43
gelin size türk polisi ile ilgili bi anımı anlatayım.
7 mayıs 2011 bursaspor beşiktaş maçı için bi bursasporlu arkadaşımın fazla bileti varmış. "çiçek pasajında oturuyorum gel maça gidelim." dedi. "tamam olur." dedim. hemen hazırlanıp çıktım, evimle stad arası 10 dakika. çiçek pasajı dediğim yerde stadla evin tam ortasında kalıyo. yemek yiyip, biraz içtikten sonra hafiften kaçalım güzel yerde oturalım dedik. çiçek pasajı yer altında kalıyo, yukarı doğru merdivenlerden çıkarken zaten bi toz bulutuyla karşılaştık. ama nasıl tarif ediyim size, nefes almak o kadar zor ki.. altıparmak caddesi zombi filmlerinden fırlamış gibi.. çiçek pasajı'nın orda ışıklar vardır. ordan karşıya geçen bi teyze vardı. teyze "oğlum, bakar mısın?" dedi. "güneş vuruyo gözüme karşıya geçemiyorum, geçirir misin?" dedi. havada kapalı değil ama güneşli de değil. artık siz hesap edin nasıl bi biber gazı sıkmışlarsa, göz gözü görmüyo. "tabi teyze evine kadar götüreyim." dedim.
hemen kaymakamlığın arkasında, yani 5 dakikalık bi mesafe bile değil. teyzemin evinin önünde de bursasporlular sığınmış, mahallede göz gözü görmüyo.. bi anda koşturmaya başladılar, çevik kuvvet geliyomuş meğerse. çocuklar kaçınca mahallede arkadaşım, ben, bi de teyze kalmıştık. iri yarı polisin biri geldi dedi ki "ne biçim erkeksin ulan sen hem kaçıyosun hem de yaşlı kadından mı medet umuyosun." "yok memur bey o kadar biber gazı sıkılmış ki hanfendi yürüyemiyo yardım ediyorum." dedim. adamın anasına küfür ettik sanki. aldı beni arabaya sokmaya çalışıyo. sonra teyze olayları yeni ayıktı, "evladım bırakın ne terbiyesizmişsiniz." gibisinden bişeyler dedi de öyle bıraktılar yoksa götürüceklerdi karakola..
türk polisi baskı altında o kadar saçma sapan işler yapar ki en günahsız insan bile hitler muamelesi görür. ama siz siz olun "polisin bu kadar aşırı güç kullanmaması gerekir." diyen yavşaklara inanmayın. ilk önce polisin niye orda olduğunu sorgulayın. polis her zaman gerilimi arttıran bi unsur.
7 mayıs 2011 bursaspor beşiktaş maçı için bi bursasporlu arkadaşımın fazla bileti varmış. "çiçek pasajında oturuyorum gel maça gidelim." dedi. "tamam olur." dedim. hemen hazırlanıp çıktım, evimle stad arası 10 dakika. çiçek pasajı dediğim yerde stadla evin tam ortasında kalıyo. yemek yiyip, biraz içtikten sonra hafiften kaçalım güzel yerde oturalım dedik. çiçek pasajı yer altında kalıyo, yukarı doğru merdivenlerden çıkarken zaten bi toz bulutuyla karşılaştık. ama nasıl tarif ediyim size, nefes almak o kadar zor ki.. altıparmak caddesi zombi filmlerinden fırlamış gibi.. çiçek pasajı'nın orda ışıklar vardır. ordan karşıya geçen bi teyze vardı. teyze "oğlum, bakar mısın?" dedi. "güneş vuruyo gözüme karşıya geçemiyorum, geçirir misin?" dedi. havada kapalı değil ama güneşli de değil. artık siz hesap edin nasıl bi biber gazı sıkmışlarsa, göz gözü görmüyo. "tabi teyze evine kadar götüreyim." dedim.
hemen kaymakamlığın arkasında, yani 5 dakikalık bi mesafe bile değil. teyzemin evinin önünde de bursasporlular sığınmış, mahallede göz gözü görmüyo.. bi anda koşturmaya başladılar, çevik kuvvet geliyomuş meğerse. çocuklar kaçınca mahallede arkadaşım, ben, bi de teyze kalmıştık. iri yarı polisin biri geldi dedi ki "ne biçim erkeksin ulan sen hem kaçıyosun hem de yaşlı kadından mı medet umuyosun." "yok memur bey o kadar biber gazı sıkılmış ki hanfendi yürüyemiyo yardım ediyorum." dedim. adamın anasına küfür ettik sanki. aldı beni arabaya sokmaya çalışıyo. sonra teyze olayları yeni ayıktı, "evladım bırakın ne terbiyesizmişsiniz." gibisinden bişeyler dedi de öyle bıraktılar yoksa götürüceklerdi karakola..
türk polisi baskı altında o kadar saçma sapan işler yapar ki en günahsız insan bile hitler muamelesi görür. ama siz siz olun "polisin bu kadar aşırı güç kullanmaması gerekir." diyen yavşaklara inanmayın. ilk önce polisin niye orda olduğunu sorgulayın. polis her zaman gerilimi arttıran bi unsur.