resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 11751
    türk futbol tarihinin açık ara en başarılı teknik direktörü. ancak bu demek değil ki mükemmel bi taktisyen, inanılmaz bir kadro mühendisi. hayır ikisi de değil fatih terim eğer uygun şartlar, uygun kadro oluştuğunda başarıdan başarıya koşar, bakınız 3. galatasaray dönemi. bu bakımdan türk futbolunun yalnızca kendisine emanet edilmesi bana göre hatadır. motivasyon bazında dünyanın en iyisi bile olabilir sahada kendisi için adam öldürecek 11 futbolcuya sahip olabilir ancak bu asla futbol için yeterli değildir.
  • 11753
    önüne geçemediği egosunu, para hırsını, şan ve şöhret hırsını bir kenara bırakırsa bir kere olsun ben hatalıyım tüm türk halkından ve ozellikle galatasaraylilardan özür diliyorum demediği sürece affedilmemesi gereken kişidir. ha affettik diyelim, yine de bir daha galatasarayda ne teknik kadroda ne de idari kadroda olmaması gereken kişidir. zira galatasaray kişilerin değil ruhun ön planda olduğu bir kulüptür. söz konusu galatasaray ve fatih terimin olduğu bir denklem ise egoların, gaddarligin, tek adamlığın ve kaos futbolunun artik galatasaray'da yeri olmadığını unutmamak gerekir.

    edit:iş bu entry fatih terim - milli takim ozelinde yazilmamistir. soz konusu takim galatasaraydir. milyon dolarlari alip da milli takimi sampiyonalara goturememenin hesabini kendisi verecektir. bu sebeple yedigi ya da tursusunu kurdugu para umurumda degildir. milyon dolarlik is mi? daha dun yaptim komisyonumu da aldim.saygilar!
  • 11754
    ben hala buradaki senaryonun gerçekleşeceğine inanıyorum.

    (bkz: #1976507)

    ultraslan ve benzer kafadaki galatasaray taraftarları sorgusuz sualsiz fatih terim'in dönmesini isteyeceklerdir.

    yalnız şöyle bir durum var ki; jan olde riekerink geçen 3 ay içinde camianın büyük ölçüde güven kazandı. ultraslan dışındaki taraftarlar ve bizim gibi sosyal medya gücü olarak gözüken taraftarlar sağlam durursak hocamızı takımın başında tutabiliriz.

    fatih terim milli takımdan kovulduktan sonra galatasaray'ın kapısından da dönerse yaptığı hataların cezasını çeker. ultraslan taraftarın sahibi olmadığını anlar. riekerink gibi galatasaray teknik direktörlüğünü her geçen gün daha fazla hak eden bir adamın hakkı korunur. takım fatih terim'in getireceği kaostan uzak durmuş olur.

    kısacası bir taşla beş kuş vurmuş oluruz.
  • 11756
    sizce egosu olmasaydı yine de bu kadar başarılı olabilir miydi? milyon dolar kazanan ancak kendisine 90 dakika hakim olamayan oyunculara liderlik edebilir miydi? hangi teknik direktörler sizin avrupa şampiyonasına katılmanızı sağladı? hangi teknik direktörler size uefa kupasını kazandırdı? size bu ve benzeri daha nice sorular yöneltebilirim.

    kötü mü? - kötü olduğu zamanlar çok. taktik bilgisi zayıf mı? - evet zayıf. bahanelere sarılır mı? - evet. şapkadan tavşan çıkartmaya bayılır mı? - bayılır, hatta bunun için dünya kupasına gidiş biletimizi bile riske atabilir. tutarsızlıkları var mı? - hem de ne. bkz: basın toplantıları...

    işin özü şu kimse ham iyilik ve kötülükten oluşmaz. iyi yönleri ve kötü yönleri olabilir. her zaman objektif olabilmeyi başarmak lazım. klasik tutarsız eleştirmenlerin yaptığını biz taraftar da yapıyoruz; iyiyken devamlı hava pompalıyoruz, kötüyken de 7 kat yerin dibine sokuyoruz. hadi eleştirmenler bunu reytinglerini arttırmak için yapmak zorundalar da peki ya sen güzel insan? sen hiç hayatında milyon dolar kazanacak bir eylemde bulundun mu? böylesine başarı hikayen var mı? yada her yaptığın işte mükemmelmisin? hiç kazan yok mu? yanlışın? hatan?

    hiç birimiz mükemmel değiliz. terim de mükemmel değil. hatalar yapıyor, ancak ne yaparsan yapsın, sen değerli galatasaray taraftarı, uefa kuapasının hatrına, eleştirin dozunu kaçırma. hakkıyla eleştir çünkü bu sana yaraşır.
  • 11758
    son iki seneyi baz alırsak şöyle bir ortak noktamız bulunan teknik insan:
    ikimiz de milyon dolar hak eden bir eylem yapmadık.

    yine son iki sene için ne yazık ki kendisiyle şöyle bir farkımız var:
    o milyonlarca doları cebine koydu.

    sevenleri var, anlıyorum. övmek istiyorlar. ama en azından hâlâ 24 takımın katıldığı avrupa şampiyonasına katılıp ilk 16'ya çıkamadığı hâlde övmeyin. adamı taraftar eleştirince "sen ne yaptın" deniyor. basın zaten göbekten bağlı. eski futbolcular, hakemler eleştirince de hadsizlik yapmış oluyorlar. sonuçta izlanda maçına adam hiçbir mantığa oturmayan forvetsiz bir dizilişle çıkıp uzun top oynatmaya çalıştığı hâlde kendisine yapılan eleştirilerin kötü niyetli olduğu iddia ediliyor.

    bu kadar gücü olup bu kadar mağdura yatıyor bir adam. buralarda destekçileri eleştiri beğenmiyor. bir yandan da her gün binlerce dolar banka hesabına yatmaya devam ediyor.
  • 11762
    --- alıntı ---

    kalecinin bile kademesine giren bir libero olarak kendini kanıtlamıştı ama saha içinde ve dışında karıştığı olaylardan yakasını bir türlü kurtaramadı, huzur bulamadı, şampiyonluk göremedi…

    anadolu köylerinde adettendir; ismi biricik olsa da herkese mutlaka bir lakap bulunur. 1953 yılının adana’sında da böyleydi. ceyhan ilçesinin gökseliye kasabasında “topal” lakabı, talat terim’in peşine çocukluğunda takıldı. sağ bacağını dört yaşındayken geçirdiği çocuk felci sonucu yapılan yanlış bir iğneyle kaybetmişti. düzenli bir işte çalışamadığından evini geçindirebilmek için kunduracılığı seçmişti ve bu işin geliri tek başına yetişmediği için de ek iş olarak haşlamacılık yapıyordu.

    ilk çocuğu fatih hızlı büyüdü. altı yaşında babasının yardımcısı olmuş, köşe başlarında ve yazlık sinemalarda sırtına vurduğu şişeden haşlama (meyan kökünden yapılan bir içecek) satmaya başlamıştı. talat terim ondan bu şekilde faydalanmak yerine düzenli bir iş sahibi olabilmesi için okumaya teşvik etti. ilkokul, ortaokul derken oğlu artık motor sanat enstitüsü öğrencisiydi. okul takımını adana şampiyonu yapmıştı. böylece talipleri çoğaldı. ceyhanspor’dan sonra adana demirspor’un futbolcusu olmuş; idmanlar, maçlar derken dersleri iyice boşlamıştı. kulübü maaş da teklif edince daha fazla uzatmadan eğitim defterini kapattı. genç takımlardaki yaşıtları harçlık bile alamazken o, babasından fazla kazanmaya başladı!

    “oğlumu adana’dan kurtar”
    17 yaşında a takım oyuncusu, 19 yaşında takım kaptanıydı. hırsı ve hırçınlığı daha o zamanlarından başlamıştı. kaptanlık pazubandına layık görülmesi, delikanlılığını daha da kamçıladı. bir işçi çocuğundan bekleneceği şekilde takımı için ne istenirse yaptı. ilk 11’de olabilmek için santrfordan liberoya kaymaya bile razıydı; ki öyle de oldu. liberoluğun altından kalktığında adana demirspor 1. lig’e (günümüzün süper lig’i) çıkmıştı. şampiyon takımda onu diğerlerinden ayıran, ters toplardaki uzmanlığıydı. daha çok savunmanın gerisinde oynar, arkaya düşen topları oyuna sokardı. gol pozisyonu hazırlayan bir futbolcu olmasa da onun için “süpürücü” denebilirdi. deplasmandaki galatasaray maçında rakip hücumcular metin kurt ve engin verel’e top göstermedi. galatasaray’ın o dönem tam da buna ihtiyacı vardı!

    sezon bittiğinde galatasaray’ın transfer işleriyle ilgilenen temsilcisi mustafa yürür evine kadar gidip, fatih’i istanbul’a getirdi. transfer için el sıkışıldı ama imza için transfer döneminin beklenmesi gerekti. sözler verildi ama kulüpten uzun süre ses çıkmadı. tam umudunu kesmişti ki transferin son günü devreye metin oktay girdi. adanalı’nın alamet-i farikaları taçsız kral’ın da kulağına gelmişti. futbolcunun babasından icazet alma işi ona düştü. şartları konuşmak, pazarlık yapmak söz konusu olmadığı gibi, talat terim “oğlumu adana’dan kurtar” demişti. “para falan istemiyoruz.”

    21 yaşında istanbul’a gidip galatasaray’a ikiletmeden imza atsa da rüya başladığı gibi devam etmedi. adana’dan ilk defa ayrılıyor, istanbul’u ve etrafındaki kalabalığı ürkütücü buluyordu. babasını arayıp “transfer parasını geri ver, ben burada yapamıyorum” demesi fazla uzun sürmedi. tabii babasının bu teklifi reddetmesi de!

    ilk yılında islam çupi’nin dediği gibi bir neon gibi parlamamıştı, tsyd kupası’nda forma şansı bulup ilk golünü beşiktaş’a attı. ikinci yılında kendini toparlayıp coşkun özarı tarafından milli takım’a davet edildi. kaptanlığa kadar yükselmesi bir yılını almamıştı. tabii bu işte tecrübesi vardı; zira ilk kaptanlık deneyimini 17 yaşında adana demirspor genç takımında yaşamış; daha sonra da genç ve ümit milli takımların yanı sıra galatasaray’da liderliği ele almıştı.

    ilk yılındaki ürkekliğinin yerini, zamanla altın kolye, künye, saat ve üst düğmeleri açık gömlekler aldı. artık kimseye “eyvallah”ı olmayan bir adamdı! her maçta ilk 11 oynuyor, kendisinden yaşça büyük futbolcuların olduğu takımlara liderlik ediyor, basının hakkında ne yazdığını umursamaz görünse de kendisini kabadayılıkla eleştiren gazetecilerin isimlerini daha sonra intikam almak üzere belliyordu. 1970’te galatasaraylı yöneticilerle de anlaşmazlık yaşadı. beşiktaş ve fenerbahçe’den gelen astronomik tekliflere karşılık galatasaray’a 1 milyon lira ücret istediğini, tek kuruş pazarlık yapmayacağını söylemişti. “kabul edildiği takdirde kalırım, edilmezse başka bir kulübe, daha iyi şartlarda transfer olmama anlayış göstereceklerini düşünüyorum.”

    çekişme de bundan sonra başladı. yönetici turgan ece, gazetecilere “1 milyon 200 bin lira teklif ediyoruz ama kabul etmiyor” demişti. bunun üzerine terim, “vergileri de bana yıkıyorlar ama!” diye veryansın etti. neyse ki gündem bu tartışmayla günlerce meşgul edilmedi. kaptan istediğini aldı, konu kapandı!

