441
galatasaray'ın lige havlu attığı nisan 2010 tarihinden bu yana 2 adet orta saha alması gerektiği bırakın galatasaray'lıları ülkenin bütün spor kamuoyu tarafından söylenmesine rağmen hala bunu yerine getirmeyen yönetimdir. neyi bekliyorsunuz, olay ne ? bir allahın kulu da çıkıp açıklasın bunu.
gs bonus, gs bonus kart, stadyum , gs bilyoner herşeye eyvallah. eyvallah da, bizim aziz yıldırım'ı 10 senedir tiye almıyor muyuz, inşaat şirketi , holding yaptı spor kulubunu diye. galatasaray spor kulubunu önceliği sportif başarı değil midir ? ha yaparsın transferini, kapatırsın her açığını da başarı gelmez, derim ki yaptık olmadı sağlık olsun. 4.5 ay, koskoca 4.5 ay yahu.
adnan polat geldiğinde nasıl da sevinmiştim kurtulduk diye rahmetliden. kalli'nin gidişi yönetime bağlanmaz orası doğru ama sonra olanlara bir bakalım.
2008-2009 sezonu için alman skibbe'yi göreve getiriyorsun. daha 6. hafta alınan kötü sonuçlardan ötürü adama sormadan bütün yardımcılarının görevine son veriliyor. yanına istemediği adamlar getiriliyor. ligin ikinci yarısının başında avrupa'da gümbür gümbür giderken kocaeli'nden yenilen 5 gol sonucu görevine son veriliyor. kriter ne ? kocaeli'ne yenilmek. milan baros penaltıyı atsa ve galatasaray maçı kazansa görevine son verilecek miydi ? hayır. bu baştan başa bir hata. o maçta sakatlıklardan dolayı mehmet topal'ın stoper , mehmet güven'in ön libero oynadığı bir maç. 6 aylık emekleri sildin attın.
onun görevine son verildikten sonra süre kazanmak ve tepkiyi azaltmak adına galatasaray efsanesini kullanıyorsun. kadıköy'de avrupa finali oynamaya bu kadar yaklaşmışken zaten elinde tek kalan stoperin fernando meira'yı para için satıyorsun. sene sonu da enkaz devralan adamı gönderiyorsun. madem bir sene daha şans vermeyeceksin niye getirdin ? madem göndereceksin niye kullanıyorsun ? hagi'yi , fatih terim'i kullanan canaydın'dan ne farkın kaldı ?
ondan sonra frank rijkaard geliyor göreve. devrim sesleri geliyor doğal olarak , transfer dönemi de fırtına gibi. ileride kewell arda baros'un yanına keita ve elano'yu getiriyorsun. ilerisi süper. takıma genel çerçeveden bir bakıyorsun , hoppala. altı kaval üstü şişhane. orta sahada sakat linderoth , ayhan ve topal'ın yanına sadece sarp geliyor. defans desen emre güngör ve uğur uçar bitmiş , elindekilere sadece gökhan zan'ı ekliyorsun. kaleyi anlatmaya gerek yok. herkes bas bas bağırıyor stoper diye , yönetim görmüyor, rijkaard görmüyor. 4 attığımız maçta 3 yiyoruz. ileriye zeval gelmesin diyoruz. derken baros ve kewell uzun süreli sakatlanıyor devre arasında. kewell'ı takımda tutuyorsun , shabani nonda gidiyor. ben olsam ben de nonda'yı gönderirdim. ama gelen adama bir bakıyorsun jo alves. futbolculuğuna kimse bir şey demez ama adam avrupa liginde oyanayamıyor. bu nasıl bir vizyon. atletico maçlarında keita , arda forvet oynuyor. yapamıyor tabii ki. eleniyoruz atletico'ya. bir de giovani ile neill geliyor devre arasında. neill baş tacı defansı topluyor ; giovani , arda ve keita varken tabii ki yedek. bomboş orta sahaya bir adam bile alınmıyor. derken seneyi nisan ayında kapatıyor galatasaray.
nisan'dan sonrasına yukarıda değindim. gelenler gidenler belli. trasnferde alınan futbolcuya izlemeden bir şey demem. pino başarılı trasnferdir değildir onu zaman gösterecek. sonuçta adam alınmış o mevkiiye. ama gözüken 4.5 aydır , gerçekte ise 2 yıldır bomboş olan orta sahaya iki adam lazımken bir tanesi bile alınmıyor. cana geliyor ama onun gelişi zaten giden topal'ın yerine. elde var 0.
