9
öğrencilik yıllarımda f tipi cezaevlerine karşı sürekli eylemlere katılırdım. bunlardan birinde vatan caddesinde bulunan istanbul emniyet müdürlüğü'ne götürülmek üzere galatasaray lisesi önünden gözaltına alındık. otobüsün içinde ana avrat küfürler mi dersin, yumruklar, tekmeler mi dersin başladık yolculuğa. iki arkadaşın burnu kırıldı, buna karşılık çıkan arbedede iki arkadaşımız da iki polisin burnunu kırdı. ne zaman ki onların da burnu kırıldı, bizler de karşılık vermeye başladık, o zaman insanlıklarını hatırlayıp "tamam arkadaşlar, herkes sakin olsun" demeye başladılar. ardından bir gece "misafir" edildiğimiz emniyet müdürlüğünde de dayak yemeden, küfür yemeden gözaltı süremizi doldurduk. o sırada oraya gelen fahişelerin, mültecilerin, hırsızların falan yediği dayağı anlatamam.
sözün özü şu ki; 50 polis senin bütün taraftarını dövüyor, sen taraftar lideri bir grup olarak herkesten önce kaçıyorsun. liderlik öyle basit bir iş değildir. edemiyorsan yapmayacaksın.
tanım: temel amaçları korkutup sindirmek olan korkaklar topluluğudur.
sözün özü şu ki; 50 polis senin bütün taraftarını dövüyor, sen taraftar lideri bir grup olarak herkesten önce kaçıyorsun. liderlik öyle basit bir iş değildir. edemiyorsan yapmayacaksın.
tanım: temel amaçları korkutup sindirmek olan korkaklar topluluğudur.