    “ayaklarını topla, ben türkiye’nin allah’ıyım!”
    transfer meselesi kapansa da içinde fatih terim isminin geçtiği haberler bugün de olduğu gibi basın için geçer akçe olmaya devam etti. bunlardan birinin başlığı şöyleydi: “fatih, gündüz aktuğ’u dövdüğü iddiasıyla aranıyor!” emniyet müfettişi ve galatasaray yönetim kurulu üyesi aktuğ önce darp raporu almış, sonra da emniyet müdürlüğü’ne gidip “kabadayı” hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

    “bir işimi halletmek için galatasaray kulübü müdüriyet odasındaydım. o sırada odaya yakası bağrı açık ve ayakta duramayacak kadar sarhoş bir genç girdi. bana ‘ayaklarını topla, ben türkiye’nin allah’ıyım’ dedi. 32 yıllık kulüp üyesi ve yaşça ondan büyük olmama rağmen dediğini yaptım ama tatmin olmadı. kavga çıkarınca yöneticilerden birini aradım, ‘aman onu affet, hafta sonu maçımız var’ dedi. kendisini şikayet ettiğimi duyunca iki arkadaşını daha yanına alıp beni öldüresiye dövdü. dayak sırasında yüzüğüm ve üzerimdeki yüklü miktarda para da kayboldu. sonra arabaya binip kaçtılar.”

    tutuklama kararından sonra fatih maç kadrosundan çıkarıldı. yöneticilerin devreye girmesiyle ilk mahkemeden sonra olay, yerini yenilerine bıraktı. milli formayla çıktığı malta maçında rakibine tokat atmış, bursaspor’la oynanan lig maçında muhabirleri tartaklamaktan hakkında bir dava daha açılmıştı.

    “galatasaray’ın tek sorunu benim”
    1980 uğursuz bir yıldı. takım şampiyonluktan uzun süre uzak kalmış, 1979-80 sezonunda olmadık mağlubiyetler alınmıştı. tüm bunlar da kaptanı her zamankinden daha gergin hale getirdi. teknik direktör turgay şeren’in kulağına, futbolcusunun kendisini eleştirdiği gelmiş, güven problemi yaşanmaya başlamıştı. ne dediyse hocasını kendisine inandıramadığı için sonunda gemileri yaktı!

    “galatasaray’ın tek sorunu ben olduğum için aradan çekiliyorum. bir daha antrenmanlara çıkmayacağım. tatile gidiyorum. galatasaray’ın huzura ihtiyacı var. 20 arkadaşımın iki günde bir toplanmasına gönlüm razı olmuyor bugüne kadar hocamızla anlaşmazlığım olmadı. dost meclislerinde biraz hissi kararlar aldığını söylemiştim. bu basına yansıyınca bana iki günde bir bu konuyu sormaya başladı.”

    dediğini yapıp birkaç gün ortadan kayboldu. şeren gazetecilere “bu, galatasaray’ı içten çökertmeye yönelik bir davranıştır” diyordu. “fatih beğendiğim bir futbolcu ama adıyla anılan dedikoduları açıklamakla yükümlü.” bir sonraki açıklama ikisinin birlikte verdiği “galeyana gelmeyeceğiz, kulübe zarar vermeyeceğiz” oldu. küme düşme söylentileri ayyuka çıksa da fatih terim tam idmanlara başlamıştı ki turgay şeren görevinden ayrıldı.

    gelen gideni arattı… brian birch önce onu izin almadan adana’ya gittiği için para cezasına çarptırdı. kaptan, “5-0’lık fenerbahçe yenilgisinden sonra moralim bozuldu ve izinsiz gittim. istedikleri kadar ceza vermekte haklılar, suçum büyük” diyerek boynunu uzatmıştı. “birch antrenmana alırsa kaldığım yerden devam ederim, etmezse belgrad’a gider tek başıma çalışırım. her önüme çıkan nasıl bu kadar fark yediğimizi soruyordu, dayanamadım.”

    bu açıklama birch’ü tatmin etmemiş olmalı ki futbolcusunu antrenmana almadı. terim, amatör takımla da olsa çalışmaya devam etmek istemişti ama o da kabul olmadı. burada devreye yöneticiler üzerinde bıraktığı “olmazsa olmaz” izlenimi girdi ve her zamanki gibi işe yaradı!

