213
öncelikle özlemişiz. sonracığıma futbolu futbol olmaktan çıkarıp en büyük zevkimizin içine eden, bizler için "futbol=galatasaray" haline getiren herkesin de ağzından öpeyim. diğer takımlar ne yapmış ne etmiş bakmak hiç içimden gelmedi.
gelelim bizim takıma. ibb maçında*alınan mağlubiyet beklediğimden daha faza reaksiyon aldı. daha önce de dillendirdim ama tekrarlamakta yarar görüyorum; geçen seneki galatasaray kadrosu "1" transfer sezonunda adam edilebilecek bir kadro değildi. defoların bir çoğunu örttük, yabancı kalitesini arttırdık ama yetmez. fatih hoca'nın geldiğinden beri istediği, hatta adını atak oyuncusu olarak koyduğu transfer gerçekleşmedi. yine "ortasahaya biri defansif biri ofansif 2 oyuncu istiyorum." daha ilk basın toplantısında kurduğu cümleydi. defans ağırlıklı olanı*transfer edilirken istediği hücumcu ortasaha gerçekleşmedi. yani terim'i eleştirirken bunları bir kenara koyalım. yönetimi terim'i tercih etmesinin bir numaralı nedeni de bu. gidecek futbolculardan sonra kalan sağları en iyi oynatabilecek adamın terim olması.
ibb maçını ruhsuz ya da koşmadığımız için değil oynamaya çalıştığımız oyunun üzerimize tam olarak oturmadığı için yenildik. ibb futbol oynar gibi gözüküp aslında futbol oynamayan bir takım. en büyük silahları topun rakip takımda olması. kaptıkları topları çok hızlı kullanıyorlar ve hızlı forvet oyuncularıyla defansı dengesiz yakalayıp sonuca gidiyorlar. yoksa ben herkeste hakim olan ibb açık oynuyor, top oynamaya çalışıyor tezini kabul etmiyorum. diğer kapanan takımlardan farkı gole ulaşmak için bir planları var.
her neyse bizim takıma tekrar dönelim. fatih terim'in oturtmaya çalıştığı bir düzen var. ister 4-3-3 deyin ister 4-1-4-1. en iyi savunma topun sizde kalmasıdır felsefesine binayen, terim'in daha önceki yıllarından aşina olduğumuz o saldırgan takım yerine daha kontrollü bir takım. terim bunu oturtabilirse ne ala. ancak benim ciddi çekincelerim var. eğer ortasahadaki üçlü melo-selçuk-sabri(yekta) ise kanat forvetlerinizin gol ortalaması yüksek olmalı. kazım'ın sezon boyu gol ortalaması 5 değil, aynı şekilde riera'nın da. ya da tam tersi forvette kazım-riera oynayacaksa orta üçlüden en az biri topu ileriye taşıyacak biri olmalı. selçuk topla ilerleyen değil topu koşturan biri. sabri'nin o ortasaha oyuncusu olmadığı çok açık. yekta da şimdilik bahsedildiği kadar üst seviyede değil. ha terim bu sistemi oturtursa sonuca gittiğmiz sürece sorun yok ama bu kadro ligi forse edecek bir kadrodan ziyade kontrollü oynayan bir turnuva takımı. hocanın elinde bir üst düzey hücumcu ortasaha olsaydı belki çok daha rahat hareket edebilecekti.
bana göre kadromuz geçen sene trabzonspor'un kadrosuna benzer nitelikte. benzer bir dizilişe döneriz diye düşünüyorum. yani engin-colman-selçuk-burak-jaja-umut misali riera-melo-selçuk-kazım-elmander-baros.. jaja'nın rolünü elmander fazlasıyla yapar. hem hücumda baros'un yalnız adam olarak kalmamasını sağlayıp, ceza sahasında +1 olabildiği gibi, gerektiğinde top da tutarak bana göre en büyük sorunumuz olan hücumda çoğalamama hastalığına çare olabilir. riera ve kazım da ait olduğu yer olan ortasahanın kenarlarına geçerek topu ileri taşıma sorununu ve yaratıcı oyuncu eksikliğini giderebilirler. özellikle riera. selçuk da bu sayede en verimli olduğu bölgeye yani defansın önüne gelerek istediği gibi oyunu şekillendirebilecektir. zira servet'in oyunu kurması pek tercih edilen bir şey değil.
son olarak özellikle ujfaluji ve melo'yu çok beğendiğimi ve eboue'nin de her sol açık oynayan sağ bek gibi yerini yadırgadığından hemen asılmaması gerektiğini söylerim. lig hayırlı ola, kazanan türk futbolu değil galatasaray olsun.
gelelim bizim takıma. ibb maçında*alınan mağlubiyet beklediğimden daha faza reaksiyon aldı. daha önce de dillendirdim ama tekrarlamakta yarar görüyorum; geçen seneki galatasaray kadrosu "1" transfer sezonunda adam edilebilecek bir kadro değildi. defoların bir çoğunu örttük, yabancı kalitesini arttırdık ama yetmez. fatih hoca'nın geldiğinden beri istediği, hatta adını atak oyuncusu olarak koyduğu transfer gerçekleşmedi. yine "ortasahaya biri defansif biri ofansif 2 oyuncu istiyorum." daha ilk basın toplantısında kurduğu cümleydi. defans ağırlıklı olanı*transfer edilirken istediği hücumcu ortasaha gerçekleşmedi. yani terim'i eleştirirken bunları bir kenara koyalım. yönetimi terim'i tercih etmesinin bir numaralı nedeni de bu. gidecek futbolculardan sonra kalan sağları en iyi oynatabilecek adamın terim olması.
ibb maçını ruhsuz ya da koşmadığımız için değil oynamaya çalıştığımız oyunun üzerimize tam olarak oturmadığı için yenildik. ibb futbol oynar gibi gözüküp aslında futbol oynamayan bir takım. en büyük silahları topun rakip takımda olması. kaptıkları topları çok hızlı kullanıyorlar ve hızlı forvet oyuncularıyla defansı dengesiz yakalayıp sonuca gidiyorlar. yoksa ben herkeste hakim olan ibb açık oynuyor, top oynamaya çalışıyor tezini kabul etmiyorum. diğer kapanan takımlardan farkı gole ulaşmak için bir planları var.
her neyse bizim takıma tekrar dönelim. fatih terim'in oturtmaya çalıştığı bir düzen var. ister 4-3-3 deyin ister 4-1-4-1. en iyi savunma topun sizde kalmasıdır felsefesine binayen, terim'in daha önceki yıllarından aşina olduğumuz o saldırgan takım yerine daha kontrollü bir takım. terim bunu oturtabilirse ne ala. ancak benim ciddi çekincelerim var. eğer ortasahadaki üçlü melo-selçuk-sabri(yekta) ise kanat forvetlerinizin gol ortalaması yüksek olmalı. kazım'ın sezon boyu gol ortalaması 5 değil, aynı şekilde riera'nın da. ya da tam tersi forvette kazım-riera oynayacaksa orta üçlüden en az biri topu ileriye taşıyacak biri olmalı. selçuk topla ilerleyen değil topu koşturan biri. sabri'nin o ortasaha oyuncusu olmadığı çok açık. yekta da şimdilik bahsedildiği kadar üst seviyede değil. ha terim bu sistemi oturtursa sonuca gittiğmiz sürece sorun yok ama bu kadro ligi forse edecek bir kadrodan ziyade kontrollü oynayan bir turnuva takımı. hocanın elinde bir üst düzey hücumcu ortasaha olsaydı belki çok daha rahat hareket edebilecekti.
bana göre kadromuz geçen sene trabzonspor'un kadrosuna benzer nitelikte. benzer bir dizilişe döneriz diye düşünüyorum. yani engin-colman-selçuk-burak-jaja-umut misali riera-melo-selçuk-kazım-elmander-baros.. jaja'nın rolünü elmander fazlasıyla yapar. hem hücumda baros'un yalnız adam olarak kalmamasını sağlayıp, ceza sahasında +1 olabildiği gibi, gerektiğinde top da tutarak bana göre en büyük sorunumuz olan hücumda çoğalamama hastalığına çare olabilir. riera ve kazım da ait olduğu yer olan ortasahanın kenarlarına geçerek topu ileri taşıma sorununu ve yaratıcı oyuncu eksikliğini giderebilirler. özellikle riera. selçuk da bu sayede en verimli olduğu bölgeye yani defansın önüne gelerek istediği gibi oyunu şekillendirebilecektir. zira servet'in oyunu kurması pek tercih edilen bir şey değil.
son olarak özellikle ujfaluji ve melo'yu çok beğendiğimi ve eboue'nin de her sol açık oynayan sağ bek gibi yerini yadırgadığından hemen asılmaması gerektiğini söylerim. lig hayırlı ola, kazanan türk futbolu değil galatasaray olsun.