çok asılacaklardır maça.

    dahası, grup maçlarında deplasmanda çok kötü bir fenerbahçe izledik sevgili güntekin. pao, cantu, khimki ve real madrid mağlup etmeyi başardı fenerbahçe'yi. daha kötüsü ise fenerbahçe union deplasmanından çıkardığı galibiyet ve khimki deplasmanındaki son saniye basketiyle kaçan mağlubiyeti saymazsak tüm bu deplasmanlarda çift haneli farklar yedi. cantu 25, real 20, pao 15 civarı fark attı fenerbahçe'ye. yetmezmiş gibi top16 gruplarında barça da 20 attı dediğim gibi.

    tüm bu tablonun üzerine fenerbahçe, önümüzdeki maçlarda bana göre avrupa'nın en zor deplasmanlarından dördüne gidecek. ispanya'da bask bölgesinin temsilcisi olan laboral'i devirmek çok zor. nokia arena avrupa'nın en zor deplasmanlarından ilk 5'e kesin girer. geçen sezonki başarının ardından olympiacos seyircisi de takımlarına çok büyük destek verecektir. siena deplasmanı çoğu takımı düşündürür, galibiyet çıkarmak hiç kolay değildir. ve tüm bunların üstüne fenerbahçe'nin deplasman karnesi ortada.

    eğer top8 yapmak istiyorlarsa evlerinden en az 5 galibiyet çıkarmalı gerek. şu anda sadece beşiktaş deplasmanı kendileri için + olarak gözükebilir. 6 galibiyetle bu gruptan çıkılır mı, cidden zor çünkü ilk 2 hafta hiç umulmayan sonuçlar çıktı. ve bu şartlar altında içerde kaybetme lüksü yok fenerbahçe'nin.

    özetle, bence bugünkü siena maçı fenerbahçe'nin kader maçıdır. yenilirlerse turnuvaya elveda diyebilirler. umarım da derler, beter olsunlar.
  • 338
    maçın sonuna kadar kafa kafaya oynadığı cska ve olympiakos maçlarını kendi sahasında kaybeden takımdır.bu yüzden asla bir üst seviyeye çıkamayacak ve en büyük başarısı top 8'de 3-2 kaybedilen seriler olacaktır.ayrıca bizden çaldıklarının karşılığı olarak da yavaş yavaş dibe doğru gidecektir.ee türk hakem de yok orada.şimdi murat ülker düşünsün.

    aylar sonra gelen edit: bir daha rakipler hakkında tahmin yaparsam 2 olsun. lan adamlar 3-0 kazandı ya seriyi. fenerler beşiktaş aleyhine tahmin yapınca patlıyorum amk. beşiktaş hayatta şampiyon olamaz dedik bakalım o iş ne olacak?
  • 58
    --- alıntı ---

    basketbolda orta oyunu

    basketbolda tüm ülkenin gözü önünde şaşırtıcı, düşündürücü, trajikomik bir oyun oynanıyor.

    oyunun başrol oyuncularından biri fenerbahçe. adeta gövde gösterisi yaparak bir dayatmada bulunuyor, otoriteye ayar veriyor! diğeri ise basketbol federasyonu. kendi koyduğu kuralları hiçe sayıyor. fenerbahçe'nin baskısı karşısında en ufak bir direnci gösteremiyor. etik olmayan, doğru olmayan, talimatlarıyla çelişen, tehlikeli ve tartışmalı bir karara imzasını atıyor.

    olayı çoğunuz biliyorsunuz. beşiktaş ile oynanan maçtan sonra, dopingle mücadele komisyonu'nun görevlileri, fenerbahçe bayan basketbol takımı oyuncularından penny taylor ile hana horakova'dan numune almak istiyor. ortalık karışıyor. sporcular numune vermeye yanaşmıyor. buna, hacettepe doping merkezi'ne güvenmediklerini gerekçe gösteriyorlar. araya bir dolu kişi giriyor. sporcu avukatı, kulüp yöneticileri, görevli görevsiz bir dolu kişi. tartışma büyüyor. sonuçta fenerbahçe'nin dayatması üzerine basketbol federasyonu, numunelerin hacettepe yerine köln'e gönderilmesinin garantisini veriyor. krizin ilk aşaması aşılıyor.

    aslında yanlışlar zincirinin ilk halkası bu aşamada oluşuyor. çünkü kurallar gereği sporcunun numune verme aşamasında itiraz hakkı yok. dopingle mücadele kuralı ihlallerinden biri, bu eylemi içeriyor. madde 5.3'e göre örnek vermeyi reddetmek ya da örneği vermemek iki yıllık bir cezayı öngörüyor. numuneyi alacak ekip, sporcuların tepkileri karşısında bir tutanakla durumu belgeleseler, numune almaya gerek kalamadan iki yıllık bir ceza gündeme gelecek. bu yapılmıyor. fenerbahçe adının gücü ilk orada devreye giriyor!

    hadi bu konuda tolerans gösterildi diyelim. kurallar doping kontrolü sırasında bulunacakları belirlemiş. kontrol görevlileri, kontrole çağrılan sporcular, sporculara eşlik eden bir kulüp görevlisi, dopingle mücadele komisyonu üyeleri, karşılaşmanın teknik komiseri, gerekli durumlarda sporcularla iletişimi kurabilecek bir çevirmen. ancak gelin görün, görevli görevsiz bir sürü kişi, o mekanda yer alıyor. yani bir ihlal de o aşamada yaşanıyor.

    hadi onu da hoşgörüyle karşılayalım!

    anti-doping madde 6.1'e göre analizin hangi laboratuvarda yapılacağına karar verme yetkisi türkiye basketbol federasyonu dopingle mücadele komisyonu'na ait.

    oysa komisyonun fenerbahçe ile yapılan pazarlıktan da kulübe verilen garantiden de haberi yok! federasyon başkanı turgay demirel, fenerbahçe'nin talebine karşı çıkmak istemediğinden olacak, komisyonu hiçe sayarak inisiyatif kullanıyor.

    sonrasında ise fenerbahçe'nin dayatması doğrultusunda numunelerin köln'deki merkeze gönderilmesi federasyon kurulu kararıyla yeniden alınıyor.

    dopingle mücadele komisyonu, yine devre dışında. daha doğrusu komisyon etik bulmadığı için bu uygulamaya zaten karşı çıkıyor. komisyon başkanı prof. dr. turgay atasü, istifasını gönderiyor. demirel tarafından güçlükle ikna ediliyor.

    konunun bu noktaya gelmesinin gerisinde istanbul üniversitesi maçından sonra yapılan kontrolde diana taurasi'de yasaklı madde çıkması yatıyor. önce a, sonra da b numunesi pozitif çıkan taurasi'nin idrarında modafinil'e rastlayan hacettepe merkezine fenerbahçe cephesinde niyeyse güvenilmiyor.

    modafinil, wada tarafından 2004 yılında yasaklı madde kapsamına alınan bir uyarıcı. kıtalararası seyahatlerde oluşan jet-lagı önlemesiyle bilinen, pilotların ve astronotların ara sıra kullandıkları, bisikletçi david clinger, sprinter kelli white'nin de ceza almalarını sağlayan ve şimdilerde ülkemizde revaçta olan bir madde.

    ilginç olan nokta, bu maddenin nba'de de, nba women'da da yasak kapsamında bulunmayışı. geçmişte nba women'da phoenix mercury formasını giyen diana taurasi, kim bilir belki de wada tarafından yasaklı listesine alındığını bilmediği için modafinil'i kullanıyor. söz nba'den açılmışken önemli bir hatırlatmayı yapmakta yarar görüyorum. hem nba'de hem de nba women dopingle mücadele konusunda wada ile kıyaslanmayacak ölçüde toleranslı hareket ediyor. mesela 1983 yılından itibaren yasaklı listesinde yer alan ve kuruluşundan sonra wada'nın üzerinde büyük bir hassasiyetle durduğu stereoid grubundaki ilaçlar, nba'de bundan sadece 11 yıl önce dopingle mücadele kapsamına alınmıştı. o da yasaklamanın ilk seferinde 5, tekrarında 10, devamında 20 maçlık cezayı öngörerek. yani nba doping kurulunda adeta dostların alışverişte göreceği türden yasaksavarlığı tercih ediyor!

    bu durumdan dolayı nba kökenli oyuncuların, en azından belli bir bölümü wada kurallarının benimsendiği ülkelerde, bir anlamda potansiyel bir tehlike olarak dolaşıyor.

    yeniden asıl konumuza dönelim, fenerbahçe'nin karşı çıktığı hacettepe merkeziyle devam edelim. bu merkez yıllardır faaliyet göstermiyor. kısa bir dönem, wada tarafından akreditasyonu askıya alındı. yılda 3 binin üzerinde kontrol yapıyor. gerek teknolojisi gerekse deneyimli kadrosuyla şu an dünya ölçeğinde faaliyet gösteren 35 merkez içerisinde en iyilerden biri olarak biliniyor. wada'nın periyodik kontrollerinden büyük bir başarıyla çıkıyor. wada her yıl, tıpkı diğer merkezlere de gönderdiği gibi hacettepe'ye 20 ayrı örnek iletiyor. bu örneklerin yalnızca hangi yasaklı maddeyi içerdiğini değil, o maddelerin hangi miktarda olduğunu da test etmesini istiyor. hacettepe, bu testlerden yüzde yüzlük bir başarıyı tutturarak çıkmış bir merkez. yetmiyor, wada, türkiye'de herhangi bir spor dalında, herhangi bir sporcunun örneğiymiş gibi, araya karıştırma yöntemiyle çok özel numuneleri de bu merkeze dolaylı olarak iletiyor. hacettepe'nin son dönemlerdeki performansı bu anlamda da üst düzey.

    yani hacettepe'de sorun değil, bir yüz akı tablosu var.

    ama basketbol federasyonu, bunu da görmezlikten geliyor. çünkü fenerbahçe öyle istiyor!

    peki aynı fenerbahçe'nin futbol dahil, diğer branşlardaki sporcu numuneleri nereye gidiyor? tabii ki hacettepe'ye.

    şu çelişkiye ibretle bakın. basketbol federasyonu son 3,5 yıldır, kısa bir ara hariç numuneleri hacettepe'ye gönderiyor. sonuçlarda herhangi bir sorun yok! ancak emir büyük yerden gelince, bu politikasından, istisnai olarak vazgeçiyor! istisnai olarak diyorum, çünkü aynı maçta beşiktaşlı oyunculardan alınan numunelerin gönderildiği adres de hacettepe!

    böyle bir şey olur mu demeyin!

    turgay demirel isteyince, daha doğrusu fenerbahçe'den talimat gelince bal gibi oluyor işte!

    bu uygulama etik mi?

    bu boyun eğme doğru mu?

    bu standart dışı hareket, aynı maçtan sonra alınan numunelerin birinin başka, diğerinin başka merkezlere gönderilmesi yöneticilik duruşu mu?

    kendi kurallarını yok saymak, dopingle mücadele komisyonu'na rağmen, fenerbahçe'nin talebini onaylamak, zevahiri kurtarmanın ötesinde yoksa bizlerin algılayamadığı bir durum mu?

    fenerbahçe'den değil de sözgelimi istanbul üniversitesi'nden benzer bir dayatma gelse, basketbol federasyonu aynı hoşgörü içerisinde olur mu?

    bu soruların cevabını sizlerin takdirlerinize sunuyorum.

    bizde çok anlamlı bir laf vardır: "bükemediğin bileği öpeceksin."

    ne diyelim... helal olsun fenerbahçe'ye!

    dayatıyor, yaptırıyor... uzatıyor, öptürüyor!

    --- alıntı ---

    http://www.zaman.com.tr/...sketbolda-orta-oyunu
  • 442
    bu sezon fazla avrupalı bir takım kurmuşlar. atletizm eksikliği bağırıyor zaten bir de takımlarında sihirli bir el olmaması ciddi problem. geçen sezon final four oynarken o hücum gücü yüksek takımın nasıl kırıldığını görünce obradovic huyunu suyunu daha iyi bildiği, daha dirençli ve savunmacı bir takım oluşturmaya çalışmış belli ki. eğer takım kimyası oturur, ritim de bulurlarsa o seviyede planladıklarını yapabilirler ancak bence daha önemli bu problem, bu takımın oraya nasıl ulaşacağı. grup aşamalarında zorlanarak çeyrek finalde dişli bir takıma karşı oynarlarsa turu geçmelerini pek olası görmüyorum. dolayısıyla planları suya düşerse hiç sürpriz olmaz.

    ayrıca bu sihirli el eksiği galatasaray'da da var ama hiç değilse takım canavar gibi atletik. lasme, dorsey, mccollum, green, sinan gibi zencilerimiz var :) bu sezon olası bir playoff eşleşmesinde kendilerini elersek ne tatlı olurdu. (bkz: bu sene o sene)
  • 495
    fb'ye dair ömrü hayatımda kıskandığım tek şey. adamlar parayı bastırdı, yenilmez bir takım kurdular. kimse para yok bizde falan demesin. sabri, semih kaya, cavanda gibi kazmalara verilen parayı düşünün, çöpe gidenleri düşünün. kahrolun. gayet uygun bir bütçeye, dev bir kadro kurulabilirdi. o kupayı biz almalıydık arkadaşlar, yapamadık, adamlar yaptı ve bu beni kahrediyor, olay bu. bir daha euroleague görmemiz olası bile değil, uzun bir süre.
  • 192
    bir takımın eşek yüküyle bütçesi olur, büyük oyuncuları alır ve nasıl takım kuramaz sorusunun avrupa basketbolundaki en büyük örneğidir. bireysel olarak müthiş oyuncular, bir araya gelince hiçbir şey yapamıyor. bo mccalebb, sato, batiste, bogdanovic, kaya peker, david andersen vs. hepsi birer yıldız.
    takımda belki de ikili oyunu avrupada en iyi oynayan iki uzun var.* takım ikili oyun denemiyor bile. hadi denedi diyelim, kim o uzun oyunculara top indirecek? madem ikili oyun oynatacak oyun kurucun yok, neden aldın bu adamları?
    bo mccalebb varken oyunu onun üzerine yıkıyorsun, bo yokken ne olacak?* takımda çizili set oyunu olduğunu hiç sanmıyorum.
    bo mccalebbb yaşlandı, batiste basketbola doydu ve takım onun umrunda değil, bogdanovici mecburiyetten takımda tutmak zorunda kaldığını oyuncuda biliyor, kaya peker basketbola küstü, neredeyse süre almayacak. takım maça kendini hiç vermiyor, son iki euroleague maçının son çeyreklerinde 5 sayı geriye düşüp maçı bırakıyorlar.*
    yıllardır anlatılan ve türkiye'de çok az umursanan takım mühendisliğinin önemi ortaya çıkıyor. neyse ki bunu avrupa'da başarıyla yapabilen iki koç var. birisi bizde.*
  • 168
    andersen transferi sonrası kadroları büyük ölçüde belli olmuş, rakibimiz. isim isim bakıldığında çok korkutucu gibi görünüyor kadroları ve genel hava olarak fenerbahçenin çok iyi bir kadro kurduğu söyleniyor ama ben pek katılmıyorum.

    bo transferini bir yere koyuyorum, hem çok çok iyi bir oyuncu ve çıkıştayken geldi fenerbahçeye. sezonun transferi olmaya aday avrupada. sato-batiste-barış-andersen isim anlamında çok iyi oyuncular.

    -sato geçen sezonu hayal kırıklığı bir performans ile geçirmiş olsa bile eski hocası ile buluştuğunda performansını tekrar yükselteceğini düşünüyorum.

    -batiste avrupada oynamış en kariyerli amerikalılardan biri. pao ile o kadar özdeşleşmişti ki, ben geleceğine ihtimal vermiyordum ama o yaşta sanırım ücret anlamında reddemeyeceği bir teklif aldı. pao'da diamantidis ile gözü kapalı anlaşıyordu. takımda uzun yıllardır oynadığı için artık oyuncular onun nerede, nasıl topla buluşturulması gerektiğini vs. her şeyi ezbere biliyorlardı. uzun yıllar sonra takım değiştirince biraz sıkıntı çekecektir bu konuda. ayrıca yaşı ve dizindeki sorun nedeni ile çok ciddi süreler alması riskli ve uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabilir.

    -barış transferi enginin gitmesinin ardından mecburiydi. rotasyonları adına önemli bir transfer. türk guardlar arasındaki en iyi isimlerden.

    -andersen transferi ise bence en kritiği. andersen özel bir hücum oyuncusuydu avrupada ve nbade ama onunda yaşı artık ilerledi. olimpiyatlarda sık sık izledim, özel oyuncu hali artık eskide kalmış. bir uzun için korkunç yüzdelerle hücum etti. toplamda (29/78 %37,2) istatistik ile oynadı. hala iyi bir oyuncu ama özel bir oyuncu değil. ciddi şekilde savunma zaafiyeti var. savunma takımca yapılan bir şey, sırf onun üstüne yıkmak haksızlık olur ama nerdeyse her maç rakip uzunlar olimpiyatlardaki en yüksek sayılarını attılar. ki bunlardan ikisi hücumları vasat olan varajeo ile kaundu.

    hangi gençleri kullanacaklar bilmiyorum ama türkiye liginde türk rotasyon açısından sıkıntı yaşayacakları aşikar. geçen sezonki neredeyse türk rotasyonu olmadan oynayan beşiktaş örneği çok ekstrem bir örnek olur bu tezi çürütmek adına. belkide 40 yılda gerçekleştirilecek bir iş başardı beşiktaş kadro yapısı-başarı ekseni olarak. uzun olarak oğuz ve kaya gözüküyor türk oyuncu olarak. kaya çok istikrarsız, çabuk faul problemine girebiliyor. hücum anlamında zaten ona pek iş düşmeyecektir. oğuz ise hücumu ile ön planda olan bir oyuncu. savunmada genel olarak yavaş ayaklı oyuncuları var ve bizde macvan,ilkan, efeste savanovic,kerem gibi oyuncular varken çok sıkıntı çekeceklerini düşünüyorum o bölgede.

    koçları üst düzey bir koç ama siena dışında hiçbir takım çalıştırmadı. italyada bile siena dışı deneyimi yok. siena uzun yıllardır italyada her açıdan bir numaralı takımdı. kadro olarak rakiplerden fersah fersah öndelerdi ve onlarla rekabet edecek takım yoktu ortalarda. taraftar baskısı bizle kıyaslanamayacak kadar minimumdur diye tahmin ediyorum. şimdi ise beklentilerin büyük olduğu bir takıma gelecek. italya liginde yanlış bilmiyorsam kontenjan işi yoktu. şimdi türkiyede bence en büyük sıkıntısı lig maçlarında sahadaki 2 türk dengesini sağlayabilmek olacak.

    bir galatasaraylı olarak daha çok defolarını gördüm tabiki fenerbahçenin. ancak genel olarak oluşan muhteşem takım kurdular havasına pek katılmadığımı dile getirmek için yazdım bunu. bo dışında çok büyük korku duymuyorum bu kadrodan. transfer sezonu başında bizim mahmuti olayı,yabancıların dağılması falan derken çok çekiniyordum rakiplerden ama artık kurulan kadromuz içime çok siniyor ve rakipler o kadar korkutucu gelmiyor gözüme. en az onlar kadar şansımız var her kupada. sakatlıksız ve her kulvarda arkamızda bitirdikleri bir sezon geçirirler umarım.
  • 15
    buyuk taraftarinin(!) salonlara gelmemesi sebebiyle eurolig'ten zortlanacagi haberleri cogunlukta.

    --- alinti ---

    fenerbahçe'de 'eurolig' tehlikesi

    ülker ile birleştiği andan itibaren 3 yıldan bu yana basketbolun avrupa'daki en üst organizasyonu olan ''eurolig''e efes pilsen'le birlikte otomatikman katılan fenerbahçe'ye kötü haber..

    kupanın organizasyonunu üstelenen uleb, katılımcı takımlar arasında ''en az seyirci ortalamasına sahip'' olan sarı-lacivertli ekibe büyük bir darbe vurmaya hazırlanıyor.

    maçlarını 15 bin kişilik abdi ipekçi arena'da oynayan fenerbahçe ülker'in bu sezon ilk haftada barcelona, son haftada da cibona zagreb ile yaptığı karşılaşmaların sadece 1000 seyirci tarafından takip edilmesi alarm zillerinin çalmasına neden oldu..

    kupaya katılan takımlarla yaptığı ''garanti'' anlaşmalarla ''seyirci ortalamasını'' örnek alan ve ''bizim için kupaya katılan takımın ismiyle birlikte maçını izleyen seyirci sayısı da önemli'' diyen uleb yetkililerinin bu durum değişmediği takdirde önümüzdeki sezon sarı-lacivertli ekibi, eurolig'e almayacağı öğrenildi..

    bu durumda fenerbahçe ülker 5 bin seyirci ortalamasını tutturamazsa, önümüzdeki sezon avrupa basketbolunun krema tabakası olarak anılan eurolig yerine bir alt kupa olan eurocup'a katılmak zorunda kalacak..

    bu sezon ilk 3 hafta baz alındığında 11 bin seyirci ortalaması ile israil'in maccabi takımının sloven olimpija takımı ile yaptığı karşılaşma ilk sırayı alırken bu maçı 10 bin seyirci ortalaması ile panathinaikos-khimki mücadelesi takip ediyor..

    efes'in partizan ile ikinci haftada abdi ipekçi'de oynadığı karşılaşma 8 bin seyirci ile ortalama 5'nci sırada yer bulurken, fenerbahçe hem barcelona, hem de cibona maçlarındaki 1000 sayısı ile ilk 3 haftada son sırada yer alıyor..

    tarihinde eurolig'e bu sezon ilk kez katılan yunanistan'ın küçük bir kent takımı olan marousi'nin bile 2 bin kişi kapasiteli salonunda ilk iki maçını 1700 seyirci ortalaması ile oynadığı düşünülürse fenerbahçe ülker'in seyirci sayısını artıramadığı takdirde uleb tarafından eurolig'den atılması kaçınılmaz son olarak gözüküyor..
    --- alinti ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın