267
kuşkusuz ki doksanlı yılların sonu yaklaşmadan gün yüzü görememiş çocuklardır. malum seksenli yıllarda 14 sene gelmeyen şampiyonluk vb. sebeplerle galatasaray taraftarı rakiplerine göre azdır. abileri ve babalarının etksindeki yeni nesil arasında da, bariz bir fenerli-beşiktaşlı dominasyonu vardır. çoğu kez cimbomlu olan, diğer arkadaşları tarafından sinir edilir. acı olgunlaştırır mantığıyla yaklaşırsak diğer herkesin takmıyla alay ettiği çocuk, futbola bakışı açısından bir adım öndedir. çünkü o, seviyesiz muhabbetleri en acı haliyle deneyimleyen olarak, bu kötü alışkanlıklardan kaçınır. ve futbolu anlayarak, benimseyerek sevmeye yönelir. söyledikleri, yaptıkları ve duruşu sebebiyle lise yıllarına gelene kadar dokuz köyden kovulması muhtemeldir.
kaderin cilvesi ki doksanlı yılların sonu geldiğinde, üst üste kazanılan şampiyonluklar arkadaş muhabbetlerinde kendisi için iyi bir veri kaynağı oluşturur. sportif başarının iki etkisi vardır. iyice güçlenen galatasaray'a karşı nefret de giderek artar. öte yandan, niceliksel olarak galatasaray sempatizanları artar. halen seviyesiz diyalogların maduru olsa da, artık cimbomlu çocuk eskisi kadar yalnız değildir. daha anlamlı, daha güzel dostluklar kurmaya iter bu onu. zira toplumsal şartlar, sayıca halen az olan aslanları dayanışmaya ve direnmeye iter.
nihayet o efsane 1999-2000 sezonu gelir. chelsea yenilgisi sonrası falan, yıllardır alışılan sataşmalara karşı iyice savunmasız kalınır. sonra takım uefa'ya gider ve birer birer devleri elemeye başlar. her maç öncesi, arkadaşlarının çizdiği distopik tablolar içerisinde boğulur galatasaraylı çocuk. içinde bir inanç olsa da dışa vuramaz haliyle. sessiz kalmayı yeğler, bilir ki söyledikleri sonrası deli olmaktan öte gidemeyecektir. her zafer sonrası, önceden bilinmeyen bir tatmin duygusuyla gidilir yatağa. ancak cimbomlu çocuk halen sessizdir, dışarda sevincini doyasıya yaşayacağı bir ortam yoktur. tuttuğun takım galatasaraysa, toplum buna hazır değildir. şans eseri, bu sonuncuydu vb. söylemler düşmez bir türlü insanların ağzından.
tüm bu negatif enerjiye rağmen, galatasaray inatla finale çıkar ve türkiye futbol tarihinin en inanılmaz zaferini alır. maçtan sonra abisinin, babasının arabasına atlar küçükler. artık sokaklar alay sözcüklerinden ve kindar sataşmalardan arınmıştır. türkiye'nin dört bir yanı galatasaray diye inlemektedir. ilk gerçek özgürlüğünü o zaman yaşar cimbomlu çocuk. her seferinde, başını yastığa götürdüğünde içten içe hissettiği inancın önemini anlamışıtır artık. yıllar yılı süren sessizlik yırtılmıştır. fenerli-beşiktaşlı akranlar çoktan uyumuşken, galatasaray avrupa şamiyonu olmuştur.
rahatlıkla söyleyebilirim ki galatasaray bir nesle * futbolu ve hayatı öğreten takımdır.
kaderin cilvesi ki doksanlı yılların sonu geldiğinde, üst üste kazanılan şampiyonluklar arkadaş muhabbetlerinde kendisi için iyi bir veri kaynağı oluşturur. sportif başarının iki etkisi vardır. iyice güçlenen galatasaray'a karşı nefret de giderek artar. öte yandan, niceliksel olarak galatasaray sempatizanları artar. halen seviyesiz diyalogların maduru olsa da, artık cimbomlu çocuk eskisi kadar yalnız değildir. daha anlamlı, daha güzel dostluklar kurmaya iter bu onu. zira toplumsal şartlar, sayıca halen az olan aslanları dayanışmaya ve direnmeye iter.
nihayet o efsane 1999-2000 sezonu gelir. chelsea yenilgisi sonrası falan, yıllardır alışılan sataşmalara karşı iyice savunmasız kalınır. sonra takım uefa'ya gider ve birer birer devleri elemeye başlar. her maç öncesi, arkadaşlarının çizdiği distopik tablolar içerisinde boğulur galatasaraylı çocuk. içinde bir inanç olsa da dışa vuramaz haliyle. sessiz kalmayı yeğler, bilir ki söyledikleri sonrası deli olmaktan öte gidemeyecektir. her zafer sonrası, önceden bilinmeyen bir tatmin duygusuyla gidilir yatağa. ancak cimbomlu çocuk halen sessizdir, dışarda sevincini doyasıya yaşayacağı bir ortam yoktur. tuttuğun takım galatasaraysa, toplum buna hazır değildir. şans eseri, bu sonuncuydu vb. söylemler düşmez bir türlü insanların ağzından.
tüm bu negatif enerjiye rağmen, galatasaray inatla finale çıkar ve türkiye futbol tarihinin en inanılmaz zaferini alır. maçtan sonra abisinin, babasının arabasına atlar küçükler. artık sokaklar alay sözcüklerinden ve kindar sataşmalardan arınmıştır. türkiye'nin dört bir yanı galatasaray diye inlemektedir. ilk gerçek özgürlüğünü o zaman yaşar cimbomlu çocuk. her seferinde, başını yastığa götürdüğünde içten içe hissettiği inancın önemini anlamışıtır artık. yıllar yılı süren sessizlik yırtılmıştır. fenerli-beşiktaşlı akranlar çoktan uyumuşken, galatasaray avrupa şamiyonu olmuştur.
rahatlıkla söyleyebilirim ki galatasaray bir nesle * futbolu ve hayatı öğreten takımdır.