2644
okuyacak bir şeylerin olmamasının sebebi bu aralar durgun geçen lig de olabilir aslında ama her şey 2 ay önce başladı...
sözlük bu kadar içeriksiz ve özellikle de niteliksiz kalıyorsa bunun sebebi bu sezon deplasmanda oynadığımız karpaty lyiv maçı ve bu maç sonrası bir takım yazarların göstermiş olduğu tavırlar. söz konusu karpaty maçından sonraki 1 ay çok gergin geçti. can sıkıcı ve kasvetli bir ortam ve galatasaray'ın gelecek kaygısı hakimdi yazarların çoğuna. hemen akabinde de açılan bir başlığın foruma dönüştürülmesi ve aynı anda 10-15 yazarın ceza alması can sıktı. zaten karpaty maçından dolayı ceza alan 12 tane yazar mevcuttu. 3 ayrı nickle aynı anda yazan adamlar bile tespit edildi.* ve gönderildi. 2 ay içinde 1302 olan yazar sayısı artarak ve azalarak 1344 oldu. şu anda da 1341 sanırım. bir sirkülasyon söz konusu yani. deneme-yanılma işlemleri desem o da değil. gidenler eski çünkü. sonradan saçmalayanlar. yapacak bir şey yok.
bana sorarsanız ben de captano gibi; ''şimdi burada olsa da yesek'' tarzı entrylerden dolayı öğürmeye başladım. istifra edeceğim ama istifa etmeyeceğim çünkü bunu biz her beraber düzeltemezsek hiçbir şekilde düzelmez. kural koysan da düzelmez. en iyi çözüm yolu zannımca diyolog ile hale-yola koymaktır.
şahsen ben bundan sonra ''yazılmasa da olur'' entrylerin sahiplerini tek tek uyarmayı planlıyorum. çünkü bu konunun bir çözüme ulaşması gerek ve adminlerden gerekli direktifler gelene dek ben bir şeyler yapmalıyım diye hesap ediyorum. muhbirlerden en çok entry ihbar edenleri takip ettim ve muhbirler bile kendi aralarında ayrılıyor.
içeriğe göre entry silen ve yazım şekline göre entry silen olmak üzere 2 çeşit entry ihbar eden muhbirler var. bundan sonra içeriğe göre entry ihbar eden 4 muhbirin ihbarlarını diğerlerine göre daha sık değerlendireceğim. ve sık sık da uyaracağım. gerekirse ben de örnekler ile ifşa ederim fakat bunun tartışmaları alevlendireceğini ve ifşa edilen yazarların bel altı vuracağını da adım gibi biliyorum. hemen burada silinmiş entrylerden örnekler bile verebiliriz. toka başlığının altında 15 sayfa entry var ama silinmişlerle 19 sayfa ediyor. çoğu da tartışmadan uzak ve uyarı amaçlı gönderdiğimiz mesaj ya da entrylere cevap niteliğinde. sanki biz herkesten iyi biliyormuşuz gibi bir tavır takındık. biz sadece bir şeyleri iyileştirmek istiyoruz. burada bitmiş olan yorum-ayar-mavra içerikli entryler twitter'da devam ediyor ve gayet de eğleniyoruz. bayan denmez kadın de buraya adam akıllı entry girmeyeli ve tespit yapmayalı bir hayli olmuş ama her gün twitter'da tespitin kralını yapıyor. neden? demek ki herkeste bir soğuma mevcut. herkes üşüyor mu reyiz? insanlar bloglarda haldır haldır yardırıyorlar misal; jupp peki neden? burada adam akıllı tepki verme mekanizması yok. aslında var. bir entry yazıldıktan sonra ters fikirde bir entry girmek istiyorum altına ama herkes forum tarzı sitelerden etkilenerek patır patır 2 dakika içinde içi boş aşağılayıcı entryler giriyor ve ben düşünüp cevap yazana kadar o entry sahibi kaçıyor. canı da sıkılıyor tabiki. bir diğer açıklanması gereken konu da ''küfür''...
bence hiç olmamalı. hakaret de aynı şekilde. erman toroğlu arda'nın seks hayatına karışınca ana-avrat küfrediyor isek, selçuk'un kız arkadaşıyla dalga geçmemeliyiz. bu sadece örnek. ne kadar ayıptı o entryler hiç farkettiniz mi? selçuk'un kız arkadaşına ''o...u'' iması yapıldı. yazık-günah be. bu mu galatasaray taraftarı profili? size yapılınca da kuyruğuna basılmış kedi gibi bağırıyorsunuz. yapmayın sizin de başınıza gelmesin di mi? etme bulma dünyası olmasın.
bugün nişantaşı'ndan yola çıktım, taksim civarındayım, tarlabaşı'nda. iki tane kalıplı ve iyi giyimli beyefendi yürürken bir tane galatasaray atkılı çapulcu omuz attı adamlara. çapulcuyu benzettiler orada ve üstünden jilet çıkardı savurmaya başladı. ben utandım şahsen. hepimiz viski kadehiyle ve purolarla gezelim demiyorum ama galatasaray arması üstümüzdeyken, galatasaraylı profili ile hareket ederken ve tanınırken kendimize dikkat edelim.
soralım büyüklerimize; fenerbahçe'nin yanlışlarıyla son 2-3 dönem dalga geçtiğimiz kadar, tarihimizde dalga geçmemişizdir. önemsememişizdir de. hedefimiz ve vizyonumuzdan mı saptık acaba? sanırım biraz öyle oldu. şu akıllı galatasaray taraftarı profilini üstümüze giyelim artık. yazılarımızı da öyle yazalım.
adminlerden direktif gelene dek, ben kendi adıma bir sistem geliştireceğim; içi boş ve yazılmasa da olur olan entryleri silmeden evvel sahibiyle konuşup düzelteceğim. karşılığında ters bir fikir beyan edilirse de kavgasız ve güzelce tartışılarak yol bulunmasını sağlayacağım. önemli şeyler bunlar. daha çok okuyun demiştik bir zaman, şimdi de daha çok yazın ama çok daha dikkatli yazın.
galatasaray'ın marka değeri artınca burası yerinde saymıyor. sözlük de talep edilir hale geliyor. galatasaray kazanınca biz de kazanmış sayılacağız. ama beraber hareket edersek tabi...
sözlük bu kadar içeriksiz ve özellikle de niteliksiz kalıyorsa bunun sebebi bu sezon deplasmanda oynadığımız karpaty lyiv maçı ve bu maç sonrası bir takım yazarların göstermiş olduğu tavırlar. söz konusu karpaty maçından sonraki 1 ay çok gergin geçti. can sıkıcı ve kasvetli bir ortam ve galatasaray'ın gelecek kaygısı hakimdi yazarların çoğuna. hemen akabinde de açılan bir başlığın foruma dönüştürülmesi ve aynı anda 10-15 yazarın ceza alması can sıktı. zaten karpaty maçından dolayı ceza alan 12 tane yazar mevcuttu. 3 ayrı nickle aynı anda yazan adamlar bile tespit edildi.* ve gönderildi. 2 ay içinde 1302 olan yazar sayısı artarak ve azalarak 1344 oldu. şu anda da 1341 sanırım. bir sirkülasyon söz konusu yani. deneme-yanılma işlemleri desem o da değil. gidenler eski çünkü. sonradan saçmalayanlar. yapacak bir şey yok.
bana sorarsanız ben de captano gibi; ''şimdi burada olsa da yesek'' tarzı entrylerden dolayı öğürmeye başladım. istifra edeceğim ama istifa etmeyeceğim çünkü bunu biz her beraber düzeltemezsek hiçbir şekilde düzelmez. kural koysan da düzelmez. en iyi çözüm yolu zannımca diyolog ile hale-yola koymaktır.
şahsen ben bundan sonra ''yazılmasa da olur'' entrylerin sahiplerini tek tek uyarmayı planlıyorum. çünkü bu konunun bir çözüme ulaşması gerek ve adminlerden gerekli direktifler gelene dek ben bir şeyler yapmalıyım diye hesap ediyorum. muhbirlerden en çok entry ihbar edenleri takip ettim ve muhbirler bile kendi aralarında ayrılıyor.
içeriğe göre entry silen ve yazım şekline göre entry silen olmak üzere 2 çeşit entry ihbar eden muhbirler var. bundan sonra içeriğe göre entry ihbar eden 4 muhbirin ihbarlarını diğerlerine göre daha sık değerlendireceğim. ve sık sık da uyaracağım. gerekirse ben de örnekler ile ifşa ederim fakat bunun tartışmaları alevlendireceğini ve ifşa edilen yazarların bel altı vuracağını da adım gibi biliyorum. hemen burada silinmiş entrylerden örnekler bile verebiliriz. toka başlığının altında 15 sayfa entry var ama silinmişlerle 19 sayfa ediyor. çoğu da tartışmadan uzak ve uyarı amaçlı gönderdiğimiz mesaj ya da entrylere cevap niteliğinde. sanki biz herkesten iyi biliyormuşuz gibi bir tavır takındık. biz sadece bir şeyleri iyileştirmek istiyoruz. burada bitmiş olan yorum-ayar-mavra içerikli entryler twitter'da devam ediyor ve gayet de eğleniyoruz. bayan denmez kadın de buraya adam akıllı entry girmeyeli ve tespit yapmayalı bir hayli olmuş ama her gün twitter'da tespitin kralını yapıyor. neden? demek ki herkeste bir soğuma mevcut. herkes üşüyor mu reyiz? insanlar bloglarda haldır haldır yardırıyorlar misal; jupp peki neden? burada adam akıllı tepki verme mekanizması yok. aslında var. bir entry yazıldıktan sonra ters fikirde bir entry girmek istiyorum altına ama herkes forum tarzı sitelerden etkilenerek patır patır 2 dakika içinde içi boş aşağılayıcı entryler giriyor ve ben düşünüp cevap yazana kadar o entry sahibi kaçıyor. canı da sıkılıyor tabiki. bir diğer açıklanması gereken konu da ''küfür''...
bence hiç olmamalı. hakaret de aynı şekilde. erman toroğlu arda'nın seks hayatına karışınca ana-avrat küfrediyor isek, selçuk'un kız arkadaşıyla dalga geçmemeliyiz. bu sadece örnek. ne kadar ayıptı o entryler hiç farkettiniz mi? selçuk'un kız arkadaşına ''o...u'' iması yapıldı. yazık-günah be. bu mu galatasaray taraftarı profili? size yapılınca da kuyruğuna basılmış kedi gibi bağırıyorsunuz. yapmayın sizin de başınıza gelmesin di mi? etme bulma dünyası olmasın.
bugün nişantaşı'ndan yola çıktım, taksim civarındayım, tarlabaşı'nda. iki tane kalıplı ve iyi giyimli beyefendi yürürken bir tane galatasaray atkılı çapulcu omuz attı adamlara. çapulcuyu benzettiler orada ve üstünden jilet çıkardı savurmaya başladı. ben utandım şahsen. hepimiz viski kadehiyle ve purolarla gezelim demiyorum ama galatasaray arması üstümüzdeyken, galatasaraylı profili ile hareket ederken ve tanınırken kendimize dikkat edelim.
soralım büyüklerimize; fenerbahçe'nin yanlışlarıyla son 2-3 dönem dalga geçtiğimiz kadar, tarihimizde dalga geçmemişizdir. önemsememişizdir de. hedefimiz ve vizyonumuzdan mı saptık acaba? sanırım biraz öyle oldu. şu akıllı galatasaray taraftarı profilini üstümüze giyelim artık. yazılarımızı da öyle yazalım.
adminlerden direktif gelene dek, ben kendi adıma bir sistem geliştireceğim; içi boş ve yazılmasa da olur olan entryleri silmeden evvel sahibiyle konuşup düzelteceğim. karşılığında ters bir fikir beyan edilirse de kavgasız ve güzelce tartışılarak yol bulunmasını sağlayacağım. önemli şeyler bunlar. daha çok okuyun demiştik bir zaman, şimdi de daha çok yazın ama çok daha dikkatli yazın.
galatasaray'ın marka değeri artınca burası yerinde saymıyor. sözlük de talep edilir hale geliyor. galatasaray kazanınca biz de kazanmış sayılacağız. ama beraber hareket edersek tabi...