1201
sevgili galatasaray efsanesi, galatasaraylı olmama vesile olanlardan, diğer takımların gıpta ile baktığı hocam…
çok bariz olan şeylerle ilgili bu mektubum.
tam 4.5 yıl oldu 4. dönemin başlayalı. ilk 4 yıl geçti ama şu an ilgilendiğimiz 2021-2022 sezonu.
31 yaşında olan ben, bu kadar kötü sıralamalara hayal kırıklıklarına sahip olunan bir sezon yaşamadım, 2010-2011 sezonu dahil. ki o seneler takım kötüydü, kalite inanılmaz yerdeydi vs derken bu senenin gerisinde kaldı. gelelim şimdi sene başından bu zamana ve biraz da genelleyerek yorumlara:
1. faydacı hoca! hocam senin en büyük özelliğin pragmatist olmandı. fernando gitmek istediğinde, benzer oyunu oynamaya taktın kafaya. en son seri 6 numara bölgesinin en nitelikli adamıydı. kadronda var mı öyle birisi? yok. o zaman bu oyun şablonundan vazgeçmen gerekirdi. en azından o tarz bir oyuncu gelene kadar.
2. bireysel hata! birinci ifadeyle paralel bir şekilde 6 numaraya koymaya adamın yok taylan’dan 6 yapmaya çalıştın, ki bir süre tuttu gedson sayesinde, olmadı sonra. dedin bi berkan’ı koyayım oraya, olmadı. ve bu olmayışları öğrenme şeklimiz ise yine oyun takıntından dolayı çıkarken yapılan top kayıpları ve yenilen kontratak golleri oldu. kaç kişi bireysel hata yaptı sene başından bu yana sayamam. ama sen balığa ağaca tırman diyorsun tabiri caizse. olmaz hocam, olmayacak da.
3. balık ağaca tırmanmaz! oyun planı takıntından dolayı elindeki oyunculara göre bir plan belirlemiyorsun. e istediğin her oyuncu da alınamıyorsa(6 numara), o zaman planı değiştirmen lazım. ama yok illaki senin şablonun uygulanacak. bu sefer diyoruz ki oyuncuların performansı düşüyor, ft idmanı, ayak tenisi vs. benim bir mesleğim var, öğretmenlik. çalıştığım kurum bana çalışmak istiyorsan kendi branşının yanında ingilizce’ye de gir müziğe de gir derse okula gidesim gelmez ama çalışmak için mecbur gitmem lazım. velhasıl, oyuncuların performansının düşmesi gayet normal.
4. genç yetenek! genç ile uğraşmak zordur hocam. hela arada en az 2 kuşak varsa daha da zordur. senin çalışma disiplinine ayak uyduramıyor olabilirler, ki selçuk inan bile senin ne kadar çok işkolik olduğunu ve gece yarısı falan farketmeksizin aradığını söylemişti kırılma anı programında. çocuklar sana uyamıyorsa sen onlara uy hocam. benim öğretmenlerimin bana davranış şeklinin yarısını göstersem şimdiki çocuklara saygısızlığa en üst perdeden maruz kalırım. senin gibi radikal değişiklikler yapan adam nasıl bu konuda değiştirmiyor çok şaşırıyorum. gerçi çok daha fazla şaşırdığım şey var da neyse…
5. oyuncuyla diyalog… dedim ya bize gelenin performansı düşüyor. tesadüf değil elbette, kendimce bahsettim sebeplerini. genç diyorsun, böyle böyle öğrenecekler diyorsun ama maçın içinde öyle bir bağırıyorsun ki ben ekran başından oyuncunun adına çekiniyorum. antrenmanda istediğin kadar bağır ama milyonların izlediği maçta olmaz. en azından günümüzde olmaz. hepsi baba gibi gördüğünü söylüyor seni, ki tahminim bebek gibi ilgileniyorsundur saha dışında ama yeni nesil bir hareketine siler yaptığın tüm iyilikleri.
6. otorite… gerçekten inanılmaz. hiçbir fatih terim takımında görmediğimiz, gördüysek bile sadece bir devre görebildiğimiz ciddiyetsizlik alabildiğine gidiyor takımda. geçen sene gol pozisyonu bulamayan takım bu sene buluyor. ciddi ciddi çizilmiş oyunlarla yapıyor bunu çoğu zaman. ama o ne? oyuncular birbirlerine pas vermiyor! bunun adı otorite boşluğudur, bunun adı ciddiyetsizliktir. hem de senin olduğun yerde.
6. kadro planlaması! plansızlığı mı deseydim? yerli kaleci mevzusu herkesin malumu. ona sonra geleceğim. stoper ikilisi için tamam sıkıntı yok. bek hocam? pva’yı aldın yedeği kim? ömer. hani geçen sene bek oynatmayı sevmediğini söylediğin ömer… sağ bekte yedlin’den olmayacağını anlamak için kör olmak gerekir. omar’ın ne zaman döneceği belirsizken sadece boey ile yola çıkmak nedir peki? diyeceksin ki para mı var da transfer edelim? hocam 4.5 yıldır oradasın, sen alt yapıdan bir tane sağ bir tane sol bek yetiştirmediysen ben ne diyebilirim? sen yetiştirme ama yetiştirecek adamı bulabilirsin rahatlıkla. orta saha için senin oyununda en önemlisi 6 numara ama morutan alındı. 6 numaran yok ve devşirme taylan işe bu işi kotarabileceğini düşünüyorsun. yapma hocam! taylan olmazsa kim? berkan… 6 numaraya geçince belini döndüremeyen berkan. ömer’i koy oraya daha iyi. (yazar burada berkan’a bok atmıyor.) orta saha hala nicelik olarak eksik. feghouli’yi gönderemeyeceğin gün gibi ortadayken 6 numara yerine onun yerine adam alıyorsun. böyle bir planlama olmaz. yunus’u gönderiyorsun ama barış’ı oynatıyorsun. acaba yunus bizde kalıp barış’ı kiralık göndersek daha mı iyi olurdu mesela?
7. antrenman sistemi… peşinen söyliyeyim, oynatmaya çalıştığın oyuna saygım sonsuz ve maçta bununla ilgili nüans görmek gerçekten çok hoş. ancak en son pandemi öncesinde takım bunu çok güzel oynayabiliyordu. ancak hocam sadece set planıyla hücumu çizerek maç kazanamıyoruz. kendin de diyorsun makas açıldı avrupa’yla ve örnek olarak da taç atışı antrenörü var diyorsun. e sen ne yapıyorsun hocam antrenmanda? duran topta organizasyon namına birkaç serpinti var ama ne kullanan oyuncu bunu kullanabilecek oyuncu(pva) ne de vuracak oyuncun var. o zaman alternatiflere mi yönelendirler acaba antrenman çalışmalarını? yine söylüyorum topu rcs’ye getirmekte çoğu zaman sıkıntı yaşamıyor takım. ancak vuramıyoruz. elbette yetenek de bu işin içinde ama plase vurabildiğini gördüğümüz halil ve muhammed’i bu konuda geliştirmek çok zor olmasa gerek. kerem’in repertuarını genişletmesi-ki o yetenek var belli- hem kendisini hem de galatasaray’ı başka bir seviyeye taşıyabileceğini biliyoruz.
8. yardımcı antrenör sıkıntısı… dünya’nın hiçbir yerinde iki kişiyle tüm organizasyonlara çalışılmaz. mükemmel bile olsan insan fizyolojisine aykırı. kendin söylüyorsun taç antrenörü var diye. bunu diyen adam nasıl kendisine duran top antrenörü şut antrenörü taç antrenörü almaz? aklım almıyor bunu. manchester’da ferguson’un kendisi antrenman sahasına bile inmezdi kolay kolay, yardımcıları yapardı her şeyi.
9. oyuncu tercihi… hocam ismail nedir fatih nedir? hadi fatih kupa maçı penaltı vs dersin ama ismail çipe nedir allah aşkına? genç desen okan ile aynı yaşta. yetenek desen kayserispor kendisi yerine doğan’ı koydu kaleye.. forvetimiz kim hocam? ya her maç ya dakika 45’te ya da dakika 65’te 3 veya 5 oyuncu aynı anda değiştiriyoruz. oyun planında bu kadar net dönüşler sağlıklı olur mu? o kadar oyuncu değişikliği demek maça ben yanlış 11 çıkmışım, berabere gidersek bu takım iyi ama gol lazımsa 5 oyuncu birden… hocam galatasaray’a her zaman gol lazım.
10. neden? hala ön alana basan bizi yenip gidiyor ve bizim bunu çözecek bir oyunumuz ve oyunumuz olsa oyuncumuz olmadığı için yapamıyoruz ve hala da deniyoruz. neden? topu kapan 3 pasta kalemize geliyor. neden? benden daha çok galatasaray’ı düşündüğüne eminim, bunun için geceni gündüzüne kattığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam, ancak hocam 3 kişi yetemezsiniz, bu mümkün değil. neden? seni sen yapan özelliklerinden vazgeçiyorsun. neden? başarıya alıştıran sensin ama şu an tarihin belki de en kötü dönemini de geçirten sensin. neden? tff sana alenen savaş açmış ve en ufak kusurunu ararken kendini atıyorsun. neden?
seni gerçekten çok seviyorum hocam, gördüğümde mutlu oluyorum ve güven geliyor. ama bu şekilde gidişle güven kısmı di’li geçmiş zamana dönecek.
çok bariz olan şeylerle ilgili bu mektubum.
tam 4.5 yıl oldu 4. dönemin başlayalı. ilk 4 yıl geçti ama şu an ilgilendiğimiz 2021-2022 sezonu.
31 yaşında olan ben, bu kadar kötü sıralamalara hayal kırıklıklarına sahip olunan bir sezon yaşamadım, 2010-2011 sezonu dahil. ki o seneler takım kötüydü, kalite inanılmaz yerdeydi vs derken bu senenin gerisinde kaldı. gelelim şimdi sene başından bu zamana ve biraz da genelleyerek yorumlara:
1. faydacı hoca! hocam senin en büyük özelliğin pragmatist olmandı. fernando gitmek istediğinde, benzer oyunu oynamaya taktın kafaya. en son seri 6 numara bölgesinin en nitelikli adamıydı. kadronda var mı öyle birisi? yok. o zaman bu oyun şablonundan vazgeçmen gerekirdi. en azından o tarz bir oyuncu gelene kadar.
2. bireysel hata! birinci ifadeyle paralel bir şekilde 6 numaraya koymaya adamın yok taylan’dan 6 yapmaya çalıştın, ki bir süre tuttu gedson sayesinde, olmadı sonra. dedin bi berkan’ı koyayım oraya, olmadı. ve bu olmayışları öğrenme şeklimiz ise yine oyun takıntından dolayı çıkarken yapılan top kayıpları ve yenilen kontratak golleri oldu. kaç kişi bireysel hata yaptı sene başından bu yana sayamam. ama sen balığa ağaca tırman diyorsun tabiri caizse. olmaz hocam, olmayacak da.
3. balık ağaca tırmanmaz! oyun planı takıntından dolayı elindeki oyunculara göre bir plan belirlemiyorsun. e istediğin her oyuncu da alınamıyorsa(6 numara), o zaman planı değiştirmen lazım. ama yok illaki senin şablonun uygulanacak. bu sefer diyoruz ki oyuncuların performansı düşüyor, ft idmanı, ayak tenisi vs. benim bir mesleğim var, öğretmenlik. çalıştığım kurum bana çalışmak istiyorsan kendi branşının yanında ingilizce’ye de gir müziğe de gir derse okula gidesim gelmez ama çalışmak için mecbur gitmem lazım. velhasıl, oyuncuların performansının düşmesi gayet normal.
4. genç yetenek! genç ile uğraşmak zordur hocam. hela arada en az 2 kuşak varsa daha da zordur. senin çalışma disiplinine ayak uyduramıyor olabilirler, ki selçuk inan bile senin ne kadar çok işkolik olduğunu ve gece yarısı falan farketmeksizin aradığını söylemişti kırılma anı programında. çocuklar sana uyamıyorsa sen onlara uy hocam. benim öğretmenlerimin bana davranış şeklinin yarısını göstersem şimdiki çocuklara saygısızlığa en üst perdeden maruz kalırım. senin gibi radikal değişiklikler yapan adam nasıl bu konuda değiştirmiyor çok şaşırıyorum. gerçi çok daha fazla şaşırdığım şey var da neyse…
5. oyuncuyla diyalog… dedim ya bize gelenin performansı düşüyor. tesadüf değil elbette, kendimce bahsettim sebeplerini. genç diyorsun, böyle böyle öğrenecekler diyorsun ama maçın içinde öyle bir bağırıyorsun ki ben ekran başından oyuncunun adına çekiniyorum. antrenmanda istediğin kadar bağır ama milyonların izlediği maçta olmaz. en azından günümüzde olmaz. hepsi baba gibi gördüğünü söylüyor seni, ki tahminim bebek gibi ilgileniyorsundur saha dışında ama yeni nesil bir hareketine siler yaptığın tüm iyilikleri.
6. otorite… gerçekten inanılmaz. hiçbir fatih terim takımında görmediğimiz, gördüysek bile sadece bir devre görebildiğimiz ciddiyetsizlik alabildiğine gidiyor takımda. geçen sene gol pozisyonu bulamayan takım bu sene buluyor. ciddi ciddi çizilmiş oyunlarla yapıyor bunu çoğu zaman. ama o ne? oyuncular birbirlerine pas vermiyor! bunun adı otorite boşluğudur, bunun adı ciddiyetsizliktir. hem de senin olduğun yerde.
6. kadro planlaması! plansızlığı mı deseydim? yerli kaleci mevzusu herkesin malumu. ona sonra geleceğim. stoper ikilisi için tamam sıkıntı yok. bek hocam? pva’yı aldın yedeği kim? ömer. hani geçen sene bek oynatmayı sevmediğini söylediğin ömer… sağ bekte yedlin’den olmayacağını anlamak için kör olmak gerekir. omar’ın ne zaman döneceği belirsizken sadece boey ile yola çıkmak nedir peki? diyeceksin ki para mı var da transfer edelim? hocam 4.5 yıldır oradasın, sen alt yapıdan bir tane sağ bir tane sol bek yetiştirmediysen ben ne diyebilirim? sen yetiştirme ama yetiştirecek adamı bulabilirsin rahatlıkla. orta saha için senin oyununda en önemlisi 6 numara ama morutan alındı. 6 numaran yok ve devşirme taylan işe bu işi kotarabileceğini düşünüyorsun. yapma hocam! taylan olmazsa kim? berkan… 6 numaraya geçince belini döndüremeyen berkan. ömer’i koy oraya daha iyi. (yazar burada berkan’a bok atmıyor.) orta saha hala nicelik olarak eksik. feghouli’yi gönderemeyeceğin gün gibi ortadayken 6 numara yerine onun yerine adam alıyorsun. böyle bir planlama olmaz. yunus’u gönderiyorsun ama barış’ı oynatıyorsun. acaba yunus bizde kalıp barış’ı kiralık göndersek daha mı iyi olurdu mesela?
7. antrenman sistemi… peşinen söyliyeyim, oynatmaya çalıştığın oyuna saygım sonsuz ve maçta bununla ilgili nüans görmek gerçekten çok hoş. ancak en son pandemi öncesinde takım bunu çok güzel oynayabiliyordu. ancak hocam sadece set planıyla hücumu çizerek maç kazanamıyoruz. kendin de diyorsun makas açıldı avrupa’yla ve örnek olarak da taç atışı antrenörü var diyorsun. e sen ne yapıyorsun hocam antrenmanda? duran topta organizasyon namına birkaç serpinti var ama ne kullanan oyuncu bunu kullanabilecek oyuncu(pva) ne de vuracak oyuncun var. o zaman alternatiflere mi yönelendirler acaba antrenman çalışmalarını? yine söylüyorum topu rcs’ye getirmekte çoğu zaman sıkıntı yaşamıyor takım. ancak vuramıyoruz. elbette yetenek de bu işin içinde ama plase vurabildiğini gördüğümüz halil ve muhammed’i bu konuda geliştirmek çok zor olmasa gerek. kerem’in repertuarını genişletmesi-ki o yetenek var belli- hem kendisini hem de galatasaray’ı başka bir seviyeye taşıyabileceğini biliyoruz.
8. yardımcı antrenör sıkıntısı… dünya’nın hiçbir yerinde iki kişiyle tüm organizasyonlara çalışılmaz. mükemmel bile olsan insan fizyolojisine aykırı. kendin söylüyorsun taç antrenörü var diye. bunu diyen adam nasıl kendisine duran top antrenörü şut antrenörü taç antrenörü almaz? aklım almıyor bunu. manchester’da ferguson’un kendisi antrenman sahasına bile inmezdi kolay kolay, yardımcıları yapardı her şeyi.
9. oyuncu tercihi… hocam ismail nedir fatih nedir? hadi fatih kupa maçı penaltı vs dersin ama ismail çipe nedir allah aşkına? genç desen okan ile aynı yaşta. yetenek desen kayserispor kendisi yerine doğan’ı koydu kaleye.. forvetimiz kim hocam? ya her maç ya dakika 45’te ya da dakika 65’te 3 veya 5 oyuncu aynı anda değiştiriyoruz. oyun planında bu kadar net dönüşler sağlıklı olur mu? o kadar oyuncu değişikliği demek maça ben yanlış 11 çıkmışım, berabere gidersek bu takım iyi ama gol lazımsa 5 oyuncu birden… hocam galatasaray’a her zaman gol lazım.
10. neden? hala ön alana basan bizi yenip gidiyor ve bizim bunu çözecek bir oyunumuz ve oyunumuz olsa oyuncumuz olmadığı için yapamıyoruz ve hala da deniyoruz. neden? topu kapan 3 pasta kalemize geliyor. neden? benden daha çok galatasaray’ı düşündüğüne eminim, bunun için geceni gündüzüne kattığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam, ancak hocam 3 kişi yetemezsiniz, bu mümkün değil. neden? seni sen yapan özelliklerinden vazgeçiyorsun. neden? başarıya alıştıran sensin ama şu an tarihin belki de en kötü dönemini de geçirten sensin. neden? tff sana alenen savaş açmış ve en ufak kusurunu ararken kendini atıyorsun. neden?
seni gerçekten çok seviyorum hocam, gördüğümde mutlu oluyorum ve güven geliyor. ama bu şekilde gidişle güven kısmı di’li geçmiş zamana dönecek.