1365
kulübün temeli yalana, şikeye, dolandırıcılığa dayanıyor.
öncelikle (bkz: fenerbahçe'nin gerçek tarihi)
kendi resmi sitesinde kurucusunu farklı isimler olarak belirtebilen bir camianın, tarihinin böyle olması normal. şaşırmadım.
yalan dolan. kurulduğundan beri. fesat. itici. antipatik. sevimsiz.
gelelim 3 temmuz'dan itibaren işleyen şike soruşturması sürecine... midesi bulanmayan var mı?
bu kulübün yöneticilerinin kepazeliğinden, "bizi düşürün-düşürmeyin-düşürün-puan silin-düşürmeyin......" yavşaklığından iğrenmeyen var mı?
kendisini dünyanın merkezi sanacak kadar burnu havada yöneticilere, oyunculara ve taraftara sahip bu camiaya katıla katıla gülmeyen var mı?
pişkniliğin, yüzsüzlüğün, utanmazlığın, sahtekarlığın, emek hırsızlığının vizyon olduğu bu camiadan utanmayan var mı?
ülkesinde yarıştığı tek rakibinin başarılarını şaibeli, tesadüf vb. kılıflarla küçük düşürmeye çalışan, çamur at izi kalsın metoduyla yıllarca karalamaya çalışan bu camiadan tiksinmeyen var mı?
ittihat ve terakki geçmişinde yaşananlar, suikastçi başkanları, güce tapan üyeleri, destekçileri, çeteci yöneticileri, mafya başkanları olan bu camiayı sevebilen var mı?
içinde benim desteklediğim kulübün branşları olan federasyonları (benim kulübüm derken, galatasaray ve diğer kulüpler de olabilir. herhangi bir taraftar gözüyle bakıyorum), avucunun içinde tehditlerle oynatan, buradan kendisine haksız başarı ve kazanç sağlayan bu camiaya saygı duyabilen var mı?
tribünlerinde güneş pankartı açan, ancak karanlığın ta kendisi olan bu camiayı ciddiye alabilen var mı?
bu örnekler, sorular, tanımlar uzar gider. anlatmak istediğim, 22-23 yıldır kendisini ezeli rakibim olarak görmekten utandığım bir camiadır fenerbahçe.
çünkü ben bu süre zarfında bunları gördüm. utanmazlığı, kibiri, sahtekarlığı gördüm. asil duruşu olan galatasaray gibi bir camianın ezeli rakibi bu hallerde mi olmalıydı?
kulüpler, kimliklerini biraz da ezeli rakipleri üzerinden oluştururlar. kimlik... kim'lik ulan. benliğin yani. ben kimliğimi bu rezalet havuzundan mı oluşturmuşum yani? yazık, gerçekten çok yazık.
muhtemelen büyüklerim bana söyleneceklerdir "biz can bartu'ları da izledik o formayla, onların günahı ne?" diyecekler belki.
peki aziz yıldırım'ların, emre belözoğlu'ların, volkan demirel'lerin selçuk yula'ların sevabı ne diye sormak isteyeceğim ben de. bardağın boş tarafı her zaman ağır basıyor bu camiada.
ben artık gerçekten fenerbahçeyi ciddiye alamadığımı hissediyorum. kendilerini ciddiye alabileceğim tek konu taraftar sayıları. kendileriyle uğraşmak, her daim saçmaladıklarını görmek gerçekten keyifli oluyor. sanırım fenerbahçeye karşı oynadığımız her branşta heyecanlanmamın tek sebebi bu artık...
öncelikle (bkz: fenerbahçe'nin gerçek tarihi)
kendi resmi sitesinde kurucusunu farklı isimler olarak belirtebilen bir camianın, tarihinin böyle olması normal. şaşırmadım.
yalan dolan. kurulduğundan beri. fesat. itici. antipatik. sevimsiz.
gelelim 3 temmuz'dan itibaren işleyen şike soruşturması sürecine... midesi bulanmayan var mı?
bu kulübün yöneticilerinin kepazeliğinden, "bizi düşürün-düşürmeyin-düşürün-puan silin-düşürmeyin......" yavşaklığından iğrenmeyen var mı?
kendisini dünyanın merkezi sanacak kadar burnu havada yöneticilere, oyunculara ve taraftara sahip bu camiaya katıla katıla gülmeyen var mı?
pişkniliğin, yüzsüzlüğün, utanmazlığın, sahtekarlığın, emek hırsızlığının vizyon olduğu bu camiadan utanmayan var mı?
ülkesinde yarıştığı tek rakibinin başarılarını şaibeli, tesadüf vb. kılıflarla küçük düşürmeye çalışan, çamur at izi kalsın metoduyla yıllarca karalamaya çalışan bu camiadan tiksinmeyen var mı?
ittihat ve terakki geçmişinde yaşananlar, suikastçi başkanları, güce tapan üyeleri, destekçileri, çeteci yöneticileri, mafya başkanları olan bu camiayı sevebilen var mı?
içinde benim desteklediğim kulübün branşları olan federasyonları (benim kulübüm derken, galatasaray ve diğer kulüpler de olabilir. herhangi bir taraftar gözüyle bakıyorum), avucunun içinde tehditlerle oynatan, buradan kendisine haksız başarı ve kazanç sağlayan bu camiaya saygı duyabilen var mı?
tribünlerinde güneş pankartı açan, ancak karanlığın ta kendisi olan bu camiayı ciddiye alabilen var mı?
bu örnekler, sorular, tanımlar uzar gider. anlatmak istediğim, 22-23 yıldır kendisini ezeli rakibim olarak görmekten utandığım bir camiadır fenerbahçe.
çünkü ben bu süre zarfında bunları gördüm. utanmazlığı, kibiri, sahtekarlığı gördüm. asil duruşu olan galatasaray gibi bir camianın ezeli rakibi bu hallerde mi olmalıydı?
kulüpler, kimliklerini biraz da ezeli rakipleri üzerinden oluştururlar. kimlik... kim'lik ulan. benliğin yani. ben kimliğimi bu rezalet havuzundan mı oluşturmuşum yani? yazık, gerçekten çok yazık.
muhtemelen büyüklerim bana söyleneceklerdir "biz can bartu'ları da izledik o formayla, onların günahı ne?" diyecekler belki.
peki aziz yıldırım'ların, emre belözoğlu'ların, volkan demirel'lerin selçuk yula'ların sevabı ne diye sormak isteyeceğim ben de. bardağın boş tarafı her zaman ağır basıyor bu camiada.
ben artık gerçekten fenerbahçeyi ciddiye alamadığımı hissediyorum. kendilerini ciddiye alabileceğim tek konu taraftar sayıları. kendileriyle uğraşmak, her daim saçmaladıklarını görmek gerçekten keyifli oluyor. sanırım fenerbahçeye karşı oynadığımız her branşta heyecanlanmamın tek sebebi bu artık...