3009
sene 2009, aylardan ağustos, eylül falan. takım tam kadro sahada. oynanan futbol müthiş, sakat yok, her maç 3-5 gol, estetik futbol. mustafa sarp bile virtiöz olmuş ortalarda dolanıyor. barış goller atıyor, arda asist manyağı olmuş, nonda gol krallığına gidiyor. kewell yeniden canlanmış, takımın adı konmuş: los galacticos.
derken sakatlıklar başlıyor, milan baros, arda, sabri, kewell, vs, vs. bir cenabetliktir bitmek bilmiyor. o zamana kadar rijkaard'a ibadet edenler yavaş yavaş "rijkaard hoca değil" demeye başlıyor, sanki sahaya girip ismini saydığım futbolcuları o doğradı. devre arası joao alves, lucas neill, dos santos. uefa kupası tam gaz devam, takımın gol umudu milan baros ayağını kırmış, nonda gönderilmiş, takım uzun zaman forvetsiz, tam forvet iyileşir defansın sağı yok, solu baltazar, ortası çökmüş, ilerici uçlar sakat, uefa kupası forvetsiz, medya saldırıya başlamış, ta o zamandan lig bitene kadar cenabetlikler devam ediyor. sonuç: rijkaard başarısız.
2010-2011 sezonu başlıyor, her gün bir yeni transfer asparagası, yöneticiler bekleyin diyor, o geldi bu geldi, adnan polat halledeceğiz diyor, rijkaard toplantıyı terkediyor, adnan sezgin az kaldı geliyor diyor, lig başlamış takım arızalı, transferde acele etmiyoruz diyor, uefa kupası maçları başlamış, en kısa zamanda transfer bitecek deniliyor, o sırada takımın elle tutulur en iyi yabancılarından keita satılıyor, mehmet topal ispanya yolcusu, yönetim daha iyileri gelecek diyor, takım uefa'dan eleniyor gele gele cana, pino geliyor. son bomba da misimoviç. ne bekledik neler geldi. misimoviç dışında takıma katkı sağlayacak transfer yapılmaması bir yana, takım avrupa kupalarında da saf dışı kaldı.
1,5 senedir takımı sabote eden bu kadar büyük bir yönetim zaafiyeti varken rijkaard'ı göndermek etik mi? adil mi? gerekli mi? doğru mu? başta adnan polat olmak üzere bu takımı bu hale getirenler otururken, bu rezalet ötesi kadro sahada iken, mourinho gelse ne olur?
tanım: kulüp tarihinin en beceriksiz yönetimi ile çalışan teknik direktörümüz.
derken sakatlıklar başlıyor, milan baros, arda, sabri, kewell, vs, vs. bir cenabetliktir bitmek bilmiyor. o zamana kadar rijkaard'a ibadet edenler yavaş yavaş "rijkaard hoca değil" demeye başlıyor, sanki sahaya girip ismini saydığım futbolcuları o doğradı. devre arası joao alves, lucas neill, dos santos. uefa kupası tam gaz devam, takımın gol umudu milan baros ayağını kırmış, nonda gönderilmiş, takım uzun zaman forvetsiz, tam forvet iyileşir defansın sağı yok, solu baltazar, ortası çökmüş, ilerici uçlar sakat, uefa kupası forvetsiz, medya saldırıya başlamış, ta o zamandan lig bitene kadar cenabetlikler devam ediyor. sonuç: rijkaard başarısız.
2010-2011 sezonu başlıyor, her gün bir yeni transfer asparagası, yöneticiler bekleyin diyor, o geldi bu geldi, adnan polat halledeceğiz diyor, rijkaard toplantıyı terkediyor, adnan sezgin az kaldı geliyor diyor, lig başlamış takım arızalı, transferde acele etmiyoruz diyor, uefa kupası maçları başlamış, en kısa zamanda transfer bitecek deniliyor, o sırada takımın elle tutulur en iyi yabancılarından keita satılıyor, mehmet topal ispanya yolcusu, yönetim daha iyileri gelecek diyor, takım uefa'dan eleniyor gele gele cana, pino geliyor. son bomba da misimoviç. ne bekledik neler geldi. misimoviç dışında takıma katkı sağlayacak transfer yapılmaması bir yana, takım avrupa kupalarında da saf dışı kaldı.
1,5 senedir takımı sabote eden bu kadar büyük bir yönetim zaafiyeti varken rijkaard'ı göndermek etik mi? adil mi? gerekli mi? doğru mu? başta adnan polat olmak üzere bu takımı bu hale getirenler otururken, bu rezalet ötesi kadro sahada iken, mourinho gelse ne olur?
tanım: kulüp tarihinin en beceriksiz yönetimi ile çalışan teknik direktörümüz.