    “futbolu bırakmak istiyorum”
    lig bittiğinde sıra milli takım’a geldi. 27 yaşındaki fatih, 50’nci maçına çıktıktan sonra ilk kez kesik yemişti. teknik direktör özkan sümer kadroyu trabzonsporlu oyunculardan kurmuştu, beş trabzonlu daha alıp kadroyu tamamlayabilirdi, ne de olsa beşiktaş ve galatasaraylı futbolcuların yüzüne bakmamıştı! bu sitem işe yaramadı ama birkaç ay sonra yeniden kadrodaydı.

    galatasaray’da durum rutindi. şampiyonluk bir türlü gelmiyor, fatih’in gerginliği sürüyordu. onu körükleyen şeylerden biri de galatasaray’ın fenerbahçe’ye karşı kadıköy’de maç kazanamıyor olmasıydı. aralık 1980’de oynanan maçın ilk yarısında galatasaray 1-0 öne geçti. fenerbahçe kötü bir sezon geçiriyordu ve bu fırsatı kaçırmamak gerekti. sinirler gerildi. devre arasında fatih ile ali kemal denizci birbirine girdi. onları ayırmak için devreye giren polisler de kavgadan nasibini almıştı. fatih’ten yumruk yiyen polis memuru şikayetçi olduğu için olay mahkemeye taşındı. fatih 75 günlük hapis cezası aldı. daha sonra şikayet geri çekildiği için ceza 7.500 liraya çevrilmişti. bu hengame devam ederken 1981 yılının sonunda “fatih” markalı spor mağazasını açtı. 25 kişinin çalıştığı atölyesinde eşofman üretip kulüplere satıyordu. bir yıl sonra fulya aksu’yla evlenip hayatını düzene sokmuştu ama yine de her şey güllük gülistanlık değildi.

    1983 yılında raşit, eser, öner, haydar, ahmet ve fatih, kampta alkol aldıkları gerekçesiyle para cezasına çarptırıldı. fatih, arkadaşlarından farklı olarak özkan sümer tarafından kadro dışı bırakılmıştı çünkü samsunspor’la oynayacakları maç öncesi kampı izinsiz terk etti. sonrası malum, affedildi… ancak fazla uzun sürmeden eski takımına karşı oynadığı maçta rakibi erol togay’ı kafayla yere serip dişini kırdı. 86’ncı dakikada 3-0 mağlup durumdaki galatasaray 10 kişi kalmıştı. aynı sezon oynanan bir fenerbahçe maçından sonra rakip futbolcu suad karalic’i tokatladığı için iki maç ceza aldı; galatasaray lisesi’nin pilav gününde arabasını okulun önüne park etmesine izin vermeyen polise saldırdığı için karakolluk oldu. ve sonunda şubat 1984’te antalyaspor’la oynanan maçta hakeme tükürüp sahadan polis zoruyla çıkarıldı. cezası beş maçtı.

    galatasaray yönetimine mektup yazıp “futbolu bırakmak istiyorum” dediğinde 32 yaşındaydı. ona kalsa 37 yaşına kadar oynardı ama bırakmak zorunda kaldı ve futbol kariyeri boyunca lig şampiyonluğu yaşayamamasını tesadüflere bağladı. bundan sonra tek istediği, fenerbahçe’yle bir jübile maçına çıkmaktı. olmadı. ağustos 1985’te oynanan trabzonspor maçına türkiye’de daha önce görülmemiş şekilde helikopterle gelip 15 dakika oynayarak futbola veda etti. galatasaray formasıyla çıktığı 327’nci maç, ibrahim tatlıses’in şarkısıyla bitti ve yeni hayat böylece başladı!

    yazı hilal gülyurt

    --- alıntı ---

    http://fourfourtwo.com.tr/...anlarda-fatih-terim/
  • 11766
    kimisi ilahi adalet der, kimisi karma, kimisi isa'nin dirilisi vs. ama bir gercek var atalarimizin dedigi. gun gelir devran doner.

    fatih terim 2002'de ligi bastan domine etmis lucescu'nun yerine getirilmek istenmis, bana yapilani benle yapamazsiniz ( milan'dayken kendisini kovup evlat ancelotti'yi getirmislerdi) demeyip ve goreve gelmisti. iste o artik ilahi adalet, karma vs. sonucu ironik bir sekilde lucescu'nun besiktas'ina iki macta da maglup olup sampiyonlugu kaybetmekle kalmamis, 6-0lar, avrupa'da rezil skorlar. rezalet iki sene yasamistik.

    bununla da kalmayip degisen futbola ayak uydurmak yerine yeni popescu'muzu, yeni hagi'mizi bulalim diye almaguer, bratu, revivo, petre, felipe ve daha nicelerine paralar odenmis, cogunu kovmus ve herhangi bir transfer geliri elde edememistik. bu transfer harcamalari sayesinde 3-4 sene belimiz bukuk okan koc'u bile transfer edemeyecek hale gelmistik.

    simdi terim galatasaray'in suan basina gecebilecek gucu var mi? var. suan sozlukte bile kendini sakli tutan ama kendisine bilenen 100lerce yazar var. ilk yenilgi/beraberlikte ortaya cikanlarin entrylerine dikkat edin gorursunuz. ama tabi ilahi adalet var. karma var. ohomoz do vor. geri gelirse 2002-04 faciasindan daha buyuk olabilir. egosu yuzunden o zaman luce'nin takimi yerliler haric bastan asagi degismisti.

    olan gene bize olur. kahrolan biz oluruz. onlarin egosu bizim kalbimiz kirilir. o yuzden gelme. herseyi gectim, 14 yasindaki bir cocuga hayatinda unutamayacagi bir an yasatan, bir tane dahi olsa bir cocugu ictenlikle mutlu eden bu guzel adama o kasarlanmis, kokusmus yazar/yorumcu arkadaslarina ismarlama soru ve yipratici yorumlar yaptirarak bu kotulugu yapma. lutfen. kulupte hep yerin var. ama simdi zamani degil.
  • 11767
    bak beyim, sana iki çift lafım var. koskoca hocasın. paran var, pulun var, herseyin var. binlerce gazeteci calışıyor emrinde. yakışır mı sana jor hocamın ekmeğiyle oynamak? yakışır mı sarı saçlımın, mavi gözlümün,altını oymak, işsizz bırakmak? ama nasıl yakışmasın! sen değil misin tüpçüyle kader ortağı olan, bize bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun beyim, bu adam futbolu biliyor, başarılı olmak istiyor. ama ben boşuna konuşuyorum. egoist bir adama galatasaraylılığı öğretmeye çalışıyorum. hıh, sen, büyük hoca, imparator, kupalar sahibi fatih bey! sen mi büyüksün? hayır, ben büyüğüm! ben, galatasaray taraftarı! sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne jor hocama ne de camiama hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, renklerle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık camiama! dokunma hocama! dokunma poldi'me! dokunma wesley'e! eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, galatasaray taraftarı, hiç düşünmeden çeker vururum seni! anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile!
  • 11769
    kendisine sevgi - saygı... tamam... yani besleyelim, ben de besleyeyim... yani tam besleyemiyorum da... içimden gelmiyor ama deneyelim...
    şöyle bir bakış açısı sunmak istiyorum:

    - arkadaşlar, aranızda sevgili olduğu kızla, kız kendisini terk ettikten sonra, yani toplamda 3 kez ayrılıp 4 kez birleşen biri mevcut mu?
    yalama yapmıştır o ilişki...

    aynı şey mi diyenler olacaktır da?

    yani çok da farklı değil be kardeşim... fatih terim ilk galatasaray sevdasını italya ve fiorentina heyecanı için, ikincisini büyük bir başarısızlık sonrası, üçüncüsünü de sırf kendi egosu, inadı ve yıldırım demirören için bitirdi.
    ben o sevgiliye artık sevgili gözüyle bakamam ki be? yani tamam görünce selam falan veririm, eski günleri yad edince tebessüm ederim de, "gel yeniden sevda olalım" diyemem, diyesim gelmez.
    mantık ilişkisi desen değil, aşk desen değil, neyin birleşmesi olacak o birleşme?

    hele hele...

    yeni bir sevdam varken...
    -"gerçek aşkı buldum mu acaba?" diye sorarken?
    aldatmak yakışır mı delikanlıya?

    (bkz: riekerink bey diyeceksiniz)
  • 11770
    tarihinin werner lorant dönemi dahil açık ara en kötü sezonunu geçiren fenerbahçe'den utanmadan, sıkılmadan ve yüzü kızarmadan 6 tane futbolcu çağırıp en az 4'ünü de sürekli ilk on bir oynatan teknik direktör.

    sağ beki türkiye'ye bariz yatmaya gelmiş olan ruhsuz gregory van der wiel'i bile kesemeyen şener özbayraklı'ya gözü kapalı emanet eden, beğenmediğimiz selçuk inan'ın rahat rahat donunda sallayacağı kartondan orta saha ozan tufan'ı her maç banko oynatan, kafası kopmuş tavuktan bin beter volkan şen'den medet uman, sol beki şaka gibi hasan ali kaldırım ve ismail köybaşı'ndan oluşturmaya teşebbüs eden (neyse ki hasan ali sakatlandı), hadi hepsini geçtim elle tutulur tek futbolcu olan mehmet topal'ı bile mevkisinde oynatmayıp yalama yapan, "adaletin olduğu yerdeki türkiye futbol direktörü"...

    denklemi kuruyorum;

    fenerbahçe'nin durumu: bok gibi
    milli takımın durumu: bok gibi

    dick advocaat: bariz derecede aragones vol. 2.
    fatih terim: imparator :(

    eyyamın da bir sınırı var yahu... iyi kötü ligin ilk 7 haftasını domine eden bir takımız. allah belamı versin milli takıma yedek olarak sabri sarıoğlu'nu çağırsa bile bir mantığı var, yukarıda da belirttiğim üzere berbat performansına rağmen fenerbahçe'nin kof orta sahalarından daha iyi bir selçuk inan var, var oğlu var! mehmet topal yerine semih kaya'yı çağırıp stoper oynatsa bile kafi gelir, adam en azından stoper, öteki de iyi ön libero ama imparatora laf anlatılmaz tabi hem o ders almaz ders verir!

    bir sonraki milli takım maçı için kendisine ilk on bir tavsiyem: volkan demirel, hasan ali, mehmet topal, ozan tufan, şener özbayraklı, ismail köybaşı, alper potuk, uygar zeybek, salih uçan, volkan şen, ferhan doğu :(
  • 11775
    ben soyleyeyim, bu adam ya devre arasi yada sezon basinda bu takimin basina gecer.

    kendisine lan sevgim 2013 yilinda 100 ise, bugun 5. fakat gel gelelim, bu kulubu kimseye yedirmeyecek tek adam kendisi. catir catir yiyorlar, basin toplantisinde yiyorlar, sahada yiyorlar, masa basinda yiyorlar. yiyorlar.

    bizi yedirmeyecek tek adam maalesef bu adam. dolayisiyla, sezon basinda riekerink varken sakin gelme diyen ben diyorum ki, hocam ozur dilerim. gel. ben ettim sen etme :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın