• 903
    takımın geldiği noktadan yönetim, oyuncular ve teknik heyet kadar sorumlu olmayan topluluktur.

    evet eski taraftar gibi değildir. daha koşulludur, seçicidir, olumlu ya da olumsuz olduğuna bakmadan yönlendiricidir.

    ancak unutulmaması gereken bir şey vardır. taraftar taraftarlık için para almaz, hayatını burdan kazanmaz. aynı zamanda taraftar için onbinler marşlar söylemez, kendisine şarkılar yazmaz, milyonlarca hayranı da olmaz. %99.9'u lüks hayat yaşamamaktadır.

    ancak gönül bağı vardır, fedakardır. bir çoğu borç alır gider maçlara, bir kısmı yemeğinden artırır. kimisi tüm gün inançları uğruna aç kaldıktan sonra bir gofretle açar orucunu. yine üstüne basa basa söylüyorum para için değil, sevgisi uğruna gider o maça.

    şartlar böyleyken sahadaki oyuncuların tribündekilere ** karşı sorumlulukları, tribündekilerin sahadakilere olan sorumluluktan çok ama çok daha fazladır. çünkü sahadakiler profesyoneldir. örneğini çok gördüğümüz gibi ertesi sene başka takıma gittiğinde ''ben zaten hede hödö sporu tutuyordum'' diyebilmektedir. ancak taraftar yine öyle değildir. kendini bildiği günden beri sevdalıdır. onun için bağırmak, kimi zaman da tribünlere dolu gözlerle bakmaktır. hep sevmektir.

    tribünler sevgi verdikten sonra oyuncuların oynaması diye bir şey yoktur. taraftar formayı sever, haliyle formanın hakkını vereni sever. formanın içindeki adam önce o formaya, sonra da sevgiye layık olacak.

    harry kewell, milan baros örnekleri verilip duruyor. bu oyuncuları iyi oynatan tribün müdür? taraftar mıdır? biz onları çok sevdik diye mi bu kadar mücadele ediyor bu adamlar? yoksa onların bu mücadelesi mi karşılığını buluyor?

    bok gibi oynadığı maçta ömer çatkıç'a kafa attı diye inlemedi mi o tribünler ''lincoln lincoln'' diye. neden bağırdık? çünkü ömerin tribünlere karşı yaptığı hareketi sindiremediği, bizleri koruduğunu düşündük. bu taraftarın oyuncuyu değil, oyuncunun taraftarı canlandırdığını anlatmak için bir örnekti sadece.

    bugün galatasaray taraftarı takımını, oyuncularını ıslıklıyor. ve bunun için kendi içinden en büyük tepkiyi görüyor. ıslıklamayı, yuhalamayı asla destekleyen birisi değilim. ama yukarıda saydığım şartlardaki insanlar, yine yukarıda saydığım şartlara sahip sahadaki insanlardan aynı inancı ve sevgiyi bekliyorlar.

    hayatlarını son derece iyi şartlarda sürdüren oyuncular her maç öncesi taraftarda destek isteyince bu çok normal de, taraftarları onlardan bir şeyler görmek isteyince mi ayıp?

    tepkinin dozajını, şeklini tartışırım. ama tepki koymayı bile karşılıksız sevenlere çok görenlerle bir şey tartışmam, çünkü belli ki bambaşka yerlerdeyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın