14
bugün çok güzel bir yazı kaleme alarak bazılarının riyakarlıklarını yüzüne vurmuştur.
--- alıntı ---
hayde eğlenun hayde!
fenerbahçe yönetimi galip geldikleri maçın ardından 'zaferi' taraftarlarına, tabutu trabzonspor formasıyla örtülü kazım koyuncu'nun 'hayde'siyle kutlattı...
kazım’ı kazım yapan onlarca halden biri de kuşkusuz ki trabzonspor taraftarı oluşuydu. futbolu da severdi kazım hepimiz gibi, hayatı da...
futbol malum nicedir kendi sevincinden öte başkalarının üzüncünün/acısının eğlenceye katık edildiği bir oyuna dönüştü. kazım da görmüştü yaşarken bunları, biz yaşayanlar hâlâ görüyoruz.
oysa, mağlubun ‘hayde’ ile ‘ti’ye alınmaya çalışıldığı saracoğlu stadı, insan acısının en keskin yaşandığı yerlerden biridir. iki sezon önceydi... bu pazar gecesi ‘hayde’nin yükseldiği hoparlörlerden o gün yanlış anons yapılınca yüzlerce insan sahaya akıp çimler üzerinde ‘timsah yürüyüşü’ yapmıştı coşkuyla... son anda gelen şampiyonluğu kutluyoruz sanıyorlardı. gerçeğin ortaya çıkması uzun sürmedi ve o ‘timsah yürüyüşü’ fotoğrafları günlerce bir başka ‘mizah’a konu oldu..
o günlerde “bir fenerli’nin acısına bakmak” başlığıyla yazdığım yazıda şöyle demişim; “başkasının acısı, hüznü üzerine neşe, eğlence kurmak olsa olsa biz ‘medenilere’ özgü bir hal olmalı... her şeyi eğlence malzemesi haline getirebilen, eğlencenin olmadığı bir hayatı anlamsız bulan bu hal, hüzne, eleme burun kıvırdığından birilerinin acısını da gülünç bir malzemeye dönüştürmek için çırpınıyor...”
o gece o statta ‘ayağı taşa değen’ fenerliler, önceki akşam bir başka yerde üzülenleri eğlence malzemesi yapıp, ‘nasırlarına basarak’ acıtmaya çalışıyorlardı. kuşkusuz ki aralarında bu cümbüşe katılmayan ‘aksiler de vardır’, onları tenzih ederim...
oysa kazanılmış bir maçın ardından kendi kavillerince eğlenip, galibiyetlerini hep yaptıkları gibi ya da yeni bir şeyler yaparak doyasıya kutlayabilirlerdi.
maç sonu trabzonspor başkanı sadri şener, “rahmetli kazım koyuncu’nun şarkısının maç sonu çalınması hiç hoş değildi. fenerbahçe camiasına yakıştıramadım” diye sitem ediyordu.
trt spor’da yaptığımız ‘spor manşet’e gelen ve başkalarının hüznünü anlamamız için ‘acıyı ters yüz etmemizi’ öneren gökhan adlı arkadaşın twitinde ise şunlar yazıyordu; “avni aker’de trabzon galip gelse ve ‘şu metris’in önü bir uzun alan’ çalınsa düşünceleri ne olurdu acaba?..”
ne diyordu gülten akın ‘ilkyaz’da... “ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya...” şimdi denecek ki, “basit bir olaydan çıkara çıkara bunu mu çıkardın? bu düpedüz demogoji...” bunu diyecekler belki haklı da. çünkü, biz hâlâ başka bir oyunu izliyor, başka bir oyunu seviyoruz...
--- alıntı ---
--- alıntı ---
hayde eğlenun hayde!
fenerbahçe yönetimi galip geldikleri maçın ardından 'zaferi' taraftarlarına, tabutu trabzonspor formasıyla örtülü kazım koyuncu'nun 'hayde'siyle kutlattı...
kazım’ı kazım yapan onlarca halden biri de kuşkusuz ki trabzonspor taraftarı oluşuydu. futbolu da severdi kazım hepimiz gibi, hayatı da...
futbol malum nicedir kendi sevincinden öte başkalarının üzüncünün/acısının eğlenceye katık edildiği bir oyuna dönüştü. kazım da görmüştü yaşarken bunları, biz yaşayanlar hâlâ görüyoruz.
oysa, mağlubun ‘hayde’ ile ‘ti’ye alınmaya çalışıldığı saracoğlu stadı, insan acısının en keskin yaşandığı yerlerden biridir. iki sezon önceydi... bu pazar gecesi ‘hayde’nin yükseldiği hoparlörlerden o gün yanlış anons yapılınca yüzlerce insan sahaya akıp çimler üzerinde ‘timsah yürüyüşü’ yapmıştı coşkuyla... son anda gelen şampiyonluğu kutluyoruz sanıyorlardı. gerçeğin ortaya çıkması uzun sürmedi ve o ‘timsah yürüyüşü’ fotoğrafları günlerce bir başka ‘mizah’a konu oldu..
o günlerde “bir fenerli’nin acısına bakmak” başlığıyla yazdığım yazıda şöyle demişim; “başkasının acısı, hüznü üzerine neşe, eğlence kurmak olsa olsa biz ‘medenilere’ özgü bir hal olmalı... her şeyi eğlence malzemesi haline getirebilen, eğlencenin olmadığı bir hayatı anlamsız bulan bu hal, hüzne, eleme burun kıvırdığından birilerinin acısını da gülünç bir malzemeye dönüştürmek için çırpınıyor...”
o gece o statta ‘ayağı taşa değen’ fenerliler, önceki akşam bir başka yerde üzülenleri eğlence malzemesi yapıp, ‘nasırlarına basarak’ acıtmaya çalışıyorlardı. kuşkusuz ki aralarında bu cümbüşe katılmayan ‘aksiler de vardır’, onları tenzih ederim...
oysa kazanılmış bir maçın ardından kendi kavillerince eğlenip, galibiyetlerini hep yaptıkları gibi ya da yeni bir şeyler yaparak doyasıya kutlayabilirlerdi.
maç sonu trabzonspor başkanı sadri şener, “rahmetli kazım koyuncu’nun şarkısının maç sonu çalınması hiç hoş değildi. fenerbahçe camiasına yakıştıramadım” diye sitem ediyordu.
trt spor’da yaptığımız ‘spor manşet’e gelen ve başkalarının hüznünü anlamamız için ‘acıyı ters yüz etmemizi’ öneren gökhan adlı arkadaşın twitinde ise şunlar yazıyordu; “avni aker’de trabzon galip gelse ve ‘şu metris’in önü bir uzun alan’ çalınsa düşünceleri ne olurdu acaba?..”
ne diyordu gülten akın ‘ilkyaz’da... “ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya...” şimdi denecek ki, “basit bir olaydan çıkara çıkara bunu mu çıkardın? bu düpedüz demogoji...” bunu diyecekler belki haklı da. çünkü, biz hâlâ başka bir oyunu izliyor, başka bir oyunu seviyoruz...
--- alıntı ---