• 1751
    galatasaray ile hikayem ne zaman başladı bilmiyorum.

    neuchatel xamax maçı olduğunda henüz bir buçuk aylıkmışım ve o zamanlar çok ağladığım ancak annem ve babamın maçı rahat bir şekilde radyodan dinlemesine izin verdiğim söylenir. 4 yaşlarındayken sarı kırmızı formayla bir resmim vardır.

    sonra bir şeyler olmuş ve tutkulu bir galatasaraylı olmuşum. uefa kupası alındığında okuldaki en iyi galatasaraylı olarak bilindiğimden, maçın ertesi günü beşiktaşlı okul müdürü beni çağırdı andımız töreninden önce. ve büyük bir sarı kırmızı bayrağı, okulun 'tören alanı'na bakan yüksek platformdan aşağıya doğru sallandırabileceğimi söyledi. bu eylem, normalde radikal bir eylem olarak düşünülebilir fakat işin içine okul yönetimi girince bir emir gibiydi. normalde hiç sevmediğim beşiktaşlı müdürle bu emir-komuta zincirinden hoşnut değildim, ancak okulda ondan daha fazla sevmediğim bir fenerbahçeli sınıf arkadaşım vardı ve uefa kupasını almamız onu hoşnut etmiyordu. biraz da bu hırsla, ama her şeyden önemlisi galatasaraylı olduğum için bayrağı bir ucunu tuttum, diğer ucu ise bizden 4 yaş küçük galatasaraylı başka bir çocuktaydı ve bayrağı platformdan aşağıya doğru bıraktık.

    sonraları galatasaray'ın benim hayatımdaki yeri hiçbir zaman daha az olmadı. üniversiteyi kazanıp 2005'te istanbul'a geldiğimde; daha okula kayıt yaptırmadan sabah trenden iner inmez ali sami yen'e yollandım. o zamanlar eski açık'ta indirim vardı ve öğrenciye 150 tl idi. öğrenci olduğumu öss sonuç kağıdımla ispatlayarak kombineyi aldım.

    sonraları okul ve aile sebebiyle yaşadığım bazı kötü şeyler beni stattan uzaklaştırdı, ancak her şey yoluna girdiğinde, maça verecek param ve gidebilecek vaktim olduğunda yine galatasaray'ın stadının yolunu tutmaktan büyük keyif aldım. şehr-i istanbul'un dışında ve adı bir firmanın adı olsa da.

    ben galatasaray'ı hiç bırakmadım...

    edit: imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın