38652
bu sezonun en önemli meselesi, lig ile avrupa’nın bambaşka şeyler olduğunun nihayet ayırt edilebilmesi olacak.
okan buruk bu ligi yutmuş bir hoca. galatasaray kadrosu da bu ligin hem teknik hem fizik olarak fersah fersah üzerinde. aslında bu tartışma geçen sezon sivas deplasmanında bitti. daha 10. dakikada 10 kişi kalıp, topu hiç rakibe bırakmadan 1-0’dan 1-3’e çevirdiğimizde ligde rekabetin bittiği anlaşılmıştı. geriye sadece şike yapan fenerbahçe'nin suni takipçiliği kaldı. çünkü bu ligin standardı sivasspor; galatasaray ise hiçbir şey oynamasa bile rakiplerine 3’er 5’er atabilecek tek takım.
avrupa’da ise ezberimizin karşılığı çok sınırlı. rakip önde basmaz, geriden pasla çıkmaya kalkarsa evet şansımız oluyor. hatta bayern, tootenham bile buna yakalanabiliyor. ama işin tersi olduğunda, yani önde baskımız uzun toplarla dağıtılır ve üzerine bir de biz ön alan baskısıyla boğulursak sonuç sparta prag, young boys, az alkmaar oluyor. zira sorun fizik değil, organizasyon ve konsantrasyon eksikliği. geriden topla çıkış organizasyonumuz yetersiz kalıyor. rakip koş koş futbolu oynuyorsa biz de inadına aynısını yapıyoruz; teknik kalite ve soğukkanlılık gidince, fiziksel futbola yeniliyoruz. az alkmaar bizden daha kaliteli ya da daha fizikli bir takım değil. fark, onların kendi oyununu bize oynatması. bizse buna hazırlıksızız, dersimizi çalışmıyoruz.
25-26 sezonu için ideal ön üçlümüz barış–sane–osimhen olacak. hepsi uçak, hepsi makine. mesele fiziksel yeterlilik değil, mesele bu üçlüye uygun oyunu avrupa’da oynayabilecek miyiz, her maça özel strateji bulabilecek miyiz bu olacak. rotasyon genişliği, hazır olan oyuncu, oturmuş oyuncu yine bunlar da önemli. kanada zaha ve ziyech transfer edip onları form olarak hazır edememek, sallai'yi transfer edip onu avrupa listesine yetiştirememek olmayacak. yoksa yapma transfer falan. böyle yaparsan eldekini bile olduramaz hale geliyorsun. çünkü o da form tutmuyor.
lig başka, avrupa başka. tıpkı 21-22 avrupa ligi sezonunda fatih terim’in kısıtlı kadrosunu avrupa’da verimli kullanabilmesi gibi. o dönem gruptan lider çıkıldı ama ligde patladı. fenerbahçe de aynı yanılgıya düştü. feyenoord’a karşı oynadığı bozucu futbolun ligde de karşılığı olabileceğini sandı. ama gerçek şuydu: göztepe’ye karşı 90. dakikaya kadar kaleye isabetli şut çekemediler. fenerbahçe'yi hiç ama hiç beğenmiyorum ama beğenmediğim o kadro bile avrupa'da iş yapabilir. yeter ki rakibe göre gardını al. galatasaray 25-26 şampiyonlar ligi sezonunda oyun anlayışını çeşitlendirmek zorunda. hemen hemen sadece bir ezbere sığınırsa yine hata eder, bu çok net.
okan buruk bu ligi yutmuş bir hoca. galatasaray kadrosu da bu ligin hem teknik hem fizik olarak fersah fersah üzerinde. aslında bu tartışma geçen sezon sivas deplasmanında bitti. daha 10. dakikada 10 kişi kalıp, topu hiç rakibe bırakmadan 1-0’dan 1-3’e çevirdiğimizde ligde rekabetin bittiği anlaşılmıştı. geriye sadece şike yapan fenerbahçe'nin suni takipçiliği kaldı. çünkü bu ligin standardı sivasspor; galatasaray ise hiçbir şey oynamasa bile rakiplerine 3’er 5’er atabilecek tek takım.
avrupa’da ise ezberimizin karşılığı çok sınırlı. rakip önde basmaz, geriden pasla çıkmaya kalkarsa evet şansımız oluyor. hatta bayern, tootenham bile buna yakalanabiliyor. ama işin tersi olduğunda, yani önde baskımız uzun toplarla dağıtılır ve üzerine bir de biz ön alan baskısıyla boğulursak sonuç sparta prag, young boys, az alkmaar oluyor. zira sorun fizik değil, organizasyon ve konsantrasyon eksikliği. geriden topla çıkış organizasyonumuz yetersiz kalıyor. rakip koş koş futbolu oynuyorsa biz de inadına aynısını yapıyoruz; teknik kalite ve soğukkanlılık gidince, fiziksel futbola yeniliyoruz. az alkmaar bizden daha kaliteli ya da daha fizikli bir takım değil. fark, onların kendi oyununu bize oynatması. bizse buna hazırlıksızız, dersimizi çalışmıyoruz.
25-26 sezonu için ideal ön üçlümüz barış–sane–osimhen olacak. hepsi uçak, hepsi makine. mesele fiziksel yeterlilik değil, mesele bu üçlüye uygun oyunu avrupa’da oynayabilecek miyiz, her maça özel strateji bulabilecek miyiz bu olacak. rotasyon genişliği, hazır olan oyuncu, oturmuş oyuncu yine bunlar da önemli. kanada zaha ve ziyech transfer edip onları form olarak hazır edememek, sallai'yi transfer edip onu avrupa listesine yetiştirememek olmayacak. yoksa yapma transfer falan. böyle yaparsan eldekini bile olduramaz hale geliyorsun. çünkü o da form tutmuyor.
lig başka, avrupa başka. tıpkı 21-22 avrupa ligi sezonunda fatih terim’in kısıtlı kadrosunu avrupa’da verimli kullanabilmesi gibi. o dönem gruptan lider çıkıldı ama ligde patladı. fenerbahçe de aynı yanılgıya düştü. feyenoord’a karşı oynadığı bozucu futbolun ligde de karşılığı olabileceğini sandı. ama gerçek şuydu: göztepe’ye karşı 90. dakikaya kadar kaleye isabetli şut çekemediler. fenerbahçe'yi hiç ama hiç beğenmiyorum ama beğenmediğim o kadro bile avrupa'da iş yapabilir. yeter ki rakibe göre gardını al. galatasaray 25-26 şampiyonlar ligi sezonunda oyun anlayışını çeşitlendirmek zorunda. hemen hemen sadece bir ezbere sığınırsa yine hata eder, bu çok net.
