3
bu sene hiç fener maçı izlememiştim. bizim maçlarda da fenerbahçe'ye bakmam bile. aslında dünkü buca maçını da izlemiyordum. usulen televizyona bakıyor, bir taraftan da başka şeylerle meşgul oluyordum. izlemeye gerek bir şey yoktu çünkü. olay yeri tertemizdi. polis bünyamin gezer yönetiyordu operasyonu. bir önceki hafta bitime 5 saniye kala gelen 3 puan, ve kanka bülent uygun'un eskişehirspor'unun trabzon'a taktığı çelmeyle yüksek moral egemen olmuştu izmir'e.
rakip bucaspor, haftalar öncesinden dönüş biletini cebine koymuş, her ihtimale karşı hafta içinde futbolcuların kafaları karıştırılmış şekilde olay yerine getirilmişti. aziz yıldırım'ın işbirlikçileri tüpçü ile seramikçi, takımlarını çoktan uzaklaştırmıştı olay mahallinden. geçen sene bir imalat hatasına kurban giden ligimizin master takımının bu kez işi her hangi bir kazaya kurban verilmeden halledilmeliydi. galatasaray'a ve beşiktaş'a yapılan, yapılmak istenen zulüm elbet bu kadar değildi. 3. 4. olsalar yeterdi fenerbahçe için, ne var ki narkozu gereğinden fazla vermişler lig bitti hala uyanamamışlardı.
dedik ya, mahal temizdi bu sene fener için. geçen yılın şampiyonu, aldığı mucize abdestle artık bir 100 sene namaz kılabilirdi. galatasaray- beşiktaş erken derdest edilmişti, kayserispor, gaziantepspor cüret bile edemezdi. ne var ki bu kez, yıllardır uyuyan karadeniz fırtınası uyanmış, yıllar sonra tekere çomak sokuyor, efeleniyor, fenerbahçe cumhuriyetine sataşıyordu, ilk yarıyı 9 puan farkla önde kapatıyordu. olsun du, hamsiyi leş kuşları yesin di. kalan son pürüz nasıl olsa bertaraf edilirdi bir şekilde.
haftalar geçiyor, bir türlü sistem sonuca ulaşamıyordu. bu sefer iş son maça kesin bırakılmamalıydı. polis bünyamin ligin en kolay olması gereken maçında olay yerine gönderilip, eski sabıkasının temizlenmesi sağlanıyordu. yani nasıl olsa fenerbahçe rahat kazanacaktı, bari bir kaç pozisyonda fenerbahçe aleyhine kıyım yaptırılsın, üzerine yapışmış pislikten biraz arınsındı.
maç tam bu anlattığım kurgu içersinde geçiyordu. o da ne bucaspor can havliyle bir gol attı. o dakikadan sonra bütün dikkatimle ilk defa bir fener maçını izledim. lig tv spikerlerini dinledim mecburen. aziz yıldırım anlatsa maçı, bu kadar taraf tutarak anlatmazdı. polis bünyamin'in keyfi yerindeydi. nasıl olsa fener maçı kazanacaktı, fener takılır diye medet bekleyenler varsın biraz keyiflensindi.
şaka maka derken maç 3-1 oldu. biz o anda fener'in maçı 6-3 kazanacağını belgeleyen yorumu attık taraftar sitelerinden birine ,sonsuzluğa doğru. aslında inanın 5-3 yazacaktım ama elim 6 ya gitmiş, sonra da değiştirmeye üşenmiştim. spikerlerin dilleri felç geçirmiş, konuşamıyorlardı. aykut'un mutlak bir şeyler yapması gerektiğini söyledi biri, panik halindeydiler, suçlu onlarınmıydı neydi? bünyamin polis, parmak izlerini silmeye başlamıştı. durduk yere serbest vuruş vermeye başladı. bir penaltı verdi, yoruma açıktı, yani 100 hakeme sorsan en az 70'i penaltı çalmam derdi. eğer bir pozisyon yoruma açıksa kim tarafına yorum yapılması gerektiğini en iyi polis bünyamin bilirdi. tereddütsüz fener lehine benim oyum dedi.
o dakikalarda hakemin hemen yanındaki emre futbol dışı pisliklerini kusuyordu elbet. hakem kör ve sağır olmayı tercih ediyordu. emre bir sezonda en fazla 4 gol attığını müjdelemişti spikerler bir ara. daha önce bilmeyenler için inter'de de 4 attığını söylediler. 1999-2000 yıllarında 5 gol atmış diye düzelttiler akılları sıra ama hangi takımda attığını söyleyemezler, dillerini eşek arısı sokardı.
gökhan gönül'e ortalık sakinken verilen sarı kart, kritik hale gelmişti. daha maç kopartılamıştı çünkü. polis'in gözü önünde gökhan topu öfkeyle yere vurdu, bir topu da bilerek elle kesmişti. ikinci sarı kartı göstermesi bünyamin'in sonu olabilirdi. hem bu maç tehlikeye girecek, hemde bir sonraki maç iskender alın'ın, ibrahim akın'ın yolları açık olacaktı. değermiydi canım, alt tarafı bir sarı kart için bokludere'nin kurbağalarını ürkütmeye.
aziz yıldırım'a anlı şanlı şampiyonluk kutlamaları yapması için ligin son maçında stadyumda olacak kadar ceza verdiler. hem bu süre içinde kendisi görünüp, tepki almayacak hem de ceza yumuşak geçişle örtbas edilerek geçiştirilecek 1 taşla bir kaç kuş birden vurulacaktı. şebekenin bu kez işi şeytanlara bırakmaya hiç niyeti yoktu.
eğrisi doğrusuna gelmiş galatasaray'ımız bu soytarılığın dışında kalmıştı bu sene. doya doya kutlasınlar, ben böyle şampiyon olacaksam değil 14 , 24 sene bile beklemeye razıyım. ey futbolun oligarkları, majör takımınız için şampiyonluk yolunda her yol mübahtır, onlar sizin bu kıyaklarınızla gelen şampiyonlukta 40 gün 40 gece biz kazandık diye eğlenirler, bırakın onları kendi hallerine artık. kadıköy'e bayraklar asılmaya başladı zaten. siz bu olmayan vicdanınızla, tay burak'ın takımına, karadeniz'in deli dalgalarına, kazım koyuncu'ya, nihat genç'e nasıl hesap vereceksiniz? onu düşünmeye başlayın artık.
sırça köşklerde, kristal palaslarda oturuyorsunuz, karadeniz'linin gecekondusuna taş attınız, başınıza büyük bela aldınız.
rakip bucaspor, haftalar öncesinden dönüş biletini cebine koymuş, her ihtimale karşı hafta içinde futbolcuların kafaları karıştırılmış şekilde olay yerine getirilmişti. aziz yıldırım'ın işbirlikçileri tüpçü ile seramikçi, takımlarını çoktan uzaklaştırmıştı olay mahallinden. geçen sene bir imalat hatasına kurban giden ligimizin master takımının bu kez işi her hangi bir kazaya kurban verilmeden halledilmeliydi. galatasaray'a ve beşiktaş'a yapılan, yapılmak istenen zulüm elbet bu kadar değildi. 3. 4. olsalar yeterdi fenerbahçe için, ne var ki narkozu gereğinden fazla vermişler lig bitti hala uyanamamışlardı.
dedik ya, mahal temizdi bu sene fener için. geçen yılın şampiyonu, aldığı mucize abdestle artık bir 100 sene namaz kılabilirdi. galatasaray- beşiktaş erken derdest edilmişti, kayserispor, gaziantepspor cüret bile edemezdi. ne var ki bu kez, yıllardır uyuyan karadeniz fırtınası uyanmış, yıllar sonra tekere çomak sokuyor, efeleniyor, fenerbahçe cumhuriyetine sataşıyordu, ilk yarıyı 9 puan farkla önde kapatıyordu. olsun du, hamsiyi leş kuşları yesin di. kalan son pürüz nasıl olsa bertaraf edilirdi bir şekilde.
haftalar geçiyor, bir türlü sistem sonuca ulaşamıyordu. bu sefer iş son maça kesin bırakılmamalıydı. polis bünyamin ligin en kolay olması gereken maçında olay yerine gönderilip, eski sabıkasının temizlenmesi sağlanıyordu. yani nasıl olsa fenerbahçe rahat kazanacaktı, bari bir kaç pozisyonda fenerbahçe aleyhine kıyım yaptırılsın, üzerine yapışmış pislikten biraz arınsındı.
maç tam bu anlattığım kurgu içersinde geçiyordu. o da ne bucaspor can havliyle bir gol attı. o dakikadan sonra bütün dikkatimle ilk defa bir fener maçını izledim. lig tv spikerlerini dinledim mecburen. aziz yıldırım anlatsa maçı, bu kadar taraf tutarak anlatmazdı. polis bünyamin'in keyfi yerindeydi. nasıl olsa fener maçı kazanacaktı, fener takılır diye medet bekleyenler varsın biraz keyiflensindi.
şaka maka derken maç 3-1 oldu. biz o anda fener'in maçı 6-3 kazanacağını belgeleyen yorumu attık taraftar sitelerinden birine ,sonsuzluğa doğru. aslında inanın 5-3 yazacaktım ama elim 6 ya gitmiş, sonra da değiştirmeye üşenmiştim. spikerlerin dilleri felç geçirmiş, konuşamıyorlardı. aykut'un mutlak bir şeyler yapması gerektiğini söyledi biri, panik halindeydiler, suçlu onlarınmıydı neydi? bünyamin polis, parmak izlerini silmeye başlamıştı. durduk yere serbest vuruş vermeye başladı. bir penaltı verdi, yoruma açıktı, yani 100 hakeme sorsan en az 70'i penaltı çalmam derdi. eğer bir pozisyon yoruma açıksa kim tarafına yorum yapılması gerektiğini en iyi polis bünyamin bilirdi. tereddütsüz fener lehine benim oyum dedi.
o dakikalarda hakemin hemen yanındaki emre futbol dışı pisliklerini kusuyordu elbet. hakem kör ve sağır olmayı tercih ediyordu. emre bir sezonda en fazla 4 gol attığını müjdelemişti spikerler bir ara. daha önce bilmeyenler için inter'de de 4 attığını söylediler. 1999-2000 yıllarında 5 gol atmış diye düzelttiler akılları sıra ama hangi takımda attığını söyleyemezler, dillerini eşek arısı sokardı.
gökhan gönül'e ortalık sakinken verilen sarı kart, kritik hale gelmişti. daha maç kopartılamıştı çünkü. polis'in gözü önünde gökhan topu öfkeyle yere vurdu, bir topu da bilerek elle kesmişti. ikinci sarı kartı göstermesi bünyamin'in sonu olabilirdi. hem bu maç tehlikeye girecek, hemde bir sonraki maç iskender alın'ın, ibrahim akın'ın yolları açık olacaktı. değermiydi canım, alt tarafı bir sarı kart için bokludere'nin kurbağalarını ürkütmeye.
aziz yıldırım'a anlı şanlı şampiyonluk kutlamaları yapması için ligin son maçında stadyumda olacak kadar ceza verdiler. hem bu süre içinde kendisi görünüp, tepki almayacak hem de ceza yumuşak geçişle örtbas edilerek geçiştirilecek 1 taşla bir kaç kuş birden vurulacaktı. şebekenin bu kez işi şeytanlara bırakmaya hiç niyeti yoktu.
eğrisi doğrusuna gelmiş galatasaray'ımız bu soytarılığın dışında kalmıştı bu sene. doya doya kutlasınlar, ben böyle şampiyon olacaksam değil 14 , 24 sene bile beklemeye razıyım. ey futbolun oligarkları, majör takımınız için şampiyonluk yolunda her yol mübahtır, onlar sizin bu kıyaklarınızla gelen şampiyonlukta 40 gün 40 gece biz kazandık diye eğlenirler, bırakın onları kendi hallerine artık. kadıköy'e bayraklar asılmaya başladı zaten. siz bu olmayan vicdanınızla, tay burak'ın takımına, karadeniz'in deli dalgalarına, kazım koyuncu'ya, nihat genç'e nasıl hesap vereceksiniz? onu düşünmeye başlayın artık.
sırça köşklerde, kristal palaslarda oturuyorsunuz, karadeniz'linin gecekondusuna taş attınız, başınıza büyük bela aldınız.