• 108
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 7
    ebu 6
    semih 8
    ufo 7
    hakan balta 6
    selçuk 5
    melo 6
    engin 6
    emre 6
    baros -2
    necati ateş -4

    zurnanin zirt dediği an:
    sabri’nin gol attıktan sonra tribünlerle sarp’ı tanıştırdığı an. gollere ağlayarak tezahürat yapmış oldu.
    -
    varil:
    necati ateş; şimdi biliyorum ki önyargımdan bahsedenler olacak. necati, kendisinden neden nefret ettiğimi adeta ispat eder bir maç çıkardı. attığı gol iyi futbolcu olduğundan falan değil, tamamen futbol tanrısının topu ulaşılmaz yere sallamasına yardımcı olmasından. ilk yarı baros’u oyundan düşürdü, rakibi potansiyel düşmanının gol atamaması için elinden geleni yaptı. vurulmayacak yerden kaleye vurması, çok basit ofsayta düşmesi, bencil olması, kendine oynaması herkesin gözünden kaçar ama ben işin bu tarafındayım.
    -
    gladyatör:
    semih kaya; kaleye hiç top gelmemiş bir maçta, rakibin atağının olmadığı bir maçta şiir gibi bir maç daha çıkarttı. istese 5 sezon sarı kart yemeden, topa da en harbisinden müdahele ederek oynayabilir. en sevdiğim yanı, dürüst, ahlaklı, rakibe saygısı olan, yalandan yatmayan, kaprissiz, egolara yenik düşmeden takımdaki yerini iyice sağlamlaştırması. bu saatten sonra takımda kimse onu kesemez de, ileriki seneleri bile garanti altına aldı. 3 numaralı forma senin yolunu bekliyor çocuk, hadi bakalım.
    -
    borozanci:
    tolga özkalfa; bizim futbolumuzda hakemliği iyi yapan yok galiba. tam adına uygun bir maç yönetti, hiçbir avantajı oynatmadı. zart zurt çaldığı düdüklerle kötü bir maç ortaya çıkarttı. bir maç güzel olacaksa mutlaka hakemin de güzel olması gerekiyor. kötü hakemle, iyi maç olmaz. ilk yarıda neco’ya yapılan hareket penaltıydı.
    bir soru – bir cevap:
    sabri?
    bu takımın 18’inde olmaması, hatta seneye başka takıma gitmesi büyük haksızlık olur. gol attı diye değil, atmasa ne yazar? sabri galatasaray’a taraftar kazandırır hiçbir şey yapmasa bile.

    imparator:
    imparator için çok kolay bir maçtı. hünerini göstermesi gereken yer bu hafta saha yerine telegol oldu. yalamalar galatasaray’a saydırırken bağlandığı programda hepsinin kulaklarını çekti. orduspor yenik duruma düşmesine rağmen, çıkarmak için çaba harcamadığını fark ettikten sonra artık takımı aktif dinlenmeye çekti. artık, haftaya oynanacak maçtan ziyade süper finale hazırlanmak zamanıdır.
    -
    ordakiler:
    büyük galatasaray taraftarı ilk yarıyı kapattı. önemli, önemsiz bütün maçlarda görevini yaparak ligi tamamladı. bundan sonrası, kızılca kıyamet. kalan 3 büyük maçta kendilerine katılmak için talepte bulunanlarla beraber arena’yı mahşere çevirmek için zaten hazırlar.
    analiz:
    ilk 11 i ezberledik, sürpriz yok. maçın da galatasaray’ın tekerine çomak sokabilecek bir maç olmayacağı maç öncesi belliydi. işini bitirmiş, tatile erken çıkmış bir orduspor’un, galatasaray’dan fark yememek için hektör kuper gibi bir ustaya ihtiyacı yoktu. üstelik karşılarında rakibe saygısıyla nam salmış bir galatasaray vardı. tabelayı bulduktan sonra asla ezmeyen, işin kotarıldığı dakikalardan sonra seyirciye güzel futbol seyrettirmek peşinde olan bir takımdık.

    iyileşen elmander kenarda rehabilitasyona devam etti. pek kimsenin katılmayacağını bile bile ben yazacağım. necatiyi adam olarak sevmediğimi okuyan herkes bilir, ama futboılcu olarak da beğenmediğimin sebebini necati bu maçta bir kez daha gösterdi. vurulmayacak yerden yaptığı vuruş tercihi, topun ulaşılmaz yere gitmesiyle göz boyama, yıkama yağlama, gerçeklerin sümen altına girmesi. geçen hafta çok daha zor pozisyonda mehmet golü atamadı diye battal ettik kendisini. maçın sonlarında neceti’nin yiğit’e pas vermeyi tercih etmeyip,iğrenç bir vuruşla golü atamaması, kimseye pas vermemesi, benim kendisini hiç sevmememe neden oluyor.

    elmander ileri ikilinin bankosu, mutlaka oynayacak. 2. adam baros veya necati. baros cezalıyken oynayan, şansı da yaver giden necati’nin elinde artık baros’un kaderi. neco ile ben eminiz ki, neco- baros önde oynadığı sürece baros’un sıyrılıp gollere devam etmesi imkansız. ben tabelaya bakmam, neco bu maçı kendisine oynadı ve ne yazık ki de yazdı. işimiz zor, attığı golden sonra oynatmamazlık yapamazsın, elmander- baros ikilisini özlemeye devam edeceğiz.

    çok rahat geçen ilk yarıyı pozisyon vermeden önde kapadık. ikinci yarı başlarken baros’un yukarıda sebebini tahlil ettiğimiz kötü oyunu sebebiyle oyundan çıkmasını yadorgamadık. fakat yerine sabri girerken eyvah demeyen galatasaraylı yok gibiydi. galatasaray’ın hücum aklı gözle görülür bir şekilde alzheimere doğru yol aldı. ikinci yarı kötü oynayacağımız garantiydi de, maçın sonunda bir sürprize yer yoktu. ordu bizi sıkıntıya düşürecek golü bulsa bile elmander girip analarından doğduğuna pişman ederdi. ne varki sabri, nihayetinde amigo sabri’ydi. tribünlerde oğlu vardı, sarp’ın da öğreneceği çok şeyi. galatasaray tribünleri bir büyük taraftar daha kazandı. herkesin gol attığı bir sezonda golü çok az atabilen sabrinin de ne yapıp yapıp bir golü içeri dürtmesi gerekiyordu. belki de fatih terim maçtan daha çok sabri’yi düşünüyordu. ve en olmadık yerde sabri reis topla buluştu, beklenmedik klaslıkta topu ağlara göndererek sırasını savdı.
    ikinci golden sonra artık maç bitti, rakibi ezmenin manası bile yoktu. ilk defa selçuk’un oyundan çıktığını gördük. rahat geçen maçın kalan dakikalarında taraftar şampiyonluk şarkılarıyla prova yaptı. abdurrahim albayrak’ı bile heyecan duymadan maçı bitirdi. ben de 2-0 dan sonra sadistçe bir düşünceyle kalemize top gelmesini istedim. muslera bir iki kurtarış yapsaydı da bari biraz heyecanlansaydık!
    şimdi ringin en önünden bilet almalı, trabzon’un fener’e atacağı sopayı kaçırmamalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın