2145
son seçimler. hayatımda ilk defa oy kullanacağım. sabah heyecanla uyandım, duşumu aldım. gardrobumdan bugün için giyilmeyi bekleyen parçalımı çıkardım. üstümde parçalıyla verecektim ilk oyumu. tabii ki böyle olacaktı. 15 ocak ve sonrasında kendini galatasaraydan büyük görenlere inat giyecektim formamı. bir beyaz gömlek üzerine kravat takınca kendinde parçalı giyen aslanlara her istediğini söyleme cürreti görenlere inat giyecektim. benden ne hikmetse sms ile oy isteyen trabzon milletvekili adayı erdoğan bayraktarın. evet, erdoğan bayraktarın yüzsüzlüğüne, terbiyesizliğine inat giyecektim.
çıktım evden, tarabyamın güzel havasında yürüyerek vardım oy kullanacağım okula. üstümdeki renklerin dünyanın en güzel renkleri olduğundan şüphem yok. sanki üzerimde 500 küsür yıllık bir kültür mirasını taşıyor gibi hissediyorum. tevfik fikret'i, sakallı celal'i, ali sami yen'i taşıyor gibiyim. işin bu kısmı da benim deliliğim şüphesiz.
insanların yer yer garipseyen ve anlamaya çalışan bakışları arasında kullandım ilk oyumu. aynı gururla çıktım okuldan. yürüyorum.
aman ne göreyim?
fatih terim.
bakayım, hakikaten fatih terim. eşiyle birlikte benim oy kullanacağım okulda kullanacakmış oyunu. çok eskiden bizim sitede oturuyordu ancak son yıllardır bu taraflara hiç uğramamıştı. ben de ne bileyim, aklımın ucundan bile geçmediydi böyle bir ihtimal.
karşılaştık. elimi sıktı. "günaydın hocam" dedim. galatasaraydaki 3. dönemi başlayalı henüz bir kaç hafta olmuştu. "günaydın" diye karşılık verdi. artık bir söz söylemeden olmazdı, giymişim o kadar parçalıyı. beni hafif süzdükten sonra "yakışmış" dedi. "iyi günler hocam." "iyi günler"
hükümete olan öfkemi sandıkta bırakmış, imparatorun elini sıkmıştım. aklımın ucundan bile geçmedi fatih hocanın kime oy verdiği, inanın hala bilmiyorum. tabii ki tahmin edebilirim ancak bilmiyorum işte. bilsem kaç yazar.
fatih terim o. çıkacaz ve bam bam bam oynayacaz diyen beyaz gömleğinin kolları kıvrık güzel insan. iyi ki varsın hocam.
çıktım evden, tarabyamın güzel havasında yürüyerek vardım oy kullanacağım okula. üstümdeki renklerin dünyanın en güzel renkleri olduğundan şüphem yok. sanki üzerimde 500 küsür yıllık bir kültür mirasını taşıyor gibi hissediyorum. tevfik fikret'i, sakallı celal'i, ali sami yen'i taşıyor gibiyim. işin bu kısmı da benim deliliğim şüphesiz.
insanların yer yer garipseyen ve anlamaya çalışan bakışları arasında kullandım ilk oyumu. aynı gururla çıktım okuldan. yürüyorum.
aman ne göreyim?
fatih terim.
bakayım, hakikaten fatih terim. eşiyle birlikte benim oy kullanacağım okulda kullanacakmış oyunu. çok eskiden bizim sitede oturuyordu ancak son yıllardır bu taraflara hiç uğramamıştı. ben de ne bileyim, aklımın ucundan bile geçmediydi böyle bir ihtimal.
karşılaştık. elimi sıktı. "günaydın hocam" dedim. galatasaraydaki 3. dönemi başlayalı henüz bir kaç hafta olmuştu. "günaydın" diye karşılık verdi. artık bir söz söylemeden olmazdı, giymişim o kadar parçalıyı. beni hafif süzdükten sonra "yakışmış" dedi. "iyi günler hocam." "iyi günler"
hükümete olan öfkemi sandıkta bırakmış, imparatorun elini sıkmıştım. aklımın ucundan bile geçmedi fatih hocanın kime oy verdiği, inanın hala bilmiyorum. tabii ki tahmin edebilirim ancak bilmiyorum işte. bilsem kaç yazar.
fatih terim o. çıkacaz ve bam bam bam oynayacaz diyen beyaz gömleğinin kolları kıvrık güzel insan. iyi ki varsın hocam.