109
sezon başı ne güzel başlamıştı oysa. bir tarafta tüpçü'nün, guti'li, karizma'lı ,başında şuster olan uzay takımı. bir tarafta seramikçi'nin, koskoca reykart'lı, misimoviç, cana takviyeli büyük galatasaray'ı. ve bu iki takım adı derbi olan, bitime 4 maç kala oynanan maça çıkıyorlar. fenerbahçeli olanların bile ilgilenmediği bir derbi işte. derbiyi oynayan bizim takım, iki hocası kovulmuş, sonrasında hoca diye bir çapulcuya emanet edilmiş, başkanı derdest olmuş bir enkaz olarak inönü'ye çıkmış.
kale sırayla, bu sefer golü gelmiş olan kaleci, saçı tokalı, olanca sakin ve soğukkanlılığıyla geviş getiren aykut. serkan, zan, servet, çağlar savunması bugün bank asya liginde sıradan bir takımın savunması bile değil. bu savunmayla erkekse barcelona oynasın görelim. bülent hocam daha ne yapsın. yabancılar kapacağına varsın bizimkiler bölüşsün parsayı. ben olsam ben de onları oynatırım. pino'dan, cana'dan, insua'dan bana ne fayda var. yarın ihtiyarladığımda servet'in kapısını çalsa yardım etmez mi? eder, gökhan'da, serkan'da bu 45 senelik çömez abilerini açıkta bırakmazlar.
hepiniz bilirsiniz, mustafa sarp'ın düşmanıyım. ama hakkını vermem lazım, bu maçta seyrettiğim en iyi oyununu oynadı. kendisi futbolcu olmadığından, 2 senede ilk defa benim gözüme ancak kötü bir futbolcu olarak görünebildi. artık mustafa sarp'ın arkasındayım. oynatmazlar ya, oynatırlarsa son 3 maçını doya doya oynasın, benden helal olsun.
biri var ki yazık oldu. ayhan akman, o şampiyon olduğumuz sivas maçından sonraki en büyük futbolunu oynadı. benim babam komadaydı, gün sayıyorduk evde, birden dirildi bir günü çok sıhhatli geçirmişti. acaba ayhan'ınki de böyle bir diriliş maçı mı? babam ertesi gün öldü. golü yiyene kadar, hayranlıkla izledim kendisini, ama çok geç artık eski kaptan. bir önceki paragrafı işgal eden yaratık olmasaydı, inan ömrünü en az 2 sene daha uzatırdın bu takımda.
baros'u görür gibi oldum ben en uçta. futbolcudan çok sıçana benziyordu. 3 maç sonra olmayacak adam, topu ayağına sürmedi. ofsayt ve sarı kart krallığı bu kadar az oynamasına rağmen onun. oynayamayınca da pislik yüzü ortaya çıkıyor.
arda'ya acıyorum bu takımda. keşke iyileşmeseydi, şu takımda, içler acısı durumda insan nasıl top oynayabilir?
aslına bakarsak yüz yılın en kötü kadrosu, beklemediğim kadar iyi futbol oynadı. bir ara 10-15 pasa çıktılar. gol de bas bas bağırıyor ben geliyorum önlem alın diye. 2 defa gök tanrı yardım etti. baştan söyledik ya, takımın, hocası yok, başkanı yok, gelecek korkusu hakim, futbolcular kötü, eller ayaklar felç geçiriyor. bereket beşiktaş bizden bile kötü. mucize 2-0 olunca topa basıp, tabelayı korudular. bizim çapulcu, 2-0 yenik takıma hakan balta'yı sokuyor, hakan balta durumu 5 dakikada 2-2 ye getiremeyince de kovduğu, arkasından emirle geri aldığı pino'yu alıyor. tercüman marifetiyle taktiğini veriyor.'' hadi kolombiyalı pino, seni affettim git şu 5 dakikada beşiktaş'ın işini bitir'' sonrasını musa çözen gösterdi zaten.
bitmiş bir iş, sinmiş bir kulübe, çökmüş iki hoca, koskoca bir leş.
büyük galatasaray'ın son hali, ulu bir ölü.
ve bütün bu kepazeliği seyreden, yazan, zapta geçiren, bitik bir galatasaraylı,
kale sırayla, bu sefer golü gelmiş olan kaleci, saçı tokalı, olanca sakin ve soğukkanlılığıyla geviş getiren aykut. serkan, zan, servet, çağlar savunması bugün bank asya liginde sıradan bir takımın savunması bile değil. bu savunmayla erkekse barcelona oynasın görelim. bülent hocam daha ne yapsın. yabancılar kapacağına varsın bizimkiler bölüşsün parsayı. ben olsam ben de onları oynatırım. pino'dan, cana'dan, insua'dan bana ne fayda var. yarın ihtiyarladığımda servet'in kapısını çalsa yardım etmez mi? eder, gökhan'da, serkan'da bu 45 senelik çömez abilerini açıkta bırakmazlar.
hepiniz bilirsiniz, mustafa sarp'ın düşmanıyım. ama hakkını vermem lazım, bu maçta seyrettiğim en iyi oyununu oynadı. kendisi futbolcu olmadığından, 2 senede ilk defa benim gözüme ancak kötü bir futbolcu olarak görünebildi. artık mustafa sarp'ın arkasındayım. oynatmazlar ya, oynatırlarsa son 3 maçını doya doya oynasın, benden helal olsun.
biri var ki yazık oldu. ayhan akman, o şampiyon olduğumuz sivas maçından sonraki en büyük futbolunu oynadı. benim babam komadaydı, gün sayıyorduk evde, birden dirildi bir günü çok sıhhatli geçirmişti. acaba ayhan'ınki de böyle bir diriliş maçı mı? babam ertesi gün öldü. golü yiyene kadar, hayranlıkla izledim kendisini, ama çok geç artık eski kaptan. bir önceki paragrafı işgal eden yaratık olmasaydı, inan ömrünü en az 2 sene daha uzatırdın bu takımda.
baros'u görür gibi oldum ben en uçta. futbolcudan çok sıçana benziyordu. 3 maç sonra olmayacak adam, topu ayağına sürmedi. ofsayt ve sarı kart krallığı bu kadar az oynamasına rağmen onun. oynayamayınca da pislik yüzü ortaya çıkıyor.
arda'ya acıyorum bu takımda. keşke iyileşmeseydi, şu takımda, içler acısı durumda insan nasıl top oynayabilir?
aslına bakarsak yüz yılın en kötü kadrosu, beklemediğim kadar iyi futbol oynadı. bir ara 10-15 pasa çıktılar. gol de bas bas bağırıyor ben geliyorum önlem alın diye. 2 defa gök tanrı yardım etti. baştan söyledik ya, takımın, hocası yok, başkanı yok, gelecek korkusu hakim, futbolcular kötü, eller ayaklar felç geçiriyor. bereket beşiktaş bizden bile kötü. mucize 2-0 olunca topa basıp, tabelayı korudular. bizim çapulcu, 2-0 yenik takıma hakan balta'yı sokuyor, hakan balta durumu 5 dakikada 2-2 ye getiremeyince de kovduğu, arkasından emirle geri aldığı pino'yu alıyor. tercüman marifetiyle taktiğini veriyor.'' hadi kolombiyalı pino, seni affettim git şu 5 dakikada beşiktaş'ın işini bitir'' sonrasını musa çözen gösterdi zaten.
bitmiş bir iş, sinmiş bir kulübe, çökmüş iki hoca, koskoca bir leş.
büyük galatasaray'ın son hali, ulu bir ölü.
ve bütün bu kepazeliği seyreden, yazan, zapta geçiren, bitik bir galatasaraylı,