• 7
    galatasaray özelinde bakıyorsak iki büyük alman hocayla devrimin kralını yapmış ve türk futbol tarihinin değişiminin sağlam temelini atmıştır.
    çoğu arkadaşın yaşı yetmez belki ama 92-93 sezonunda oynanan futbol o dönemi canlı izleyenler için 96-2000’nin önündedir.
    ben yaşım gereği ancak televizyondan izleyebilmiştim.
    tempolu, presli futbolun kralını o dönemde oynuyorduk.
    hocayı hepimiz çok seviyoruz ama ondan önce hiç yokmuşuz, o hocalığı bırakınca da bitecekmişiz gibi davranılmasından acayip derecede rahatsızım.
    benim yaşım 40, bazılarınız 30’lu, bazılarınız 20’li yaşlarda.
    bazılarınız da yaşça benden büyük. allah ömür verirse daha çok galatasaray’ı konuşacağız.
    hoca da yaşlanacak ve bu işi bırakacak.
    ama galatasaray kulübü devam edecek.
    hoca bıraktı diye galatasaray’ı bırakacak kimse olmaz diye düşünüyorum.
    birileri hocamız olacak, belki 3-4 yıl da şampiyon olamayacağız. kızacağız, üzüleceğiz, sevineceğiz ve mutlu olacağız.
    ama her ne olursa olsun yine de sevmeye devam edeceğiz.
    hoca kulübün efsanesidir, allah nasip ederse ileride ben evladıma nasıl efsane olduğunu anlatacağım.
    ama bırakır gider diye zerre de endişe duymuyorum.
    kurucu başkan ahirete göç etmiş, ondan sonra iyileri de gelmiş, kötüleri de gelmiş ama kulüp 116 yılını devirmiş ve dimdik ayakta…
  • 9
    türk futbolunun fatih terim’in de hayali olan şampiyonlar ligi şampiyonluğuna en yakın olduğu dönemdir.
    adı farklı olsa da, kupa1’de yarı final görmüş bir takımın taraftarlarının kendi tarihlerinden bile bu kadar kopmuş olması ne derin bir acı. sanırsın ki terim geldi türkiye’ye futbol geldi, öncesinde türkiye’de maçlar plastik topla oynanıyordu.
  • 10
    günümüzün maalesef yetersiz olan fatih terim'ini savunmak için bakılacak dönemdir. bir dönem başarılı olması, yeni bir vizyon kapısını aralaması fatih terim'e sadece saygınlık ve vefa kazandırır. bunun dışında günümüz şartlarında görevinde yetersiz olduğunu düşünüyorum.

    futbol gelişen ve sürekli kendini yenileyen bir olgu. 30 yıl önceki birikimleriniz, öğrendikleriniz, alışkanlıklarınız günümüze entegre olamayabiliyor. bunun için yanınızda size destek olacak kişiler de liyakatı sorgulanır kişiler olunca maalesef başarısızlık kaçınılmaz oluyor.

    geçmiş başarılarla övünmek güzel. fakat bunu bir takım başarısızlıkları maskelemek adına yapmamak gerekli.

    benim başarı kıstasım takımın avrupa arenasında göstermiş olduğu performanstır. avrupada son 40 maçta sadece 5 galibiyet almak makasla jiletle kabul edilemez. yardımcı antrenör olarak bile galatasaray'a yetersiz bulacağımız teknik direktörler kadromuzun finansal değerinin yarısıyla kurulmuş kadrolarıyla bizi madara edebiliyorsa burada makas maddiden çok teknik ve taktikseldir.

    türkiye liginde algılarla, eyyamlarla bir şekilde yarışın içine girip çıkmayı, hiçbir kademesinde kalitenin olmadığı bir yapıda belirli periyodlarda sazı eline alıp 4-5 maçlık performanslarla gelen başarılar aldatıcıdır.

    fatih terim teknik anlamda türk futbolunda öne çıktığı zamanın uzağındadır.
  • 12
    uefa kupası alınınca galatasaraylı olanlarca, bir halt olmadığı zannedilen futboldur. bir no’lu kupada yarı final, çeyrek final oynuyordu galatasaray. hani elendiğmiz için uefaya gittiğimiz kupa var ya, o işte. terim öncesi buralar dutluktu gayet sığ bir bakıştır. devrimi derwall yapmış, kafalar denizli ile değişmiş, feldkamp ile de istikrar sağlanmıştır. bu hikayede terim yok malesef.
  • 16
    fatih terim büyük bir ekoldür. türk futbolunda ona duyduğum saygıyı kimsede duymuyorum. başarıları, bu kulübe kattıkları senelerce konuşulmaya devam edecektir. ama bu tür kıyaslamalarla, ilahlaştırmalarla sadece ego tatmini yapıyorsunuz. kişiler kurumlardan, devletlerden büyük tutulduğu sürece o kurumlar, devletler yok olmaya mahkumdur. evlerde buzdolabı yoktu kitlesinden farkınız kalmıyor bu gidişle haberiniz olsun.
  • 14
    çok eskileri hatırlamam ama 80'ler sonu, 90'lar başı için konuşayım, bildiğiniz bugünkü gibiydi. tek fark kulüpler bu kadar borç batağında değildi ve taraftardan evinde maç izlemesi için para talep edilmiyordu. (90'ların ortasında cine5 ile decoder olayı başladı sanırım ama fiyatlandırma fahiş değildi ve sadece lig maçları şifreli idi.) yoksa türk takımları yine avrupa liglerinin 5-6ncı sıra takımlarına yeniliyor, fark yemezsek "yenildik ama ezilmedik" muhabbetine giriyorduk. hasbelkader sürpriz bir galibiyet alırsak da ülkede bayram havası esiyordu. bir keresinde barcelona'yı 2-1 yenmiştik de star tv sıradaki maçı vermek yerine bizim maçın tekrarını vermişti. sanırım böyle bir galibiyet bugün de o günkü kadar hayal ve tesadüfen gerçekleşirse yine bir bayram havası eser, millet tekrar tekrar seyreder. sonra gidip psv ayarı takımlardan fark yenir ve her şey normale döner yine o günlerde olduğu gibi. kısaca bugün maalesef başladığımız yere dönmüş gibi duruyoruz, sadece maddiyatımız daha kötü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın