36042
bu sene ayak izlerini bir kez daha gördüğümüz bir sorunu olan takımımızdır. bu yazıyı inanın beşiktaş maçı sonrası düşünmedim. transfer dönemi sonunu bekliyordum sadece. gerçekler yüzümüze daha erken çarptı sadece.
bir yatırımdan ya da bir sonuçtan ne zaman vazgeçmeliyiz? maksimum düzeye ya da çok yakınına ulaştığını düşündüğümüzde.
geçmişte de defalarca deneyimledik bu hatayı ve sonuçlarını. yakın dönemde hızla aklıma gelenler, 4 senede 3 şampiyonluk getiren hamzaoğlu sezonu sonrası. iki defa şampiyonluk getiren fatih terim sezonları. gerets’le gelen şampiyonluk.
yukarıdaki zaferlerin her birinin son sezonunda ciddi defolarımız ortaya çıktı sezon esnasında. oyuncu, teknik adam, yönetim ve taraftar reflekslerinin biri ya da birkaçıyla şampiyonluğu göğüsledik. akabinde değişimin tam da zamanıyken biz şampiyonuz zaten refleksiyle felaket sezonlar geçirdik.
geçen sene rekor puan toplamamıza rağmen alarm verdik biz. kadro planlamamızda hatalar olduğunu gördük. ilk sezon tek farklı kazandığımız maçlarla geçen sezon tek farklı kazandığımız maçlar arasında farkı görmeliydik. oyun gücümüzle değil oyuncu gücümüzle gelen galibiyetleri görmeliydik.
okan buruk galatasaray’ının bizi mest eden alametifarikası neydi? genel olarak ortalama teknik yeterliliğe ve oyuncu bilgisine sahip oyuncuların sahada özgüvenli olmasını sağlayan iki yıldızdı. mertens ve icardi. rakibi tüm sahada bozan bir pres ve topu hızlı bir şekilde üçüncü bölgeye ulaştıran bir takımdık. üçüncü bölgede riskli denemelerden korkmuyorduk. çünkü topu hızla geri kazanacağımıza inanmıştık.
geçen sene avrupa’da oynayacağız diyerek buraya kalite eklemek istedik. dengeyi oturtamadık. beklediklerimizi alamadık. yine de ligin düşük kalitesi, avrupa heyecanı, okan hocanın pragmatist çözümleri, suyun öte yakasının çirkinliğine karşı hırsımız, kadromuzun yetenek seti derken ayakta kaldık.
beşiktaş maçına dönelim. hepimizi mest eden takımın sağ kanadı rashica - boey’du. yerine kaan-ziyech ile oynadık. kazandıran riskler aciz gösteren risklere dönüştü haliyle. okan buruk galatasaray’ının enerji deposu olan kanatları kaybettik. o kanatlardan enerji devşirince ve oyunu tüm sahada kaosla genişletince orta alanda oliveira-mertens taşıyabiliyorduk. şu an berkan dahi taşıyamıyor. çünkü futbol basit bir matematik oyunu değil. kompleks bir plan oyunu.
abdülkerim bardakcı. 2 iyi sezon geçirdi. ancak geçen sezonun ortasından sonra olumsuz sinyaller verdi bize. üzerine de euro 2024 oynadı. 70 maça yakın bir sezon tamamladı. euro 2008’i hatırlar mısınız? ordan dönen oyuncularımızın performansı nedeniyle umutla başladığımız sezon kabusa dönmüştü. çünkü oyuncularımız sezon ortasında fizik olarak bitti. sportif bir kurumsal hafızamız olsaydı 30 yaşına da gelmiş abdülkerim’le yolları ayırmak için doğru sene olabilirdi. 10 milyon euro civarında gelir yeterdi.
ziyech’e teşekkür edilebilir ancak sürekliliğin önemli olduğunun altı çizilerek tüm takıma mesaj da verilebilirdi. zaha’nın 30 yaşından sonra yeni bir öğrenmesine yatırım yapılmayabilirdi. kerem aktürkoğlu’nun bitmeyen mental sorunlarına dur denebilirdi. mertens’e 3 milyon euro değil kabul ederse 1,5 milyon euro’luk bir teklifin ardından güzel bir veda edilebilirdi. nelsson’un okan hocanın oyununa uymadığı göz önünde bulundurabilirdi. hayal ettiğimiz bonservisleri getirmeyeceği kabul edilebilirdi. yunus akgün’ün oyununun üzerine koyamadığını kabul edebilirdik.
kısacası, tam da zirvedeyken, defolu ve doymuş bir kadro varken, yeni bir takım inşa edebilirdik. şampiyonluğu kaybedebilirdik bu kadar değişim sonrası. ama üç senelik nur topu gibi bir planımızla son 6 sezonda 5 şampiyonluk alacak bir kapı açabilirdik.
riskli transferler yapan bir camiayız. düşüşte yıldızlar, alt yapısı sorunlu türk oyuncular almak zorundayız. ne zaman değiştireceğimiz bizim için çok daha önemli o yüzden.
ancak maalesef uzun süreli plan yapabilecek bir kurumsal yapımız ve sportif direktörümüz yok. çıkışımız kadar düşüşümüz de hızlı oluyor bu yüzden.
bir yatırımdan ya da bir sonuçtan ne zaman vazgeçmeliyiz? maksimum düzeye ya da çok yakınına ulaştığını düşündüğümüzde.
geçmişte de defalarca deneyimledik bu hatayı ve sonuçlarını. yakın dönemde hızla aklıma gelenler, 4 senede 3 şampiyonluk getiren hamzaoğlu sezonu sonrası. iki defa şampiyonluk getiren fatih terim sezonları. gerets’le gelen şampiyonluk.
yukarıdaki zaferlerin her birinin son sezonunda ciddi defolarımız ortaya çıktı sezon esnasında. oyuncu, teknik adam, yönetim ve taraftar reflekslerinin biri ya da birkaçıyla şampiyonluğu göğüsledik. akabinde değişimin tam da zamanıyken biz şampiyonuz zaten refleksiyle felaket sezonlar geçirdik.
geçen sene rekor puan toplamamıza rağmen alarm verdik biz. kadro planlamamızda hatalar olduğunu gördük. ilk sezon tek farklı kazandığımız maçlarla geçen sezon tek farklı kazandığımız maçlar arasında farkı görmeliydik. oyun gücümüzle değil oyuncu gücümüzle gelen galibiyetleri görmeliydik.
okan buruk galatasaray’ının bizi mest eden alametifarikası neydi? genel olarak ortalama teknik yeterliliğe ve oyuncu bilgisine sahip oyuncuların sahada özgüvenli olmasını sağlayan iki yıldızdı. mertens ve icardi. rakibi tüm sahada bozan bir pres ve topu hızlı bir şekilde üçüncü bölgeye ulaştıran bir takımdık. üçüncü bölgede riskli denemelerden korkmuyorduk. çünkü topu hızla geri kazanacağımıza inanmıştık.
geçen sene avrupa’da oynayacağız diyerek buraya kalite eklemek istedik. dengeyi oturtamadık. beklediklerimizi alamadık. yine de ligin düşük kalitesi, avrupa heyecanı, okan hocanın pragmatist çözümleri, suyun öte yakasının çirkinliğine karşı hırsımız, kadromuzun yetenek seti derken ayakta kaldık.
beşiktaş maçına dönelim. hepimizi mest eden takımın sağ kanadı rashica - boey’du. yerine kaan-ziyech ile oynadık. kazandıran riskler aciz gösteren risklere dönüştü haliyle. okan buruk galatasaray’ının enerji deposu olan kanatları kaybettik. o kanatlardan enerji devşirince ve oyunu tüm sahada kaosla genişletince orta alanda oliveira-mertens taşıyabiliyorduk. şu an berkan dahi taşıyamıyor. çünkü futbol basit bir matematik oyunu değil. kompleks bir plan oyunu.
abdülkerim bardakcı. 2 iyi sezon geçirdi. ancak geçen sezonun ortasından sonra olumsuz sinyaller verdi bize. üzerine de euro 2024 oynadı. 70 maça yakın bir sezon tamamladı. euro 2008’i hatırlar mısınız? ordan dönen oyuncularımızın performansı nedeniyle umutla başladığımız sezon kabusa dönmüştü. çünkü oyuncularımız sezon ortasında fizik olarak bitti. sportif bir kurumsal hafızamız olsaydı 30 yaşına da gelmiş abdülkerim’le yolları ayırmak için doğru sene olabilirdi. 10 milyon euro civarında gelir yeterdi.
ziyech’e teşekkür edilebilir ancak sürekliliğin önemli olduğunun altı çizilerek tüm takıma mesaj da verilebilirdi. zaha’nın 30 yaşından sonra yeni bir öğrenmesine yatırım yapılmayabilirdi. kerem aktürkoğlu’nun bitmeyen mental sorunlarına dur denebilirdi. mertens’e 3 milyon euro değil kabul ederse 1,5 milyon euro’luk bir teklifin ardından güzel bir veda edilebilirdi. nelsson’un okan hocanın oyununa uymadığı göz önünde bulundurabilirdi. hayal ettiğimiz bonservisleri getirmeyeceği kabul edilebilirdi. yunus akgün’ün oyununun üzerine koyamadığını kabul edebilirdik.
kısacası, tam da zirvedeyken, defolu ve doymuş bir kadro varken, yeni bir takım inşa edebilirdik. şampiyonluğu kaybedebilirdik bu kadar değişim sonrası. ama üç senelik nur topu gibi bir planımızla son 6 sezonda 5 şampiyonluk alacak bir kapı açabilirdik.
riskli transferler yapan bir camiayız. düşüşte yıldızlar, alt yapısı sorunlu türk oyuncular almak zorundayız. ne zaman değiştireceğimiz bizim için çok daha önemli o yüzden.
ancak maalesef uzun süreli plan yapabilecek bir kurumsal yapımız ve sportif direktörümüz yok. çıkışımız kadar düşüşümüz de hızlı oluyor bu yüzden.