bu sadece futbol için yazılabilecekler. basketbolda zafer kalaycıoğlu skandalı üzerine * , okan çevik'in yaptığı inanılmaz utanç. sorarım size disiplinin ve sistemin sağlandığı bir kulupte okan çevik bu haraketi yapabilir mi ? almanya'da oynana turnuva hakkında belli ki yönetimin haberi bile yok. yeni başlayan yapılanma çok iyi ama zor dönemde taşın altına elini sokan cem akdağ'a telefonla teşekkkür ediliyor. bunu cem hoca ile yüzyüze görüşen arkadaşım sayesinde öğrendiğimi belirteyim. tekerlekli basketbolda bir dilara endican olayı var. hanım efendi her ödül töreninde , her başarıda en önde lakin maçlara gelmiyor. takım sahipsiz , bu sene yapılan haraketler gösteriyor ki kapanma olayı çok uzak değil bu şube için. umarım yanlış öngörüyorumdur.
saha dışında ise federasyon ile inanılmaz laçka bir ilişki var. her yemekte yanyana oturuluyor ama maçlarda takım doğranıyor. en ufak ayrıntılarda bile hissediliyor ki federasyon galatasaray'ı yemeye hazır. aziz yıldırım mağlup olduğu bir maçtan sonra konuşuyor, fenerbahce 3 hafta üstüste hakem sayesinde kazanıyor. yanlış anlaşılmasın demiyorum ki hakemle kazanalım, benim istediğim sadece maçlarımızda adaletli bir yönetim gösterilsin , yenileceksek öyle yenilelim. geçen sene 5 puan öndeyken çıktığımız ve sezonun kırılma noktası olan eskişehirspor maçının hakemi gelsin aklınıza.
federasyon haricinde basın yayın organlarıyla da işlerimiz çok kötü. sana sktik sktuk muhabbeti yapan adamla yemek yiyorsun, her gün resmi siteden gazete yalanlıyorsun ama adamlar elini kolunu sallaya sallaya giriyor floryaya. rijkaard'ın tepesini attıracak sorularını soruyor gayet basın toplantılarında. çok şey istemiyorum , sadece biraz dirayet.
iyi dolmuşum biraz uzun oldu , özhan canaydın döneminde başlattığı kampanyadan sonra ben de çok istemiştim adnan polat'ın gelmesini. alem başkan görsün diye çok gezmişliğim vardır , çok severim adnan polat'ı , hala da seviyorum ama şu 2 yıllık dönemde yapılan işlere bakınca neresinden tutsam elimde kalıyor. şimdi rijkaard gider, lippi gelir. getirme konusunda yönetimin hiç bir problemi yok. ama getirmekten ziyade bu takımı yönetmek yöneticiliktir adı üzerinde.
yeni stadyumla birlikte umarım her alanda doğruları yanlışlarını geçecek bir yönetim sergiler adnan polat ve yönetimi. 2012 seçimlerine 1.5 sene kaldı. şu anki gidişat onlar ve galatasarayımız adına hiç iyi değil. onların başarısı bizim de başarımız olacak. bunu da onlardan çok biz istiyoruz.
gs bonus, gs bonus kart, stadyum , gs bilyoner herşeye eyvallah. eyvallah da, bizim aziz yıldırım'ı 10 senedir tiye almıyor muyuz, inşaat şirketi , holding yaptı spor kulubunu diye. galatasaray spor kulubunu önceliği sportif başarı değil midir ? ha yaparsın transferini, kapatırsın her açığını da başarı gelmez, derim ki yaptık olmadı sağlık olsun. 4.5 ay, koskoca 4.5 ay yahu.
adnan polat geldiğinde nasıl da sevinmiştim kurtulduk diye rahmetliden. kalli'nin gidişi yönetime bağlanmaz orası doğru ama sonra olanlara bir bakalım.
2008-2009 sezonu için alman skibbe'yi göreve getiriyorsun. daha 6. hafta alınan kötü sonuçlardan ötürü adama sormadan bütün yardımcılarının görevine son veriliyor. yanına istemediği adamlar getiriliyor. ligin ikinci yarısının başında avrupa'da gümbür gümbür giderken kocaeli'nden yenilen 5 gol sonucu görevine son veriliyor. kriter ne ? kocaeli'ne yenilmek. milan baros penaltıyı atsa ve galatasaray maçı kazansa görevine son verilecek miydi ? hayır. bu baştan başa bir hata. o maçta sakatlıklardan dolayı mehmet topal'ın stoper , mehmet güven'in ön libero oynadığı bir maç. 6 aylık emekleri sildin attın.
onun görevine son verildikten sonra süre kazanmak ve tepkiyi azaltmak adına galatasaray efsanesini kullanıyorsun. kadıköy'de avrupa finali oynamaya bu kadar yaklaşmışken zaten elinde tek kalan stoperin fernando meira'yı para için satıyorsun. sene sonu da enkaz devralan adamı gönderiyorsun. madem bir sene daha şans vermeyeceksin niye getirdin ? madem göndereceksin niye kullanıyorsun ? hagi'yi , fatih terim'i kullanan canaydın'dan ne farkın kaldı ?
ondan sonra frank rijkaard geliyor göreve. devrim sesleri geliyor doğal olarak , transfer dönemi de fırtına gibi. ileride kewell arda baros'un yanına keita ve elano'yu getiriyorsun. ilerisi süper. takıma genel çerçeveden bir bakıyorsun , hoppala. altı kaval üstü şişhane. orta sahada sakat linderoth , ayhan ve topal'ın yanına sadece sarp geliyor. defans desen emre güngör ve uğur uçar bitmiş , elindekilere sadece gökhan zan'ı ekliyorsun. kaleyi anlatmaya gerek yok. herkes bas bas bağırıyor stoper diye , yönetim görmüyor, rijkaard görmüyor. 4 attığımız maçta 3 yiyoruz. ileriye zeval gelmesin diyoruz. derken baros ve kewell uzun süreli sakatlanıyor devre arasında. kewell'ı takımda tutuyorsun , shabani nonda gidiyor. ben olsam ben de nonda'yı gönderirdim. ama gelen adama bir bakıyorsun jo alves. futbolculuğuna kimse bir şey demez ama adam avrupa liginde oyanayamıyor. bu nasıl bir vizyon. atletico maçlarında keita , arda forvet oynuyor. yapamıyor tabii ki. eleniyoruz atletico'ya. bir de giovani ile neill geliyor devre arasında. neill baş tacı defansı topluyor ; giovani , arda ve keita varken tabii ki yedek. bomboş orta sahaya bir adam bile alınmıyor. derken seneyi nisan ayında kapatıyor galatasaray.
nisan'dan sonrasına yukarıda değindim. gelenler gidenler belli. trasnferde alınan futbolcuya izlemeden bir şey demem. pino başarılı trasnferdir değildir onu zaman gösterecek. sonuçta adam alınmış o mevkiiye. ama gözüken 4.5 aydır , gerçekte ise 2 yıldır bomboş olan orta sahaya iki adam lazımken bir tanesi bile alınmıyor. cana geliyor ama onun gelişi zaten giden topal'ın yerine. elde var 0.
bu sadece futbol için yazılabilecekler. basketbolda zafer kalaycıoğlu skandalı üzerine * , okan çevik'in yaptığı inanılmaz utanç. sorarım size disiplinin ve sistemin sağlandığı bir kulupte okan çevik bu haraketi yapabilir mi ? almanya'da oynana turnuva hakkında belli ki yönetimin haberi bile yok. yeni başlayan yapılanma çok iyi ama zor dönemde taşın altına elini sokan cem akdağ'a telefonla teşekkkür ediliyor. bunu cem hoca ile yüzyüze görüşen arkadaşım sayesinde öğrendiğimi belirteyim. tekerlekli basketbolda bir dilara endican olayı var. hanım efendi her ödül töreninde , her başarıda en önde lakin maçlara gelmiyor. takım sahipsiz , bu sene yapılan haraketler gösteriyor ki kapanma olayı çok uzak değil bu şube için. umarım yanlış öngörüyorumdur.
saha dışında ise federasyon ile inanılmaz laçka bir ilişki var. her yemekte yanyana oturuluyor ama maçlarda takım doğranıyor. en ufak ayrıntılarda bile hissediliyor ki federasyon galatasaray'ı yemeye hazır. aziz yıldırım mağlup olduğu bir maçtan sonra konuşuyor, fenerbahce 3 hafta üstüste hakem sayesinde kazanıyor. yanlış anlaşılmasın demiyorum ki hakemle kazanalım, benim istediğim sadece maçlarımızda adaletli bir yönetim gösterilsin , yenileceksek öyle yenilelim. geçen sene 5 puan öndeyken çıktığımız ve sezonun kırılma noktası olan eskişehirspor maçının hakemi gelsin aklınıza.
federasyon haricinde basın yayın organlarıyla da işlerimiz çok kötü. sana sktik sktuk muhabbeti yapan adamla yemek yiyorsun, her gün resmi siteden gazete yalanlıyorsun ama adamlar elini kolunu sallaya sallaya giriyor floryaya. rijkaard'ın tepesini attıracak sorularını soruyor gayet basın toplantılarında. çok şey istemiyorum , sadece biraz dirayet.
iyi dolmuşum biraz uzun oldu , özhan canaydın döneminde başlattığı kampanyadan sonra ben de çok istemiştim adnan polat'ın gelmesini. alem başkan görsün diye çok gezmişliğim vardır , çok severim adnan polat'ı , hala da seviyorum ama şu 2 yıllık dönemde yapılan işlere bakınca neresinden tutsam elimde kalıyor. şimdi rijkaard gider, lippi gelir. getirme konusunda yönetimin hiç bir problemi yok. ama getirmekten ziyade bu takımı yönetmek yöneticiliktir adı üzerinde.
yeni stadyumla birlikte umarım her alanda doğruları yanlışlarını geçecek bir yönetim sergiler adnan polat ve yönetimi. 2012 seçimlerine 1.5 sene kaldı. şu anki gidişat onlar ve galatasarayımız adına hiç iyi değil. onların başarısı bizim de başarımız olacak. bunu da onlardan çok biz istiyoruz.