• 1546
    ilginç bir karaktere bürünmüş topluluktur. entrylere bakıyorum da -özellikle baros, kewell, balta, polat, vs. gibi kişilerle ilgili olanlara- ortak nokta da buluşma diye bir şey kalmamış. ya siyah ya beyaz, hiç gri yok. yani bir adamın ya sülalesine giydiriliyor ya da "kız olsam veririm" mertebesine yükseltiliyor. herkes istediğini düşünebilir ancak biz daha taraftar olarak bir bütünlük içerisinde değiliz ki sahadaki onbir adamın bütünlük sergileyip takım olmasını bekliyoruz. bir de aklıma şu geldi; biz en son ne zaman kaybettiğimiz bir maç sonrası takımı ıslıklamadan, yuhalamadan soyunma odasına gönderdik? tribüne çağırıp alkışlama, moral verme gibi bir şeyden bahsetmiyorum, biz de öyle bir şey yok. biz ancak şampiyon olunca "yönetim, futbolcu, taraftar,...", maç kaybedince de "en büyük taraftar, futbolcular sahtekar" demeyi biliyoruz. mağlubiyet sonrası hemen kendini aklama, futbolcuyu, antrenörü satmada üzerimize yok. hala adnan polat gidince, hagi'nin yerine ünlü bir teknik adam gelince, kadro değişince her şeyin düzeleceğini sananlar var. olsa olsa bir şampiyonluk kazanırsın, sonrası yine aynı. ne yazık ki taraftar kendi gücünün farkında değil. yarım saat istifa diye bağırdılar, skibbe kovuldu. rijkaard'a o kadar da gerekmedi. takım üzerinde çok büyük etkisi var ama hep olumsuzlukta kullanıyoruz. bir kere kaybedilen bir maçtan sonra homurdanmadan stadı terkedelim, teknik direktörü, futbolcuları alkışlayalım, bir kere ya, bir kere. sanki anasına sövünce adam defolup gidiyor takımdan ya da evrip geçirip süper bir futbolcuya dönüşüyor. hiç bir halt olduğu yok. tamam, diyelim başkan başkan değil, futbolcu desen florya'ya bekçi yapmazsın, antrenörün futbolculuğun mirası sayesinde burada ama senin yaptığın taraftarlıkta da biraz problem var, kusura bakma. takım iyiyken sokakta övünmesini biliyorsan, kötüyken de ilk taşı sen atma bari. neyse, zaten yeni sezon geliyor. yeni hoca, yeni futbolcular belki yeni yönetim. aynı terane yani...
App Store'dan indirin Google Play'den alın