546
fenerbahçe – galatasaray : 0-0 galatasaray şampiyon
şike yüzünden sallanan türk futbolunun ekonomik kurtarma operasyonu sebebiyle gerçekleşen süper ama hem de süpsüper 95 oktanlı finali oynandı bu gece.
şansal’a sorarsan ligtv’nin değil tff’nin projesiydi play-off. yavrum, bu memlekette herkes bu üçkağıdını yiyecek kadar salak değil, sen tff’yi “feneri düşürürseniz veremem lan o kadar para” dersen onlar da bir yol bulur elbette. haaa, bu tüyoyu senin ligtv’nin vermediğini yememizi sanıyorsan, diğerleri gibi bunu da yemeyiz. sen hala ömer güvenç’i çalıştırmaya devam ediyorsun, loran’ı izinli gösteriyorsun ya, kupa biraz da senin hakkın, sapı yani. bu kadar salladım, ama ticari olarak mikro düzeyde (1 yılı düşünerek) hak vermediğimi sanma, ama sen kocaman adamsın, makro düşünmen lazım.
şampiyonluk konusuna gelmeden maça gelelim. fenerbahçe tahmin ettiğimden iyi oynadı. daha önde oynamaya çalıştı, topa daha çok sahip olmaya çalıştı. galatasaray ise bu sezon ki karakterinin tersine topa sahip olma konusunda sıkıntı yaşadı. pollyanna taraftar olduğum için sebeplerini bulmakta elbette zorlanmıyorum. ligin finalini deplasmanda oynamak sebeplerden biri. kaldı ki ilk play-off maçında da galatasaray beşiktaş karşısında benzer hatta çok daha mahkum bir futbol oynamıştı. beşiktaş maçını deplasmanda 2-0 kazanmıştık. işin ilginç tarafı beşiktaş çok daha fazla pozisyon bulmuştu. madem konu beşiktaş’a geldi, oradan devam edeyim. eğer beşiktaş kadroyu bozmaz ve zekice eklemeler yaparsa seneye büyük iş yapar. neyse, bana ne beşiktaş’tan.
maç öncesi belliydi ki, fenerbahçe kazanmak zorunda, galatasaray’a beraberlik yetiyor. doğrusu ben maçın böyle oynanacağını düşünmüyordum. galatasaray topa sahip olup, fenerbahçe’ye şans tanımaz sanıyordum. gelgelim maç fenerbahçe’nin kontrolünde başladı, öyle de bitti gibi gözüküyor.
çok acayip bir durum. son maçın istatistiklerini görmedim ama bundan önce oynanan galatasaray-fenerbahçe maçları gibi olmadığına kalıbımı basarım. öncekilerde kaleye şut, korner, topa sahip olma gibi istatistiklerde galatasaray çok ciddi farkla öndeydi. volkan demirel’in bu gece kurtarışı yok yahu. diğer taraftan bakarsak, muslera’nın da sanırım sadece bir tane kurtarışı var, fenerin de pozisyonu da yok.
maçın ilk devresinde elmander sakatlandı. galatasaray için çok önemli bir adam, fatih hoca da bekledi zaten, oynar mı diye. sonradan ortaya çıktı ki elmander’de çatlak varmış, adam o haliyle oynamaya gayret etti. olmadı, elmander çıktı baros girdi. baros demişken, artık üst düzey futbol oynamak için yeterli değil. kuvveti yetmiyor çünkü. zamanında aydın’a baros olmasını önermiştim, aydın’ın haberi bile olmadı. http://www.captano.net/...-yilmaz-milan-baros/ . baros nasıl bir karakterde olduğunu gösterdi. orta sahada topu göğsüyle aldı, (başına bir sıfat koymak istemediğim) hakem elle aldı diye düdük çaldı. ama asıl önemlisi ujfalusi kırmızı kartla atıldıktan sonra fatih hoca baros’u çıkarıp zan’ı almak istedi. baros sakatlanmıştı, kalktı, kendisinin numarasını gördü ve görmezden geldi. mümkün olan en uzak noktaya doğru koştu. volkan itiraz etti sarı kart gördü. cüneyt numarayı yemedi baros da sarı kart gördü. mevzu budur işte. başka biri olsa “ben mi, hassiktir” diye hocasına tepki gösterir. ama baros kart görse bile takımını düşünerek hareket etti. gelecek sene takımda olmayabilir, takım için yeterli olmayabilir ama takımı için yaptıklarını ben unutmayacağım teşekkürler baros.
galatasaray takımı topu rakibe verip, kontra yapmak nasıl olur sanırım herkese gösterdi. asy arenada 2-1 fenerbahçe’nin kazandığı maçta hani çok bilenler taktik başarı demişlerdi ben şiddetle itiraz etmiştim ya, hah bu hafta sonu metin tekin de aynısını söyledi. galatasaray fenerbahçe’yi ceza sahasına itmişti. fakat son maçta galatasaray yeteri kadar kontra yapıp (kaldı ki galatasaray’ın kontraya yatkın futbolcusu yok) rakibine pozisyon vermeyerek kapanma taktiğini uygulamalı gösterdi. maçtan önce “sakin olunmalı, topa sahip olunmalı, aslanlar saldırın diye gaz vermemek lazım” demiştim (twitter’da şahitlerim var). topa sahip olma dışında takım hepsini yaptı. ben dahil bir çok kişi galatasaray’ın kontrollü oynayabileceğini düşünmüyordu. takım kadıköy deplasmanında bize kapağı taktı, çok üzüldüm bu kapakla(hahahahaha, inanan vardır di mi).
bu maç bir prova sayılabilir. seneye şampiyonlar ligi’nde deplasmanda oynayacağımız futbolun provası. çok kaliteli eklemeler dışında kadronun çok fazla değişeceğini sanmıyorum. fatih hoca da takımın başında kalacağına göre avrupa deplasmanlarında nasıl oynayacağımızı biliyoruz artık.
basketbol deyimiyle normal sezonu lider bitiren galatasaray play-off sonunda da şampiyon oldu. türk futbol tarihinde bir ilke daha imza attı sanırım galatasaray.
bir galatasaraylı için fenerbahçe’nin stadında şampiyon olmak, kupayı o stada almak paha biçilemez. yaşanan sıkıntılar bu yazının konusu değil.
şampiyonluk yazısı ve sezon değerlendirmesi daha sonra.
sakin ol galatasarayli, hayat da senin şampiyonluk da….
**
şike yüzünden sallanan türk futbolunun ekonomik kurtarma operasyonu sebebiyle gerçekleşen süper ama hem de süpsüper 95 oktanlı finali oynandı bu gece.
şansal’a sorarsan ligtv’nin değil tff’nin projesiydi play-off. yavrum, bu memlekette herkes bu üçkağıdını yiyecek kadar salak değil, sen tff’yi “feneri düşürürseniz veremem lan o kadar para” dersen onlar da bir yol bulur elbette. haaa, bu tüyoyu senin ligtv’nin vermediğini yememizi sanıyorsan, diğerleri gibi bunu da yemeyiz. sen hala ömer güvenç’i çalıştırmaya devam ediyorsun, loran’ı izinli gösteriyorsun ya, kupa biraz da senin hakkın, sapı yani. bu kadar salladım, ama ticari olarak mikro düzeyde (1 yılı düşünerek) hak vermediğimi sanma, ama sen kocaman adamsın, makro düşünmen lazım.
şampiyonluk konusuna gelmeden maça gelelim. fenerbahçe tahmin ettiğimden iyi oynadı. daha önde oynamaya çalıştı, topa daha çok sahip olmaya çalıştı. galatasaray ise bu sezon ki karakterinin tersine topa sahip olma konusunda sıkıntı yaşadı. pollyanna taraftar olduğum için sebeplerini bulmakta elbette zorlanmıyorum. ligin finalini deplasmanda oynamak sebeplerden biri. kaldı ki ilk play-off maçında da galatasaray beşiktaş karşısında benzer hatta çok daha mahkum bir futbol oynamıştı. beşiktaş maçını deplasmanda 2-0 kazanmıştık. işin ilginç tarafı beşiktaş çok daha fazla pozisyon bulmuştu. madem konu beşiktaş’a geldi, oradan devam edeyim. eğer beşiktaş kadroyu bozmaz ve zekice eklemeler yaparsa seneye büyük iş yapar. neyse, bana ne beşiktaş’tan.
maç öncesi belliydi ki, fenerbahçe kazanmak zorunda, galatasaray’a beraberlik yetiyor. doğrusu ben maçın böyle oynanacağını düşünmüyordum. galatasaray topa sahip olup, fenerbahçe’ye şans tanımaz sanıyordum. gelgelim maç fenerbahçe’nin kontrolünde başladı, öyle de bitti gibi gözüküyor.
çok acayip bir durum. son maçın istatistiklerini görmedim ama bundan önce oynanan galatasaray-fenerbahçe maçları gibi olmadığına kalıbımı basarım. öncekilerde kaleye şut, korner, topa sahip olma gibi istatistiklerde galatasaray çok ciddi farkla öndeydi. volkan demirel’in bu gece kurtarışı yok yahu. diğer taraftan bakarsak, muslera’nın da sanırım sadece bir tane kurtarışı var, fenerin de pozisyonu da yok.
maçın ilk devresinde elmander sakatlandı. galatasaray için çok önemli bir adam, fatih hoca da bekledi zaten, oynar mı diye. sonradan ortaya çıktı ki elmander’de çatlak varmış, adam o haliyle oynamaya gayret etti. olmadı, elmander çıktı baros girdi. baros demişken, artık üst düzey futbol oynamak için yeterli değil. kuvveti yetmiyor çünkü. zamanında aydın’a baros olmasını önermiştim, aydın’ın haberi bile olmadı. http://www.captano.net/...-yilmaz-milan-baros/ . baros nasıl bir karakterde olduğunu gösterdi. orta sahada topu göğsüyle aldı, (başına bir sıfat koymak istemediğim) hakem elle aldı diye düdük çaldı. ama asıl önemlisi ujfalusi kırmızı kartla atıldıktan sonra fatih hoca baros’u çıkarıp zan’ı almak istedi. baros sakatlanmıştı, kalktı, kendisinin numarasını gördü ve görmezden geldi. mümkün olan en uzak noktaya doğru koştu. volkan itiraz etti sarı kart gördü. cüneyt numarayı yemedi baros da sarı kart gördü. mevzu budur işte. başka biri olsa “ben mi, hassiktir” diye hocasına tepki gösterir. ama baros kart görse bile takımını düşünerek hareket etti. gelecek sene takımda olmayabilir, takım için yeterli olmayabilir ama takımı için yaptıklarını ben unutmayacağım teşekkürler baros.
galatasaray takımı topu rakibe verip, kontra yapmak nasıl olur sanırım herkese gösterdi. asy arenada 2-1 fenerbahçe’nin kazandığı maçta hani çok bilenler taktik başarı demişlerdi ben şiddetle itiraz etmiştim ya, hah bu hafta sonu metin tekin de aynısını söyledi. galatasaray fenerbahçe’yi ceza sahasına itmişti. fakat son maçta galatasaray yeteri kadar kontra yapıp (kaldı ki galatasaray’ın kontraya yatkın futbolcusu yok) rakibine pozisyon vermeyerek kapanma taktiğini uygulamalı gösterdi. maçtan önce “sakin olunmalı, topa sahip olunmalı, aslanlar saldırın diye gaz vermemek lazım” demiştim (twitter’da şahitlerim var). topa sahip olma dışında takım hepsini yaptı. ben dahil bir çok kişi galatasaray’ın kontrollü oynayabileceğini düşünmüyordu. takım kadıköy deplasmanında bize kapağı taktı, çok üzüldüm bu kapakla(hahahahaha, inanan vardır di mi).
bu maç bir prova sayılabilir. seneye şampiyonlar ligi’nde deplasmanda oynayacağımız futbolun provası. çok kaliteli eklemeler dışında kadronun çok fazla değişeceğini sanmıyorum. fatih hoca da takımın başında kalacağına göre avrupa deplasmanlarında nasıl oynayacağımızı biliyoruz artık.
basketbol deyimiyle normal sezonu lider bitiren galatasaray play-off sonunda da şampiyon oldu. türk futbol tarihinde bir ilke daha imza attı sanırım galatasaray.
bir galatasaraylı için fenerbahçe’nin stadında şampiyon olmak, kupayı o stada almak paha biçilemez. yaşanan sıkıntılar bu yazının konusu değil.
şampiyonluk yazısı ve sezon değerlendirmesi daha sonra.
sakin ol galatasarayli, hayat da senin şampiyonluk da….
**