resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 7352
    "ben bu saatten sonra ders almam, ders veririm."
    "petit çok konuşur, dirsek atar."
    "finito cokare, resultante importante."* (bologna maçı sonrası, kendisine "bologna sizden daha iyi oynadı" diyen italyan basın mensubuna cevabı.)
    "hiçbir başarıyı kabul etmeyin dünü de yarına mahkum etmeyin."(arsenal final maçı öncesi, 17 mayıs 2000)
    "ulan ben senin bıyığını ...." (gazeteci osman tanburacı'ya telefonda)
    (gbkz: "evet... rapid maçıyla başladık, bugünlere geldik... ve dedik ki, arkadaş, biz bu işin sonuna kadar gideriz. gidersiniz. allah'a şükürler olsun, bugüne kadar aslanlar gibi bir periyod çizdiniz. bugün 16 mı, 17 mi? -17 cevabı üzerine devamen- 17. avrupa maçımıza çıkıyoruz. ve bunun adı da final! ama bugün sonuç ne olursa olsun, kaybetsek bile siz benim gönlümde her zaman şampiyonsunuz! ve öyle kalacaksınız! -bağırarak- allah yardimcimiz olsun!" )
    (2000 - arsenal maçı öncesi, sahaya çıkmadan önceki son sözleri)
    (gbkz: "yenilmek kolay, yenmek olay!") (juevntus maçı öncesi)
    (gbkz: "herkesin adaleti şaşar ama allah'ın asla.") (2012)
    (gbkz: "eğer fatih terim varsa, adaletin olduğu yerde vardır." )(mersin idman yurdu maçı sonrası)
    (gbkz: "aslolan galatasaray'dır!")
    (gbkz: "kim için? ben tam tersini düşünmüştüm de") (18 mart 2012 fenerbahçe galatasaray maçı sonrası basın toplantısında, "2-0'dan sonra 4e 5e gideceğini düşünmüştük" diyen basın mensubuna)
    (gbkz: "ben bu saatten sonra takımı ay'dan da yönetsem olacak olur!")(9 maç ceza alması sonrasında her halükarda galatasaray'ın şampiyon olacağını ileri sürüyor.)

    özledim be hocam...
  • 7354
    kendisi hakkında sürekli gitmeseydi vb haberleri artık bize zarar vermeye başladı. fatih terim nasıl ki büyük başarılar yaşattıysa büyük yanlışlarıyla bazen pahalıya mal olacak hatalar da yaptı. fatih terim nasıl ki 2 senelik şampiyonlukta en büyük sorumluyken, bu seneki berbat futbolun, 6lık real maçının ve kondisyon olarak yerlerde olmamızın en büyük sorumlusudur.
  • 7355
    doğruları olduğu kadar yanlışları da olmuş, yarattığı mucizeler kadar yapılmayacak hatalar da yapmış olabilir. kendisi insandır. seveni kadar sevmeyeni de çoktur muhakkak. ancak bugün "galatasaray ruhu" diye bir şeyden bahsedebiliyorsak, milletin afedersiniz elde etmek için kıçını yırttığı o başarılarla övünebiliyorsak, bunda hiç şüphe yok ki en büyük pay kendisine aittir. bir teknik direktör istifa edebilir, yönetimle anlaşamaz gönderilir, ancak her şey belirli bir üslup çerçevesinde gerçekleşir, gerçekleşmelidir. yönetim istifa!!'cı değilim, açıkçası eski sefil günlere de dönmemizi istemiyorum*, ancak doğrularıyla yanlışlarıyla bu camiada efsane statüsünde olan bir insana yapılan bu muameleyi de hiçbir zaman unutmayacağım. tekrar söylüyorum, fatih terim'in de hataları vardır, belki de hatanın büyüğü ondadır, ancak hiçbir hatanın bedeli bir efsaneye paçavra muamelesi yapılarak ödetilemez. hakkını helal et hocam.
  • 7356
    telegol'de konusulana göre bazi yavsaklar hocanin sessizligini ve gönderilisi hakkinda konusmayisini gecmis dönemde ve aysal döneminde yaptigi transfer yolsuzluguna bagliyorlarmis. ulan onun bunun cocuklari fatih terim'in ne zaman parayla isi olmus? saygisizlik yapti de, ananeleri cignedi de, dik kafali de ama böyle asagilik bir ithamla hocamizi kirletme.

    adam gibi elestirecekseniz elestirin ama hocaya ve onun onuruna zarar verecek seyler uydurursaniz bu taraftar dunyayi basiniza yikar. akilli olun siktirmeyin belanizi. imparator'a "yolsuzluk yaptigi icin susuyor" diye adice bok atmanizi kimse yemez.

    gittiyse gitti. yarin öbur gun siz gidersiniz o geri gelir. ahlaksizlik yapmayin.
  • 7358
    (bkz: ne dediler/#1317653)

    fatih hoca'nın bu kadar prim talep etmiş olması beni şaşırttı açıkçası. mancini transferi açıklandığında yuh amk bu nasıl bir sözleşme dedim. ancak yabancılara verirler bu paraları diye düşündüm ama fatih hoca'nın sözleşmesinin bundan çok farkı yokmuş. ama kamuoyundan gizlenmesi de ilginç bir detay. yönetimin isteğiyle mi yoksa fatih hoca'nın isteğiyle mi saklandı bu detaylar bilmiyorum ama iki türlüsü de çok çirkin. tabii ki bedavaya takımı çalıştıracak değil fatih hoca, hatta o paraları da hak ediyor ama o kadar para alıyorken sadece net maaşının açıklanması bana kendimi kandırılmış gibi hissettirdi ki kandırılmışız zaten.
  • 7359
    herkes 3'er 5'er defa gaybında fikir beyan etme hakkını kullandığına göre sıra bana da gelsin isterim.

    tanımımızı galatasaray spor kulübü'nün eski elemanı olarak alacaksak eğer, eleman kelimesinin moda mod çevirisinden ziyade hissettirdiklerini konuşmalıyız. galatasaray gerçekten bir aile kültürüne sahip olsaydı eleman lafını pekala fert olarak algılardık. galatasaray'da fatih hoca'dan başka aile olmak kimsenin birincil önceliği olmadığı için eleman lafı ''istihdam edilen'' olarak algılanmıştır. sorun burada başlıyor. yok neymiş başkan ingilizce düşünürmüş de o yüzden employee kelimesi yani mensup anlamında kullanılırmış vs. employee nin 5. ya da 6. anlamıdır mensup. tdk anlamı da ''bir yerle veya bir kimseyle bağlantısı olan, ilişkili'' manasındadır.

    sanırım kırılacak o kadar şey varken, eleman hitabı check list'in en altlarında yer alır.

    hocanın gözüne soka soka onun istemediği adamlar ile çalışmayı benimseyen yönetici kültürü 1. ve 2. döneminde olduğu üzere 3. dönem yönetiminde de baş gösterdi. kurumsal şirketlerde kimse kimseyle iyi anlaşmak zorunda olmadan işine bakmak durumunda olsa da patron mantığıyla kurumsallaşmaya çalışan galatasaray'da bu sistem eğer ki fatih hoca da işin içindeyse pratikte patlar. patladı da.

    kurumsal firma diyoruz, tek kişi komple yönetim değiştirebiliyor. başkanlık makamına gerekli ehemmiyeti göstermeyen employee'yi işten çıkarabiliyor.
    sen teoride komple batmışsın, gerçekten yönetim kurulu kararları alabilecek yetide insanları vazifelendirmektense başkanın dediği olur ya da hatırını kırmayalım kapasitesindeki insanları yönetimde tutmuşsun. ben abdürrahim albayrak ya da emir sarıgül'ün başkanın sunduğu-sunacağı hiçbir öneriye muhalif karar alacağını sanmıyorum. sansasyonel bir durum olmadıkça ve başkan aleyhinde kullanacakları bu reyler kendilerine reyting vb. çıkar sağlamadıkça emir sarıgül, abdürrahim albayrak, adnan nas, candan erçetin gibi idareciler* o aleyhteki oyu kolay kolay başkanın karşısında çıkarmazlar. çünkü bu görevlendirmeyi, başkanın listesine girmeyi bahşedilmiş olarak görürler.

    bugün abdürrahim albayrak'a sorsak gerçekten de başkanın kendisini listesine aldığını, bunu ona bahşettiğini düşünür. kendisi o listede diye başkana oy veren insanı düşünmezler. kendi marketinglerini hesaplayamayacak kadar işlerini ''kader, kısmet''e bağlamışlardır. kimse ilk bakışta listeleri umursamaz, başkanın adı ön plandadır. seçimler bu şekilde yapılır. ve yönetim kurulundaki üyeler ''ben listede olduğum için başkanın oyları arttı'' düşüncesinden ziyade ''başkan bunu bana hediye etti'' mantığıyla hareket eder. ünal aysal'ın seçimi kazanmasının etkenlerinde abdürrahim başkan, ali dürüst, adnan öztürk büyük rol oynamıştır. bakmayın siz, şimdiki liste ile adnan polat'tan sonra yönetime aday olsa yine kazanırdı ama homurdanmalar seçimden birkaç gün sonra başlardı.

    seçim sistemini değiştirmedikten sonra, bu kafa değişmez. tek elden kurulmaya çalışılan kurumsallık da patron kurumsallığıdır. birimlerin başındaki kişiler yönetim kuruluna oylamak için önerge sunamazlar, önce başkana danışırlar. başkan okey derse sonra kararları kurumsal bir şekilde yönetim kurulunda oylarlar.

    peki ya, seçimden önce sadece listeler olsa ve başkan o an için belli olmasa? seçime başkan adayı ünal aysal olarak değil de ''kırmızı grubun yönetim adaylığı'' şeklinde girseler. örneğin; 2014-2017 yılı yönetimi için sarı grup; ali dürüst, adnan öztürk, abdürrahim albayrak, emir sarıgül, aka gündüz özdemir, sedat doğan olarak girse ve sonrasında sarı grup seçimi kazanınca görev dağılımını divan üyeleri ve sarı gruptaki kişilerin yapacağı bir sonraki oylama ile görevleri dağıtsalar, başkanlık dahil? olması gereken kurumsallık budur. pazardan elma seçer gibi yönetim kuruluna adam seçerek sonra onları geri göndererek kurumsallık yapamazsınız. oy çokluğu ile sadece sizin fikirleriniz için toplanmış kalabalık mı arıyorsunuz, yoksa görev dağılımı yaparak kurumsallaşacak firma tandansını kulübe oturtacak deneyimli yöneticiler mi?

    fatih terim'in gönderilmesi talebini başkan yönetim kurulu'na sunduğu sürece kimse kurumsallıktan bahsedemez. candan erçetin bu konuyu özgür iradesiyle* tartışmaya açsaydı bugün kurumsallık yalanını ciddiye alabilirdik.

    üzerinde konuştuğumuz kişi, yılda 20 milyon euro gibi bir rakamı kulübe kazandıran işçilerin* yöneticisi. sana yılda 20 milyon € kazandıran bir emplpyee'n var. ve bu sadece sporla sınırlı. bu yöneticinin aynı zamanda marketing sayesinde elde ettiği bir gelir başarısı da mevcut. drogba için kombine alan taraftar var ise, fatih terim'in sisteminde oynanan futbolu izlemek için kombine alan taraftar* da mevcut. elmander giderse takım biter düşüncesinden, drogba gitse de fatih hoca bir yolunu bulur ve zevkli futbol izletir diyen taraftar da mevcut ve çoğunlukta. kusura bakmayın ama kadronuzda robben'ler, xavi'ler olsa da takım 1-0'a yatıyorsa o biletler çok rağbet almaz. *kimse 2004 yunanistan'ı için 52,000 kombine almaz. yaşadığınız ülkenin de bir futbol kültürü mevcut. ve kulübünüzün futbol takımının da yıllardır bu employee ile birlikte kanına işleyen ''spektaküler şekilde maç kazanma'' alışkanlığı mevcut.

    kulübün alışkanlıkları demişken, galatasaray kültüründe yöneticilerin ılımlı ve burjuvazi, alt tabaka yöneticilerinin* ise disiplinli ve kontrolcü olduğu dönemlerde başarılar elde edilmiştir. faruk süren - fatih terim, mehmet cansun - lucescu, ünal aysal - fatih terim gibi. ters örneklerde* ise fazlasıyla sıçtığımız görülebilir;
    adnan polat - frank rijkaard.
    tezimi abartarak bitireyim; frank rijkaard başkan, adnan polat teknik direktör olsa idi o dönem daha başarılı olabilirdik.*

    siz, göz göre göre yaptığınız yanlışı, kurumsallığa tamamen ters düşecek şekilde el altından ''başkan çok tepesi atarsa gider'' veya ''on kere mesaj attık bi cevap atmadı'' haberlerini basına servis ederseniz sadece kurumsallığınız değil başkanlık makamına uygun hareket edip etmediğiniz de sorgulanır. bu yaz başı birisi gelse ve ünal aysal istifaya davet edilecek dese inanın ki, neden kulüpten para mı çalmış ki diyecek kadar uç örneklerle sorgulardım durumu. olmayacak bir şeyi, olmayacak bir sebeple ilişkilendirmek olurdu. en mantıksız böyle hareket ederdim çünkü önerme mantıksız.

    fakat, bugün ünal aysal istifaya davet ediliyorsa tek sebebi başkanlık makamını zedelediğindendir. siz kişilerden bağımsız bu koltukta oturan her kim olursa olsun bu hareket karşısında istifaya davet edersiniz. yarın öte gün, fatih terim başkan olsa ve teknik direktörü kovduktan sonra mesajlarını yayınlasa ilk istifaya davet eden de aynı kişiler olur emin olun. siz bir kültürden bahsediyorsunuz ama o kültürü kendiniz oluşturmamışsınız. yöneticileriniz zamanından beri galatasaray kültürü ile hareket ederek taraftara bu anlayışı empoze etmiş. taraftar kendi içinde ne kadar hayvanoğlu hayvan olsa da yöneticilerinin burjuvazi ve ağır tavırlara ters düşen hareketlerinde onları sorgular. kahvedeki mesut amca'dan geliyor; ''sen koskoca galatasaray başkanısın amına koyim ya''

    fatih terim'in kurumsallığa aykırı bir zihniyetinin olduğunu sanmıyorum. erman toroğlu, galatasaray'a geldiği ilk senesinde fatih terim'e sorar, ee hoca napcan derwall'i de gördün onun yolundan mı gideceksin, yoksa eskiye mi döneceksin. hoca ona projelerini anlatır ve erman toroğlu bu sadece galatasaray'ı değil türk futbolunu da çağ atlatır der. tesislerden idari şekle, bütçelemeden gider kalemlerine kadar bir çok proje üretmiştir. böyle birisi kurumsallığa ne kadar karşı olabilir? tabi hoca derwall'den kalan yöntemleri mutlaka uygulayacağını da söylemiştir. bu olay birkaç hafta önce erman toroğlu tarafından anlatıldı. ortada hiç bu mevzular yokken.

    bu şekilde kurumsallığa ters düşmeyen bir elemanınızı neden kovasınız ki? çünkü kurumsallık anlayışınız yine neticede tek kişiye bağlıdır. bu tam manasıyla ortadoğu kurumsallığıdır. başkan batılı olsa da fikirleri ortadoğu esintisi taşımakta.

    olayın kurumsallık ya da başkanlık makamını zedelemek olmadığı çok aşikar. hele ki, başkanlık makamını ve teknik direktörlük makamını direkt olarak zedeleyen bir yarı kurumsal başkan mevcutken.

    olaya fatih terim açısından bakarsak, milli takım için 7 milyon € gibi rakamlar konuşuluyor. elbette ehhemiyeti yoktur fatih hoca için ama peanut ile de çalışılmaz tabi ki. daha kolay iletişimde bulunacağı futbolcular ile daha geniş yetkilerle ve daha çok paraya çalışabileceği bir iş yerinde çalışacak. profesyonel açıdan bakarsa mutlu olur. ama ailesinden koptuğu için paranın ya da diğer etkenlerin pek de gözünde olduğunu sanmıyorum. aslında bu yazımı baştan aşağı okuyunca fatih terim'i ünal başkan'dan çok daha samimi bulduğumu görebilirsiniz. kurumsal şirketlerde yönetim kurulu katında samimiyet pek para etmez. hele ki galatasaray'da samimiyet hiç para etmez. ve gerçekten samimi olmayan taraf* samimi olan kişiyi suçlarken onun hiç cevap vermemesi de bence samimiyet göstergesidir.

    ünal başkan haluk yürekli, rasim ozan kütahyalı, ertem şener gibi adamların direkt ulaşabileceği kişi olarak medya gücü oluşturmaya çalışıyor olabilir ama karşısındaki 30 yıldır elinde bir medya datası ve ilişkileri olan bir futbol adamı. ben medya mensubu olsam max. 2 dönem başkanlık yapıp gidecek birisi yerine kozumu fatih terim için oynarım.

    ve medya da bunu yapıyor aslında. sadece soru soruyor şu anda. ''ünal aysal ne düşünüyor'' ya da ''ünal başkan bu tepkilere nasıl karşılık verecek'' gibi konular ile kamuyoundaki tepkiyi sürekli hissetmesi için satır aralarında ve manşetlerde sıklıkla başkana hatırlatıyor.

    bu işten federasyon ve fatih terim karlı çıktı. ünal başkan ve yeni getirdiği yönetimdeki kişiler için de çok fazla negatif bir durum olduğunu söyleyemeyiz. onlar da başka gündemler ile bu konuyu değersizleştirerek unutturma yoluna gideceklerdir. olan yine taraftara oldu. hele ki, drogba ya da sinejder'den önce fatih terim için o kombineyi alan, digitürk'ü tekrar açtıran taraftara.

    zaten rüyamda hem babam hem fatih terim ölmüştü. çok canım sıkıldı ya.*
  • 7361
    15 gün falan oluyor hala bir teşekkür mesajı yayınlanmadı kendisi için, yakın tarihin en büyük efsanesi, fenerbahçeye bile gitse hakkını vereceksin. ulan bir mesaj ya, samimiyet beklemiyorum ben zaten bu yönetimden ulan bir mesaj ya, galatasarayımıza emek veren eski hocamız fatih terime teşekkür ederiz. bu kadar mı bilendiniz? bu kadar mı sinirlendirdi sizi? o egolarınızı bu kadar mı zedeledi?

    ne yaptı ya bu adam, bunu hakedecek ne yaptı? yemin ederim sindiremiyorum, terimspormuş ulan bir mesaj ya, bir mesaj. yazık kere yazık, kedi besledim 2 ay ben bu kediyi bile evden kovarken başını okşadım, insan olsa elini öperdim. kedi yollamanın bile bir rajonu vardır, sen insan yolluyorsun, efsane statüsünde bir insan. bu yönetim istifa edene kadar bir taraftar olarak ne maddi ne manevi destek veririm, eminim benim gibi bir çok taraftar vardır. düşün yakasından şu klübün.
  • 7365
    (bkz: #1318150) şikenin patladığı ilk sene sonunda da sezon bitsin konuşacağım demişti. şahsen ben hala bekliyorum ama çıtını çıkarıp konuşamadı. bu yüzden konuşamayacaktır. ancak kader ortakları veya rte çık konuş derse o zaman konuşabilir.

    eğer ki fatih terim, imparatorumuz birgün konuşmaya karar verirse önce şimdi susuyorum sezon sonu konuşacağım dediği şikenin ilk patladığı sezondan başlasın konuşmaya.

    buyrun unutanlar için o gün yaptığı açıklamalar. (isteyen kişi internette biraz aratınca birçok haber bulabilir. ) ayrıca şimdi el ele tutuştuğu adamlara sallıyor. http://www.ligtv.com.tr/...arim-cok-suclu-degil
  • 7367
    fatih terim milli takıma neden gitti ?

    çogu kişinin sevdigi taktir ettigi ancak takdir edenler kadar bolca elestiride bulundugu kişidir. peki nedir onu eleştirenlerin ortak noktası. tabiki fatih terim'in milli takıma gidişi. peki hiç oturup düşündük mü , fatih terim milli takıma neden gitti? hepimiz biraz kırgınız hocaya, ben dahil , ki ben hocayı babam gibi severim.

    ancak cogumuzun atladıgı bazı noktalar var, fatih terim daha aylar öncesinde dedi '' bu federasyon arkamızdan planlar kuruyor ancak ben onlarla mücadele edecegim ve artık eskisinden daha da hırsılıyım. bu takımı uzaydan da yönetsem şampiyon yapacagım '' ve şampiyon yaptı da. peki bir insan bu kadar nefret ettigi insanlarla neden çalısır ? maden senin arkandan planlar kuruyorlar neden onlarla birlik olursun ?

    aslında hepimiz cevabı biliyoruz, hoca neden milli takımda çalısmak istedi. hepimiz biliyoruz ama içimizde aynı şey yok yani ''milli takım sevgisi '' ben kendi adıma konusayım, şahsen milli takımı fatih hoca olmasa bu aksam da pek desteklemeyecektim, nötrn olacaktım, pek de umurumda olmayacaktı ancak fatih terim öyle mi ? işte atladıgımız nokta bu dostlarım. fatih hoca daha önce de milli takımda görev yapmıs . 96 da milli takıma cagrılmıs ve milli takım ne zaman ihtiyac duyarsa hemen koşmus, yok dememiş. 2007'de gelmiş milli takıma ve avrupa şampiyonasında bize yarı final oynatmıs. o dönemleri görmüş, tüm avrupanın hatta dünyanın ülkesinden nasıl da gururla bahsettigini görmüş. ülkeyi dünyaya tanıtmıs ve ülkesini en tepelere cıkarmanın sevincini hep beraber bizlere yaşatmıs. tüm ülke 2008de birlik olmus, ülkeye sporu ve kardesligi tekrar hatırlatmıs hoca.

    yıl 2013'e gelmiş, futbolun başında ülke sporunun en fazla kara lekesi olan başkanlardan birisi var: yıldırım demirören. aranızda hocanın yıldırım demiröreni sevdigini düşünen varsa lütfen yazının devamını okumasın cünkü hepimiz biliyoruz ki hoca yıldırım demiören'den nefret ediyor hatta federasyondan da nefret ediyor ancak atladıgımız bir nokta var. milli takım = yıldırım demirören mi ? yani tüm ülke halkı dünya kupasına gitmeyi beklerken ve ülke futbolu bu kadar pislige batmısken, onlara tekrar futbolu sevdirmek için en büyük fırsatlardan birisi degil midir dünya kupası ? sorun kendinize hangimiz türkiye'yi dünya kupasında istemeyiz. halk tekrar sokaklara dökülecek tekrar birlik olma şansı dogacak, ülkenin adı zatenşike ile pislenmişken tekrar bir nebze de olsa temize çıkacak. peki böyle güzel şeyler olacakken , adımızı tekrar dünyaya duyurmak varken fatih terim neden gitmesin milli takıma ? 70 milyonluk ülke sırf demirören başkan diye kahrını mı çeksin ? bu ülke demirörenspor mu ? hayır bu ülke türkiye.

    fatih terim'i hepimiz biliriz türkiye'yi ne kadar cok sevdigini ve milliyetçilik yönünün her zaman ne kadar agır bastıgını. basın toplantısında da görüldü, hocanın içi kan aglıyor. yüzü aglamaklı, çok üzgün. galatasaray'dan gönderildigi için üzgün, milli takımda demirörenle calıstıgı için üzgün. ama 1 kişi için ülke üzülemez. üzülmemeli.

    daha fazla uzatmadan son bir noktaya değinmek istiyorum, hoca neden adnan polat döneminde takım kötüyken gelmedi de milli takımda takım kötüyken geldi ? aslında bu da çok basit, adnan polat döneminde eger takıma gelseydi takım zaten dagılmıs, ali turanla, mustafa sarp'la, barıs özbek'le bir yere gelemezsin, hoca o dönem gelseydi eger kendisine degil takımına zarar verecekti.1 sene sonra geldi ve sıfırdan kendi takımını kurdu , böylesi galatasaray için daha hayırlıydı. peki milli takımda ne değişti ? aslında söz konusu milli takım olunca değişen 2 şey var.

    1) milli takımın bana göre yeterli kadrosu olması ancak yönetilememesi. galatasaray'ın adnan polat döneminin aksine milli takımın suanki kadrosunun iyi olması ve hala kurtarılacak birseyler olması.

    2) dünya kupasının 4 yılda bir düzenlenmesi ve malesef yıllardır dünya kupasına gidememiz. galatasaray'da zaten bataga batmıs ve cıkması o sene için imkansız olan takıma 1 sene sonra gidilmesi gayet mantıklı ve galatasaray için daha hayırlı bu yıl olmazsa seneye sampiyon olur takım ancak milli takımda
    durum farklı, dünya kupasına katılım 4 senede bir oluyor ve kacıralacak 4 senemiz var.

    sonucta cogumuz hocanın milli takıma gitmesini istemedik bu dogru, ancak fatih hocaya nasıl diyeyim salak muamelesi yapmak dogru değil . yıldırım demirören'den en nefret edenlerden birisi fatih hocadır ancak buna ragmen gitmek istiyorsa milli takımı cok ama cok seviyor ve yukarıda acıkladıgım nedenlerden dolayı milli takımı geri ceviremiyor.
  • 7368
    kendisi milli takımın başına geçmeden önce ben o takıma 'tff takımı' diyor ve maçlara da tff logosunu taşıyan formalarla çıkmaları gerektiğini söylüyordum. kendisi geldi ve beni o takımın milletin takımı olduğuna ikna etti. milli heyecanımı arttırdı. milli maç günleri takım üzerine kafa yorar oldum. inşallah kendisiyle 'milli' olduğunu hatırladığımız takımı dünya kupasına götürür. büyüksün hocam. imparatorsun.

    senin bizden ayrılmana sebep olanlar bu dünyada gün yüzü görmesinler.

    hocam seni ve bizi 24 eylül'de ağlatanlardan gün gelecek hesap soracağız!

    yeniden bir araya geleceğiz.
  • 7373
    tüpçü, avcı derken protesto ettiğim milli maçları tekrardan seyrettiren adam!

    milli maç arası denen şey yüzünden takımımı seyredememenin verdiği üzüntü yetmezmiş gibi bir de giden futbolcuların sakat olarak geri dönmesi yeterince can sıkıcıydı. halbuki şimdi fatih terim'in oynattığı güzel futbolu seyretmek zevk veriyor... milli takımda parlayan futbolcularımız gurur veriyor...

    çok pis bir duygu karmaşasına sürükledin beni be hocam! bir yandan bu cibilliyetsiz federasyonun başarısız olmasını istiyorum ama bir yandan da senin yine mucizeyi gerçekleştirmeni istiyorum :( ama gerçekleştirdiğin gün çıkıp gene yüzsüz yüzsüz "fatih terim'i getirmekle ne kadar doğru bir iş yapmışız" diye övünecekler ya ona yanıyorum!
App Store'dan indirin Google Play'den alın