• 6802
    şu anda nani ve van persie’li kadrodan daha iyi kadrosu olmayan takım. hatta o takımın çok gerisindeler. bununla birlikte biz aşırı güçlüyüz, özgüvenliyiz, psikolojik üstünlüğümüz var, kadro kalitemiz üst düzeye yakın, başımızda fenerbahçe’yi akhisar’la dahi her daim tokatlayabilen bir hoca var. dolayısıyla ne yaptıkları beni hiç ilgilendirmiyor. geçen sezon da ilgilendimedi, sadece fenerbahçe mi beşiktaş mı ikinci olacak diye düşünmüştüm. bu sezon da bizim arkamızdan gelecekler. yaptıkları transferler ve kendileri bazen çok abartılıyor. bizim fenerbahçe ile aramızdaki makas her yönden açıldı ve git gide daha fazla açılıyor. bunu yakın gelecekte herkes görecek. bu beş yıldız oyunları ali koç’un son şansı. bu şekilde başkan kalabiliyor ama çok yakında o da elinde patlayacak.
  • 6806
    her sezonun transfer şampiyonu olması, fenerbahçe'yi ligin hedef takımı haline getiriyor. bu sezon da değişen bir şey olmaz umarım. anadolu kulüpleri sever böyle sansasyonel transferli takımlara kastırmayı.

    ne zaman ki fenerbahçe bir sezona başını öne eğip sadece ihtiyacı olan bölgelere hedef transferler yapar ve çok da göze batmazlar, bilin ki o sezon ipi göğüsleyeceklerdir.
  • 6807
    gerçi bizi çok ilgilendirmez ama bonservisi elinde olanlara ciddi imza parası verdiklerini düşünüyorum. sırf arda'dan gelen para dzeko ve tadic'in imza+yıllık ücretine gitti bile.

    haricinde kurulan kadro kağıt üstünde iyiyse bile bu sefer hocada kusurlar çok. yine doğruları eksik yaptıkları için sonunu getirememeleri muhtemel.

    ne olursa olsun geçen seneye oranla yenilmemeye odaklı bir takım olacakları belli. ilk karşılaşmamız eğlenceli olacak.
  • 6808
    kısır döngüye giren takım. son 5 yıldır onlar “bu sene kesin şampiyonuz fenerbahçe geliyorrr!!!” derken bizimkiler “bu sene çok iyi geliyorlar ali koç son kurşununu atıyor şampiyon olamazlarsa öldüler bittiler o yüzden bu sene bizim için çok önemli” muhabbeti yapıyor. sonuç: 4 şampiyonluk farkı. hiç çekinmiyorum bunlardan. topuyla tüfeğiyle gelsinler. oturmuş kadromuzla şımarmazsak çok rahat bir şampiyonluk alırız bu sene.
  • 6809
    hücum hattını rakamsal olarak değerlendirelim.
    geçen sene hücumdaki en tehlikeli oyuncuları;
    arda güler - batshuayi - valencia idi.
    bu üçlü toplamda 59 gol 15 asistle sezonu bitirmiş.

    bu sene muhtemelen en tehlikeli hücumcuları;
    dusan tadic - dzeko - zaha olacak.

    üstteki istatistiğin yanından geçemezler. üstteki hücumcular ofansif futbolu iyi bilen jesus’la oynamışken alttakiler ismail kartal ile oynayacak.
    üstteki hücumcular arao, crespo, ismail gibilerle oynarken alttakilere ne idüğü belirsiz szymanski eklendi. yerli zorunluluğundan dolayı yine ismail veya mert hakan gibilerini oynatacaklar. zaten bu takımın hücum gücü ortalamanın üstüydü. bu gücü daha da zayıflatıp, ‘isimli’ oyunculara aldanıp mastürbasyon yapıyorlar şu an.

    şu ana kadarki tek iyi hamlelerini livakovic olarak görüyorum. çok yetenekli olmakla birlikte o da soru işaretleri barındırıyor. 28 yaşında olmasına rağmen ilk defa hırvat liginin dışına çıkacak. milli takım performansı bu kadar iyiyken bu yaşa kadar hiçbir büyük lig yapmamış olması da sanılandan daha fazla defosu olan bir kaleci olduğunu gösteriyor. sonuçta hiçbirimiz oturup dinamo zagreb maçlarını izlemiyoruz.

    neticede içerisinde bolca soru işareti barındıran, sağlıksız bir yapılanmaya gidiyorlar gibi.
  • 6810
    bu sezon ali koc doneminde ilk defa kaliteli transferler yapan takim. dzeko, tadic ve gelirse zaha hucum hatti ligin ustunde. ancak ne verecegi belli olmayan symanski ve livakovic ikilisine neredeyse 20 milyon euro odediler. savunma ve orta sahaya seviye atlatacak transferler yapmadilar. bu bana fena halde kewell, baros, keita, arda’li hucum hattina sahip olan ama bam orta sahasi ve servet cetin-emre gungor stoper tandemiyle oynayan 2008-2009 galatasaray’ini hatirlatiyor.
  • 6812
    aşureye benzettiğim takımdır.

    badem, fındık, ceviz gibi malzemelerin tek başlarına mükemmel bir tadı vardır. vücuda da yararlıdır ama işte sık alamazsın çünkü pahalıdır.
    transfer ederlerse zaha ve livakovic; her ne kadar yaşlı da olsalar dzeko ve tadic bu malzemelerdir.

    bu malzemelere ilaveten fasulye, nohut, pirinç gibi malzemeler de vardır. tek başlarına hiçbir işe yaramazlar. anca kaynar suya pirinci atıp pilav yaparsın veya nohut çorbası vs.
    işte bunlarda becao, djiku, kent gibi isimlerdir.

    tüm bu malzemelerin yanında buğday da vardır. buğday da birçok işe yarar ama o da tek başına anlam ifade etmez. anca değirmenden geçirip bir şeyler yapacaksın da falan da filan. ya da bir ineğin önüne de atabilirsin.
    işte bu malzemelerde mert hakan, irfancan, ismail yüksek gibi isimlerdir.

    şimdi sen tüm bu malzemelerini karıştırırsan güzel bir aşure elde edebilirsin ama her ay bunu yapamazsın çünkü bunun da özel bir günü vardır. yani demek istediğim, fenerbahçe bu kadroyla iyi bir süreç geçirecek ama uzun vadeye yayamayacaklar. taraftarları o aşurenin tadını sürekli isteyecek ama ev sahibi ismail kartal, o aşureyi sürekli yapacak ustalıkta ve çalışkanlıkta değil.

    kendimizden de bir örnek vereyim;
    geçen sezon* ligin en iyi stoperleri ve sağ beki bizdeydi. en iyi ön libero, sağ-sol kanat ve forvet bizdeydi. en iyi teknik direktör bizdeydi.
    buna rağmen birçok maçta deli gibi zorlandık. ankaragücü takımından bile inanılmaz baskı yediğimiz zamanlar oldu. birçok maçı son dakikalarda kurtardık. düşünün bide en iyi kadro bizdeydi!

    bizim şansımız okan hocamızın her oyuncudan verim alması olmuştu. hem futbolculuk, hem de teknik direktörlük kariyerinden çok büyük tecrübeleri var.
    peki ismail kartal'ın var mı? ya da şöyle söyleyeyim; ismail kartal, bu takımdan verim alır mı?
    bence hayır, çünkü büyük oyuncuları yönetmede tecrübeli bir isim değil. kırılgan bir camianın toparlayıcı olacak tecrübesi yok. ara ara iyi oynatacak ama birçok maçı diken üstünde izleyeceğinden adım gibi eminim.
  • 6814
    bizimle yarışabilmek için çıtayı yükseltmeleri gerektiğini geçtiğimiz sezon acı bir şekilde anladılar. 2022 yazındaki ali koç sittin sene tadic'e o paraları vermezdi. "all in" demek zorundaydı ve dedi artık. en büyük rakibimizin bu transferleri yapması, centilmen rekabetin olduğu bir ülkede sevindirici bir gelişme olurdu ama biliyoruz sezon içinde neler olacağını. o kısmı geçiyorum.

    geçtiğimiz sezon kadro kalitesi olarak fenerbahçe'nin çok önünde olmamıza rağmen, bir şekilde(!) son haftalara kadar ensemizde kalmayı başardılar. bu sezon yine aynı şeyleri izleyeceğiz ve daha kaliteli ayakları olacak. bu demek oluyor ki belki de tarihimizin en iyi lig sezonu olan 2022-2023 sezonundan daha da iyi olmak durumundayız. üstelik bu kez umarım şampiyonlar ligi'nde oynayacağız.

    belki henüz erken ama 2023-2024 sezonunun belirleyici maçları doğal olarak fenerbahçe'ye karşı olanlar olacak. o iki maçtan ikili averajı almış bir şekilde en az 3 puanla çıkmak çok önemli. bunun yanında şampiyonlar ligi öncesi ve dönüşünde oynayacağımız maçlar(hangisinin deplasmanda olacağına bağlı olarak) kritik. kasvetli bir cuma akşamı deplasmanda oynayacağımız kayserispor maçını kazanabilirsek, ligin ikinci yarısında zaten takımımıza güveniyorum.
  • 6815
    her sene sil bastan kadro kuran, hatta bazi seneler 2 kadro birden degistiren takim. yolladiklari oyuncularin paralarini el altindan veriyorlar, maaslari 2-3 milyon euro olan oyuncu bile kontratini feshedebiliyor, biz kicimizi yirtiyoruz yollamak icin, cogu zaman da tazminat odedigimiz oluyor. fenerbahce'de daha boyle birsey gormedim. aldiklari oyuncularin rakamlarini gercek aciklamiyorlar sonra spor yorumcular ekrana cikip gevsek gevsek fenerbahce transferde cok basarili diyebiliyor. ulan son 4 senede 120+ oyuncu alinmis ve cogu ciddi maliyetli alinmis, isterlerse 2 milyar dolar harcasinlar transfere ama galatasaray yonetimi ile fenerbahce yonetimi basari konusunda kiyaslanamaz bile. fenerbahce turkiye'de zengin 3-4 ailenin kaynaklarini ayirdigi bir proje takim, galatasaray ise lisesi tarafindan yonetilen bir halk takimi.
  • 6818
    mhk ve tahkim arkasında olmadığı sürecek kurmuş olduğu kelle paça çorbası kıvamındaki kadrosu ile şampiyonluk kovalayamayacak takımdır. kent'i aldılar zaha istiyorlar, batshuayi varken dzeko getirdiler pardon dünyaca ünlü forvet dzeko. üstüne szymanski alıp arkasına ya da önüne tadiç'i aldılar. stopere 2 adam aldılar ancak kapalı kutu ikisi de bana göre. bakıyorum sağ bek yok sol bek yok kaleci alacağız diyorlar yerli kuralı varken nasıl yapacaklar onu da bilmiyorum.
    ön libero alacağız diyorlar ancak verimsiz ismail yükseğin 11 çıkacağını söylüyorlar. bu adamın milli takıma bile seçilmesi büyük yanlış ancak işte para ve lobi böyle bir şey.
    sözün özü biz ne kadar erken sezonu açtıysak onlar da aynı şekilde açtı. aynı maç sayısına ulaşacağız sene sonunda. kurdukları takım geniş olsa bile kalite olarak 2 adam şu an sıyrılıyor içlerinden. o ikisini de mesela ben takımımda istemezdim. biri eyt'li dzeko ikincisi eyt için askerliği borçlanmak zorunda olan tadiç.
    bu sene de işleri zor. allah da daha zor eder inşallah.
  • 6820
    ne kadar transfer yaparsa yapsın galatasaray'dan daha iyi olmayan takımdır. kalede en iyisi bizde, sağ ve sol bekte en iyisi bizde, stoperlerde en iyileri bizde, ön liberoda en iyisi bizde, forvette en iyisi bizde. sadece kanatlarda ve belki 8-10 numarada bizden iyi olabilirler ama sonuç itibariyle galatasaray'ın gerisindeler kadro kalitesi anlamında. yine 50-60 küsür para harcayıp bunu başarmak da ayrı bir destan ali koç açısından.

    edit: ki daha transfer döneminin bitimine 1.5 ay var yani erden timur daha da üzerine kalite katacaktır takımımızın.
  • 6821
    çok plansız hareket edip önlerine düşen oyuncuları alıyorlar. şimdi szymanski'yi sekize kaydırırız falan diyorlar ama öyle kaydırınca kayıyorlar işte. aslında geçen sene transferde biz ne yaptıysak onu taklit etmeye çalşıyorlar. bence biz de mertens, mata, yusuf gibi transflerimizi çok plansız yapmıştık. okan hoca mertens'i on numaraya yerleştirdi diğerlerini oynatmadı sezonu kurtardık. fenerbahçe yanlışı taklit ediyor.
  • 6822
    kendisi hakkında gereksiz yangın yeri yapılan takımdır. o orta saha kurgusu, futboldaki misyonunu tamamlamış 37'lik pahalı forveti ve 3 yerli zorunluluğu ile (özellikle arda güler'in kaybı burada müthiş bir dezavantaj yarattı) işleri çok zor. bu yerli kuralı değişecek diyorlar ama oy birliği çıkmazsa değişmeyeceği de söyleniyor, sadece bir takımın taş koymasına bakan bir durum var sanırım orada. üstelik hayatında anavatanı hırvatistan dışında düzenli bir yaşamı olmamış 28-29 yaşlarındaki bir kalecinin milli takım düzeyindeki turnuva performansı yanıltıcı da olabilir, futbol tarihi bunun örnekleriyle dolu. ha dominik livakovic'i muslera sonrası bir yapılanmada görmek ister miydim, bunun cevabı evet. ancak söylediğim etmenlerden dolayı kendi içinde risk taşıyan bir transfer olduğu da gerçek. %100 kaleyi kurtardı diye kimse iddia edemez şu an. ben bu riski kendi takımım adına almaya neden hevesli olurum, çünkü muslera ile uzun yıllar başarıdan başarıya koşarak kale bölgesinde misyonumu tamamlayıp artık yeni bir arayışa geçmişim, benim adıma bu risk daha alınabilir bir noktada. ancak fener gibi 2006 yılında başlayan allah fenerbahçe gerginliği ile travmalardan travmalara koşarak, üstüne de uzun yıllar şampiyonluktan uzak kalıp volkan demirel sonrası kalede beli doğrultamadıktan sonra psikolojik kırılmalara çok müsait bir taraftarınız ve stres üstüne stres yüklenmiş bir yönetim yapınız da varsa, yediğiniz ilk hatalı golden sonra gurbet ellerde bir daha toparlanamama şansınız da yüksek. livakovic'den daha genç olmalarına rağmen romanya dışına ilk kez adım atıp bizde sudan çıkmış balığa dönen alexandru cicaldau olimpiu vasile morutan ikilisi en burnumuzun dibindeki örnek mesela. o yüzden bekleyip görmek lazım o hikayeyi. birebir karşılamasa da benzer bir risk faktörünün sebastian szymanski'de de olduğunu düşünüyorum. neden tam karşılamıyor diyorum, çünkü oyuncu doğduğu topraklardan çıkıp erken yaşta rusya'ya gitmiş, bunu cebe atıyoruz. ancaaak polonya üzerindeki rus kültürü baskısını düşünürsek (ki bir zamanlar polonyalı bir arkadaşımın rus kültürünü sevmesine rağmen polonya üzerinde gereğinden fazla bir rus kültür emperyalizmi çabası olduğunu anlattığını hatırlıyorum) öyle aşırı da anavatanına yabancı bir yere gittiği söylenemez bu yüzden. hem bu gözler bonservisi veya maaşı altında ezilen ne babayiğitler gördü. ancak bunun tam tersinin olması ve bu hikâyeden alnının akıyla çıkması da gayet olası. çünkü öyle veya böyle sizin karakter yapınıza da bağlı olarak rusya'da yaşayan bir polonyalı olmanın belli zorlukları ve stresleri vardır diye tahmin ediyorum. şimdi hem son cümlemin hem de daha önce değindiğim polonya üstündeki rus kültürü baskısının altını dolduracak bir kaynak paylaşacağım burada: https://gss.gs/IwK

    yani demem o ki rusya ve polonya arasındaki tarihsel gerilim hiç de yabana atılır cinsten değil. en azından 2. dünya savaşı'nın detaylarına merakı olanlar bile az biraz bu konudan haberdardır. uzmanlık alanımdan dolayı polonya sineması'ndan çıkma birçok author yönetmenin bilhassa 2. dünya savaşı odaklı rus karşıtı filmlerini izlemişimdir mesela. bunlardan aklıma ilk geleni polonyalı usta yönetmen andrzej wajda'nın 2007 tarihli katyn filmi. ülkenin bir ucunun nazilerden diğer ucunun ise sovyetler'den kaçtığı ve bu iki işgalci gücün arasında sıkışıp kalmış polonya halkına ruslar tarafından uygulanan katyn katliamını konu edinen bir filmdir. ki 2. dünya savaşı'nda rusların savaşın gerçek kazananı ve kahramanı olduğu genel kabulünü hesap ederseniz (her ne kadar hollywood tüm payeyi kendine biçse de: https://gss.gs/5ow.jpg gerçek budur: https://gss.gs/AMx.jpg ), polonya'nın bu konuya tam ters uçtan baktığını, stalin'in hitler'den bir farkı olmadığını düşündüklerini öğrenmek (hiç de haksız değiller, aynı stalin'in kırım türklerine uyguladığı katliam ve eziyetleri de buraya not olarak sıkıştıralım) gerçekten ilginç ve belki de ironik bir tarihi bilgi. yani tüm bu verilere bağlı olarak polonya üzerindeki rus kültürü dayatmasından ve rusya'da yaşayan bir polonyalı olmanın belli zorlukları olacağından dem vurdum işte. hele bir de son ukrayna-rusya savaşından sonra dünyanın geri kalanı ile kontağı iyice kısıtlanmış ve sadece vatandaşı olmanın bile hareket alanınızın daralması için yeterli sebep olmasını sağlamış bir coğrafyadan bahsediyoruz. işte tüm bunların ışığında syzmanski'nin hikâyesinin başarıya çıkma ihtimali olduğunu düşünüyorum. öyle veya böyle hayatının belli bir kısmı stres yönetimi ile dirsek temasında geçmiştir ve baskı ortamını kaldırabilme potansiyeli vardır bu yüzden, bekleyip göreceğiz bunu da. benim ne oyuncunun bir maçını izlemişliğim ne de herhangi bir analiz videosuna göz atmışlığım var bu arada. hem kendisi hem de diğer isimler hakkında yazdığım her şey genel gözlemlere dayalı tahminlerdir.

    takım genelinden devam etmek gerekirse, kurmaya çalıştıkları yeni stoper tandeminin ve bütün hâlinde savunma kurgusunun oturup oturmayacağı da garanti değil, kaliteyi yükseltmek için abandıkları hücum bölgesinin beklentileri ne kadar karşılayacağını izlemeden yorumlamak güç (zaha'nın adı falan geçiyor daha), bu iki bölgeyi birbirine bağlayan yetersiz orta sahalarının akıbeti henüz netleşmiş değil, en marka 2 veteran transferlerinden edin dzeko ve dusan tadic'in sahaya hem mental hem de fiziksel olarak ne kadar özveri koyacakları veya takımı ne kadar sahiplenecekleri daha da önemlisi birbirleriyle iletişimlerinin nasıl olacağı belli değil... uzar gider böyle. hazır dzeko ve tadic'den bahsetmişken şimdi de başka bir tarihsel gerginlik mevzusuna el atalım. çünkü an itibariyle fenerbahçe kadrosunda 1 boşnak* ve 1 sırp* kesin olarak var, üstelik geldiği neredeyse kesin gibi konuşulan bir de hırvat'tan* bahsediyoruz. bununla bitmiyor bir de bizim arnavut asıllı kosovalı'ya* falan sulanıyorlar. baya baya mini bir yugoslavya popülasyonu kurmaktan bahsediyoruz yani. fıkraya uyarlarsak; bir boşnak, bir sırp ve bir hırvat bara girer, olaylar gelişir... şimdi bu konuda çok da uzak tarihli olmayan bir maçı örnek göstereceğim: (bkz: 2 aralık 2022 sırbistan isviçre maçı) iki takımın daha önceki karşılaşmalarının da hazırladığı altyapılar ile işte bu maç sevgili dostlar, belki bir tarafı isviçre olsa da sizi yanıltmasın, bosna savaşı sırasında yaşananların buram buram hissedildiği oldukça gergin bir maçtır. arnavut asıllı kosova doğumlu xherdan shaqiri, aynı köklerden gelen soydaşı granit xhaka ile birlikte saha içinde adeta intikam alırcasına oynayarak sırpları turnuvaya veda ettirmişlerdir ve maç içinde birçok gergin sekans yaşanmıştır. keza çok daha önceki yıllardan aklımda kalan olaylı hırvatistan-sırbıstan maçları keza makedonya-sırbıstan maçları vs. bir sürü örnek dökülür daha buraya. eski yugoslav ülkelerinin ne zaman sırbıstan ile maçı olursa bilin ki orada tansiyon yüksektir yani. şimdi buraya meraklısı için konuyla bağlantılı birkaç referans film ve belgesel bırakacağım: trt'nin de yapımında pay sahibi olduğu 2020 tarihli bosna-hersek filmi ve 2021'in oscar adayları arasında olan que vadis, aida? cannes film festivali ödüllü 2001 tarihli yine bosna'dan çıkma bir film olan no man's land. hollywood perspektifinden çıkma ve richard gere'in başrol olduğu 2007 tarihli the hunting party. espn'nin spor belgesellerinden olan ve efsane yugoslav basketbol takımındaki kardeşliğin savaşın etkisiyle nasıl kan davasına dönüştüğünü sırp vladi divac (ki kendisi sonradan 15 yıllık bir nba kariyeri yapacaktır) ve dönemin yugoslav basketbolunun altın çocuğu hırvat drazen petrovic (divac ile aynı dönemlerde nba yapmış ancak 93'de geçirdiği trafik kazası sonucu erken yaşta hayata veda etmiştir) üzerinden anlatan 2010 tarihli once brothers belgeseli. konuya merakı olanlar için şu kısıtlı liste bile doyurucudur bence. ha bu arada eğer yanılmıyorsam dzeko'nun daha önce sırp oyuncularla aynı takımda sorunsuz bir şekilde oynamışlığı var diye biliyorum. ama teyite muhtaç bu mevzu, özellikle "sorunsuz" dediğim kısmı. hem tadic'in de bu konuda sicili pek temiz değil diyorlar ama bu da yine teyite muhtaç bir konu. ben üşendim şimdi araştırmaya, meraklısı arayıp bulur illa.

    velhasıl, tüm bu değişkenlerin takımın geneline nasıl sirayet edeceği beklenip görülmesi gereken şeyler. ancak burada asıl olay, çok önemli bir bütçe ile kurulmuş ve üzerine konmaya da devam edilecek gibi duran, aynı zamanda da tüm bu değişkenlere sahip takımın hocasının ismail kartal olması hahah. evet, zamanında emmanuel emenike'yi bile yönetememiş o ismail kartal:

    https://gss.gs/a70.jpg
    https://gss.gs/FYD.jpg

    şimdi gelelim temenni yüklü kişisel beklentime: süper lig 2023-2024 sezonu'nun süper kupa maçında önce kupayı bize kaybedip sonra da lige puan kaybıyla başlayarak daha ilk haftalarda moral motivasyon olarak "yine olmayacak" havasına bürüneceklerini ve ismail kartal'la ilgili seslerin çok erken yükselmeye başlayacağını düşünüyorum. at fav.a bekle. bu konuda en büyük garantörüm ise ismail eagle tabii ki. o oyuncu grubunu idare edecek insan yönetimi kapasitesi ve teknik taktik bilgisi ne kadar var sorusu demokles'in kılıcı gibi dikiliyor tepede. papaz evlatlarının kendisi için ne kadar oynayabileceğine bakacak bazı durumlar ve hâllerini düşününce nereye kadar diyor insan gene. üstelik 1 yıl sonra kongre yapacak loser bir yönetimin, istisnasız her seferinde başarısız kere başarısız olduğu stres yönetimini bu sezon nasıl götüreceği de gene koccaman bir muamma. ha tabii bu noktada elbette söz konusu fenerbahçe olunca olaya en olumsuz noktalardan yaklaşma meyilim ağır basıyor muhtemelen, bunu da itiraf etmek gerek. çünkü en ufak bir pürüz çıkmadan her şey tıkırında da gidebilir ve sezon sonu bambaşka şeyler konuşulur. ama ben güveniyorum arap ismailime, yüzümüzü kara çıkarmayacaktır hahah. eski yugoslav ülkelerini sayar mısın hocam diye sorsak sayamayacağına da eminim ama kanıtlayamam bu arada. kendisinin hem futbolculuk hem teknik direktörlük hem de kültür seviyesi açısından okan buruk ile aynı cümlede kullanılması bile abesle iştigaldir. bu zamana kadar hep elimde başka oyuncu yok bahanesine sığınmasını bu sezon neye evriltecek merakla beklemekteyim. kendisine şahsi önerim, hakemler ve ligin şaibeli olması falan en trend konu başlıkları. hayatımda da ilk kez fenere dair bu kadar kafa yordum sanırım. entry'yi ufaktan kapatırken yine altını çizmek istiyorum: tüm bu yazdıklarım genel gözlemlere dayalı tahminler ve subjektif beklentilerden ibarettir, zira işin ne spor dalı ne de tarihi konuları yönünden uzmanı değilim, bu yüzden de yatırım tavsiyesi değildir asla hahah. yine de içimden uğur meleke'den daha iyi bir iş çıkardığım geçiyor ne yalan söyleyeyim. haydi selametle.

    edit: minik bir ekleme ve tarih düzeltmesi

    edit 2: zaha'yı da bize kaptırarak daha tek resmi maç yapmadan sezona moral motivasyon olarak bitik girmekteler. an itibariyle şampiyonluk mücadelesi verecek rakiplerinin hücum hattını icardi, zaha, zaniolo oluşturmakta. yine ilginç bir sezon bizi bekler.

    edit 3: tff'nin garip kararıyla süper kupa finali devre arasına alındı ve benim sezonu kupayla açma temennim de boşa çıkmış oldu. ancak nema problema. in arap ismail we trust.
App Store'dan indirin Google Play'den alın