536
o günün sabahına kadar rahat olduğum fakat sabah gözümü açmamla başlayan stresin kaynağı karşılaşma. "bugün mavinin hiç bir tonunu giymek yok!" dedim önce, sonra taktım kırmızı küpeleri. iş için düştük yollara, her yerde parçalı giymiş birileri. heyecan yerleşti yavaştan kalbime, tebessüm de yüzüme. inanıyorum, hakettiğimiz gibi o akşam şampiyonuz. işten sonra yola çıkıp eve vardığımda maçın 56. dksı oynanıyor. hemen parçalıyı geçirmeliyim üstüme. arıyorum, koyduğum yerde yok! talan ediyorum dolabı ama yok! o arada salonda maçı izlemekte olan fenerbahçeli eşime sorayım diyorum, yanına gidiyorum ve gördüğüm manzara müthiş. kendi formasını giymiş, benim parçalıyı hemen yanına koltuğun üzerine yerleştirmiş ve ben gelince hemen giyeyim diye hazırlamış. önce dedim kesin totem yapıyor ama ı ıh, yapmıyor. giydim parçalıyı, yerimde duramıyorum. o ruh haliyle izlemek denirse izledik işte. ikimizde de stres diz boyu.
sonunda maç bitti ve biz şampiyonduk!
gözyaşlarımız aktı, gitti.
iç huzurumu yakaladım sonrasında. bir kez daha gurur duydum tüm galatasaray camiasıyla!
sonunda maç bitti ve biz şampiyonduk!
gözyaşlarımız aktı, gitti.
iç huzurumu yakaladım sonrasında. bir kez daha gurur duydum tüm galatasaray camiasıyla!