• 376
    (bkz: #1834666) benim kafamdan geçip buraya yazmak isteyip yazamadığım, burada kelimelere dökemediğim her şeyi yazısında yazmış. ben kendisine teşekkür ediyorum. bu arada şu güzel yazıyı da bir şekilde kirletmeye çalışanlar olmuş 'skor taraftarı, daha önceden niye yazmadın' vs. diye... anladığım kadarıyla bunları yazanların bir şey takip ettiği yok. kendi twitter sayfasına,buradaki yazılarına girin bakın isterseniz. yazadur abicim...
  • 378
    skor değil adam yazarı, melo'ya bok attı ya, artık bilal kısa onun için pirlo'dur. hamza'yı tuttu ya, artık ne kadar kötü sonuç alırsa alsın sabredecek. dayandıkları tek enstrüman lanet olası koşu mesafesi. futbolcunun it gibi koşanını severler, akıllı futbolcuyla işleri olmaz. iyi ki sergen,jardel,hagi bunların zamanına denk gelmemiş. aslanı kediye boğdururlardı koşmuyorlar diye.
  • 380
    (bkz: #1834666)

    istatistik oynanan basketbolu anlamamız için faydalı bir bilimdir. ancak futbolda başta gol sayısı olmak üzere hiçbir istatistikin ne olup bittiğine dair fikir veremeyeceğini iddia ediyorum. kaldı ki o istatistiği boş beleş türkiye kupası maçları ortaya çıkardığını kendisi de söylemiş. ben konya ve gençlerbirliği maçı dışında fark attığımız, rahat geçen bir maç hatırlamıyorum, oynadığımız kaos futbolu ise ortada.

    wenger para harcamıyor diye deli gibi eleştirildi, adam mesut ile sanchez transferlerini yapmak zorunda kaldı. mourinho takıma tepki olmasın diye futbolcuların ısınmasından yarım saat önce santiago barnebau'ya çıktı ve şovunu yaptı. manu'nun moyes'e sabretmediği ortada. işler yolunda giderken bayern taraftarının ve backenbauer'ın guardiola'yı nasıl eleştirdiği ortada. neymiş efendim taraftar taraftarlığını yapsın, bizdeki taraftarlık şöyleymiş böyleymiş. hayır efendim aksine bizde biat kültürü var. başarıya tapınma ve eleştiriyi yok etmek isteyen faşist bir zihniyet var. kusura bakmasın, bu yönden yazısını son derece sığ buldum.

    not: entry silindiğinden tekrar düzenledim.
  • 381
    bana sözlükte ne kadar çok düşündüğünü yazıya aktaramayan kişi olduğunu gösteren yazar.

    bunun dışında gol hesabı kötü futbol eleştirilerine karşılık vermiyor, üstelik okuyanları yanıltmak amacıyla kullanıldığı çok açık. 5 attığımız maçlarda bile doğru düzgün top oynamadığımızı hepimiz biliyoruz merak etmesin. yazısının burdan sonraki kısmını komik üslubundan dolayı okumadığım için yorum yapamıyorum.
  • 382
    (bkz: #1834666)

    tespitin gözüne gözüne vurmuştur. sahada mücadele eden bir galatasaray mı var? evet. golcü müyüz? evet. avrupa'da maç kazanabiliyor muyuz? evet.

    herşeyden önce futbol takım olarak oynanır ve ben 2015-16 sezonunun başlangıcından itibaren takım oyunu gelişen bir galatasaray görüyorum. yardımlaşmalarda, verkaçlarda, takım halinde defans ve hücum olayında özellikle bayağı bi yol katettik ve öyle hala takatuka oynayamasak da ben bu oyundan memnunum. sezon içinde bir aptallık yapmazsak ve şans da yanımızda olursa bu sene gene şampiyon olur, şampiyonlar ligi'nde de en kötü uefa'ya gideriz.

    ha son olarak şunu da eklemem lazım, 21 ekim 2015 benfica maçındaki oturmuş ve takım oyunu oynayabilen kadro 15 eylül atletico maçında oturmuş olsaydı atletico'yu burada yenerdik. üstelik benfica maçından daha az zorlanırdık çünkü o adamlar hiçbirşey oynamadı. benfica daha mücadeleciydi ve bizi daha çok yordu.

    saygılar.
  • 384
    tespitler iyi olabilir, ancak üslubu bir spor yazarına pek yakışmıyor. muhtemelen sözlükteki bilmiş yazarlara duyduğu nefret onun bu üslubunu oluşturmasına neden oluyor ama kendisi bulunduğu konum itibariyle daha olgun olmalı. diğer yazarların düşünce yapısına oyle olduğunu düşünse bile sığ, salakça vb. şeyler söylemesi bunca satır tespitin içinde çirkin anlamda göze batıyor.
  • 385
    neymiş kimi nerde oynattığını kimi oynattığı bizi ilgilendirmezmiş. ne konuşalım söyler misin ? taraftar ne konuşmalı ?

    yok şu kadar maçta şu kadar gol atmışmışız. sen niye bunu konuşuyorsun o zaman ? taraftar sadece bunu mu konuşmalı ? oynadığımız futbol hakkında kimin oynatıldığını konuşmayalım o zaman. şu kadar maçta şu kadar gol attık. hepsi bundan ibaret tamam haklısın sen.
  • 388
    attığımız gol sayısı istatistiğini kullandığı için kendisine sallanmış. adam galibiyet yüzdemizi de yazabilirdi, yine beğenmezdi millet. kazandığı kupaları söyleyebilirdi yine yetmeyecekti, avrupa'da başarılı olamaz derken orada da bir şeyler yapmaya başladık hala kesmiyor milleti. çünkü top oynamıyormuşuz. takım ivme kazanmış, oyununu geliştirmiş, savunmasını oturtmaya başlamış git gide bunlardan bahseden yok ezbere bir kötü oynuyoruz algısı var.

    milyon eurolar harcayan fatih terim ve roberto mancini zamanında her maçta takır takır top oynuyorduk diyen insan baya balık hafızalıdır mesela. adamların elinde çok daha iyi bir kadro vardı ve yine istikrarsızdık, ya başarı yoktu ya da oyun tatmin etmiyordu. kaldı ki bu adamların kariyerleri belli, tecrübeleri belli bizim başımızdaki adam daha kariyerinin başında önemli başarılar elde etti ama ciddiye alan yok çünkü adam akhisar'dan geldi ve diğerleri kadar karizmatik değil. hamza hocanın yanlış yaptığını düşündüğümüz bin tane şey olabilir ama kendisine art niyetli ve aşağılayıcı yaklaşan insanlara karşı sert bir üslup kullanmıştır ki bunu özellikle sözlükte yazmıştır kendisi, çalıştığı bir platformda değil.

    galatasaray'ın istikrar sorunlarının temelinde bir teknik adama birkaç yıl sabretme kabiliyeti olmayan taraftar ve yönetici yapısıdır. dolayısıyla beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama bir teknik adamla orta veya uzun vadeli çalışmak her açıdan bizim karımıza olacaktır. bu teknik adam bir de başarıyı getirebiliyorsa kalması haliyle daha da rasyonel hale gelir. gözler kapalı bir şekilde adamın kafa yapısı hoşuna gitmiyor diye - ki benim de pek hoşuma gitmiyor - oynattığı futbola ezber yorumlar getirerek kovulmalı demek kadar saçma bir şey olamaz.
  • 390
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1834666) yazının içindeki "iftira atma ve ahlaksızlık" hakkında yazdığı paragrafa yüzde yüz katıldığım güzel bir yazı yazmıştır.

    yazısında önemli bir çok noktaya değinmiş. ancak katılmadığım bir nokta var. oyuncu tercihlerini eleştirenleri sığ ve ergence diye nitelemesini pek anlayamadım. mesela aşçı örneği vermiş. diyor ki "helvayı nasıl yaptığından sana ne? sen aşçı değilsin, sen yemeği yiyecek olansın! yemek kötü mü? değil!" hata yaptığı yerin burası olduğunun düşünüyorum. aşçı değilim ama yemek yapmayı bilmiyor da değilim. bu konuda fikirlerim var ve bunları söylüyorum. bunun neresi sığ ve ergence anlayamadım. belki de yazının o kısmını yanlış anlamışımdır.

    şimdi burada çoğu yazar arkadaşımın herhangi bir konuya yaklaşımını şöyle bir örnekle açıklayabilirim diye düşünüyorum. 8. bitirdiğimiz sezon digiturk'um yoktu dolayısıyla her maçı kahvede izlerdim. puşt kahveci "artık bursa maçları da derbi sayılıyor" diye o maçlardan da 5 lira alıyordu. neyse, o yıl çoğunlukla o kahveye gittim. kahvenin sol arka köşesinde sandalyeye yan oturup sırtını duvara yaslayan, sandalyenin sırt yaslanacak kısmına da kolunu koyan ve o elinde de tesbih sallayarak maç izleyen 40-45 yaşlarında bir ağabey vardı. ağabeyin lakabını hakan balta koymuştuk. çünkü hakan balta'nın oynadığı her maç, hakan balta'nın ayağına gelen her iki toptan birinde ya da spikerin her iki kere hakan balta deyişinin birisinde mutlaka "bu hakan balta'nın bu takımda ne işi var amuhagoim?" veya türevi bir cümle kurarak küfür ederdi. benim asıl hayret ettiğim ise hakan balta da olumlu bir hareket yaptığında ya da gol attığında "yanlışlıkla yaptı, top kafasına çarptı, o malda o yetenek nerede?" derdi.

    extensor, yazısının sonunda diyor ya hani "size göre 48 maç da şans, senin beynin açıklayamayınca şans. "şans şansoğlu" oluyor" diye. işte haklı olduğu konu bu. siz de kahvedeki hakan balta'ya sürekli küfür eden ağabey gibi davranıyorsunuz bu konuda. ya da başka herhangi bir konuda. halbuki siz öyle bir adam değilsiniz ama "ben demiştim" demeyi o kadar çok seviyor ve haksız çıkmaktan o kadar korkuyorsunuz ki buraya yazdığınız cümleler, kahvede ağabeyin hakan balta'nın olumlu hareketlerine şans demesi gibi gözüküyor. burada neler neler okudu bu gözler.

    extensor'un art niyet taşıdığını düşünmüyorum. evet üslubu şık durmamış ama unutmayın onu bu üslupla yazmaya sizler mecbur bıraktınız. had bildirmiş ya da haddini bilsin gibi söylemler kullanılmış. kendisinin kimseye had bildirdiğini düşünmüyorum. her konuda herkes bir tarafmış gibi davranmaya alıştığımız için illa birileri birilerine had bildirmeli, kapak takmalı diye düşünülüyor.
  • 392
    yazısını okumadan yazısı hakkında yorum yapanlar onu daha da haklı çıkarıyor. adam diyor ki bir şeyin giriş-gelişme-sonuç kısmını görmeden peşin hüküm veremezsin. senin fikrine göre uymayabilir ama hele bir dur da gör nasıl işleyecek. ''hocanın verdiği karar daha yürürlüğe girmeden akbabalık yaparım kardeşim''savunuluyor hala. ben de ''olcan ne la'' dedim maç içinde ama akbaba değilim. bakalım nasıl oynayacak görelim dedim. hele bir izle be kardeşim. bu kadar kalın kafalı olma. 10 tane fikir atıyorsun bunlardan 2 tanesi tutunca ''ben haklıydım, hoca moca değil'' diye sıkılmaya başlanıyor. haklı çıkmak galatasaray'dan önemli. '' hamza ölse üzülmem'' kadar alçak yorumlar okudum ben ya burada.
  • 393
    (bkz: #1832808) entry'imde de bahsettiğim gibi ben saha içi oyun kalitesini beğenmiyorum ve "benim fikrim var,takım niye böyle oynamıyor" da demiyorum. türkiye ligi için yeterli ancak anti-modern bir futbol oynuyoruz bana göre ve bizim avrupadaki seviyemizde başarılı olan tüm takımlar artık sistem takımları diyorum. bizim seviyemiz altındaki astanalara, kopenhaglara, saçma sapan kuzey takımlarına saçma sapan maçlar kaybetmeyelim diye diyorum bunu. benim için domestik başarılar yeterli değil, beni tatmin etmez açıkçası ve eminim buradaki hiçbir kardeşimizi memnun etmez.

    hamza hoca 1 buçuk yıldır bu takımın başında ve onu çok seven, her istediğini yapacak/ yapmaya çalışacak bir oyuncu grubuyla çalışıyor. buna rağmen hala oyun tatmin edici boyutta değil, istatistiklerde iyi olabilir ancak avrupada bu istatistikler, basit taktikler, oyunculara serbestlik tanıma olayları işlemiyor artık. ince düşünüp, ince işler yaptıranlar alanı doğru kapatıp oyunu kompakt oynayabilen takımlar galip geliyor artık. buna kaliteli oyuncu grubu da eklediğinde zaten şampiyonlar liginde son 16, çeyrek final görüyorsun fatih hocanın 2011'de yaptığı gibi. tabi bunlar benim görüşlerimdir, gözlemlerimdir. başarısını taktir ediyorum ayrıca hamza hocanın, ne kadar eleştirsek de bir şekilde galip getiriyor takımı anlayamadığım bir şekilde. avrupa takımlarının yaptığı/ yapmaya çalıştığı modern oyun stilinden hiç bir iz göremememe rağmen kazanıyor hoca. ama iyi futbol istiyoruz diye de bize bu şekilde itham etmen çok yanlış bence sinan. çok sert ve taraftarı aşağılayıcı bir tutumla yazıyorsun maç yazılarını bayadır ama senin bu sektörde yazılarını okuyanlar, tribüne gittiğinde omuz omuza şarkılar söyleyeceğin ve yüzüne bakacağın yine bu tavrı gösterdiğin taraftarlar olacak. eleştirinin nasıl olması gerektiğini her yazında güzelce özetliyorsun, umarım sen de bize, bize öğütlediğin gibi eleştiriler getirebilirsin.
  • 394
    futbolda tek doğru yoktur. eğer bu adam da 2.2 gol ortalaması tutturup kupalar kazandıysa sizin doğrunuzu yapmasa da doğru yapmıştır demiştir. bunun yanında herkes haddini bilsin. kişilere iftira atmak, hakaret etmek kimsenin hakkı değil demiştir. kişi kendinden bilir işi diyerekten kendi yiyeceği boku kesin başkası da yer diye düşünüp hocaya ve mancini'ye sallandığından bahsetmistir. ahlaki ve etik olarak doğru şeyler söylemesine rağmen bu tıynetteki insanlar tarafından başlığında eleştirilmeye devam edilmektedir.
  • 395
    yazılarını genel olarak çok severim hatta kahvemi falan alıp keyifle okurum. futbol bilgi seviye ve birikimine de saygım var ama bir süredir kendisine yakışmayan yanlı yazılar yazmaya başladığını düşünüyor ve görüyorum. kendisine bu eleştiriyi yapmayı yazılarını çok seven bir okuru olarak kendimde hak olarak görüyorum. suçlama ve karalama amacım kesinlikle yok. kaleminden okuduğum en kalitesiz yazı (bkz: #1834666) bu sanırım. sadece savunduğu fikir değil üslup olarak da beğenmedim.

    ayrıca burada başka bir yazarın yancısı gibi gözükmek istemem öyle bir niyetim olsa senin nick altına yazmazdım, yazanı da tanımam etmem ama neredeyse tüm yazılarını okumuş birisi olarak şu entryi okuduğun zaman senin de hak vereceğini biliyorum. (bkz: #1835363)

    sürç-i lisan ettiysek affola.
  • 396
    "futbolda senin doğrun önemli değil. tabaktaki helva(sahadaki futbol) önemli!" (yazidaki unlem bana ait degil. madem unlem var bu analoji uzerinden konusacagiz)

    sozluge yazmaya baslamadan once burayi okumamin sebebi az sayida da olsa futbol analizi yapan kisilerin olmasiydi. resmen tesaduf eseri yazar oldugumda ise yapmak istedigim sadece bu adamlarla beraber futbol analizleri yapmakti. futbolun tek dogrusu yoktur sonucta ve benden farkli dusunen ve benim goremedigimi gorebilen kisilerle konusmak bana cok sey katacakti. bu futbol analizlerini konusmak istedigim kisilerden biriydi extensor da. futbola yaklasimimiz farkli olsa da oyun ici cikarimlari vardi ve bu benim icin cok degerli. (bkz: hamza hamzaoğlu/#1834666) bu yazsini ise hayal kirikligi icinde okudum. hatta sunu cok rahat soyleyebilirim, kiro ile ilgili yazdigi yazi da bile destek olmustum kendine, bilgi bastan sona hatali oldugu halde ancak bu yazdigin bugune kadarki en kotu yazin. ne kadar yanlis oldugunu 3 baslik altinda anlatmaya calisacagim.

    beraber maca gitmisligimiz ve oturup icmisligimiz de oldugu icin rahatca konusabilirim sanirim, bana kizacagini sanmiyorum. cunku bu yazi elestiri yazisi degil, sitem yazisi olacak. cunku benim bu sozlukte yazmaya baslarken heyecanlanmama sebep olan analiz yazilari yerine cok uzun suredir istatistik paylasip istatistigi yorumlayip, futbol bilimi iceren yorumlara zerre yer vermiyorsun. bu yazdigin yazida da google'da aratip karsina cikacak sayilardan baska hicbir sey yok. ki bunda da isine geldigi gibi yorumlamissin verileri. bunu da futbol bilimi icinde degil, istatistik bilimi icinde yapmaya calismissin. ki bunda da hata var. buradan baslayabiliriz sanirim:

    1) paylasilan istatistikteki ve yorumdaki hata.

    (bkz: royalflush/#1835015) burada cok acik sekilde royalflushin eksik istatistik paylastigini soyluyorsun ancak onun yaptigi seninkinden daha detayli aslinda. evet gecmisle karsilastirmamis ama istatistik bilimi ve deney icin cok onemli bir duzeltme yapmis: anomaliteler denek karsilastirmalara katilmaz. galatasaray bayern munchen olmadigi icin bizim icin 5'ten farkli skorla alinan galibiyetler anomalitedir. gecen sene de bu sonuclari ne ligde ne de sampiyonlar liginde alamadik. peki genel aldigimiz sonuc neydi? 3-2. yani burada senin eksik paylastigin diger noktaya geliyoruz, yenilen gol. galatasaray hamza ile beraber 34 lig ve cl macina cikmis 69 gol atip 38 yemis. eger senin gibi yorumlayacak olursam buradan su cikiyor, galatasaray maclari 2-1 kazaniyor. istatistiki yorum hatasindan sonra daha soyut hatalara gecelim.

    bilal'in transferi ile ilgili elestiri getiren tum taraftarlar benzer seyler soyledi. neydi bunlar: madem porto modeli diyorsun neden 32'lik adam aldigin ilk kisi oluyor? bu adamin aldigi maas belli neden bir kac kati maasa transfer ediyorsun? selcuk varken birinci ihtiyac bilal miydi ve madem aldin jem paul'u niye aliyorsun?

    bu elestirilerde hakszi hicbir nokta yok. peskes cekme isinde de kusura bakma ama taraftar elestiride hakli. tosic 200 bin euro daha pahali olabilir ama tosic turkiye'de bulunmaz nimet gibi sol bek oynayan, 85 dogumlu, daha once werder bremen ve qpr gibi takimlarda ve sirbistan milli takiminda oynamis bir adam. yabanci siniri kalktigindan beri turk oyuncularin maaslari dusmek zorundaydi bunu da ekleyelim yukaridaki bilgiye. buna ek olarak bir tane de ben analoji yapayim, oyle yemekle de ugrasmadan futbol icinden olacak. michael owen galatasaray'a transferi konusulurken araya alex ferguson girdi ve seni alabilirim dedi. bizden baska owen ile ilgilenen takimlar yillik 3 milyon euro'ya yakin paralar teklif ediyordu. ferguson ise sunu soyledi, seni manchester united'de oynatacagim ama burada oynayacaksan oyle abuk subuk maaslar alamazsin, bu takimda oynamak icin fedakarlik yapmak zorundasin. owen daha az paraya united'a gitti.

    buradan alinacak ders su: united gibi buyuk takima gitmek prestijdir ve burada oynamak icin sen fedakarlik yaparsin. aklina gerek yok burun deligi olan herkes bilir ki buyuk takima transfer olurken menejerler fiyat yukseltir ve futbolcu kucuk takimdan aldigindan fazlasini talep eder ve alir. sorun burada olmadi zaten hicbir zaman. fakat kendisine yuksek ucret teklif edebilecek hicbir buyuk kulubun almayi bile dusunmedigi 32 yasindaki bir futbolcuya aldiginin kat kat fazlasini vermenin mantigini sorguladi taraftar. kariyerinde hic buyuk takim degil buyuk maca cikmamis bilal'i 32'i yasinda aliyorsun. bu bilal icin lutuf. galatasaray almasa gidebilecegi en buyuk kulup eskisehir, kac para alacakti eskisehirden? galatasaray'dan alacagi para yine akhisardakindan fazla olsaydi bunda sorun yok. fakat sen piyasa degerinin uzerinde bir paraya goz gore gore aliyorsan bunu taraftar elbette elestirecek. cunku o adamin parasi benim cebimden cikiyor. buradan da yazidaki diger hatali ve yakisiksiz noktaya gecelim:

    2) usluptaki hata ve taraftari yanlis konumlandirma.

    senin analojinden gidelim yine. asci, yemek vs. bir kere surada buyuk hata var. hem sen tercihi degil tercihin dogurdugu sonucu elestirebilirsin diyorsun. hem de taraftarin yakindigi sey acik acik orta saha zaaflari ve zevksiz futbolken sanki bunu degil de istedigi oyuncu oynamamasiymis gibi elestiremezsin sana mi kaldi diyorsun. hadi buradan baslayalim.

    neden yemek yanlis bir analoji oradan baslayayim. ben bir muslumanim ve domuz eti yemiyorum, icki icmiyorum diyelim. sef bana yemegi getirdiginde sksysa bana birisi sanane nasil yaptiysa yapti ye iste desin. isterse dunyanin en guzel proscuitto'su olsun yanina da dunyanin en guzel scallop risottosu olsun, eger ben domuz eti ve ickiye karsiysam proscuitto ve sarapla demlendirilmis risotto yemem. o nedenle tuketiciye sanane nasil yapti diyemezsin. bu sadece yaptigin analojinin sacmaligi icindi. simdi bu kismi gecip konuyu daha da derine indirerek yine konudaki hatalari ele alalim.

    senin iddiana gore sonuc aldigimiz muddetce bu yemek iyidir. yani karnin doydugu muddetce kapa ceneni! iyi de ben bu yemege para veriyorum hem de oyle boyle degil. sonra bana tadini begenmedigim bir yemek veriyorlar. evet dogru karnim doyuyor ama tatmin olmuyorum. dusun bir restorana gittin ve t-bone steak soyledin. fiyati da dayamislar 75tl! tamam diyorsun sorun degil, deger. adam sana pirzola getiriyor. yiyorsun ve karnin doyuyor ama 75 tl verip pirzola yedin. olabilir sonuc ayni, karnin doydu ama lezzet? haliyle bunun sonucu olarak o restorana bir daha gitmemeye baslarsin. bunun futboldaki karsiligi da galatasaray'in maclarinda artik tribunlerin dolmamasi. sebebi sadece pasolig falan degil, adamin onune lapa koyuyorsun karnini doyursun diye de bu adam ayni lapayi kac kez yiyebilir.

    diger soruna gecelim. hani diyorsun ya sanane yemegi nasil yaptiysa helva iste ye. nutrition denen bir bilim dali var artik. dogru beslenme diyelim biz simdilik. peki bu nedenle onemli? besin degeri olmayan veya senin vucuduna uzun vadede yarari olmayan seylerle beslenirsen evet dogru gunu kurtarirsin ama uzun vadede sagligini kaybedersin. asci helvaya sacma sapan vita yagiyor koyuyorsa, sekeri en boktan sekerden kullaniyorsa belli bir zaman sonra miden rahatsizlanir. belki bugun karnin doyar ama daha sonra hicbir sey yiyemeyecek hale gelirsin. bir de tek tarafli beslenme var tabi. bunun skntilari en az digeri kadar kotu. obezite ve seker hastaligi gibi geri donusu cok zor kalici rahatsizliklara sebep olur. bunun futboldaki karsiligi da sudur, bugun seni gunu kurtarma adina sonuca bak kardesim dersen, 30 yas ustu selcuk, bilal, burak, sneijder, podolski gibi takimi su an ceken adamlar captan dustugunde bastan sona yenileme yapmak zorunda kalacaksin. neyle? ayni zamanda aldigin sonuca bakip, cok konusmayin sonuc alindi iste diyip besin degeri dusuk yemek gibi, futbol degeri dusuk, bir suru defosu olan takimi gozardi edersen isler kotuye gitmeye basladiginda elinde hicbir cozum kalmaz.

    peki bunu goren ve galatasaray'in gelecegini dusunen taraftar ne diyor? takimda sorunlar var, bunu gormezden gelemeyiz diyor. sen diyorsun ki taraftar karisamaz. ben de bu uslup yanlis ve taraftari konumlandirdigin yer yanlis diyorum. sinema, tiyatroz izleyici icin yapilir. bu cok net oyle degil mi? sonucta kimsenin izlemedigi bir film cekilmis olarak bile kabul edilemez. istedigin kadar sanat filmi yapiyorum de, izleyen olmadiginda onun degerini ona verecek bir sebep yok demektir. futbol da izleyici var diye degere sahip. futbolda para varsa izleyici var diye var. nasil ki turk televizyonlari ve sinemasi inanilmaz buyuk paralar dondugu halde seyirciye malzeme bununla yetinin kardesin diyip turk sinemasinin gelismesini engelliyor, turk futbolu da aynisini yapiyor. hem bize musterisiniz diyor hem de sanane oyle mi? yok oyle is. kuluplerin sahibi taraftardir.

    aslinda eskiden fenerbahce ve besiktas icin takimin %90'i taraftarin derdim ancak fenerbahcenin %80'i artik aziz'in. besiktas hala ayni. biz ise her zaman %50 yonetim kurulu ve divan, %50 de taraftardik, hala da oyleyiz. takimin %50'sine sahip taraftarlara sanane diyemez kimse. yedigi yemegin tadi tuzu yok diye begenmiyorsa oturup bunu dusunmek zorundasin. sen galatasaray'in teknik direktoru degilsin konusuna gecmek gerekiyor tam da bu noktada. galatasaray'in sahiplerinden bahsederken sadece secilmis, kurmus kisiler ve taraftari saydim, atanmis kimseyi degil. yani galatasaray'in teknik direktorunun kulup hakkinda agzini acmaya yetkisi yokken taraftarin vardir. atanmis kisiler optimumu vermek zorundadir cunku bunun icin atanmis ve para verilen kisidir. bunu "alin iste karninizi doyurdum daha ne istiyorsunuz" diyerek yapamaz. madem oyle alelade biri de yapsin neden sen? taraftari memnun etmek zorundadir atanmis her kisi cunku kulubun sahipleridi taraftar. aksi halde gunumuz turkiye yonetimine benzer. yol yapti iste daha ne istiyorsunuz. e guzel yol yapti da daha 1 sene olmadan yol coktu. dogru bir suru universite yapildi ama icinde egitim yok. e dogru yapilan yeni seyler var ama 10 liraya yapacagini 10.000 liraya yapti, o para babasinin parasi mi? hmm babasinin parasi mi? guzel nokta, hadi bir onceki konudaki seyi buraya tasiyalim. "bilal'e para vermis sizene". babasinin parasini mi veriyor bilal'e? taraftar para harcamasa hangi parayla futbolcu alacak hamza? sabri'ye odenen ekstra zam babasinin parasi miydi da ben onu elestiremeyecegim?

    atanmis kisiye yetki verilir, sonra o yetki dahilinde butce verilip harcama yaptirirsin. ama bunun bir denetleyicisi olmak zorundadir. bu canini yedigim ulkede denetleme kurumu diye bir sey olmadigi icin garip geliyor tabi sizlere. kuluplerin denetleme noktasi taraftardir guzel arkadaslar. hesap soracak tabiki sana taraftar. bilal'e neden fazla verdin diyecek. sabri'yle neden boyle anlasma yeniledin diyecek. sen de cevap vermek zorundasin, oyle babanin parasi gibi haketti verdik size mi soracagiz diyemezsin. buradam da hesap sorulacak diger seye ve 3. basligimiza geciyoruz.

    3) futbol analiza ve futbol bilimi icinde yaklasim

    toplam 9 paragraf yazi, futbolla ilgili tek satir yok. yazdigin bu yazidaki uslubun kotu olmasindan ya da taraftara tavrinin yanlis olmasindan ote beni en cok hayal kirikligina ugratan sey icinde futbol adina herhangi bir seyin olmamasi. taraftara kizmissin pas mi yapamiyor, bilmem ne mi yapamiyor ona bak sen vs ama sen bununla ilgili tek satir bir sey yazmamissin. halbuki taraftarin elestirdigi ve sinirlendigi nokta burada basliyor. bu takimin defansinin onunde neden 30 metrelik bosluk var diyor taraftar neden bununla ilgili tek satir bir sey yazmayip istatistik paylasiyorsun? bunu da mi elestiremiyor yoksa taraftar? sabri surekli onde kalip asla kademe yapmiyor diyor taraftar bunu da mi elestirmesin?

    ha bir de kosu mesafesine fazla takiliyorsun. katettigi mesafe diyelim biz ona, bunun anlamini cozmek icin attigi sprinti de yanina yazmak gerekir once. sonra da kullandigi alani. yaptigin hata surada, bir merkez orta saha oyuncusu one cikarak savunma yapiyorsa ve kendisine kalan hareket alani (4-2-3-1'in bir sorunudur bu) genisse elini kolunu sallaya sallaya 10 km uzerine cikar. kosmasina gerek yok. melo ile ilgili cok yanlis yorumlarin var, kosmuyor diye. halbuki sorun melo'nun kosmamasi degil, 4-2-3-1'de melo'nun geride kalip o defans onu 30 metrelik boslugun olusmamasini saglamaya calisiyor olmasi. melo gittiginden beri (ve hamit gibi bu isin ustasi sakatlandigindan beri) defansimizin onunde 30 metrelik bosluk var. bu oyucunun degil hamza'nin hatasi. oraya gerekirse hic fizigini kullanamayan adam koy ama birini oraya gonder ki rakibin pas alani daralsin. ama yok, hem selcuk hem bilal'i one cikartarak savunma yaptiriyor, bu nedenle rakip kim olursa olsun orta saha arkasina pas verdigi anda takimda en az 4 kisi topun ilerisinde kaliyor ve set hucumu sirasinda kontra atak yemis gibi oluyoruz. saka gibi. taraftar bunu da mi elestirmesin. cekirge kac kez sicrayabilir?

    kosu mesafesi diyorduk. bilal'in kosu mesafesinin en fazla cikmasinin sebebi bu one cikarak savunma yapma ve genis alani kontrol etme cabasi. selcuk da oyle yuksek kosu mesafesiyle cikiyor. aslolan ise ikisinin de kosusundan cok mesafe katetmesi. cunku ikisi de sprint atmiyor ya da bos alanlara kosmuyor. one cikinca kaybettikleri yerleri kapatmak icin rakibin kicinda kosturup duruyorlar. ne ahmaklik! futbol rakibin pesinden kosarak degil, topu kosturularak oynanir. futbol top ayaginda olan adamin pesinden kosarak degil, top almaya cikacak adamin pesinden kosarak oynanir. bizim merkez ikilimiz icin top ayaginda olan adami kovalamaya calisirken cani cikiyor. suclu kesinlikle futbolcular degil, suclu hamza. nedenini de az sonra fatih terim'le anlatacagim. su aptal kosu mesafesini bitirince.

    melo'nun kosu mesafesi az cikiyordu cunku melo defasin arasina karismak zorunda kaliyordu. profesyonel bir futbolcunun 90 dakika icinde 13-14 km'den fazla katetmesi gerekir. ama futbol bu, saha etrafinda tur atma degil. bu kosu mesafesini etkileyen en onemli faktor onlarin direnci ya da enerjisi degil, attiklari sprint ve kosularini nasil yaptiklari. turkiye'de futbolcular kolay kolay sprint atamiyor. kaslarini buna alistirmiyorlar bir kere gencken. avrupada ise her takimi dogru kosuyu ogrettiktan sonra 600'un uzerinde sprint atabiliyor. normal sayi ise 500 civari. bunun hicbirinin de takima yapilan yuklemeyle ya da futbolcunun bireysel yetenekleriyle ilgisi yok. yanlis kosu sizi yorar ve mesafeniz azalir zamanla. dogru kosu ise size her mac 120 km cikartir.

    yanlis kosu: defansta- toplu rakibin arkasinda kosturmak. hucumda- one ve geri tek yonlu kosu yapmak ve cizgide sprint atip kosuyu tamamlamadan tekrar geriye cekilerek top almak

    dogru kosu: topun arkasina gecmek, pas almak icin kacan adami kovalamak ve hepsinden onemlisi olabildiginca cabuk pozisyonuna gecmek. alan savunmasi yapiyorsun madem, pozisyon almak herseyden onemli.

    liverpool'un rodgers'la attigi sprint ortalama 450 civariymis, katettigi mesafe ise 105km civari. klopp'la ciktiklari ilk macta 614 sprint atmislar, 120km'ye de yakin mesafe. klopp okuyup ufledi mi bu adamlara da kosu mesafesi artti? hayir, dogru kosuyu yaptirmak teknik direktorun gorevidir. oyunculari dogru konumlandirip yapacaklari kosulari anlatabilirsen boylelikle futbolcunun sprint atmak icin enerjisi kalir, rakibi karsilarken daha az yorulur ve hucumdayken statik kalmak yerine yer degistirir. boylelikle mesafe artar.

    sen bunlari hicbirini incelemeyip, kosunun nasil, nereye yapildigina bakmayip, kosunun oyun icinde neyi etkiledigini gormeyip kosu mesafesi su kadar diyorsan kusura bakma ama konustugun sey futbol degil derim ben de.

    terim'den bahsedecegiz demistim. burada mehmet demirkol'un isguzarligina da deginip terim'den bahsedecegim. neymis capa olmazsa olmazmis. vay anasini. real madrid, barcelona, bayern, city, united bu isi bilmiyor, pasam mehmet demirkol biliyor. terim ne yapti peki? benim terim'in de ikinci senesinden beri kicimi yirtarak soyledigim seyi (3 sene gec de olsa yapti bunu) selcuk'u daha geriye defans onune yakin konumlandirip sahayi daha genis gormesini sagladi ve defans onu boslugu 3.stoper gibi kacak dovuserek kapatan mehmet topal yerine selcuk'u koyarak doldurdu. ne garip ki terim'le ciktigimiz sampiyonlar ligi maclarinda butun avrupa zaten aynisini soyluyordu, neden selcuk defans onu dlp oynamiyor da melo'yu orada oynatiyorsun? buradan yine sana sitemim olacak. gecen bir yazida demissin ki selcuk neden milli takimda iyi oynuyor da melo ile kotuydu cunku melo kosmuyordu gibisinden. sacmalik, kusura bakma ama sacmalik.

    birincisi selcuk galatasaray'da cok daha buyuk efor sarfediyor milli takima gore. gercekten oyle. fakat galatasaray'da yaya toure ya da fernandinho gibi, matic gibi, kroos gibi tempo yaparak oynamasi gereken sekilde merkez orta saha oynarken milli takimda defans onu dlp oynamaya basladi. haliyle daha iyi gibi gorunuyor. neymis geri pasi vermiyormus milli takimda. gerek kalmiyor ki! selcuk hakkindaki bir cok yazimda yazdim, ozellikle sneijder geldikten sonra one cekildiginde, bu adam cevre kontrolu yapamiyor. cevre kontrolu yapamayan adami merkez onde oynatamazsin. haliyle geri pasi cok yapiyor, donemiyor ki adam. ustune etrafini da goremiyor. o aldigi aptal faullerin sebebi de o. mecbur kaliyor. milli takimda ise daha geriden basliyor oyuna. sahayi goruyor ve donmeyen belini dondurmeye calismasi gerekmiyor.

    gecenlerde birisi demisti bilal kendisi soylemis forvet arkasi oynadiginda sahayi goremiyormus ve o nedenle rahat hissetmiyormus diye. bunu adamin soylemesine bile gerek kalmamali, bunu bakarak ben bile soyleyebiliyorum ama ne garip ki hamza hamzaoglu adam yakindigi halde onu forvet arkasi koyup snaijder'i sol cizgiye hapsedebiliyor. simdi hamza'yi elestirmeyelim mi? konuyu dagittim tekrar kosuya oradan da terim'e geciyorum.

    selcuk'un daha geride oynamasina ek olarak milli takimda fatih terim dersine calisiyor. kendisini artik sevmesem ve kirgin olsam da hakkini teslim etmem gerekiyor. terim tembellik yaptiginda hic cekilmese de dersine calistiginda bu ulkedeki acik ara en iyi teknik direktor oluyor. milli takimda yaptigi son 2-3 maclik stratejiler tam da galatasaray'in denemesi gereken seylerdi. peki hamza ne yapti? hicbir sey! madem terim'i ornek aliyorsun, adamin egosunu, killigini degil de futbola kattigi seyleri ornek al. elinde ozan tufan ve mehmet topal oldugu halde iki top yapan adami merkezde oynatti. hos ozan yerine gokhan olsa ve ozan'in yerine hakan'i cekse cok daha basarili olurdu ama tahminim terim ozan'la merkeze daha fazla fiziksel destek saglamak istedi. ozan ofansta basarili olsa bu da tutabilirdi. hamza'nin ne stratejisi var?

    gecen sene hamza bir ara kotu sonuclar alirken halim abi mesaj atmisti bana, hamza icin ne dusunuyorsun diye. cok net bir cumle soyledim, bu sene bizi sampiyon yapacak cunku takima taktik falan vermek yerine takimin istedigini oynamasina izin veriyor. fakat sampiyon da olsak sene sonunda gitmeli demistim. cunku futbol namina hicbir sey yapmiyor. sahadaki iyi sey de kotu sey de genelde futbolcu bazli. stratejik hatalarsa tamamen hamza ile ilgili cunku takimin eksigini, gedigini gormuyor.

    yazi cok uzadi ozur dilerim fakat birazcik daha uzatip benfica maci yazisi eklemek istiyorum olabildigince kisaltip.

    benfica maci:

    eskisi gibi maci analiz edip futbol yazisi yazmamissin belki ama ben yine de bir iki sey karalayayim. zaten sozlukte artik mac analiz yazisi goremedigim icin ben de futbolla ilgili seyler yazmamaya basladim, icimden gelmiyor.

    hamza hamzaoglu'na kizilmasinin en onemli nedeni takimin defansif zaafiyetinin nereden ve nasil geldigini gormek istememesi. yasin defansa yardim etmiyor diyor (hakli ama sebebi yanlis. yasin 60'tan sonra yoruluyor) burak pres yapmiyor diyor (hakli ama sebebi yanlis. burak topun arkasina gecmesi gerekirken surekli merkez onde bekletiliyor) podolski ve sneijder defansa yardim etmiyor diyor (yanlis. ikisi de alan savunmasini takimdaki herkesten iyi yapiyor. fakat o adamlar aliskanliklari geregi kendi bolgeleriyle ilgileniyor sadece). butun bunlarin ustune merkezdeki selcuk ve bilal'in one cikarak savunma yapmasini isteyip defans ve orta saha arasindaki 30 metrelik boslugu gormuyor.

    arsenal'in 20 dakikada 3-0 one gectigi manchester united macini izleyin. butun ataklarin sebebi carrick ve schweisteiger'in one cikarak oynarken ikisinin de arkasinda biraktigi 20-30 metrelik bosluklardi. madem bu kadar onde oynayacaksin defansi da orta sahaya cikarman gerekir fakat van gaal'in istedigi sey bu degildi. bunun en buyuk suclusu da benim en sevdigim futbolculardan ve hayrani oldugun bastian'di. van gaal oyun sablonunu degistirdi, oradaki boslugu kapatti ve arsenal bir daha dogru duzgun atak bile yapamadi. ne kadar basit di mi? belki kazanamadi bu maci ama bir daha ayni hatayi yapmayacak van gaal.

    benfica macinda ise butun mac boyu orasi yol gecen hani gibiydi. her hucumda insallah sut cekerler diyerek icimden gecirdim ve allah'tan adamlar cidden surekli sut cekti uzaktan. daha da onemlisi ataklarini surekli kanat oyunculariyla bitirmeye calistilar. atletico madrid macinda yedigimiz golu hatirlayin. sag kanattan top getirildi, defasin onunde alan kaplamasi gereken hakan balta yerini kaybetmisti, tek vurusla golu yedik. suclu hakan balta ilan edildi, bir bakima dogruydu ama oyun geregi orada selcuk da olsa ayni sey olacak. insiyatif alip geri cekilen melo veya rakibi muhtesem takip eden hamit olmadigi muddetce sonuc bu. benfica macinda da ayni sekilde en az 5 kez geldi benfica'li oyuncular fakat o pasi sadece bir kez erken iceri vermeyi akil ettiler onda da sut kaleye gitmeden kesildi. halbuki hepsinde bombostu merkez.

    bunun suclusu tamamen hamza. cozum uretmiyor cunku. neden jose oynasin diye kicini yirtiyor bir cok taraftar (ben de dahil) cunku jose topun daha kisa mesafe oynanabilip daha net pozisyonlarda ayagimizda kalmasini sagliyor. bu sayede yedigimiz atak sayisi azaliyor, merkezde bosluk cok genislemeden blok halinde ileri geri gidebiliyoruz. bilal ile oynadigimizda ise o bosluk fazla genis. bilal kotu oyuncu oldugu icin degil, hamza teknik direktor olarak cozum uretmeyen, ya allah diyen bir adam oldugu icin bilal oynamamali.

    sabri yine ayni seyleri yapiyor. podolski'ye zamaninda pas vermiyor, adam bosu bosuna depar atiyor one dogru. chedjou bunu gorup bir kez pas atabildi onda da galibiyet golu geldi. sabri bunu her mac en az 5 kez yapabilecek firsati yakalayip adama pas atmiyor. sabri topsuz kosularini iyice tamamlamamaya basladi. ustune bir de merkez orta saha oyuncusunu sanki 4-4-2 oynuyormusuz gibi kendi biraktigi bosluga cagirinca merkezde bosluk iyice buyuyor.

    mac icin olumlu seyleri de soylemek lazim. fakat hamza'nin takima kattigi tek bir olumlu sey aklima gelmiyor. bireysel ise en onemlisi podolski'ydi. 30 yil boyunca solda oynayan veya ikinci forvet olan adami sag kanat forvet yapmaya calisiyor ve adam o kadar karakterli bir futbolcuymus ki kendini oraya nasil adapte edebilir ve nasil katki verir bunu fiziksel ozelliklerine gore cozmeye basladi. podolski'nin cok guclu ust govdesi, yere guclu basan bacaklari ve hizli bir ilk adimi var. benfica macinda mumkun oldugu kadar topu sagina hizli dondurmeye calisti. bu sayede rakibini ekarte edip hasan sas vari sahayi enine gecti surekli. bu da rakip defansin yerinden kimildamasina yani yerini kaybetmesine sebep oldu. muhtesem bir basari, galatasaray gibi statik oynayan bir takim icin. kisacasi podolski tek basina bir hucum seti olmaya basladi artik. bunun yaninda merkez ortasahaya henuz yeterince yardim getiremese bile sabri'nin yanina bir cok kez destege gelip onun bosluklarini doldurdu.

    diger olumlu sey sneijder'in oyunun icinde daha fazla kalmasi. sneijder bu sene bir cok macta oyun icinde kayboldu. bu macta ise kendi mevkisinde oynamasinin da etkisiyle takimin temposunu daha iyi ayarladi. yasin biraz dikkatli olsa ona daha cok pozisyon hazirlayabilirdi.

    diger olumlu sey ise selcuk ve bilal'in ozverili oyunu. maalesef bu oyunu yeterince degerlendiremiyoruz cunku basimizda onlari degerlendirmeyi bilmeyen bir teknik direktor var. terim gibi yapip selcuk'u biraz daha geriye konumlandirsa, sneijder'i de 10 metre geri cekip on-sol ic gibi oynatsa takimin butun dengesi olusacak.

    daha fazla uzatmiyorum, yoksa yazilacak cok sey var. carole'un ilk yari neden berbat oynadigi, ikinci yari neyi duzelttigi mesela. onun yerine bu macin hamza'ya vermesi gereken dersten bahsedelim.

    birincisi denayer bu takimda ister sag bek ister stoper mutlaka oynamali. takimin savunmasina kattigi fiziksel guc inanilmaz.

    selcuk, terim'in yaptigi gibi daha geride, defans onunde konumlanip sahayi genis gorecek sekilde oynatilmali. yoksa oyunumuzu fazla skstiriyoruz ve topu chedjou cikartmak zorunda kaliyor. bu da savunmada daha bosluklu sekilde rakibi karsilamak zorunda birakabiliyor bizi.

    jose bu takimin en iyi tempo dikte eden ve hucum yonu belirleyen oyuncusu. onu mutlaka degerlendirmek zorunda. yoksa 1 farkli onde oldugumuz her mac her takimdan baski yeriz.

    sneijder'in sol cizgide oynayamayacagini terim aci tecrubelerle anlamisti, belki sen de anlarsin hamza hoca. sola yakin oynamayi sevmekle sol cizgide oynamak elma ile armut. sol acik hayati boyunca asla oynamadi sneijder' sol forvet oynamisligi var mancini ile ama sol forvet ve sol acik elma-kayisi.

