14
haftaya, 5 aylığına ayrılacak kardeşimdir.
ona bu güzel oyunla ilgili çok şey borçluyum ben. taa bacak kadarken yaptığımız halı saha maçlarında hep rakibim olmuştur. sol ayağıyla hem oynayanları hem de izleyenleri hayran bırakırdı kendine. eminim çok şey öğrenmişimdir ona karşı oynarken..
sonra eşşek kadar olduk, hiç kopmayan yollarımız istanbul'da tekrar kesişti. bu güzel oyun bizi daha çok birleştirdi, maçlara da beraber gittik, sesi de hep beraber salonda, statta bıraktık..
bu platformu da bana o gösterdi ilk olarak. gel dedi, bak buralarda yazıyorum, okuyorum. sağlam kalemler de var, çok şey öğreniriz. ben de katıldım bir süre sonra, dediği gibi de çok şey öğrendim..
kalemler azıcık okunur hale gelince, hadi beyler dedi, bir blog kuralım, kalemimiz yettiğince bi şeyler karalayalım. onu da yaptı, isim babası da oldu blogun. kısa bi süreliğine de olsa okunur olduğumuzu anladık, gene çok şey öğrendik..
sonra bir gün spor iletişim sertifika programı diye bir şeyden bahsetti. süper eğitmen kadrosundan bahsetti, kalk gidelim dedi, onun katıldığı sene ben buralarda yoktum, ama beni bu konuda da bilgilendirmiş oldu, bu sene de onun tavsiyesi üzerine ben aynı organizasyona katılmaya hak kazandım. eminim oradan da perez sayesinde çok şey öğreneceğim..
kısacası, yaklaşık 12 senelik arkadaşlığımızın her adımında bana bir şeyler öğretti bu adam. kalifiye dinlemenin konuşmaktan ne kadar yeğ olduğunu anlamamı sağladı, allah da ondan razı olsun..
adam askerlik dönemini bile galatasaray takvimine göre yaptı, bu sene avrupa yok ama seneye kesin gideriz, basketbolda da eurolig'de daha tecrübeli olduruz, en iyisi bu seneyi feda etmek dedi, askere bu dönemde gitmeye karar verdi. gitmeden de son bir süpriz yaptı en sevdiğine, hepimizi sevindirdi. *
sapasağlam git, sapasağlam gel kardeşim, döndüğünde izlenecek daha çok maç var, kafaya dikilecek çok kadeh var, kendine çok iyi bak...
ona bu güzel oyunla ilgili çok şey borçluyum ben. taa bacak kadarken yaptığımız halı saha maçlarında hep rakibim olmuştur. sol ayağıyla hem oynayanları hem de izleyenleri hayran bırakırdı kendine. eminim çok şey öğrenmişimdir ona karşı oynarken..
sonra eşşek kadar olduk, hiç kopmayan yollarımız istanbul'da tekrar kesişti. bu güzel oyun bizi daha çok birleştirdi, maçlara da beraber gittik, sesi de hep beraber salonda, statta bıraktık..
bu platformu da bana o gösterdi ilk olarak. gel dedi, bak buralarda yazıyorum, okuyorum. sağlam kalemler de var, çok şey öğreniriz. ben de katıldım bir süre sonra, dediği gibi de çok şey öğrendim..
kalemler azıcık okunur hale gelince, hadi beyler dedi, bir blog kuralım, kalemimiz yettiğince bi şeyler karalayalım. onu da yaptı, isim babası da oldu blogun. kısa bi süreliğine de olsa okunur olduğumuzu anladık, gene çok şey öğrendik..
sonra bir gün spor iletişim sertifika programı diye bir şeyden bahsetti. süper eğitmen kadrosundan bahsetti, kalk gidelim dedi, onun katıldığı sene ben buralarda yoktum, ama beni bu konuda da bilgilendirmiş oldu, bu sene de onun tavsiyesi üzerine ben aynı organizasyona katılmaya hak kazandım. eminim oradan da perez sayesinde çok şey öğreneceğim..
kısacası, yaklaşık 12 senelik arkadaşlığımızın her adımında bana bir şeyler öğretti bu adam. kalifiye dinlemenin konuşmaktan ne kadar yeğ olduğunu anlamamı sağladı, allah da ondan razı olsun..
adam askerlik dönemini bile galatasaray takvimine göre yaptı, bu sene avrupa yok ama seneye kesin gideriz, basketbolda da eurolig'de daha tecrübeli olduruz, en iyisi bu seneyi feda etmek dedi, askere bu dönemde gitmeye karar verdi. gitmeden de son bir süpriz yaptı en sevdiğine, hepimizi sevindirdi. *
sapasağlam git, sapasağlam gel kardeşim, döndüğünde izlenecek daha çok maç var, kafaya dikilecek çok kadeh var, kendine çok iyi bak...