2998
takımımızın attığı her golde ya da girdiği her pozisyonda bir şekilde atağın içinde olan futbolcumuzdur. ya arkadaş arda olmadan doğru dürüst pozisyona bile giremiyoruz ve bu yıllardır bu şekilde devam ediyor. nedense adam ne yaparsa yapsın birilerine yaranamıyor. tamam algıda seçicilik var ama nereye kadar.
29 ağustos 2010 eskişehirspor galatasaray maçı özelinde değerlendirirsek ilk golümüzde herhangi bir neden sonuç ilişkisinden bahsetmek mümkün değil. ivesa hediyeyi verdi, kralımız da eyvallah dedi. maçta daha sonra bulduğumuz ilk pozisyonda arda sag kanattan çizgiye indi, topu içeriye doğru çekip sol ayağıyla (bence kaptanın en zayıf noktası sol ayağının efektif kullanamaması) adrese teslim bir orta/pas yaptı. baros etkili bir şekilde vuramadı, sarp da tamamlamak için geç kaldı.
arda daha sonra doğru yerde durup doğru koşuyu yaparak belki de maçın en net pozisyonuna girdi. vasat bir vuruşla topu kaleciye nişanladı.
62. dakikada ise sarp'a en klişe futbol terimlerinden biriyle akıl dolu bir pas verdi. bir çok kişinin aksine ben sarp'ın pasını beğenmedim fakat arda bir şekilde topa yetişti ve eline yüzüne bulaştırmadan sade bir doknuşla son vuruşu yaptı. bu dakikada allah yüzümüze güldü ve volkan kıyağını yaptı.
son golümüzde ise baros'la birlikte garip bir pes golü hazırladılar ki burada da allah servet'in yüzüne güldü ve çok ihtiyacı olan bir golü atmasını sağladı.
dün aksam mücadele anlamında kırılganlıktan kurtulmamız sevindirici olsa da takımda hala ciddi bir kısırlık var. bu yoksunluktan sıyrıldığımız her pozisyonda ise ne hikmetse arda'nın adı var. bununla birlikte arda'nın ofansif anlamda kendi vasatının altında kaldığını da söyleyebiliriz. zaten büyük oyuncuları büyük yapan biraz da kötü günlerindeki performansıdır.
29 ağustos 2010 eskişehirspor galatasaray maçı özelinde değerlendirirsek ilk golümüzde herhangi bir neden sonuç ilişkisinden bahsetmek mümkün değil. ivesa hediyeyi verdi, kralımız da eyvallah dedi. maçta daha sonra bulduğumuz ilk pozisyonda arda sag kanattan çizgiye indi, topu içeriye doğru çekip sol ayağıyla (bence kaptanın en zayıf noktası sol ayağının efektif kullanamaması) adrese teslim bir orta/pas yaptı. baros etkili bir şekilde vuramadı, sarp da tamamlamak için geç kaldı.
arda daha sonra doğru yerde durup doğru koşuyu yaparak belki de maçın en net pozisyonuna girdi. vasat bir vuruşla topu kaleciye nişanladı.
62. dakikada ise sarp'a en klişe futbol terimlerinden biriyle akıl dolu bir pas verdi. bir çok kişinin aksine ben sarp'ın pasını beğenmedim fakat arda bir şekilde topa yetişti ve eline yüzüne bulaştırmadan sade bir doknuşla son vuruşu yaptı. bu dakikada allah yüzümüze güldü ve volkan kıyağını yaptı.
son golümüzde ise baros'la birlikte garip bir pes golü hazırladılar ki burada da allah servet'in yüzüne güldü ve çok ihtiyacı olan bir golü atmasını sağladı.
dün aksam mücadele anlamında kırılganlıktan kurtulmamız sevindirici olsa da takımda hala ciddi bir kısırlık var. bu yoksunluktan sıyrıldığımız her pozisyonda ise ne hikmetse arda'nın adı var. bununla birlikte arda'nın ofansif anlamda kendi vasatının altında kaldığını da söyleyebiliriz. zaten büyük oyuncuları büyük yapan biraz da kötü günlerindeki performansıdır.