    podolski bu takimin en iyi hucum silahi, ister hucumu bitirmek olsun ister baslatmak. podolski'ye daha fazla insiyatif vermek gerekiyor bunu da ancak sag bek'in ve merkez orta sahanin onunla daha fazla paslasmasiyla elde edebiliriz.

    uzun yazi icin herkesten ozur dilerim. son bir noktayi merak ediyorum. sinan'in yazisini okuyup benim dusunup yazamadiklarimi yazmis diyenler neyi kastediyor anlamis degilim. bastan sona istatistik ve istatistigin yorumu olan yazi, ne yani google'da veri aratmayi mi bilmiyorsunuz?

    not: yazida anlasilmayan yerler de olabilir. lutfen anlamadiginiz yerde "bence boyle degil" demek yerine ne oldugunu sorun tartisalim. belki ben hataliyimdir ya da belki sehre bir film gelir bir guzel orman olur yazdiklarimdan insanlar bir seyler arastirmaya calisir.

    saygilar
  • 397
    --- alıntı ---
    bakın öze döneyim "o orada oynar mı?" "bu burada oynar mı?" bunlar ergen yorumları. özür dilerim ama tek kelime ile aptalca! sığ! bir idarecinin tercihleri üzerinden yorum yapmak, yani bir teknik adamı 'hangi oyuncuyu nerede kullandığı yönünde' eleştirmek benim en son lisede yaptığım yorumlardı ve gerçekten sığ, gelişmemiş düşüncelerdi.
    --- alıntı ---

    (bkz: #1834666)

    kendisinin üslubuna takılmış herkes ama yorumları ergence, aptalca ve sığ bulma hakkı olmalı her insanın. kendisi ezelden beri agresif yazılarıyla tanınan bir insan zaten, şimdiki hali hatta çok soft.

    ben kendisini hocalara karşı aşırı iyi niyetli buluyorum. mancini'ye karşı da öyleydi, hatta salih dursun mu bi tane tip için kendisiyle atışmışlığım vardı, ben mustafa sarp'a rahmet okutur dediğimde, mancini antremanlardaki performasını çok beğeniyormuş filan diyverdi ex. :(

    iyi niyetle şapşiklik arasında çok ince bir çizgi var. ben hep şapşik olanların tarafındayım, sen de olma abi, sana ihtiyacımız var. :(
  • 398
    (bkz: #1834666)

    söz konusu yazının ana fikrine katıldığım yazar.
    onun dışında içip içip yazmışsın kardeşim ;)

    futbol tabela oyunu sonuçta, bir hoca/futbolcu skoru alabiliyorsa başarılıdır.
    ama bazı arkadaşlar hala o orada oynar mı ? bu seviyede oynar mı ? şu solda oynamaz bu defans oynamaz.
    futbolda öyle bir şey yok arkadaşlar.
    ne örnekler var tarihte santrafordan stoper yapıp kupa kaldıranlar var.
    sağ bekten sol açık yapıp dünyaya bir yıldız kazandırmış takımız biz.
    say say bitmez örneği çok. sonuca bakmak lazım. ben sonuca baktığım zaman hamza'yı başarılı buluyorum.
  • 399
    üslup konusunda ciddi eğitime ihtiyacı olan spor yazarı(!).

    benim hakkımda isim vermeden şöyle bir açıklama yapmış:

    "mesela bir tane arkadaş demiş ki "iftira attık ama sor bakalım neden attık. sırf hh'nin eski öğrencisi diye güven varol'u bile alacaklardı ühü ühü" arkadaşım güven varol hh'nin eski öğrencisi falan değil! hiçbir takımda birlikte çalışmadılar. güven varol mersin idmanyurdu'nun yedek oyuncusu. o senin dediğin güray vural! daha sen bunu bile bilmezken kalkıp burada futbol konusunda bir sürü ahkam kesiyor, iftira atıyorsan kusura bakma o haklı olduğun için değil, ahlaksızlığa meyilli olduğun içindir. bak adamı tanımıyorsun bile, izlememişsin bile. adamın adını bile bilmiyorsun yahu! "

    evet güven varol ile güray vural'ı isim olarak karıştırmışım. ayrıca kendisini izledim. sağolsun düzeltmiş te, sevgili extensor kardeşim, yazının ana fikri isimler değil. bu bir. ikincisi, sonuna "ühü ühü" koymak ne anlama geliyor? benim ağladığım anlamına geliyorsa öyle bir ünlem kullandığımı hatırlamıyorum. eğer öyle bir ağlayan varsa da, bu yazı benim onlardan biri oldugumu da gostermez. ayrıca, iftira attık falan demedim, insanlar birkaç veriyi birleştirip doğal olarak eleştirdiler ve homurdandılar dedim...yani , o homurdananlardan biri oldugumu soylemedim. öyle olsam bile, bu senin benim yazımı kopyalayıp sonuna "ühü ühü" koyman halinde karşı argümanını basitleştirir ve ciddiyetsiz seviyesiz bir noktaya çeker.

    sana tavsiyem, fikirlerini savunurken insanları küçümsemek ve yazılarını alaya almak yerine, fikirlerinle karşılık ver. ama öyle isimleri karıştırmışsın demek ki bu işlerden anlamıyorsundan daha güçlü karşı argümanlar koy ortaya.

    seni çok basit bir yansıtmayla kendi serzenişinle yüzleştirmek gerekirse şunu sorabilirim :

    sana ne kardeşim hamza'dan? galatasaray teknik direktörünün avukatı mısın? yönetici misin? sana mı kaldı onu savunmak? sen taraftarsın kendi işine bak , kafa yorma bu işlere. bırak herkes kimi eleştirirse eleştirsin! ergen misin yoksa?

    oldu mu?

    not : şaka gibi , ben profesyonel yazarlıkla para kazanıyorum, sen kim oluyorsun da yorum yapıyorsun senin işin tezahürat, pankart konuşmak demiş. ben bir spor yorumcusunun bile böyle bir kibire sahip oldugunu duymadım şimdiye kadar. geçenlerde fatih terim ve arda turan, mehmet demirkol'u mesela spor yazarlıgını bilmemekle sucluyorlardı. bu da öyle bir kafa herhalde...

    edit : ayrıca hh kim yahu? kariyeri başarılarla dolu efsane bir teknik direktör mü avrupa kupaları falan mı kazanmış? kim ki onun tercihlerini eleştiremiyoruz? ben hayatımda bu kadar saçma bir şey duymadım. üstelik eleştirdiğimiz ortam, taraftar forumu. insan gerçekten hayret ediyor...

    edit 2: gs dergisi yazarıymış kendisi. şimdi anlaşılıyor hocaya toz kondurmamasının sebebi. tıpkı ultraslan - yönetim ilişkisine benziyor, o nedenle ciddiye almaya gerek görmüyorum artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın