resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 1551
    --- alıntı ---

    terim’i beğensek de beğenmesek de, takımın başına onun geçmesi günün ahval ve şeraitinde en zaruri tercih idi. nitekim zorunluluktan öte, en doğru tercihin fatih terim olmasının bazı sebepleri var. bloglar, twitter ahalisi ve sözlükleri takip ettiğim kadarıyla kimse parmak basmadı bu konuya.

    özellikle fatih terim’i beğenmeyenlerin, antipatik bulanların ve onun başardıklarını küçümseyip, hagi’ye / jenerasyona bağlayanların bunu dikkatlice okumasını arzu ediyorum. çünkü gözden kaçırdıkları çok önemli noktalar var.

    açalım efenim.

    fatih’in avrupa’yı fethedecek, uefa’yı kaldıracak kadronun oynayacağı futbolu inşasına göz atalım. ali sami yen’e gelmemek için juventus gibi bir kulübe bahaneler söyletecek kadar, del piero’ların maldini’lerin dizlerini titretecek o futbolu inceleyelim.

    ancak geçmişe gitmemiz gerek. gidelim.



    sanılanın aksine, fatih terim galatasaray’a geldiğinde henüz kendisini kabul ettirememişti. nasıl olsun ki?zaman 96 yılını gösterdiğinde, onun ümit milli ve a milli takımdaki başarıları iyi birer referans olmasına karşın, 14 sene boyunca şampiyon olamamış galatasaray’ın kaptanıydı yine de. taraftarın bir kısmı, şimdiki gibi, zaten sevmiyordu kendisini. ilk senesinde henüz ligin başlarında, sami yen de 4 yenen bir fenerbahçe maçı sonrası kellesini isteyen galatasaraylı sayısı, şimdilerde kendisinden nefret eden fenerbahçeli sayısından hiç de az değildi. ancak ister egosu ister jenerasyon deyin; terim’in kendisini sarı kırmızılı camiaya kabul ettiren, efsaneleştiren ve türk futbol tarihinin en başarılı teknik adamı yapan şey, aklındaki felsefe idi.

    evet tam da buydu. sonunda inşa etmeyi başardığı ve hepimizin gördükleri onun inandığı fikrin sahadaki yansımasıydı sadece.

    peki o zamanlar etrafındaki galatasaraylı yazarlara, yöneticilere, futbolcularına, yardımcılarına neler anlatıyordu?

    hatırlayalım:

    ‘’topa daha çok sahip olan bir takım oluşturmak istiyorum’’

    ve galatasaray, üst üste 30-35 pas yapabildiği maçlar oynamaya başlamıştı. türk futbol tarihinde bir ilkti. yeni yeni avrupa futbolunu izlemeye başlayan, ‘’avrupa avrupa duy sesimizi’’ diye haykıran kompleks sahibi türkler, tıpkı bir avrupa takımını seyrediyordu sami yen tribünlerinde…

    televizyonda o çok bilmiş şansallar, ermanlar ise ağızları açık şekilde yapılan pasları tekrar tekrar izleyip, sayıyorlardı…

    - ‘’ hocam bakar mısın 32, 33, 34.’’
    - ‘’ muazzam şansal.’’

    ‘’mücadele eden bir takım istiyorum’’

    sami yen’de 4 ya da 5 gol atılan bir maçın sonunda röportaj veren fatih terim, son dakikada auta çıkacak bir topa 25-30 metre depar atan tugay’ı işaret ediyordu. tugay o maçta 90 dakika oynamıştı. terim'in uzatma dakikalarında auta giden topa depar atan oyuncuları vardı artık. o röportajda asıl söylediği şey, istediğimi başaracağım, idi.

    aslında istediğini başarmak üzereydi. sonunda 16 yaşında bir çocuktan, ayağı kırılmış birinden ve sıradan bir kelden müthiş bir orta saha yarattı. saldıran, savaşan, pes etmeyen, yenilgiyi reddeden, topu rakipten söküp alan, sahada basılmadık çim bırakmayan kısaca hücum pres yapan bir orta saha.

    sonradan ''o kel adamın'' saçları çıktı, diğer ikisi ise avrupa’da önemli kulüplerde top koşturdular.

    '’en iyi savunma atak yapmaktır’’
    ‘’hep beraber hücum edeceğiz, böylece hep beraber savunma yapmış olacağız’’ (1996)

    rakibin sahasında futbol oynamayı alışkanlık haline getiren takımın yaratıcısı, böylece aslında eski ama ülkemize yeni olan bir futbol deyimi sokmuş oluyordu.

    hücum futbolu…

    ocak 98’de deplasmanda 3-2 kaybedilen bursaspor maçı sonrası, deplasmanlarda üst üste 40 maç kaybetmeyen bir takım yarattı fatih terim. dile kolay 40 maç...

    devamında bırakın bizim ülkeyi, italya gibi defansif futboldan ödün verilmeyen bir ülkede bile başarılı oldu bu felsefe. milan’ın başına geçecekti zamanı geldiğinde. fenerbahçe’den rüştü ve beşiktaş’tan sergenle oluşan yarattığı galatasaray milli takımı, 2000 yılında avrupa şampiyonasında çeyrek final oynayacak seviyeye gelmişti. avrupa’da seçkin teknik direktörlerin katıldığı toplantılar için davetiye geliyordu kendisine. fatih terim artık, avrupa'nın en önemli teknik adamlarından sayılıyordu.

    ''oyuncularıma oynadığınız futboldan keyif alın diye öğütlüyorum sık sık’’
    ''güzel ve göze hoş gelen futbol oynamaya çalışıyoruz’’

    takımda orta yapmayı beceremeyen sabri gibi bir küçük hakanımız vardı o dönem. taraftarı kahreden… sonraları her şey değişti. o küçük hakan gitti, yerine ne zaman soldan bindirme yapacak diye beklenen hakan ünsal geldi. o hakan ünsal, ceza sahası dışından kornerden gelen topa gelişine vurup harika bir gol atacak kadar ilerletti futbolunu. o bile avrupa’ya adım attı sonrasında.

    futbolcular artık keyif alarak futbol oynuyordu. atılan her gol sonrası sadece futbolcular değil sarı kırmızı her şey zevkten dört köşe olmaya başlamıştı…



    fatih terim’i sevmeyi ya da ondan nefret etmeyi şimdilik kenara bırakalım, dönelim günümüze. birkaç soruyu cevaplayalım.

    günümüz futbolunun en muhteşem ve keyif veren futbolunu kim oynuyor? bazıları sıkıcı bulduğunu dile getirecek kadar ukala olsa da cevap basit: barcelona.

    peki barcelona’nın oynadığı futbol’un temel felsefesi nedir? topa sahip olma.

    o barcelona’nın kaptanı xavi ne diyor? göze hoş gelen futbol oynamaya çalışıyoruz.

    pep guardiola geçen seneye nazaran barcelona’da en çok neyi geliştirdi? kaybedilen topu geriye kazanma süresini azalttı, dolayısıyla takımın hücum presini geliştirdi.

    xavi, iniesta’nın boy ortalaması okan-suat-emre üçlüsünden ne kadar fazla? sadece 1 cm
    (xavi 1.70, iniesta 1.70. okan, suat, emre sırasıyla 1.68,1.66, 1.71)

    barcelona’nın oynadığı futbol nedir? hücum futbolu.

    peki barcelona’nın oynadığı sistem nedir? kabaca 4-3-3. ancak barcelona hücum ederken iki bek orta sahaya yerleşiyor. orta sahası 5 kişiye çıkıyor.

    galatasaray’ın uefa’yı kazandığı kadronun oynadığı sistem nedir?

    taffarel / capone- bülent popescu- k.hakan / okan – suat –emre / arif – hakan – hagi

    yani kabaca 4-3-3. dortmund deplasmanında sol kanata inen arif’in kestiği ortaya hakan’ın golü… hagi’nin fatih terim’e inat genellikle sağ kanata’gitmesi, arif’le yer değiştirerek zaman zaman içe kateden uzak forvet rolüne bürünmesi…

    fatih terim’in 93 yılında çok önemli bir sözü var. 3-5-2’yi tersten oynayacak bir takım hayal ediyorum…

    defans’ta bülent-popescu

    orta sahada capone, k.hakan, okan,emre,suat

    ilerde hagi,arif, hakan

    3-5-2’yi tersten oynayan bir takım…

    fatih terim'in ufku buydu işte.

    rijkaard’ın gelişi sonrası benim gibi total futbol dilencileri ile fatih terim’in başarısını küçümseyerek jenerasyona ya da hagi’ye bağlayanların bunları görmesi gerek.

    --- alıntı ---

    kaptanın seyir defteri isimli blogda yazdığım yazının 1.kısmıdır.

    yazının devamına burda ulaşabilirsiniz. http://captainlogbook.blogspot.com/...-mental-baraj-2.html
  • 1557
    takımın başına gelişiyle birlikte olanların özeti;

    transfer piyasasındaki en kaliteli türk oyuncu selçuk inan galatasaray'a geliyor...
    türk futbolunun en yetenekli yıldızı, gitti denilen arda turan takımda kalıyor...
    galatasaray'ın kangreni mustafa sarp takımdan ayrılıyor...

    fatih terim gelmeden önce gelmesin diyen hıyarlar...

    sizce de bu özet bu takım için çok önemli şeyler ifade etmiyor mu... itiraf et, pişmansın değil mi güntekin?
  • 1558
    pino'ya postayı çakarak beni benden almıştır, helal be imparator!
    pino bu takıma ne vermiş ki bu kadar ağlıyorlar? nerede pas vereceğini, ne zaman şut çekeceğini bilmeyen bir futbol zihniyeti fakiri, gitmesi iyi oldu.

    2013'ten gelen ek: ulan pino'nun takımdan yollanmasını destekledik diye sevincimizi belirtmişiz, ciddiye almışlar.
    2009'da zaten fatih terim hakkında açık konuşmuş olmama rağmen buradan maleme çıkarmaya çalışanlar var...

    (bkz: #124051)
  • 1560
    kendisini istememek hıyarlık alametiymiş.
    ilah değil, dokunulmaz değil, peygamber hiç değil görece yanlış bir şey yaptığında sınırlar aşılmadan eleştirilebilecek bir ademoğludur kendisi.
    sırf bu yüzden, birileriyle polemiğe girmemek için, cümlelerimi elimden geldiğince seçerek derdimi anlatmaya çalışıyorum ama fatih terim'i eleştiren ya sivilceli ergen oluyor ya da hıyar.

    hangi kafayı yaşıyorsunuz hakikaten çok merak ediyorum. ama ben sizinle aynı kafada düşünmüyorum çok üzgünüm.
  • 1562
    daha önce misimovic üzerinden hagi'ye bok atanların; pino üzerinden laf atmaya çalışacakları imparatordur.
    yakında-ilk mağlubiyette-, bu pusuya yatan akbabalar tarafından, ağızlarına doladıkları aşırı milliyetçiliği ve egosu üzerinden prim yapılmaya çalışılacaktır.
    lakin takıma getirdiği hava idman fotoğraflarından bile anlaşılan, galatasaray kulübesine en çok yakışan insandır ve taraftarın ettiği meşhur sabır yeminlerini en çok hakeden isimdir.
    yürüyedur be imparatore!!
  • 1563
    adım kadar eminim ki yeryüzündeki galatasaraylılar içinde şuan en heyecanlı en ateşli taraftardır kendisi. herkesin haklı olarak liglerin ertelenmesini istediği şu dönemde öyle büyük bir futbol ve galatasaray aşkıyla yanmaktadır ki içi içini yiyor resmen ve lig hemen yarın başlasın istiyor gibi. gstvden izlediğimde imparator teknik direktörlüğe dün başlamış gibi aşk dolu,heyecan dolu,hırs dolu. doğru senkronu tutturursa galatasaray'ı 96-2000 senesinin bile çok ötesinde,özellikle avrupa'da birkaç sene içinde inanılmaz yerlere taşıyabilir. bazı arkadaşlar sadece gaz veriyor gibi baksada hocanın teknik ve taktik bilgisi abartmıyorum mourinho,van gaal,wenger seviyesindedir. özellikle son dönemde milli takımdaki 2 ispanya* maçı bunu net bir şekilde tekrar gösterdi bana göre..
  • 1569
    az önce şahit oldugum bir olayı anlatıyorum, bir adet fenerbahçeli arkadaşımla.

    2 tane, kız ile tanıştık. italyalı, floransa da yaşıyorlar.

    bunu öğrendiğimde, ilk sorduğum soru;

    "you know sinyor terim?" oldu.

    arkadaşım; "nerden bilecek oğlum?"

    dedikten sonra kızlardan, gelen cevabı aynen aktarıyorum..

    "yeaah, grande terim !! "

    e tabi, daha bi sevdim kızları.

    çok sağol be hocam, göğsümüzü kabartıyorsun.

    hep bizimle kal..

    * *
  • 1575
    fatih terim candır canandır. bünyemizden çıkan en başarılı teknik direktördür. lakin bazen kaprisi tutar. inatlaşır. mesela basın cihan sağbek oynamaz der. o inatla oynatır. baltadan solbek olmaz dersin o ısrarla oynatır. kısacası bazen inatçıdır kaprislidir. ama kendisi candır. hala daha yedek kulübesindeki eski görüntülerini izlediğimde gözlerim dolar. başarılarda bilirsin taraftar gibi sevinir el oğlu gibi değil. kendisinin çok daha başarılı olmasını istiyorum. yanlış illaki yapar, yapacaktır da. yeterki inat etmesin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın